Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı önünde toplanan ve üzerinde tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı pankartlar açan protestocu grup, sloganlar eşliğinde Galatasaray Meydanı'na yürüdü.
Burada grup adına açıklama yapan gazeteci Ahmet Şık, basının sansürle karşı karşıya kaldığını ve sindirilmeye çalışıldığını öne sürdü.
Ahmet Şık: Haber yapmak suç
Bu amaca ulaşmak için Oda TV davasının başlatıldığını ve KCK operasyonlarının yapıldığını ileri süren Şık, “Haber yapmak, haber kaynağıyla temas etmek, haber merkezindeki yöneticiyle haber hakkında konuşmak, gazeteci meslektaşla haber alışverişinde bulunmak, telefonda haber konuşmak, internette haber okumak, e-maille soru sormak, bir arkadaşla fikir teatisinde bulunmak, bunların hepsi savcıya göre suç” dedi.
Şık, tutuklu gazetecilerin haklarını her platformda savunacaklarını ve tüm davaların yakın takipçisi olacaklarını kaydetti.
Selahattin Demirtaş: Medyayı teslim almaya çalışıyorlar
Gruba destek veren BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise siyasi olarak son derece fırtınalı süreçlerden geçerken toplumun bütün katmanlarında olduğu gibi basın üzerinde de baskı kurulduğunu, toplumu teslim alabilmenin ilk şartının medyayı teslim almaya çalışmak olduğunu söyledi.
AK Parti'nin sıradan bir yaklaşım olarak basın operasyonunu ve medya üzerindeki baskıları organize etmediğini öne süren Demirtaş, toplumu yeniden dizayn etme ve toplumsal mühendislik adına medyanın susturulması gerektiğini, operasyonların başladığı günden bu yana AK Parti'nin özel yetkili mahkemelerinin bunu yapmaya çalıştığını iddia etti.
Demirtaş, şöyle devam etti:
“Bu günlerde Kürt sorunu ve barış meselesinde müzakere ve diyalog yöntemleri tartışılıyor. Buradan AK Parti'ye ve CHP'ye seslenmek istiyorum. Eğer fikirlerimizin topluma objektif olarak yansımasını istiyorsanız ve bu konuda samimiyseniz, yapmanız gereken ilk şey gazetecilerin özgür kalmasını sağlamaktır. 104 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede, 'barış ve özgürlükler için müzakere ediyoruz, tartışıyoruz' demek aldatmacadır. Basın üzerindeki baskı kalkmadan, basına yönelik operasyon durmadan, gazeteci arkadaşlarımız serbest bırakılmadan, siyasi olarak hiçbir soruna çözüm bulmak imkansızdır. CHP ve AK Parti'nin bunu kamuoyuna bu şekilde açıklamasını bekliyoruz. Basın özgür olmalıdır ki, toplum tartışmaları, açıklamaları, yaklaşımları bütün boyutlarıyla öğrenebilsin, süreçlere katkı sunabilsin. Ankara'da bir masa etrafında toplanıp Türkiye'nin sorunlarını çözme iddiasında bulunacaksınız ama arkanızda binlerce siyasi ve 104 tane gazeteci tutuklu olacak ve 'biz bu süreci götürürüz' diyeceksiniz. Hiç kimse bu oyuna dahil olmayacaktır. Özellikle BDP, barışa ve özgürlüklere giden yolda ilk adım olarak içerideki rehinelerin serbest bırakılmasını talep ediyor.”
Demirtaş, “Özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenlemeler yapılıyor, yargı bağımsızlığına kavuşacak mı?” şeklindeki soruya karşılık, özel mahkemelerin tümden kalkmasının yargıda bir rahatlama sağlayacağını ancak yargı önündeki tek engelin özel yetkili mahkemeler olmadığını aktardı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın özel yetkili mahkemelerle ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine Demirtaş, “Kendisi 'Evet bunlar hukuk dışıdır ama bize şu anda lazımdır' diye ifade etti. Dolayısıyla kendilerine lazım olduğu müddetçe kullanacaklar. İşleri bittiğinde, bu mahkemeler gelip kendilerine de dokunacak, dolayısıyla sıra kendilerine gelmeden bu mahkemeleri kaldıracaklar” dedi.
Siyasetin yargı üzerindeki vesayetinin kalkması gerektiğini ifade eden Demirtaş, yargıçların bağımsızlığının, savcıların ve savunmanın yargı sürecine katılımının bağımsız bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini kaydetti.
Demirtaş, Van'da düzenlenen KCK operasyonlarıyla ilgili olarak da belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
Gruptakiler, açıklamaların ardından dağıldı.