Hakan Özyıldız*
Türkiye’nin dış borç stoku, geçen eylülde 448,5 milyar dolar olmuş.
Haziran ayına göre yaklaşık 6,6 milyar dolar azalmış. Stokun nominal büyüklük olarak düşmesi sevindirici. Bu temmuz sonrası yaşanan ekonomik gelişmelerin sonucu.
Ancak bir borç stokunun en sağlıklı ölçüsü, onun gelire oranıdır.
Yani reel borçtur.
Bu ne demek?
Eğer borç, toplam gelirin küçük bir parçası kadar ise, geri ödenmesinde sorun olmaz. Örneğin 1.200 liralık borç, bir asgari ücretlinin gelirinin yüzde 60’ına karşılık gelirken, 5,000 lira geliri olanın bir memurun sadece yüzde 25’idir. Asgari ücretlinin bu borcu ödemesi neredeyse mümkün değilken, borçlu memur bazı fedakârlıklarla ay sonunu getirebilir.
Aynı şey ülkeler için de geçerlidir.
Ülkenin reel dış borç stokunu değerlendirilirken, stok dolar olarak hesap edildiği için, milli gelirin de dolar karşılığıdikkate alınır. Stokunu GSYH’ya oranı hesaplanır.
Böylelikle, bir anlamda, ekonominin dış borçları ödemek için ne kadar fedakârlığa katlanacağı ölçülmeye çalışılır. Diğer bir deyimle, dış borç stokunun yarattığı etki, asgari ücretlinin mi yaksa memurun durumuna mı benziyor anlaşılmaya çalışılır.
Türkiye’nin durumunu anlayabilmek için, 1989-2018 Eylül arası dönemdeki dış borç stokunun milli gelire oranını içeren grafik, aşağıda bilginizesunulmuştur.
1989 yılı çok önemli. Ülkenin makûs ekonomi tarihinde bir kırılma noktası. Kambiyo mevzuatının (sermaye hareketlerinin), dövizli işlemlerin serbest bırakıldığı tarih. O zaman reel dış borç oranı (dış borç stoku/GSYH) yüzde 31 kadarmış.
Ardından dış borçlar reel olarak biraz azalmış, yüzde 27’lere kadar düşmüş. Sonrasında, ekonomi dış şok yemiş ve 1994 Krizinde bir sıçrama olmuşve oran yüzde 39’a kadar çıkmış. Sonrasında yine azalma ve 2001 Krizi. Reel borç oranı yüzde 56,5 ile zirve yapmış. Kriz sonrasında yine aynı gelişme.
Ekonomi, borçlardan daha hızlı büyüdüğü için oran yüzde 36’ya kadar düşmüş. 2009 Küresel Krizindebile sadece yüzde 42’ye yaklaşmış.
Ancak,işin rengi 2011 sonrasında hızla değişmiş. Reel borç oranı yüzde 54’e yaklaşmış. Lütfen burada bir ayrıntı vermeme izin verin. Grafikteki oranların hepsi Hazine’nin hesaplarıdır. Eğer grafiği sadece bu oranı kullanarak hesaplayıp çizseydim, son veri mavi çizgi ile görülen yerde, yüzde 53,8 olacaktı.
Ben bir değişiklik yaptım. Son reel dış borç oranını hesaplarken, Yeni Ekonomik Program (YEP)te yer alan2018 yılsonu dolar GSYH rakamını, yani 763 milyar doları esas aldım. O zaman dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 58,8 oluyor.
Yılsonu verileri henüz yayımlanmadı. Ekim ayı itibariyle kamu ve özel sektörün dış borçlarında büyük bir değişim yok. Eğer böyle kalır ve Eylül – Aralık arasında rakam değişmezse, Türkiye son 30 yıllık dönemin reel dış borç stoku rekorunu kırmış olacak. Dolar borcu, milli gelirinin üçte ikisine yaklaşacak.
Borcun gelire oranı buralara çıkınca, geri ödenmesi, aynı asgari ücretlinin durumunda olduğu gibi, oldukça zor. Sadece stok değil, özel sektörün borçlarının vadesi çok uzun olmadığı için, yıllık taksitler de büyük.
Bir hatırlatmayla yazıyı bitireyim. Dış borçların yüzde 68’i özel sektöre ait. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde şirketlerin dış borcu geri ödeme sorunlarıyla uğraşacağız.