İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan 'diploma' soruşturması kapsamında “şüpheli” sıfatıyla ifade veren Girne Amerikan Üniversitesi kurucu ortağı Özalp Tozan, “Benim ‘şüpheli’ olarak ifade verdiğimden ifadeye imza atarken haberim oldu. Ben oraya ‘bilginize başvurulacak’ denilerek çağrıldım” dedi. İmamoğlu’nun tanımadığını ve İmamoğlu’na ilişkin evraklara o dönemki görevi gereği imza attığını dile getiren Tozan, “İyi iş yapan insanlar böyle sorgulanmamalı. Bu çok yanlış” diye konuştu.
“Özalp Tozan, o imzayı keyfe keder atmamıştır”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan Tozan, konuyla ilgili olarak T24'e şunları söyledi:
“Ben şüpheli olarak ifade verdiğimden ifadeye imza atarken haberim oldu. Ben oraya ‘bilginize başvurulacak’ denilerek çağrıldım. Evrağı imzalayınca ‘şüpheli’ tanımını gördüm. Şaşırdım açıkçası. Çünkü bu tanım beni farklı bir konuma koyuyor. Bu yanlış bir şey. Ben üniversite kuruculuğu, üniversite yöneticiliği yapmış insanım. Kıbrıs ekonomisine katkı veren bir projeye katkı veren bir insanım. Burada yapılan şey belli yetkiler, belli pozisyonlar gereği yapılmıştır. O imzayı Özalp Tozan keyfe keder atmamıştır. O bir görevdi. Kayıt Kabul İşleri Direktörü olarak yapılan bir görev iken bir öğrenciye atılan bir imzadır. Orada atıla imza kişiye özel atılmış bir imza değildir. Kişinin öğrenciliğini, İngilizce eğitim aldığını tescil etmek amacıyla atılmış bir imzadır. Ben ‘Ekrem İmamoğlu’nun kağıdına imza atıyorum’ diye imza atmadım ki. Ben kişisel olarak İmamoğlu’nu tanımıyorum. Ben binlerce öğrenci gördüm. Ben öğrencilerimle ilişkilerimi saygı çerçevesinde, sınırlarımızı bilerek ilerlettim. Hiçbir öğrenciye kişiye özel bir davranışta bulunmadım.
Ben o dönemde yaşanan olayla ilgili ifademe başvuruluyor diye gittim. Öyle davet edildim. Benim gibi başka insanların da çağrıldığını düşünerek gittim. Girne Amerikan Üniversitesi’nin kurucusu dört kişi. Bu dört kişiden biri benim ve Ankara’da yaşıyorum diye beni aradılar. Siz diğer kişileri aradınız mı? Diğerleri de kurucu ortak. Diğerleri üniversitedeler halen. Ben 1992 yılında ayrıldım. Üniversitenin sahiplerini aradınız mı? Amerikalıların üniversiteden ayrılmasından sonra ben de ayrıldım.
“Gurur duymam gerekirken…”
Şüpheli olarak ifadem alındı sanki ben bir örgüt kurmuşum gibi. Görevli olarak imza atmış olmamın sorulması absürt bir soru değil mi? Niye görevlisin diye sorsalar absürt bir soru değil mi? İmza atmamın neresi yanlış? Birisi bana bunu izah edebilir mi? Yanlış olmayan bir mesele için niye ifadeye çağrılıyorum, biri anlatabilir mi? Birisi tanınmayan bir ülkede böyle bir üniversite kurdum diye beni tebrik ediyor mu? Ben baskı yaptım Kıbrıs’ta üniversite açmaları için. İnsanlar bugün bana bunları niye yaptınız diye soru soruyor. Ben elbette adıma bir büst beklemiyorum. Ama iyi iş yapan insanlar böyle sorgulanmamalı. Bu çok yanlış. Ben üniversite kuran biri olarak gurur duymam gerekirken hesap veren duruma sokuldum. Ben eğitim kurumu kurdum. Bugün adada binlerce insan eğitim gördü. Bunun faydasını hesaplayabilir misiniz?”
İfadesinde, üniversitenin kuruluşunu anlattı
Tozan soruşturma kapsamında dün ifade vermişti. Tozan, savcılık ifadesinde de şunları söyledi:
"1986 yılında Serhat Akpınar ile beraber şu anki adıyla Girne Amerikan Üniversitesi’ni resmi anlamda kurduk. Kıbrıs’a üniversite kurmamızın amacı adanın ekonomisine destek olmaktı. Üniversitenin kuruluşunda devlet desteği de oldu. Özel Üniversite Yasası, bizim arzumuzla ve Sayın Rauf Denktaş’ın desteğiyle 1986 yılında çıkmıştır. 1986 yılında University College of Northern Cyprus (UCNC) ünvanını kullanarak, Southeastern Üniversitesi (Washington, ABD Kampüsü)’nin afiliye kampüsü olarak anlaşmamızı yaptık. Bizim çalıştığımız dönemlerde üniversitenin Türkiye tarafından tanınması ile alakalı hiçbir talebimiz olmadı. Zaten uluslararası anlamda tanınan bir üniversiteydi. Öğrencilerimizin tanınması yeterliydi bizim için. Girne Amerikan Üniversitesi, Amerika’daki üniversitenin şemsiyesi altında afiliye olarak kuruldu. Benim görev aldığım dönemde Girne Amerikan Üniversitesi’nin bizzat kendi bastığı bir mezuniyet diploması söz konusu değildir. İlk mezunlarımızın diploması, Amerika’dan gelen Southeastern Üniversitesi rektörünün verdiği diplomadır.
Benim yöneticilik yaptığım 1986 - 1992 yılları arasında üniversiteye kayıt olan herkes bilir ki bu üniversitenin Türkiye’de denkliği yoktur. Girne Amerikan Üniversitesi’nin dönemlerde kesinlikle denkliği yoktur. Bunun altını çizerek söylüyorum. Bizim denkliğimiz Amerika’daki Üniversitenin denkliğinden geliyor. O zamanlarda üniversite tanıtımlarında da söyledim. Ben kayıt kabul işleri direktörü olarak öğrencilerime hiç birine yalan yanlış bilgi vermedim. Girne Amerikan Üniversitesi diploma vermeyeceğim anlamı anlaşıldı olduğu üniversite üzerinden diploma verdirileceğini söyledim. Konuşmalarım ve üniversite tanıtımlarımın genel bu şekildeydi. O dönemlerde Girne Amerikan Üniversitesi’ne kayıt olan öğrencilerin hepsi Türkiye’de denkliği olmadığını bilir ancak Amerika’da ki bağlı olduğu üniversitenin denkliği üzerinden fayda sağladığını bilirler. Girne Amerikan Üniversitesi’nin Türkiye’de denkliği yoktur. Denkliği dolaylıdır. Amerika üzerinden vardır."
"Kendisini tanımıyorum, neden böyle bir şey yazdı bilmiyorum"
Tozan ifadesinin devamında, şunları kaydetti:
"Ekrem İmamoğlu'nun, beni 'hakkında bilgi alınacak kişiler' listesine yazma sebebinin, İngilizce hazırlık okulundan öğrencileri benim kurmamdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kendisini şahsen tanımıyorum. Neden böyle bir şey yazdı bilmiyorum. İstanbul Üniversitesi beni bu konu hakkında aramadı. Haberdar edilmedim. Girne Amerikan Üniversitesi bir Vakıf Üniversitesi değil özel şirket üniversitesidir. Ama bir özel ve uzaktan olmayan üniversiteler arası geçiş kurumsal olarak olması mümkün değildir. Bu yasal bir şeydir. Yani özel bir üniversiteden devlet üniversitesine geçiş yapmak yasal değildir. Diğer geçiş ise programlar arasından geçiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki bir üniversiteden devlet üniversitesine geçiş yapılabilir ama ben tanımlamıyorum. Ben İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yapan kimseyi tanımıyorum ve hatırlamıyorum. Üniversitenin 5 bin ile 10 bin arası öğrencisi vardı. Zaten Girne Amerikan Üniversitesi o dönemlerde çok küçüktü 80 - 100 tane öğrencisi vardı. Bu kapsamda Türkiye’deki üniversitelerin bir çoğu geçiş yapılamayacağını biliyordur. Benim bu konuyla alakalı bilgim bu kadardır. Ben kimseye hayatım boyunca bu konuda referans olmadım. Benim tek amacım Kıbrıs’a ekonomik anlamda katma değer sağlamaktır."