Gündem
'Dinleyen' anlatıyor
Telekomünikasyon İletişim Başkanı Şimşek: İnternette yayımlanan gizli konuşma kayıtlarının kurumumuzla ilgisi yok
10 Mayıs 2009 03:00
Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek, internette yayımlanan gizli konuşma kayıtlarının kurumlarıyla ilgisi olmadığını söyledi. Şimşek, Eminağaoğlu'nun açıkladığı belgede de yargı mensupları için dinleme değil iletişimi tespit kararı olduğunu kaydetti
25 yıllık savcılık görevinin ardından 2006’da kurumun başkanlığına getirilen Fethi Şimşek, internet sitelerine düşen bütün ses kayıtlarının ‘ortam dinlemesi’ olduğunu söyledi. Yargıç ve savcıların dinlenmesi konusundaki iddiaları da incelediklerini söyleyen Şimşek, Yargıç ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Eminağaoğlu ile Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun açıkladığı 25 kişilik listenin ‘dinleme’ değil ‘teknik tespit’ belgesi olduğunu söyledi. Şimşek, bugüne dek ne Başbakan’dan, ne Ulaştırma Bakanı’ndan hiçbir şifai ya da yazılı taleple karşılaşmadıklarını belirtti.
Görüşme sırasında Hukuk Daire Başkanı Mustafa Akar, İdari Daire Başkanı Abdülkadir Mahmutoğlu ve İnternet Daire Başkanı Osman Şen’in de eşlik ettiği Şimşek, Radikal’in sorularına şu yanıtları verdi:
70 bin kişinin dinlendiği açıklandı. Hepsini siz mi yaptınız?
Göreve başladığımız 23 Temmuz 2006’dan itibaren önleyici istihbariler ve adliler dahil 70 bin olarak telaffuz etmedim ama ‘nüfusun binde birine karşılık olur’ diye bir rakamdan söz ettim.
Mahkemelerden gelen her kararı işleme koyuyor musunuz?
Gelen hâkim kararlarını hukukçularımız inceliyor. Taleplerde kanuna aykırılık görürsek itiraz yetkimizi kullanıyoruz. Bu kapsamda 2006 Temmuzdan bu yana itiraz ettiğimiz hâkim kararı sayısı 7 bini aştı.
Takipsizlik kararları sonrası yasal zorunluluk olan bildirimler yapılıyor mu? Kayıtlar imha ediliyor mu?
Yasada belirtildiği gibi, takipsizlik kararı verilmişse 15 gün içinde ilgilisine dinlendiğini, hangi kararla dinlendiğini bildirmek gerekir. Bu tümüyle cumhuriyet savcılarının görevidir. İmha da aynı şekilde...
Kayıtların kopyalanması, çoğaltılması söz konusu mu?
Alınan seslerle ilgili tasarruf tümüyle cumhuriyet savcılarına aittir. Kopyalayabilirler, ama kullanımı, kimlerin dinlediğiyle ilgili kolluğun kayıtlarında bellidir. Bize sadece aidiyet numarası gelir. O numarayı kimin kullandığı tümüyle kolluk güçleri yöneticilerine ait. Mahkemeye intikal etmeden, soruşturma evresinde sızması halinde, gizlilik kararına rağmen açıklanması durumunda sorumluluk tümüyle soruşturmayı yapan cumhuriyet savcılarına aittir.
Ortam dinlemelerinin kurumunuzla ilgisi var mı?
Bizim yaptığımız incelemelerde iddianamesi kabul edilmeden, dışarıya sızmış bir konuşma kaydı duymadık. Hâkim kararıyla TİB üzerinden yapılmış konuşma kayıtlarını kastediyorum. Bunun dışında yine hâkim kararıyla yapılması gereken ancak TİB üzerinden yapılmayan ‘teknik izleme’ var. Kanunda yazılan kurumlarımızdan emniyet ve jandarmanın böyle bir yetkisi var. Ortam dinlemesi denildiğinde sadece devlet kurumları akla gelmemeli. 1.5 - 2 yıldır internet sitelerine konan üst düzey kamu görevlilerine ait seslerin yüzde 99.9’u ‘ortam kaydı’ şeklinde yapıldığı yaptığımız incelemelerde anlaşılıyor.
(Hukuk Daire Başkanı Mustafa Akar’ın ‘hatta yüzde 100 diyebiliriz’ diye araya girmesi üzerine) Yüzde 99 dedim, çünkü Sariyer Başsavcılığı’nın bir Maliye görevlisiyle (Görevden alınan Gelir İdaresi Başkanı Akif Ulusoy) bir medya kuruluşumuzun yetkilisi (Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik) arasındaki konuşma konusunda bir soruşturma var. Tek ciddi şey... Ne şekilde kayıt yapıldığını bilemiyoruz, savcılıktan bir soru gelmedi. Bize sorarlarsa kaynağını araştırırız.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün dinlemede ‘hedef kişi’ olması mümkün mü?
Kişilerin sıfatlarını değerlendirmek, tümüyle dinlemeyi talep eden cumhuriyet savcıları ile karar alan mahkemelerin işidir. Yani Anayasa Mahkemesi üyeleri, yargı mensuplarının, silahlı kuvvetler, YÖK mensuplarının işlediği suçlarla ilgili özel kanunları uygulamak cumhuriyet savcılarına, kararı verecek hâkim meslektaşımıza bağlı.
Paksüt, belgede ‘hedef’ olarak görülmesini eleştirmişti...
Basında yayımlanan belge dinleme kararı değil. O buradan alınan kaydın deşifre edildiği tape kâğıdıdır.
YARSAV Başkanı, 25 yargı mensubunun dinlendiğine dair bir karar olduğunu, kararda ‘suç’ bölümünün boş bırakıldığını iddia etmişti...
(Eminağaoğlu’nun gösterdiği kararı televizyondan zumlayarak baktıklarını anlattıktan sonra) Gösterilen İstanbul 1 No’lu Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19.7.2006 tarih, 2007’ye 1111 mütefferrik sayılı kararıysa, bu dinleme kararı değil. Herhangi bir içerik barındırmayan ‘iletişimin tespiti’ dediğimiz, hâkim kararında yazılı numaraların belirtilen süre içerisinde kimlerle görüşme yaptığına ilişkin geçmişe dönük bir taleptir. İzleme ve dinleme kelimeleri kavram kargaşasına neden oluyor. Teknik izleme, dinleme değil. Örneğin, digital ortamda her müdahale iz bırakır. TİB kurulmamış olsa, Emniyet ve istihbarat olmamış olsa, operatörlerin sistemlerinde kullanılan telefonların bu izleri (log) kendiliğinden oluşuyor. Telefon, havale vs her şey iz bırakıyor. TİB’in görevi bu verilerin hukuki çerçevede, hâkim kararıyla ihtiyacı olan kurumlara sunulmasıdır. 70 milyonu dinlemek mümkün değil. 70 milyonun iletişiminin tespiti dinleme değil. YARSAV Başkanı ve Kanadoğlu’nun söyledikleri dinleme kararı değil iletişimin tespitidir. Hakaret suçlaması için bile verilir.
Yargıtay’ın, Jandarma’nın teknik izleme yetkisiyle ilgili iptal kararının polis ve MİT için de geçerli olması gerektiği söyleniyor...
MİT, Jandarma ve Emniyet 5397 sayılı kanunla istihbari dinleme fırsatı buldu. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nda herhangi bir bölge sınırlaması yapılmamış, polisin ‘ülke seviyesinde’ istihbarat faaliyetlerinde bulunabileceğine hükmolunmuş. MİT Kanunu’nda benzer yetki veriliyor. Ama Jandarma Teşkilatı Kanunu’nda ‘sorumluluk alanları’ sınırlaması var. Adli dinlemelerde sorun yok. Ancak mülki görevler arasında istihbarat yetkisi yok. Yine de terörle mücadele kapsamında istihbari amaçlı bilgi veriyoruz.
Polis ve MİT Türkiye çapında izleme kararı çıkarabilir mi?
Biz Ankara 11. Ağır Ceza’nın jandarma ile ilgili kararına itiraz etmiştik. Önce kabul ettiler, ama dört gün sonra benzer bir karar alındı. İtiraz ettik, bu kez itirazımız reddedildi. Yasaya aykırılık nedeniyle Adalet Bakanlığı’na başvurduk, incelediler, bozma yoluna gittiler. MİT ve Emniyet’le ilgili olarak verilen hâkim kararlarının doğru olduğunu düşünüyoruz. İki kurumun da izleme kararı aldırmasının önünde engel yok.
Şişli Başsavcıvekili dinlenmeyi kendisi talep etti
Basında yer alan haberlerde Şişli Başsavcıvekili Mecit Ceylan’ın dinlendiği için emekliye ayrıldığı belirtilmişti. Ceylan’ın dinlenmeyi kendisinin istediği ve bu doğrultuda savcı olarak kendisinin imza attığı bir taleple mahkemeden dinleme kararı çıkarttığı öğrenildi. Kararda, Ceylan’a ve eşine ait iki GSM numarası ile Adliye’deki bir numara ve Ceylanlara ait ev numarasının dinlenmesi talep edildi. TİB’in, Ceylan’ı tehdit amaçlı arayanların tespiti için istenen bu dinleme kararına, talep CMK’daki katalog suçlardan birini içermediği için itiraz ettiği, bunun sonucunda dinleme işleminin iptal edildiği öğrenildi.