Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 45’inci duruşmasına tanıkların dinlenmesi ile devam edildi.
Aralarında dönemin polis şefleri, Celalettin Cerrah, Engin Dinç, Ramazan Aküyrek, Ali Fuat Yılmazer, Ahmet İlhan Güler’in de bulunduğu kamu görevlerinin yargılandığı Dink cinayeti davasının duruşması Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmada tutuklu sanık dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, tutuksuz sanıklar Trabzon eski Emniyet Müdürü Reşat Altay, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, İstanbul eski İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler ile istihbaratçı polis memuru Muhittin Zenit hazır bulundu.
"Log kayıtları saklandı"
Dink’in öldürülmesinin ardından soruşturma aşamasında bilirkişi olan Levent Yarımel tanık olarak dinlendi. Cinayetten sonra kamu görevlilerinin sorumluluğunun tespiti için hazırladıkları raporda İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın sorumluluğunun bulunmadığını iddia edeb eski Polis Başmüfettişi Levent Yarımel, dava sanıklarından Yunus Yazar’ın kendilerinden önce rapor hazırladığını belirterek, Yazar’ın bunun için yetersiz biri olduğunu o dönem de dile getirdiğini söyledi.
Yarımel, kendilerinin bilirkişi olarak atanmalarının ardından Mülkiye Başmüfettişi olan sanık Şükrü Yıldız’ın İçişleri Bakanlığı’ndaki odasında konuyu izah ettiğini belirtti. Çalışmaya başladıktan sonra 1992 yılından itibaren tutulan ve personelin hangi işlemleri yaptığına ilişkin bilgiyi içeren log kayıtlarının sorumluların tespiti için İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan istediklerini söyledi. Hazırladıkları yazıyı o dönem İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek’e verdiklerini belirten Yarımel, Akyürek’in kendilerine “Bu yazı bizi sıkıntıya sokar, bizi yakar.
Ne yapacaksınız log bilgilerini” diye sorduğunu söyledi. Akyürek’in yanından ayrıldıktan sonra Şükrü Yıldız’ın aradığını söyleyen Yarımel, Yıldız’ın kendilerine “Siz ne yapıyorsunuz. O yazıyı verin. Sizler karışmıyorsunuz” dediğini ifade ederek kayıtların kendilerinden saklandığını öne sürdü.
"Ölüme bilerek göz yumma var"
Yarımel, log kayıtlarının kendilerine verilmemesi ile ilgili, “Log kayıtlarını bize verselerdi İstihbarat Daire Başkanlığı ve Trabzon suçlu olacaktı. 2009’da sildiler bunları. Bilerek göz yumma var. Nasıl böyle bir ölüme göz yumulabilir? Bu işin kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyorum. Engellendik biz” dedi.
Yarımel’in ifadesinin ardından çapraz sorguya geçildi. Mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan’ın Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat raporlarındaki “ne pahasına olursa olsun öldürüleceği” ve “ses getirici eylem” ifadelerinin arasındaki farkı sorduğu Yarımel, “Ses getirecek eylem’ yazısı bir tahkikat yazısıdır. İstanbul sadece Osman Hayal’in yerini bildirmekle yükümlüdür. Asıl sorumlu İstihbarat Daire Başkanlığı’dır çünkü planlı istihbarat operasyonunun talimatını vermesi gereken yer orası” dedi.
"Ailem tehdit edildi"
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da ellerinde bilgi veya belge olmaması karşısında rapora neden bu konuyla ilgili şerh düşmediklerini sordu. Yarımel ise, “Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının yapıldığı, örgütün en güçlü olduğu zamanda siz neden bahsediyorsunuz? Eşim ve çocuklarım tehdit edildi. 2011’de Ankara Emniyet Müdürlüğüne ifade verdim, kimse beni dinlemedi” diye konuştu.
"Yarımel ithamda bulunuyor"
Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer söz alarak, Yarımel’in bilmediği konular hakkında ithamda bulunduğunu söyledi. Yarımel ise Yılmazer’i kast ederek "İstanbul İstihbarat’ın başına nasıl geldiğini açıklasın. İstanbul istihbaratın sistemini ben kurdum" dedi. Karşılıklı münakaşaya dönen çapraz sorguda Yılmazer, "Bunlardan nasıl bir istihbarat anlayışını devraldığımızı burada anlatsam çok şaşırırsınız. 2007’de yaptığınız çalışmayı sonradan girip 2006’da yapılmış gibi gösterebilirsiniz. Teknik olarak mümkün. Yarımel terör örgütünden korktuğu için raporu böyle yazdığını söylüyor. Siyasi iradenin beyanları ortada. Tanık iftira atıyor" şeklinde konuştu. Kimseye iftira atmadığının altını çizen Yarımel, Yılmazer’in C Şube Müdürü olduğunu hatırlatarak, "Cinayeti niye engelleyememiş" diye sordu. Yarımel, İstanbul’a gelen yazıda eylem içeriğinin görüldüğünü ama bunun bir tahkikat evrakı olduğunu belirterek, "Suikast ile ilgili bilgiyi netleştirecek olan elemanla görüşen Trabzon istihbarattır ama koordine merkezden yapılmalıydı. Haber evrakı Trabzon’dan gereken önemde görülseydi tahkikat için değil bizzat emniyet müdürüne yazılabilirdi. Böyle olmalıydı" dedi.
Duruşmada ayrıca dönemin Bayburt Emniyet Müdürü Burhan Gümüş tanık olarak dinlendi. Gümüş bu görevine Mayıs 2006’da başladığını belirterek, Trabzon’da görevliyken Bayburt’a tayini çıkan Zenit’in Erhan Tuncel yakalandıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden beklendiği bilgisinin geldiğini belirtti. Gümüş, Zenit’in Trabzon ile ilgili anlattığı şeyleri kendisini ilgilendiren bir konu olmadığı için anlattırmadığını kaydederek, “Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay’ı aradım. Bana ‘sen Muhittin’i İstanbul’a gönder. Gerekirse uçak biletini alırız, resmi yazı yazarız’ dedi. Yazı gelmedi. Gelmemesi beni rahatsız etti. Bunun üzerine İstihbatat Daire Başkanlığı takip ettiği için o zamanki görevli Ramazan Akyürek’i aradım. Resmi yazı gelmediğinden Muhittin Zenit’i İstanbul’a göndermediğimi söyledim. O da ‘İyi yapmışsın veya doğru yapmışsın’ dedi” ifadelerini kullandı.
Davadaki sanık sayısı 85 oldu
14. celsenin ilk duruşması öncesine adliyenin C kapısı karşısında toplanan Hrant’ın Arkadaşları adına konuşan Bülent Aydın, üç iddianamenin de birleştirildiğini hatırlatarak bu duruşma faslında gazeteci, polis ve bürokrat tanıkların dinleneceğini aktardı.
Aydın “Dink cinayetinde sorumluluğu olan sadece tetikçilerin değil, herkesin cezalandırıldığı ana kadar bu davayı takip edeceğiz” diye konuştu.
HDP Milletvekili Garo Paylan ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da içerisinde olduğu grup, açıklamanın ardından duruşma salonuna geçti.
Duruşma, Cuma gününe kadar devam edecek.