Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, İngiliz müzisyen Cat Stevens'ın Müslüman olduktan sonra Yusuf İslam adını aldığını hatırlatarak "Bugün Yusuf İslam, onu önceleyen ve tabii ki yapılandırmış 'Cat Stevens'ı yok saymaktan vazgeçip yeniden sahiplenerek çok daha esnek, yumuşak, uzlaşmacı ve kendi dışıyla diyaloğa açık bir 'İslam'ın pratisyeni olarak karşımızda" dedi.
"Cumhuriyet’in Osmanlı’yı hiçe sayarak kurulduğunu ileri sürüyor ve şimdi intikam alırcasına 'Yeni Türkiye' diye diye laik cumhuriyet deneyimini yok sayıp dinbaz dinbaz yol almaya çalışıyorlar" diyen Atay, "Yusuf nasıl Cat’ten kaçamadıysa siz de içerisinde var olup, yoğrulup adam olduğunuz Cumhuriyet’ten kaçamayacaksınız" ifadesini kullandı.
Tayfun Atay'ın "Yusuf İslam Cat Stevens’la çoktan buluştu, ya siz?!" başlığıyla yayımlanan (15 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Yusuf İslam, “nam-ı kadim” Cat Stevens’ın İstanbul, Zorlu PSM’de 40 yıl önce Müslüman olduğu zaman elveda dediği “pop” arkadaşı Chick Korea’yı kuliste ziyaret ettiğini okuduğumda bir anı canlandı zihnimde.
1990’ların başında Londra’da “Batı’da Nakşibendilik” başlıklı tez çalışmamı sürdürürken tanıştığım genç bir “mühtedi” (sonradan Müslüman olmuş) İngiliz, kendisiyle yaptığım görüşmede “Yusuf”tan yakınmaktaydı. Onun, bir öncü Batılı Müslüman olarak giderek kredisini kaybettiğini söylüyordu.
Bu mühtedi gence göre, iki tür Batılı Müslüman vardı. Biri, İslam’ı dikkatlice öğrenip kademeli şekilde ve sindire sindire geçiş yapanlar. Diğeri, Müslüman olduktan sonra aynen bir çocuk gibi davranıp adeta yürümeden koşmaya çalışanlar…
İşte Yusuf İslam yıllardır Müslüman olsa da hâlâ ikinci kategoride idi. Doğulu, doğuştan Müslümanların bazılarında olduğu gibi abartılı İslami giysilerle dolaşıyor, kendisini alabildiğine katı, sert, köktenci İslam’ı temsil eden (Vahhabi) çevrelerle özdeştiriyor ve geçmişinde iyi, güzel, olumlu ne varsa hepsini unutmak, unutturmak istiyordu.
İngiliz Müslüman genç, şu serzenişle noktalamıştı sözlerini:
“Geçmişini bütünüyle reddediyor. Çok güzel, romantik şarkılar söylerdi. Onları hâlâ söylemenin nesi yanlış? İslam buna karşı değil ki!..”
***
Aradan 25 yıl geçti ve 25 yıl sonra şimdi Yusuf İslam bir “yazar ve müzisyen” sıfatıyla “Neden Hâlâ Gitar Taşıyorum” adlı kitabının imza günü için Türkiye’ye geldiğinde Müslüman hayatının önceki evrelerinden hayli farklı bir yerde artık.
Sanki benim Londra’da konuştuğum o İngiliz Müslüman gencin serzenişini nihayet duymuş gibi!..
Başlangıçta geçmişini reddetmeyi Müslümanlığın kuralı sayan Yusuf İslam’ın anı kitabı, “Neden Hâlâ Gitar Taşıyorum”, 40 yıllık bir kişisel hidayet macerasının nereden nereye geldiğine ışık tutmak kadar, İslam’ın “modern dünya” macerasına ilişkin tartışmalara katkıda bulunacak bazı ipuçları da sunabilir.
Cat Stevens, “Yusuf İslam” olduğunda püriten, katı, uzlaşmaz ve diyaloğa kapalı bir “İslam”ın pratisyeni oldu ve “Cat Stevens”ı yok saydı.
Bugün Yusuf İslam, onu önceleyen ve tabii ki yapılandırmış “Cat Stevens”ı yok saymaktan vazgeçip yeniden sahiplenerek çok daha esnek, yumuşak, uzlaşmacı ve kendi dışıyla diyaloğa açık bir “İslam”ın pratisyeni olarak karşımızda.
O artık barışın, Doğu-Batı karşıtlığının aşılmasının, farklı kültürler ve dünyalar arasında anlayış, tolerans ve etkileşimin sözcüsü, savunucusu, teşvikçisi bir “Müslüman” olarak tanınıyor.
***
2000’lerin başında “Milliyet-Popüler Kültür”ü çıkarırken, Müslüman olmuş Batılılar üzerine din psikolojisi alanında çalışan, bu süreçte Yusuf İslam’ı da mercek altına almış Ali Köse, “Üç Yusuf Bir İslam” başlıklı nefis bir yazı yazmıştı bizim eke… Sonra aynı başlık altında bir kitap da çıkardı (A. Köse, “Üç Yusuf Bir İslâm”, Etkileşim Yayınları, İstanbul, 2005).
Şimdi “Neden Hâlâ Gitar Taşıyorum” kitabını yazmış Yusuf İslam için ilk Müslüman olduğunda şarkı, beste, gitar haneleri karşısında kocaman bir “zinhar” bulunduğunu kaydederek giriş yapar o yazısına Ali…
Çünkü şarkı Cat Stevens’ın, Kuran ise Yusuf İslam’ın simgesiydi. İlahi bile söylenmeyecekti! O, kendisini "bir numara" yapan şeyi lanetliyordu. Hatta kendisine neden müziği denemiyorsun, bunu İslam için yapabilirsin diyen genç Müslümanlara da sert çıkıyor, adeta onlara ders verircesine “İslam bunu gerektiriyor” diyordu.
Bu, “Birinci Yusuf”tu.
“İkinci Yusuf”, onun 1990’larda müziği din için kullanabileceğine karar vermesiyle geldi. Yumuşamıştı. İlahi kasetleri çıkardı. Haramlardan “mubah”lara geçmiş, katı İslami yorumları aşmıştı.
2000’lerle birlikte “Üçüncü Yusuf”a doğuş verdi o ve bir bakıma da kendi kültürel-biyografik çevrimini tamamladı. Alternatif bir “rock’n’roll”dan söz etmeye başladı. Royal Albert Hall’da da, AİDS’liler yararına Güney Afrika’da da konserler verdi. Kendi web sitesinde artık “Cat Stevens” halinin fotoğrafları da vardı!..
Ve “Birinci Yusuf”un uzun entari-beyaz sarığını çıkardı, ceket-pantolona büründü. Tıpkı Zorlu PSM’de Chick Korea’nın yanında olduğu gibi…
***
Batı dünyasında İslam denince ilk akla gelen isimlerden olan bu pop efsanesinin Müslüman özyaşamöyküsünden çıkarılacak bize özgü sosyo-tarihsel sonuçlar da olabilir mi acaba?..
Malum, Cumhuriyet’in Osmanlı’yı hiçe sayarak kurulduğunu ileri sürüyor ve şimdi intikam alırcasına “Yeni Türkiye” diye diye laik cumhuriyet deneyimini yok sayıp dinbaz dinbaz yol almaya çalışıyorlar.
Hâlbuki uzak geçmişten nasıl kaçamıyorsanız, yakın geçmişinizden hiç ama hiç kaçamazsınız.
O yüzden...
Yusuf nasıl Cat’ten kaçamadıysa siz de içerisinde var olup, yoğrulup adam olduğunuz Cumhuriyet’ten kaçamayacaksınız!..