Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, "Devletin sırrı da olur, istihbaratı da. Ama bunlar çok dar ve sınırlıdır ve geçicidir. Öyle toplumu ilgilendiren hiçbir sır o sırrın sahibi ile toprağa gitmez." düşüncesini dile getirdi.
Dilipak, "Siyaset güven müessesesi değildir, denetim müessesesidir. Açıklık/şeffaflık müessesesidir. Onun içindir ki, bir geleneğimizde kamu binasının kapısı olmaz. Rüzgar, toz toprak ya da vahşi hayvan girmesi diye, kalın bir perde ile örtülür. Ve kamu binalarının pencereleri büyük ve yoldan geçenin içeriyi göreceği şekilde yere yakın olur. Anlayacağınız kamu otoritesi 'cam ev'de oturur. Kur’an-ı Kerim 'Kapalı kapılar arkasında fısıldaşanlar'a karşı bizi uyarır. Evet, devletin sırrı da olur, istihbaratı da. Ama bunlar çok dar ve sınırlıdır ve geçicidir. Öyle toplumu ilgilendiren hiçbir sır o sırrın sahibi ile toprağa gitmez. Toplumun hafızasını ve tecrübelerini çalmış olursunuz. Bu hırsızlıktır. Siz yaşlı iseniz ve sırrın açıklanmasının yıkıcı, zarar verici etkilerinden sakınıyorsanız, ölmeden vasiyet edersiniz ve o sır günü geldiğinde birileri tarafından açıklanır." görüşünü savundu.
Dilipak, "Elbette kişilerin ahvali şahsiyelerine ilişkin bilgiler başkalarını ilgilendirmez. Ama başkalarını ilgilendiren sırlar, asla toprak olmaz, olmamalı. Belki düşmanlarınızın bilmemesi için gizli görüşmeler yapabilir, gizli ittifaklar da kurabilirsiniz." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın