Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Bir de adamın kerametine inanıyorlar. Ya hu, bu kadar gücü arkasına aldıktan sonra bizim mahalle muhtarı da darbe yapardı. 'Hocaefendi'nin kerameti kendinden menkulmüş demek ki" görüşünü dile getirdi.
Abdurrahman Dilipak'ın "Durumun vahametini anlatmak için" başlığıyla yayımlanan (12 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
15 Temmuz’dan bu yana her 3 hakim ve savcıdan biri FETÖ ile irtibatı tespit edildiğinden görevden alınmış.
Düşünebiliyor musunuz, 1/3.. İnanın yargıda AK Partinin bu kadar adamı yok..
Bunların stratejik kurumlardaki gücü hep birbirine yakın. Bu adamlar buna rağmen, fiilen ele geçirdikleri devlete el koymaya kalktılar ve onu da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.. Hem de arkalarında ABD, İsrail, İngiltere ve Vatikan olmasına rağmen.
Bir de adamın kerametine inanıyorlar. Ya hu, bu kadar gücü arkasına aldıktan sonra bizim mahalle muhtarı da darbe yapardı. “Hocaefendi”nin kerameti kendinden menkulmüş demek ki.
Bu tamam da, peki bu adam bu ABD’lileri, bu İngilizleri, MOSSAD’ın, Papa hazretlerini nasıl ikna etti bu işe. Bu kadar “müntesib”i nasıl peşine taktı bu adam. Bu örgütler çok büyükse bu kadar küçük adamlarla ne işleri olur. “Hocaefendi” çok zeki ve kabiliyetli, manevi güçleri olan biri ise, arkasına bunca gücü aldığı halde nasıl böyle çuvalladı.
Olsa olsa ikisinin de içi geçmiş. “Tencere yuvarlandı kapağını buldu”. ABD, İngiltere, İsrail, Vatikan bunlar birer kartondan kaplanmış. “Hocaefendi” sıradan bir Hipnotizör. Birilerini peşine takmış, buralara kadar gelmiş. Böyle mi düşünmek gerek yoksa.
Hocaefendi REFAHYOL hükümetini el altında desteklerken, Erbakan’ın BÇG’yi tasfiye edeceğini, kendinin de böylece ordudaki muhaliflerinden kurtulduktan sonra dikensiz gül bahçesine gireceğini düşünüyordu. “Beceremedin bırak git” derken Erbakan’a, aslında becermesini beklediği şey buydu. Ama yine olmadı.
BÇG, FETÖ’nün kendilerini tasfiye etmek istediğini görünce Sisi, T.Güney’e Fatih’te “Kalkancı tarikatı”nı örgütletti. FETÖ; Çiller ve DYP üzerinden giderken, BÇG, Temel Karamollaoğlu’nun çocuklarını Kalkancı’nın dergahına mürit yapıp vitrine yerleştirdi..
REFAHYOL dağılınca BÇG iktidarı ele geçirdi. Yeni kurulan hükümete itibar kazandırmak için APO’yu getirdiler. Bu arada Gülen, ağlaya ağlaya Pensilvanya’ya gitti.
AK Parti üzerinden tezkere yolu ile BÇG’lileri Irak’a gönderecek, onların başına çuval geçirecek, FETÖ’nün askerleri de gidip onları kurtaracak, BÇG’liler emekli edilecek FETÖ’nün askerleri terfi edip, ötekilerin yerini alacaktı. O da olmadı.
AK Partide Erdoğan’ı istemiyorlardı, ona “şiir okudu” diye siyaset yasağı getirdiler. Gül, tezkereyi geçiremeyince Erdoğan’ı geri getirmeye karar verdiler ama Erdoğan’a güvenmedikleri için Baykal’ı Cumhurbaşkanı yapacaklardı. O plan da tutmadı. Olmadı.
Ergenekon ve Balyoz davası ile BÇG’lileri tasfiye edelim dediler, onu da beceremediler. Baykal’ı da Cumhurbaşkanı yapamadılar. BOP da, “One minute”, “Mavi Marmara” ile işlevsiz kaldı. Erdoğan’ı vuralım dediler onu da beceremediler. Etrafını kuşattılar olmadı. Olmayınca olmuyor işte. Yoksa şimdiye kadar Erdoğan’ın öldürülmüş olması ya da hapse tıkılmış olması gerekirdi. Kaçacağını söylediler, aklını kaçıracağını söylediler ama “Hocaefendi”nin hiçbir “kehaneti” tutmadı. Laneti geri dönüp kendini vurdu.. Kaç darbe girişimi oldu aslında. Kaç suikast düzenlediler. Bunların hepsinde de başarısız oldular. 15 Temmuz’da fiilen yönetime el koyma kararı verdiler, o da milletin sinesinde söndürüldü ve bugünlere geldik..
Hâlâ, meclis, hükümet, parti, yargı, piyasa, STK, üniversiteler, finans, bilişim, borsa ve diğer finans dünyası ile ilgili kurumlar hâlâ bir ölçüde bu adamların kontrolünde. Düşünsenize Cumhurbaşkanının bütün yaverleri bunlardan.. Deşifre oldular. Milletin öfkesinden korkuyorlar. Teolojileri çöktü.
Bütün kurumlarda genel sekreterlikler, finans ve muhasebe, bilişim, insan kaynakları, teftiş kurumları büyük ölçüde bunların elinde. Düşünsenize Cumhurbaşkanının yaverlerinin tümü kripto çıktı!
Durumun vahametini anlamak için son bir örnek. 8 Mayıs 2017 tarihli bir haber: “Tutuklanan hakim bakın kim çıktı! Meslekten ihraç edilip haklarında gözaltı kararı verilen 23 hakim ve savcıdan 5’i tutuklandı. Önceki günlerde rüşvet alan hakim H.A’yı tutuklayan hakim M.Ö. de terör örgütü FETÖ soruşturmasında tutuklandı. Hakim Ö.’nün mahkemede sorgu yaptığı sırada gözaltına alındığı ve ifadesinde “etkin pişmanlık hükümlerinden” faydalandığı ortaya çıktı. FETÖ’ye yönelik soruşturma kapsamında, HSYK tarafından meslekten ihraç edilen 23 hakim ve savcı hakkında gözaltı kararı verilmişti. Tutuklananlardan, rüşvet aldığı iddiasıyla gözaltına alınan Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı H.A ile avukat S.B’yi tutuklayan Sulh Ceza Hakimi M.Ö. de 5 hakim arasında yer aldı.. Öte yandan; Hakim Ö. ile tutuklanan Bilecik Sulh Ceza Hakimi K.B.’nin mahkemede sorgu yaptıkları sırada gözaltına alındıkları öğrenildi. Rüşvet alan hakimi tutuklayan hakim olan M.Ö.’nün etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak örgüt hakkında bildiklerini ifadesinde anlattığı ortaya çıktı. Bilecik hakimi K.B.’de ise FETÖ’nün gizli haberleşme programı ByLock tespit edildi. Boyraz’ın babasının adına kayıtlı olan telefona ByLock yüklediği tespit edildi. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nda görevli 1 savcı ve 2 hakimin de soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi.”
Kimse bizde yok, kalmadı demesin. Bakanlık, meclis, parti, belediye, özerk kurum, holding, STK farketmez. “Biz de yok” diyenlere dikkat edin. Ve bunların çoğu bugün suret-i haktan gözüküyorlar. “Kraldan fazla kralcılar”. Kendilerine karşı olan ya da eskiden beraberken bugün gerçekten bu yapıdan ayrılanları ihbar edip yerine kendi kripto elemanlarını yerleştiriyorlar. Bunlarla kopmaz menfaat ilişkileri içine girenlerin sesi çıkmıyor. Hem FETÖ’den, hem devletten korkuyorlar. Bunların ellerinde kasedi olan, tehdit ve şantaja açık birçok kişi ve kurum da aynı durumda.
Sapla samanı karıştırmadan ve öfkemize teslim olup, adalet çizgisini aşmadan kararlılık ve cesaretle bu yapının üzerine gitmek zorundayız. Selam ve dua ile..