Gündem

DHA YURT BÜLTENİ-4

1)İNEGÖL MOBİLYASININ SEMBOLÜ DEV KOLTUK Türkiye’nin en büyük ve en ağır koltuğu 4 metre yüksekliğinde Bursa’nın İnegöl ilçesinde üretildi

06 Ocak 2019 14:35

1)İNEGÖL MOBİLYASININ SEMBOLÜ DEV KOLTUK

Türkiye’nin en büyük ve en ağır koltuğu 4 metre yüksekliğinde Bursa’nın İnegöl ilçesinde üretildi. Koltuğu görenler o anı telefonlarıyla fotoğraf çekerek ölümsüzleştiriyor.
İMOTİM AVM yönetimi tarafından 15 günde üretilen koltuk, Türkiye’nin en büyük koltuğu özelliğini taşıyor. 4 metre yüksekliğindeki koltuk için yaklaşık 20 bin lira harcandı. İnegöl mobilyasının sembolü haline gelen koltuğu görenler hayrete düşüyor. İMOTİM AVM Başkan Vekili Turhan Albamya, koltuğun, mobilya sektörünün sembolü haline geldiğini söyledi. Albamya, “4 metre yüksekliğinde, 3 metre eninde koltuk yaptık. Tek katlı bina boyunda oldukça büyük bir koltuk oldu. Mobilya almak için gelen müşteriler ve yoldan geçenlerin dikkatini çekiyor. Bir çok müşterimiz gelip koltukla fotoğraf çektiriyor. Mobilyanın başkenti İnegöl’de bu koltuğumuz bir sembol haline geldi. Boyu ve kilosuyla Türkiye’nin en büyük koltuğu. Normal bir koltuğun 15 katı büyüklüğünde ve 400 kilogram ağırlığındaö dedi.

Görüntü Dökümü:
----------------------------
-Genel görüntü
-Açıklama
-Detaylar

SÜRE: 2 dk 07 sn
BOYUT: 237 MB

HABER-KAMERA : Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,(DHA)

===========================================

2)EKSİ 2 DERECEDE, TERMAL HAVUZDA ŞİFA ARIYORLAR

BURSA\'nın Bursa\'nın Büyükorhan ilçesi kırsal Düğüncüler Mahalesi\'ndeki çayın içerisinden çıkan termal suya  ocak ayında eksi 2 dereceyi bulan havada giren vatandaşlar, suyun 45-50 derece sıcaklığı ile cilt hastalıklarına, romatizma, solunum, sinir sistemi, sindirim sistemi, böbrek, idrar yolları ve böbrek taşı ile metabolizma bozuklukları gibi hastalıklara şifa arıyor.
Düğüncüler Mahallesi\'nden geçen Emet Çayı\'nın içerisinden çıkan termal sıcak su vatandaşlar tarafından büyük ilgi çekiyor. Hava sıcaklığının eksi 2 dereceye kadar düşen ocak ayında, soğuk hava ve yağışlara aldırış etmeyen vatandaşlar, termal havuza girerek kış ortasında sıcak suyun keyfini çıkartıyor. Kaplıcaya giren vatandaşlar,  suyun 45-50 derece sıcaklığı ile cilt hastalıklarına, romatizma, solunum, sinir sistemi, sindirim sistemi, böbrek, idrar yolları ve böbrek taşı ile metabolizma bozuklukları gibi hastalıklara şifa arıyor.  Ocak ayında termal kaplıca keyfi yaptıklarını belirten köylülerden Halil Güler, \"Bu kaplıca, hastalıklara iyi geliyor. Hava sıcaklığı eksi 1 derece, ama suyun sıcaklığı 45 derece. Balıkesir\'den, çevre ilçelerden ve Bursa\'nın merkezinden vatandaşlar geliyor ve kaplıcaya giriyor\" dedi.  Mahalle sakinlerinden İdris Meşe de romatizma  hastası olduğunu ve hastalığına iyi geldiği için bu kaplıcaya geldiğini söyledi.  \"TURİZME AÇILMASINI İSTİYORUZ\"
Düğüncüler Dernek Başkanı Yaşar Meşe de bu kaplıcaların bir çok hastalığa iyi geldiğini ve doğal ortamıyla oksijen deposu olduğu belirterek, \"Burası çok güzel bir bölge. Ancak bu bölgenin tanınmadığını düşünüyoruz. Yaz-kış, soğuk- sıcak demeden bu şifalı kaplıca sularına girilebiliyor. Yan taraftaki çayımızda balık tutma imkanı var. Biz buranın turizme açılmasını, daha çok ziyaretçinin gelmesini istiyoruz. Sosyal tesisler, sağlık tesisleri yapılabilir\" diye konuştu. 

Görüntü Dökümü:
---------------------------------------
-Vatandaşlar kaplıcada yüzerken
-Doğal ortam ve kaplıcadan görüntü
-Vatandaşların kaplıca keyfi ve doğal ortam drone görüntüleri
-Vatandaşlar röportaj
-Detaylar

Süre: 5.10 Boyut: 579 MB
Haber: Berktuğ ÖNCÜ Kamera: MEHMET İNAN/BURSA,(DHA)

====================================================

3)ÜNİVERSİTE MEZUNU HALICI, İŞ YERİNDE GEÇMİŞİ YAŞATIYOR

ADANA\'da, işletme bölümünü bitirdikten sonra baba mesleği halıcılığı sürdüren Ali Ferruh Akeloğlu (55), kendi dizayn ettiği iş yerinde şark köşesi, antika eşya, 60-70 yıllık motosikletler sergileyerek eskiye duyduğu özlemi giderdiğini söyledi.
1969 yılında babasının halıcılığa aynı iş yerinde başladığını ve kendisinin de küçük yaştan itibaren babasına yardım ederek halıcılık yaptığını söyleyen Akeloğlu, bir yandan da eğitimine devam edip üniversitede işletme bölümünü bitirdiğini belirtti. Kendi işini yapmayı tercih ettiğini çünkü böyle daha özgür hissettiğini vurgulayan Akeloğlu, iş yerinde nostaljik bir konsept oluşturduğunu dile getirdi.
Son olarak geçmişte insanların çokça kullandığı şark köşesi kültürünü yaşatmak için kolları sıvadığını belirten Akeloğlu, \"İnsanları biraz aşağı çekelim istedik. Yere yakınlaştıralım. Malum sonunda gideceğimiz yer toprağın alt kısmı. Mevlana’nın da dediği gibi \'Yere oturmak mütevaziliktir\' merkezli düşünerek böyle bir şeye girdik. Hem de insanların artık bu mekanik dünyada biraz renklerle iç içe geçmesini betonlaşmış bu gri dünyadan biraz eskiye dönmesini istedik\" dedi.
Anadolu’nun kültür bakımından çok zengin bir medeniyet olduğunu dile getiren Akeloğlu, özellikle Akdeniz Bölgesi’nde Yörük kültürünün de şark köşesi olgusunun çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. Eski zamanlarda insanların yerde oturduğunu, yerde yemek yediğini ve yerde uyuduğunu hatırlatan Akeloğlu, şöyle konuştu:

\"Teknoloji bizi hep yerden üstlere doğru çıkardı. Yerde oturmayı unuttuk. Apartmanlara, rezidanslara çıktık. Oturduğumuz sofra, yerden yükseldikçe egolarımız da yükseldi. Ben de bu durumu tersine çevirmek adına anılarımızda kalan eskileri iş yerimde yaşatmaya çalışıyorum. Yere yakın olursak biraz daha kendimize geliriz diye düşündüm. Benim en çok şaşırdığım şey esnaf arkadaşlarımın tepkisi oldu. Hepsinin çok hoşuna gitti. Sabah kahvaltılarını, öğle yemeklerini burada yemek istiyorlar. Hatta anahtarı ver de burada yatalım diyen bile var. Herkesin geçmişe ve o samimi günlere dair bir özlemi var.\"

Ali Ferruh Akeloğlu ile çok uzun yıllardır arkadaş olduklarını söyleyen esnaf Bekir Özbülbül ise burada böyle bir ortam kurulduğu için iş yerine daha fazla özveriyle geldiklerini ve bu ortamda oturmanın, sohbet etmenin, güncel olayları tartışmanın esnaflar olarak aralarındaki bağı da kuvvetlendirdiğini belirtti.

Görüntü Dökümü
------------------------
- Ali Ferruh Akeloğlu ile röp
- Bekir Özbülbül ile röp
- Yapılan halılardan genel ve detay görüntüler
- Şark odasının görüntüsü

SÜRE: 04\'51\"   BOYUT:543 MB
Haber-Kamera:Can ÇELİK/ADANA,(DHA)

=====================================================

4)70 YILDIR ÇOCUKLARI SEVİNDİRİYORLAR

İZMİT\'te, Ali Ceran\'ın babasından devraldığı oyuncakçı dükkanı 70 yıldır çocukları sevindiriyor. Oyuncağın çocuğun eğitimi için önemli olduğunu söyleyen Ali Ceran, çocukları sevindirmenin mutluluğunu yaşadığını belirtti.İzmit Hacı Hızır Mahallesi\'nde 70 yıldır miniklerin hayallerini gerçeğe dönüştüren oyuncak dükkanını işleten Ali Ceran, bu işe ilk olarak 1958 yılında babası Yaşar Ceran\'ın başladığını söyledi. Babasının ardından oyuncakçı dükkanını devraldığını anlatan Ali Ceran, \"70 seneye yakın bu işi yapıyoruz. Babadan oğla geldi bu meslek. Ben 54 yaşındayım. Babamdan aldım bu mesleği. Bundan önce başka bir dükkandaydık. İzmit\'in en eski oyuncakçısıyız. Şimdilerde önüne gelen oyuncakçı olmaya çalışıyor ama aynı mesleği yürütenleri zor görüyoruz. Reel sektörlerle, büyük markalarla boğuşmaya çalışıyoruz. İnsanlara hizmet veriyoruz. Çocukları sevindiriyoruz.\" dedi.
Oyuncağın çocuk eğitiminde birinci adım olduğunu söyleyen Ceran, \"Ailecek bu işi yapıyoruz. Bu işin inceliğinde tecrübe var. Çocuğun 1 yaşından 5-7 yaş grubuna kadar ne ile oynayabileceği, neler yapabileceği ve neye ilgi duyduğu, neye güvendiğini bilmek lazım. Eğitim amaçlı verdiğimiz oyuncaklar çocukların gelişmesini sağlıyor. Bizim verdiğimiz oyuncaklar sayesinde çocuklar gelişmiş oluyorlar. İlk eğitimi biz veriyoruz sonra okullara bırakıyoruz bu olayları.\" diye konuştu.
Eski oyuncakların şimdikilere göre daha kaliteli olduğunu ifade eden Ceran, şöyle konuştu:
\"70 sene önceki oyuncaklar, o dönemdeki, bizim babalarımız tarafından satılan oyuncaklar Alman malı, Fransız malı olarak kaliteli çıkıyordu. Şimdilerde Çin malı olarak çıkıyor, yerli malı olarak çıkıyor. Müşteri potansiyelimiz şu an için yoğun. İlgi var bu aralar. Çocuklarını kıramayan veliler, aileler 10 lira da olsa alabiliyor, 100 lira da olsa alabiliyor. Çocuğun o anda ki ağlama tarzına bağlı bir şey bu.\"

Görüntü Dökümü

-----------------------------
-Oyuncakçı dükkanından görüntü
-Oyuncaklardan görüntü
-Dükkan sahibi Ali Ceran ile röp.
-Detay

Haber: Dinçer AKBİR-Kamera:Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),(DHA)
=======================================================

5)ALDATILAN KOCA, 18 BİN LİRA TAZMİNAT VE OĞLUNUN VELAYETİNİ KAZANDI

KONYA\'da eniştesiyle aldatan eşi Pelin H. ile boşanan Mehmet A., 2\'nci Aile Mahkemesi\'nin kararıyla aylık 250 lira nafaka ödemesine ve çocuğunun velayetinin annesine verilmesi kararına avukatı aracılığıyla itirazda bulundu. İtiraz üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2\'nci Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, çocuğunu velayetinin babaya verilmesine ve Pelin H.\'nin eşi Mehmet A.\'ya 18 bin lira tazminat ödemesine karar verdi. Mehmet A.\'nın avukatı  Gülsen Pişmiş, 2\'nci Hukuk Dairesi\'nin kararının emsal niteliğinde bir karar olduğunu söyledi. 
Fabrikada işçi olarak çalışan Mehmet A. (29), 2014 yılında Pelin H. (27) ile evlendi. Çiftin V. E. ismini koydukları bir erkek çocukları dünyaya geldi. Mehmet A., 11 kasım 2016 tarihinde eve geldiğinde eşini ve o dönem 1,5 yaşında olan oğlunu evde bulamadı. Eşinin gidebileceğini yerleri arayan Mehmet A., telefonuna da ulaşamayınca polis merkezine giderek eşi ve çocuğu hakkında kayıp başvurusunda bulundu. Araştırma yapan Mehmet A., eniştesi Durmuş B.\'nin de (30) evde olmadığını ve kız kardeşinin de eşine ulaşamadığını öğrendi. Mehmet A., eşi Pelin\'in,  birlikte kaçtığını düşündüğü eniştesi Durmuş B.\'den şikayetçi oldu. 
MERSİN\'DE ORTAYA ÇIKTI
Hakkında kayıp başvurusu bulunan Pelin H., 13 Kasım 2016\'da Mersin\'in Anamur ilçesinde polis merkezine giderek ifade verdi. İfadesinde, kendisinin kayıp olmadığını, kendi isteğiyle evden ayrıldığını belirten Pelin H., \"Ben Durmuş B. ile kaçmadım. Aramızda iddia edildiği gibi bir ilişki olmadı. Eşim benimle, çocuğumla ve evle ilgilenmiyordu. Eve geç geliyordu. Aramızda şiddetli geçimsizlik vardı. Çocuğumu Emine E. isimli bir kişiye bıraktıktan sonra evden ayrıldım.\" şeklinde ifade verdi. Durmuş B. ise, Pelin H.\'nin Anamur\'da olduğunu öğrendiğini, bilmediği biryerde başına bir şey gelmesinden korktuğu için kendisinin de Anamur\'a gittiğini ileri sürdü.
HASTANEYE GİDİYORUZ DİYE ÇOCUĞU BIRAKMIŞLAR
Çocuğun bırakıldığı Emine E.\'nin mahkemede verdiği ifade de, Durmuş B., oğlumun arkadaşı olduğunu, gece yarısı eve gelip, çocuğun kendisinin olduğunu ve hastaneye gidecekleri içinde çocuğa bakmasını istediğini söyledi. Daha sonra da Mehmet A.\'nın gelip çocuğu aldığını belirtti. 
Durmuş B.\'nin eşi Semra B. ise, eşinin telefon mesajlarında, \"Pelin ile \'canım\' şeklide konuşuyordu. Mesajlarını gördüm. Bunu eşime söylediğimde eşimle tartıştım. Eşim Pelin ile kaçtı.\" dedi.
YEREL MAHKEME EŞİT KUSURLU BULDU
Bu durumun ardından Mehmet A., avukatı aracılığıyla hem çocuğunun velayetini alabilmek, hem de 50 bin lira değerinde maddi ve manevi tazminat için boşanma davası açtı. Konya 2\'nci Aile Mahkemesi’nde görülen duruşmada mahkeme, her iki tarafı da eşit kusurlu buldu. Mahkeme,  kararında \"Pelin A.\'nin sadakat yükümlülüğünü  ihlal ettiği, erkeğin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği, kadın ve çocukla ilgilenmediği, eve geç geldiği ve ihtiyaçları tam olarak karşılamadığı, eşine ,\'kör, sağır, deli\' gibi kelimeler kullandığı, eşini kastederek, \'ben ucuz aldım, hemencik verdiler\' gibi aşağılayıcı  sözler kullandığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu\" gerekçesiyle çocuğun, babadan alınıp anneye verilmesine, babanın, anneye 250 lira yoksulluk nafakası ödemesine karar verdi.   
2\'NCİ HUKUK DAİRESİ: ERKEK AZ KUSURLU
Yerel mahkemenin kararı üzerine Mehmet A.\'nın avukatı Gülsen Pişmiş karara itirazda bulundu. 
İtiraz üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2\'nci Hukuk Dairesi, açılan davada yerel mahkemenin verdiği reddetti.  2\'nci Hukuk Dairesi kararında, \"Erkeğin eşini kastederek, \'ben ucuz aldım, hemencik verdiler\' şeklindeki sözlerle aşağıladığı eylemine vakıa olarak dayanılmadığı halde usulünce ileri sürülmeyen vakıanın kusur tespitine esas alınıp davacı/davalı erkeğe kusur olarak yüklenmesi hatalıdır. Kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, erkeğin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, ihtiyaçları tam olarak karşılamadığı, eve geç geldiği, ilgisiz davrandığı, eşine hakaret ettiği eylemlerine nazaran boşanmaya neden olan olaylarda davalı/davacı kadının daha ziyade davacı/davalı erkeğin daha az kusurludur. Tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru olmamıştır. Bu durumda davalı/davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu ise de erkekte kusurlu olup kendisi de boşanmayı talep ettiğine göre evlilik birliğin devamında erkek tarafından korunmaya değer yarar kalmamıştır.\" denildi.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE VURGU YAPILDI
Kararda, \'Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi\'ne vurgu yapılarak, \"Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.\" denildi. 
VELAYETİN ANNEYE VERİLMESİ İSABETSİZ OLMUŞTUR
2\'nci Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin çocuğun velayetin anneye bırakma kararını isabetsiz olduğunu belirtti. Kararda, \"Annenin evden ayrılırken çocuğu hiç tanımadığı Emine E.\'ye bıraktığı, dava sürecinde çocuğun babanın bakım ve gözetiminde kaldığı, pedagog tarafından alınan rapor içeriği ve rapor sonrası dinlenen tanık anlatımları da değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinde çocuğun velayeti babaya verilmesi gerekirken, anneye verilmesi isabetsiz olup, çocuğun üstün yararı da nazara alınarak velayet hakkının babaya verilmesine, çocuk ile davalı/davacı anne arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.\" denildi.
BABA LEHİNE 18 BİN LİRA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT HAKKI
2\'nci Hukuk Dairesi, annenin, babaya 10 bin lira maddi, 8 bin lira manevi olmak üzere 18 bin lira tazminat ödemesine hükmetti. Kararda, \"Mevcut delil durumuna nazaran kadının tedbir ve boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade kusurlu olmasına nazaran yasal şartları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun yaşı ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında babaya tevdi olunan çocuk için aylık 200 lira tedbir ve iştirak nafakası taktir edilmiştir. Kararda erkek lehine maddi ve manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiği belirtilirken, kadının erkeğe göre daha ziyade kusurlu olduğu, kadının boşanmaya denen olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımaktadır.  Bu nedenle Borçlar Kanunu\'nun 50 ve 52\'nci maddesi hükmü dikkate alındığında erken için 10 bin lira maddi, 8 bin lira manevi tazminat taktir edilmiştir.\" denildi. 
AVUKAT: EMSAL BİR KARAR 
Mehmet A.\'nın avukatı Gülsen Pişmiş, yerel mahkemenin verdiği kararın 2\'nci Hukuk Dairesi tarafından değiştirilip davanın istedikleri gibi sonuçlandığını söyledi. 2\'nci Hukuk Dairesi\'nin verdiği kararın emsal niteliğinde bir karar olduğunu belirten Pişmiş, şunları söyledi:
\"Müvekkilim çok zor günler yaşadı. Düşünün ki eşi, eniştesi ile birlikte çocuklarını hiç tanımadıklarını birine bırakıp evden kaçıyor. Bİz bunu mahkemeye taşıdık; ancak yerel mahkeme yanlış bir karar verdi. Çocuğun velayetini anneye verdi, hem de Mehmet A.\'nın nafaka ödemesine hükmetti. Bizim en büyük itirazımızın velayet konusundaydı. Çocuğunun hiç tanımadığı birine bırakıp sevgilisiyle birlikte kaçan bir kadına çocuğu velayetinin verilmesi yanlıştı. Biz bunu istinafa taşıdık. 2\'nci Hukuk Dairesi\'nden yüz güldürücü bir karar verdi. Çocuğun velayeti babaya verildi. Baba lehine maddi ve manevi olmak üzere 18 bin lira tazminat ödenmesine hem de 200 lira nafaka verilmesine karar verildi.\"

Görüntü Dökümü 
-----------
-Avukat röp.
- Adliye binasından detay
- Karı- koca ve eniştenin fotoğrafları 

Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA))

========================================

6)KAHTALI KADINLARA AİLE İÇİ İLETİŞİM SEMİNERİ

ADIYAMAN’ın Kahta ilçesine bağlı Akıncılar beldesi ve civar köylerdeki kadınlarına aile içi iletişim semineri verildi.
Kahta Kaymakamlığı, Akıncılar Belediyesi, Kahta Kadın ve Çocuk Hakları Derneği, Kahta Halk Eğitim Merkezi ve Kommagene Gazeteciler Cemiyeti ortak projesi olarak \'kadın emeğinin paraya dönüşmesi\' projesi kapsamında Kahta Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü görevlileri tarafından aile iletişimi anlatıldı. Seminerde aile kurumunun devam etmesi için iletişimin öneminden bahsedildi. Aile fertlerinin davranış ve konuşmalarını yenilemeleri istendi. Kadınların dikkatle dinledikleri seminerde anne, baba ve çocuk ilişkileri, anne baba ilişkisi, anne çocuk ilişkisi, baba çocuk ilişkisi, kardeşler arası ilişkiler, anne baba çocuklar ile büyükler arasındaki ilişkiler işlendi. Seminer konularını dikkatle dinleyen kadınlar, merak ettiklerini sorarak bilgi aldı.  Kadınlar buna benzer eğitici seminerlerin sık sık verilmesini istedi. Kahta Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü görevlileri talep olduğu taktirde bu tür eğitici konularda her zaman seminerler verebileceklerini belirttiler.

Görüntü Dökümü 
-----------
- Kursa katılan köylü kadınları
- Semineri dinleyen kadınları
- Kurs yöneticisi Kibar Kaya\'nın konuşması
- Kursa katılan kadın ile röp.
- Kadın ve Çocuk Hakları Derneği Başkanı Emine Kardeş ile röp.
- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Haci BOZKURT-ADIYAMAN-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 93 MB