Gündem

DHA YURT BÜLTENİ-2 

(ÖZEL) 50 ilin kaderini değiştirecek asırlık yol projesinde sona gelindi OSMANLI Padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk kez gündeme gelen, 2'nci Abdulhamid zamanında projesi Fransız mühendislere çizdirilen, '142 yıllık rüya' olarak nitelendirilen Karade

03 Aralık 2017 14:25

(ÖZEL) 50 ilin kaderini değiştirecek asırlık yol projesinde sona gelindi

OSMANLI Padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk kez gündeme gelen, 2\'nci Abdulhamid zamanında projesi Fransız mühendislere çizdirilen, \'142 yıllık rüya\' olarak nitelendirilen Karadeniz-Akdeniz Yolu Projesi çalışmalarında sona gelindi. Ordu Valisi Seddar Yavuz, 5 ili direkt, 50 ili dolaylı ilgilendiren 926 milyon TL tutarındaki 818 kilometrelik yol projesinin 2019\'da tamamlanacağını söyledi.
Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk kez \'Dereyolu\' olarak gündeme getirilen Karadeniz Akdeniz Yolu\'nun Projesi, 2\'nci Abdülhamid tarafında Fransız mühendislere çizdirildi. 142 yıllık rüya olan Karadeniz Akdeniz Yolu\'nun ihalesi 2008 yılında yapıldı. Toplam bedeli 926 milyon TL olan projeye şu ana kadar 696 milyon TL harcama yapıldı. Orta ve Doğu Karadeniz\'i Akdeniz\'e bağlayacak Karadeniz-Akdeniz Yolu Projesi, Ordu, Sivas, Kayseri, Kahramanmaraş, Adana ve Hatay ili sınırları içerisinden geçiyor. 50 ilide dolaylı şekilde ilgilendiren projeyle Karadeniz\'in kapıları İç Anadolu ve Akdeniz\'e açılacak. Projeyle Ordu üzerinden Rusya ve Gürcistan gibi Karadeniz\'e kıyısı olan ülkelere de ihracat kolaylaşacak. Toplam uzunluğu 818 kilometre olan projenin en önemli etabıda Ordu sınırları içerisinde bulunuyor. Ordu güzergahında Melet Irmağı boyunca 100 kilometrelik yolun 50 kilometrelik kısmı tamamlanarak asfaltlanıp trafiğe açıldı.

88 KİLOMETRELİK YOLUN 15.1 KİLOMETRESİ 25 TÜNELLE GEÇİLECEK
Ordu Valisi Seddar Yavuz, \'dereyolu\' olarakta adlandırılan yol projesinin,  Osmanlı\'dan bu yana önemli hayallerden biri olduğunu söyledi. Özellikle İç Anadolu\'dan ve Akdeniz bölgesinden bölgeye ihracatı kolaylaştıracak projenin Ordu ekonomisinide uçuracağını söyleyen Vali Yavuz, şöyle dedi: \"Bu proje; Ordu\'dan başlayıp Hatay\'a kadar giden bir hat. Yaklaşık 900 kilometrelik bir hattan bahsediyoruz. İlimiz sınırlarında 100 kilometrelik bir alan. En zor kısmı da ilimiz sınırlarında yapılan alan. Şu ana kadar 50 kilometre bitirildi. Diğer etaplarda devam ediyor. İlimizdeki zorluk tünellerin çok fazla olması. 88 kilometrelik güzergah üzerinde 15.1 kilometre uzunluğunda 25 tane tek tip tünel, çok sayıda köprü, viyadük içeriyor. 25 tünelden şu ana kadar 23 tanesi tamamlanmış durumda. 2 tünelin inşaatı devam ediyor. Ayrıca 330 metre uzunluğunda 1 viyadük, 270 metre uzunluğunda 4 tane köprü inşaatı tamamlandı. 1 köprünün inşaatı devam ediyor.\"

2.5 SAATLİK ORDU-MESUDİYE 1 SAATE DÜŞECEK
Vali Yavuz, projenin 2019 yılında tamamlanmasının hedeflendiğini belirterek, bu proje bitirildiğinde özellikle Ordu-Mesudiye hattında çok önemli bir rahatlamada görüleceğini anlatırken, \"121 kilometrelik Ordu-Mesudiye hattıda 81 kilometreye düşmüş olacak. 2.5 saatlik Ordu-Mesudiye yolu 1 saate düşecek. Bu proje çok ciddi maliyeti olan bir proje. 2008 yılında başlayan projenin toplam maliyeti 926 milyon TL. Hükümetimizin, devletimizin ilimize, bölgemize kattığı çok önemli bir değer. Çok büyük bir yatırımı gerçekleştirmenin heyecanı içerisindeyiz. Ümit ediyorum ki, 2019 yılında bu proje hayata geçecek ve böylelikle Ordu özellikle Karadeniz bölgesinde parlayan bir yıldız haline gelecektir\" diye konuştu.

TURİZM POTANSİYELİNEDE ÖNEMLİ KATKI SUNACAK
Karadeniz-Akdeniz Yolu Projesi\'nin tamamlanmasıyla Ordu\'nun liman gibi önemli avantajlarının da olacağını, İç Anadolu\'dan ve Akdeniz\'den gelen malların ihracatının yine Ordu sınırları içerisinden gerçekleştirileceğini ve kenti ziyaret eden turist sayısında da artış yaşanacağını dile getiren Vali Yavuz, şöyle dedi: \"Bu yolla,  bölgede başta sebze ve meyve olmak üzere fiyatlarda ciddi bir ucuzlama olacağını, vatandaşlarımızın daha ucuz sebze ve meyveye ulaşacağını da düşünüyoruz. Bu bölge eşsiz bir güzelliğe sahip. Turizm potansiyeline de çok önemli katkı sunacak bir proje. Burada doğal güzelliklerin ortaya çıkarılması, yeni tesislerin yapılmasıyla ilgili de önemli çalışmalarımız var. Turizm bölgelerine çok yakın alanlardan da bu yol geçiyor. Yapacağımız tesislerde öncelikle misafirlerimizi daha iyi ağırlayacağımızı ve kısa sürede ulaşımlarını gerçekleştirebileceğimizide değerlendiriyoruz\" diyerek sözlerine şöyle devam etti:

\"Bu bölgeye yakın şelaleler ve diğer güzelliklerimiz var. Bunlarında daha çok ziyaretçi çekeceğini ve burada tesisleşmenin artmasını planlıyoruz. Valilik olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde özellikle turizm yollarının, şelaleler gibi şehrimize değer katan turizm varlıklarının daha çok hayata kazandırılması, böyle projenin hayata geçirilmesi, aynı zamanda buradan gelir elde edilmesi, ziyaretçilerimizin sayısının artırılması hedefleniyor. Önümüzdeki günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapacak olduğumuz görüşmede, Sayın bakanımızın da buna çok önemli katkıları olacaktır.\"
Görüntü Dökümü:
----------------------
-Muhabir anonsu
-Vali Seddar Yavuz ile röportaj
-Karadeniz Akdeniz Yolu\'nda tamamlanan tünellerden görüntü (drone çekimi)
-Melet ırmağı üzerinde 330 metre uzunluğundaki viyadükten görüntü (drone çekimi)
-Karadeniz Akdeniz Yolu\'ndan genel görüntü (drone çekimi)

Haber-Kamera: Nedim KOVAN / ORDU (DHA)

============================================

(ÖZEL) Akülü engelli aracı ile tekerlekli sandalye taşıyor

SİVAS Bedensel ve Zihinsel Engelliler Yardımlaşma Derneği Başkanı Halil Geçgil, İstanbul\'dan yardıma muhtaç kişilere dağıtılmak üzere gönderilen tekerlekli sandalyeleri terminal binasından alarak 3 kilometre uzaklıktaki dernek binasına kendi akülü engelli aracı ile taşıyor.
Sivas\'ta yaşayan 50 yaşındaki evli ve 1 çocuk babası Halil Geçgil, 2 yaşında geçirdiği çocuk felci sonrası ayaklarını kullanamaz hale geldi. 48 yıldır tekerlekli sandalyeye muhtaç olan Geçgil, 2 yıl önce Sivas\'ta Bedensel Zihinsel Engelli ve Engelli Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği\'ni kurarak başkan oldu. 2 yıldır dernek başkanlığını sürdüren Geçgil, İstanbul\'dan bazı yardım kuruluşları aracılığı ile zaman zaman Sivas\'a ihtiyaç sahibi kişilere dağıtılmak üzere gönderilen tekerlekli engelli sandalyelerini taşıtacak araba bulamadığında 3 kilometre uzaklıktaki dernek binasına kendi akülü aracı ile taşıyor. Sivas\'ın sert hava şartlarında da tekerlekli sandalyeleri bu şekilde taşırken çok zorlandığını ifade eden Geçgil, terminal binasından dernek binasının arasının akülü aracıyla 20-25 dakika sürdüğünü söyledi.

\"HER İSTEDİĞİMİZDE ARAÇ BULUNMUYOR\"
Bu tür malzemeler geldiğinde her zaman taşıtacak uygun araç bulamadıklarını ifade eden Geçgil, \"Bize sağ olsun özellikle İstanbul\'dan önemli malzeme yardımları geliyor. Araçlar sabah erken geliyor. Arkadaşlarımızı arıyoruz, kiminin işi oluyor, kiminin ihtiyacı var, kiminin hastası oluyor. Hepsine ulaşamıyoruz. Uygun olanlar sağ olsunlar, tekerlekli sandalyelerin bir kısmını onların aracına yüklüyoruz. Terminalde kalanları da ben kimseye yük etmemek kaydıyla tek tek gidip getiriyorum. Her zaman tekerlekli sandalye geldiğinde benzer sıkıntılar yaşıyoruz. Gelen araçları da biz hayra gönderiyoruz, ihtiyaç sahiplerine gönderiyoruz.\" dedi.
3 kilometrelik mesafede tekerlekleri sandalyeleri taşırken trafikte zorlandığını ifade eden Geçgil \"Akülü aracımla tekerlekli sandalye aracı taşımak çok zor oluyor. Yolda ilerlerken araç sürücüleri kornaya basıyor, yol istiyor. Tabi tekerlekli sandalye taşıdığımı görmediklerinden bu durum yaşanıyor.\" ifadesini kullandı. 

995 ARAÇ DAĞITILDI
Derneklerinin kurulduğu günden bugüne kadar ihtiyacı olanlara yardımlarda bulunmaya gayret ettiklerini kaydeden Halil Geçgil, \"Bugüne kadar dernek olarak 995 aracımızı ihtiyaç sahibi ile buluşturduk. 57 akülü araç, 58 de joystikli akülü araç verdik. Dünya Engelliler Gününde de sandalye dağıtıyoruz. Daha gelecek araçlarımız var, onları da teslim alacağız. Bunları da ihtiyaç sahiplerine dağıtacağız. Biz sadece Sivas\'a değil, kent dışındaki engellilere de yardımcı olmaya çalışıyoruz.\" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:
-Terminalden görüntü
-Otobüsle gelen tekerlekli sandalyelerin indirilmesi
-Geçgil\'in ekülü aracı ile sandalyeyi dernek binasına götürmesi
-Konuşmaları

Haber-Kamera:İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA)

=================================================

(ÖZEL) Kapıkule\'de TIR rekoru

EDİRNE\'de Bulgaristan açılan Kapıkule Sınır Kapısı\'nda bir günde 2040 TIR aracının giriş çıkış işlemi yapılarak \'tüm zamanların en yüksek işlem\' sayısına ulaşıldı.
Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü\'ne bağlı Avrupa\'ya açılan sınır kapılarında hafta sonu yoğunluğu beraberinde rekor işlem sayısını getirdi. Son haftalarda ihracatta ki belirgin yükseliş Kapıkule Sınır Kapısı\'nda TIR işlemleri istatistiklerine de yansıdı. Bölge Müdürlüğü verilerine göre, 1 Aralık Cuma günü 24 saatte 1039 TIR aracının çıkış işlemi yapılırken, 1001 aracında çıkış işlemi yapıldı. Buna göre bir günde toplam 2040 TIR işlemi Kapıkule\'deki \'tüm zamanların en yüksek işlem rekoru\' olarak kayıtlara geçti. Kasım ayı günlük ortalamalara bakıldığında ise, 857 TIR aracı giriş, 939 TIR aracı ise çıkış yapıldığı belirtildi. TIR araçlarının çıkış yapmak için bekleyişlerini sürdürdüğü Kapıkule\'de 10, Bulgaristan\'a açılan diğer sınır kapısı Hamzabeyli\'de ise yaklaşık 5 kilometre kuyruk oluştu.
Belçika\'ya ihracat yükü taşıyan TIR sürücülerinden Süleyman Demirci, son dönemlerde Türkiye\'nin ihracatında artış olduğunu sınır kapılarındaki yoğunluktan anladıklarını ifade ederek, \"Gümrükte yoğunluk var geceden gelerek sıraya girdik. TIR sürücüleri kuyrukta olduğunda uyuyamaz, sırayı kaçırmamak için, TIR güvenliği için ama kuyrukların olması ülke gidişatı iyiye gittiğini gösteriyor. Türk gümrüğünde 4 ayrı yerde işlem yapıyor. Ancak mazot almak isteyenlerin sırası bizleri sırada çok bekletiyor. Avrupa\'da geç işlem yapıldığında uyaran sistem var. Bir işlem için çok beklediğimiz zamanlarda oluyor. Bunlara da çözüm bulunmasını istiyoruz. Çünkü girişten sonra poliste pasaport kontrolü, kantar ikinci durak, gümrük tescil işlemleri ve çıkış kapısıyla dört ayrı yer var. Bir de mazot alacaksınız onun sırası var\" şeklinde konuştu.
TIR sürücülerin Efe Arslan, İsviçre\'ye yük taşıdığını ve uzun süredir kuyrukta beklediğini belirterek şunları söyledi: \"Geceden girip kuyrukta bekliyoruz. Yoğunlukların ithalat ve ihracatın arttığını gösteriyor. Çünkü Kapıkule\'de ne kadar sıra varsa, karşı taraf Bulgaristan\'da da var. Yıl sonu yaklaşıyor onunda etkisi var\"
Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise işlemlerin kısa sürede tamamlanması neticesinde TIR giriş çıkış sayılarında rekora imza atıldığını ve bunun süreceğini ifade etti.

Görüntü Dökümü:
-Kuyrukta bekleyen araçlar
-TIR\'lardan detay
-TIR sürücüleri detay
-Sürücülerle röp.
-Kapıkule Gümrük Kapısı
-Giriş çıkışlar
-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Ali Can ZERAY/EDİRNE,(DHA)-

=================================================

(ÖZEL) Cennetin kuşlarını kanaviçeye işlediler

SAMSUN\'da bulunan Türkiye\'nin ve dünyanın en önemli sulak alanlarından birisi olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti\'nde bulunan göçmen kuşlar iki kadın girişimcinin yaptığı çalışma ile birebir olarak kanaviçeye işlendi. Göçmen kuşlar geleneksel Türk halk dokuma tekniği olan kanaviçede hayat buldu.
Samsun\'da bulunan kadın girişimciler Zekiye Sezer (62) ile Canan Özdemir (53), KOSGEP desteği ile geçen yıl açtıkları atölyede geleneksel Türk dokuma örneklerini günümüze uyarladı. İki kadın girişimci Samsun\'da bulunan dünyanın ve Türkiye\'nin en önemli sulak alanlarından birisi olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti\'ndeki göçmen kuşları birebir olarak kanaviçeye işledi. İlk aşamada yalı çapkını, saka, mavi kuş, karabaşlı iskete kuşlarının çekilmiş fotoğraflarından birebir şekilde kanaviçeye işlenerek pano, çanta gibi ürünler üretildi. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi\'ne alınan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti\'ne gelen kuşlardan yapılan bu çalışma kısa sürede ilgi gördü. İlk defa böyle bir çalışma yapıldığı belirtildi.
Samsun için Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti\'nin çok önemli olduğunu belirten Zekiye Sezer, \"Kuş Cennetimizdeki kuşları kanaviçe ile hayata geçirmeye çalıştık. Bu kuşları birebir olarak kanaviçeye işledik. Bu kuşların üzerinde bulunduğu örtüler, duvar panoları, el ve sırt çantaları yaptık. Deltadaki kuşların kanaviçeye birebir işlenmesi ile ilgili daha önce yapılmış böyle bir çalışma yok. İlk defa bunu biz yaptık. Çok güzel tepkiler alıyoruz. Özellikle il dışından gelen yabancı misafirlerden çok güzel tepkiler alıyoruz\" dedi.
Kuşlarla ilgili yaptıkları bu uygulama için Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti\'ndeki kuşların isimlerinin ve fotoğraflarının yer aldığı bir kitabı kaynak olarak aldıklarını söyleyen Canan Özdemir, \"Biz delta ile ilgili çalışma yaparak farklı bir ürün ortaya koymaya çalıştık. Kuşları tanıyan insanlar kanaviçeye baktıklarında hangi kuşun olduğunu çok net bilebiliyorlar. UNESCO Dünya Mirası Listesi\'ne girmeye aday olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti\'ndeki kuşlardan ilk aşamada 4\'ünü çalıştık. Bunlar yalı çapkını, saka, mavi kuş, karabaşlı iskete kuşu oldu. Çok eski bir Türk dokuma tekniği olan kanaviçeyi kullanarak yaptığımız bu çalışma oldukça dikkat çekti. İlerleyen aşamada kanaviçeye işlediğimiz kuş sayısını artırmayı planlıyoruz\" şeklinde konuştu.
RAMSAR SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA KORUNUYOR 
Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti 21 bin 700 hektarlık sulak alana sahip, 5 bin 174 hektarlık kısmı ise, Yaban Hayatı Geliştirme Alanı olarak Uluslar arası Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunuyor. Bölgede irili ufaklı 20 göl ile büyük bataklık ve sazlık alanlar yer alıyor. Avrupa Kuş Alanları Envanteri\'ndeki en önemli 4 kriterden 3\'üne sahip olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde, Türkiye’de bugün kayıt altına alınmış 478 kuş türü tespit edildiği, bunların 350\'sinin burada görüldüğü ve 140\'ının burada ürediği tespit edildiği ifade edildi. Dünyada nesli tehlike altında olan 24 kuş türünün 15\'inin, Kızılırmak Deltası’nda görülüp kayıt altına alındığı, Kızılırmak Deltası’nın dünyadaki kuş cennetlerinden farklı kılan en önemli özelliklerden birinin de yılın her ayı farklı kuşların görülebildiği olduğu belirtildi.

Görüntü Dökümü:
---------------------
-Kuşların yer alıdğı kanaviçe örnekleri
-Detaylar
-Röportajlar

Haber-Kamera:Yaprak KOÇER/SAMSUN, (DHA) 

===============================================

(ÖZEL) Şikayetçi olmak için düştüğü rögarın kapağını arıyor

DİYARBAKIR\'ın merkez Bağlar ilçesinde mısır satarak 5 kişilik ailesinin geçimini sağlayan 21 yaşındaki Ahmet Karakaş, pazardan çıkacağı sırada karşıdan gelen arabaya yol vermek için geri geri geldiği sırada kapağı bulunmayan rögar çukuruna  düşerek yaralandı. Uyarı levhaları bulunmadığı gerekçesiyle şikayetçi olmak için karakola giden Karakaş, polislerin kendisine, \"Kapağın kime ait olduğunu önce tespit et daha sonra gel şikayetçi ol\" yanıtı aldığını söyledi.
Merkez Bağlar ilçesinde oturan ve Kadın Semt Pazarı\'na her hafta giden 21 yaşındaki Ahmet Karakaş, geçen haftada mısırlarını sattıktan sonra evine dönmek için seyyar arabasını topladı. Pazarın içerisinde ilerleyen Karakaş, karşından nakliye arabasının geldiğini görünce yol vermek için geri geri gelince çevresinde uyarı tabelası ve kapağı olmayan rögar çukuruna düştü. Çevredeki pazarcıların yardımıyla düştüğü yerden çıkarılan Karakaş kaldırıldığı hastanede sağ omzundan yaralandığı tespit edildi. 5 kişilik ailesinin geçimini tek başına sağladığını ve yaşadığı kaza sonrası uzun süre çalmışamayacağını söyleyen Karakaş,  yetkililerden yardım beklerken, rögar kuçurunu kapaksız ve uyarı levhası bırakmadan açık bırakanlar hakkında şikayetçi olmak için karakola gitti. 

\"TEK İSTEĞİM DÜZENLİ BİR İŞTE ÇALIŞMAK\"
Çukura düşerek yaralanan 21 yaşındaki Ahmet Karakaş, 11 yıldır pazarlarda mısır sattığını, eve giderken nakliye arabasının geldiğini gördüğünü belirterek, \"Yol vereyim derken rögar kapağının açık olduğunu bilmiyordum, içine düştüm. Pazarcıların yardımıyla çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldım. Bu halimle eve bakamıyorum. Yaklaşık 1 ay evde kalmak zorundayım. Kapağın etrafı açıktı, uyarıcı levha da yoktu. Şikayetçi olmak için emniyete gittim. Rögara düştüğümü söyledim. Kapağın kime ait olduğu belli değil dediler. Şikayetçi olacağımı söyledim. Ama şikayetim alınmadı. Araştırmamı istediler kapağın kime ait olduğunu öğrenmek için. Bende kendilerine tespit için sizin imkanınız var dedim. Ama onlar bana \'sen mısırcısın bilirsin kime ait olduğunu\' dediler. Bende kime ait olduğunu öğrenmek için araştırıyorum. Daha sonra tespiti durumunda gidip şikayetçi olacağım. Tek isteğim düzenli bir işte çalışmak ve aileme destek olmaktır\"dedi.

\"ÇOCUKLARIM İÇİN HASTANEYE BİLE YATAMIYORUZ\"
Anne Lamiya Karakaş ise, hasta olduğunu ve imkansızlıklardan dolayı bir şey yapamadığını dile getirdi. Anne Karakaş,\"Her gün iğne kullanıyorum. Umudum şuan iş yapamaz durumda olan oğlumdu. Ben çocuklarım için hastaneye bile yatamıyorum. Hastaneye gidersem çocuklarım evde tek kalacak. Durumumuz da yok. Hep böyle devam ediyor. Maaşım yok. Eşim resmi nikah yapmadığı için maaşta alamıyorum. 5 kişi yaşıyoruz. Bazen yemek yiyoruz, bazen de yiyemiyoruz. Vakıflara yazıyorum ama oradan da 2 veya 3 ayda bir 200 TL alıyoruz. Durumumuz iyi değil yardım yapılırsa iyi olur\" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
-Ahmet Karakaş\'ın evi
-Karakaş ve annesi
-Karakaş\'tan detay
-Röportajlar
-Genel ve detay

Haber-Kamera:Burak EMEK/DİYARBAKIR, (DHA)-

===============================================

(ÖZEL) 33 yıldır yaz-kış yaylada tek başına yaşayan ‘Robinson Nine\' ikna edilerek indirildi

TRABZON’un Tonya İlçesi\'nde yeğeninin ölümünden sonra küstüğü köyüne dönmeme kararı alan ve 33 yıldır yaz-kış bin 900 rakımlı Karakısrak Yaylası’nda tek başına yaşayan ve yörede ‘Robinson Nine’ olarak tanınan 82 yaşındaki Fadime Kayacı, bu yılda yağan kar nedeniyle yolu kapanan yaylada kaldı. İlerlemiş yaşı nedeniyle yaylada tek başına kalmasına artık gönlü razı gelmeyen yakınları ve komşuları Fadime Nine için belediyeye başvurdu. Kardan dolayı kapanan yolu açan ekipler ulaştıkları yaylada uzun çabalar sonucu ikna ettiği Fadime Nine\'yi köye indirmeyi başardı.
Tonya İlçesi\'ndeki Karakısrak Yaylasında yaz aylarında yaşayan ve kışın köyüne dönen Fadime Kayacı\'nın 1984 yılında yaylada yanına gelen yeğeni 14 yaşındaki Ali Haydar Kayacı, sara nöbeti geçirince öldü. O sırada yaylada ot toplayan Fadime Kayacı döndüğü evde yeğeninin öldüğünü gördü. Yaylada toprağa verilen yeğeninin ölümüne çok üzülen Kayacı,o tarihten sonra tedavisi için bir ara indiği köyüne yaz-kış dönmedi.  Kış aylarında kimsenin kalmadığı yaylada, zor şartlara rağmen tek başına hayatını sürdürerek, yakınlarının ısrarına rağmen köye dönmeyen Kayacı yaz-kış demeden yaylayı adeta kendine yurt edindi. İlerlemiş yaşına rağmen kendi ihtiyaçlarını kendisi gören Kayacı, her yıl kış yaklaştığında köye gelmemek için direniyor. Bir süre önce yaylaya ulaşan yakınları ve çevre sakinleri yoğun kardan ötürü Kayacı’ya ulaşamadı. Yaylada belirli bir yere kadar gelebilen yakınları bir tepenin üzerinden tüfekle ateş ederek Kayacı’ya sesini duyurmak istedi. Silah sesi üzerine bağırarak karşılık veren Kayacı’ya “Yollar kapalı, seni pazar günü gelip alacağızö mesajı gönderdi.

YAYLADA KALMAKTA ISRAR ETTİ
İlçe merkezine yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki bin 900 rakımlı Tonya ve Şalpazarı İlçesi sakinlerince özellikle yazları kullanılan Karakısrak Yaylası’nda, ilerlemiş yaşı nedeniyle tek başına kalmasına artık gönlü razı gelmeyen yakınları Fadime nine için belediyeye başvurdu. Harekete geçen Tonya Belediyesi ekipleri zorlu uğraşlar sonucu iş makinesi ile kardan kapalı yolu ulaşıma açarak yayladaki kadına ulaştı. Yaylada kalkmakta ısrar eden Kayacı “Ben burada rahatım, bana yiyecek getirdiniz ya, sağ olun. Beni burada bırakınö diyerek köye inmek istemedi. Uzun uğraşlar sonucu yaşlı kadın ikna edilerek köye indirilebildi.  

\"TEK BAŞIMA DURUYORUM BU DAĞLARDA\"
İlçede 2011 yılında yapılan \'En beğenilen ev kadını\' adlı ankette birinci seçilen ve cesurca yaşam tarzından ötürü kendisine ‘Robinson nine’ olarak da hitap edilen Fadime Kayacı DHA’ya yaşadıklarını anlattı. Yeğeni ve babasının ölümünden sonra yaylada tek başına yaşama kararı aldığını ve burada anılarının göz önünde olduğunu anlatan Fadime Kayacı, yaylaya âşık olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Uzun yıllar yaylada yalnız kışladım. Ormanımı kolladım. İneklerimi baktım. Tek başıma duruyorum bu dağlarda, köye inecektim kar yağdı, kaldım burada. Köyde duramam. ‘Yaz dedi mi’, illaki ben bu dağa geleceğim. Ben hep burada kışladım, burasız idare edemem. Nice ki sağdır canım, ben burayı seviyorumö

TEK ARKADAŞI RADYOSU
Yayla evinde radyosu da bulunan Kayacı, zaman zaman radyoyu hava durumunu öğrenmek için açtığını belirterek \"Babamla hızar çektim, kereste tahtası kestim. Bu evi de babamla yaptım, babam taş ustasıydı, ben çamur yoğururdum, o işçiliğini yaptı. Babam öldükten sonra yalnız kaldım, ben de bu dağdan aşağı inmedim. Bunlar, babamın annemin resimleri. Ben bu resimleri bırakıyorum burada, onlara bakıp özlüyorum, ağlıyorum annemi, kardeşimi, torunumu. Tek arkadaşım radyom. Radyodan hava durumuna bakıyorum birde kuran dinliyorum\" dedi.

\"FADİME NİNE ÇOK CESUR\"
Kayacı’nın komşusu Ali İhsan Kurt da yaşlı kadının çok cesur olduğunu belirterek \"Fadime Nine yayla komşumuzdur. Sonbahar gelince biz göç eder, köye ineriz. O yaylada kalır. 50 yıla yakın bu yaylada yaşadı. Ormanı var burada, ormanını sevdiği orayı kolladığı için hep burada kaldı. Hiç korkusu yok, çok cesur ö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Yaylada Fadime Kayacı’ya ulaşılamaması
Yolda güçlükle ilerleme çalışmaları
Aracın karlı yolda yaşadığı zorluklar
Çevredekilerin kar küremesi
Silahla ateş edilerek Kayacı’ya ses duyurmak istenmesi
Muhabir anonsu
Ekiplerin yayla yolunu iş makinesiyle açarak ilerleyişi
Fadime nineye ulaşılması
Kayacı ve komşusunun konuşması
Detaylar

HABER KAMERA: İNAN KALYONCU / TRABZON (DHA) 

==============================================

(ÖZEL) Doç.Dr Dülger: Doğuda çölyak oranı, Türkiye ortalamasının iki katı

VAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bölümü Başkanı Doç.Dr. Cumhur Dülger\'in yaptığı 2 yıllık çalışmanın sonucuna göre, bölgedeki çölyak hastalığının oranı, Türkiye ortalamasının iki katı. Doç. Dr. Dülger, yaptığı araştırmalarda hayvandan insana bulaşan \'kist hidatik\' hastalığının çölyak hastalığının altyapısı olduğunu, bunu da dünyada ilk kez kendilerinin ortaya koyduğunu belirtti.
Doğu Anadolu Bölgesi\'nde sıkça görülen çölyak hastalığıyla ilgili çalışma yürüten Doç Dr. Cumhur Dülger, çalışmanın sonunda önemli sonuçlara ulaştı. Doç.Dr. Dülger koyunlardan insana geçen \'kist hidatik\' hastalığının çölyak hastalığının altyapısı ve çevresel etken olduğunu tespit ederken, bu çalışmanın dünyada bir ilk olduğunu belirtti. 
Gluten hastalığının buğday yoluna karşı ince bağırsak mukozasının alerjik bir reaksiyonu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Cumhur Dülger, şöyle konuştu: \"Bu alerjik reaksiyon sonucu ince bağırsak mukozası harap olmakta, demir eksikliği anemisi, kemik erimesi, kısırlık, erken bunama gibi pek çok eşlik eden hastalıkları ortaya çıkarmaktadır. Gluten hastalığının dünyadaki sıklığı genel olarak binde 5 ve yüzde 1 olarak değişmektedir. Ortadoğu ve coğrafyamızda örneğin yüzde 8 olarak bahsedilmektedir. Fakat bu konuda toplumumuzda yeteri miktarda çalışma yapılmamıştır. Aynı zamanda çölyak hastalığının genetik kökleri de bilinmektedir. Çevresel faktörlerin mi daha baskın olduğu, genetik faktörlerin mi daha fazla baskın olduğu konusunda dünyada halen pek çok merkezde özellikle Hollanda\'da çalışma grupları mevcuttur. Doğu Anadolu ve Mezopotamya bölgemizdeki Çölyak hastalığı sıklığını araştırmak,hem de çölyak hastalığının çevresel etkenlerinin ortaya çıkarılmasını sağlamak için geniş ölçekli 2 yıl süren bir çalışma yürüttük. Bu çalışmamızın sonucunda Doğu Anadolu ve Mezopotamya bölgesindeki çölyak sıklığının Türkiye ortalamasının 2 kat üstünde olduğunu, yani yüzde 2 düzeyinde olduğunu bulduk. Aynı zamanda çevresel etken olarak da Kist Hidatik hastalığının yani koyunlardan insanlara geçen karaciğer Kist Hidatik hastalığında çölyak hastalığı sıklığının normal topluma göre 5 kat daha fazla olduğunu bulduk. Bu yönüyle bu dünyadaki ilk bulgudur. Hem çölyak, hem de Kist Hidatik hastalığı özellikle sosyo ekonomik düzeyi düşük toplum katmanlarında görülmektedir. Kist Hidatik hastalığı temelde çiftçilerimizin hastalığı olduğu için yine çiftçilerimizde bu 5 kat fazla olan çölyak hastalığı sıklığı çiftçilerimizin sosyo ekonomik durumuyla ilgili bize ışık tutmaktadır.\"
\'MEMLEKETİMİZ İÇİN BİLİMSEL ANLAMDA BİR İTİBAR KAYNAĞI\'
Doç. Dr. Dülger, 700 hasta üzerinde bir çalışma yaptığını anlatırken, şöyle dedi: \"Kist hidatik hastalığının çölyak hastalığının altyapısı ve çevresel etken olduğunu dünyada ilk defa bulmuş bulunuyoruz. 2 yıl boyunca devletimizin hiç bir imkanını kullanmadan kendi arkadaşlarımızla yaptığımız bir çalışmadır. Bu yönüyle çölyak hastalığının anlaşılması konusunda dünya tıp tarihinde bir ışık açacaktır. Memleketimiz için de bilimsel anlamda bir itibar kaynağı olacaktır. Ekmek kullanılacaksa bile çok mayalı özellikle kepek ekmeğinin kullanılması esastır. Bir toplum ne kadar ekmek tüketirse o kadar fazla genleri genetik değişime uğrar. Çölyak hastalığına yakalanması da o kadar fazladır. Önlenemeyen bir kitlemiz de mevcut. Bunun için de toplum taramaları çok önemli. Özellikle çölyak testleriyle 15-25 genç hasta grubunun taranması çok önemlidir. Kemir eksikliği anemisi, kemik erimesi, kısırlık, erken bunama gibi hastalık şikayetiyle gelen özellikle bayan hastalarda ilk işlem çölyak testi olmalıdır.\"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
-VAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bölümü Başkanı Doç.Dr. Cumhur Dülger\'in cihazlar üzerinde   çalışma yapması-Detaylar
-Dünger ile röportoaj
-Çalıştığı cihazlar

Haber-Kamera: Orhan AŞAN/VAN, (DHA)- 

=================================================

(ÖZEL) Bacaktan alınan \'fibula\' kemiğinden göğsüne kemik yapıldı

KONYA\'da 76 yaşındaki Muzaffer Ökten, kalp yetmezliği ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle 7 ay önce gittiği bir hastanede açık kalp ameliyatı oldu. Ameliyatın ardından Ökten’in göğüs kafesinin ön duvarındaki kemikte  enfeksiyon meydana geldi. Bunun üzerine özel bir hastanede tedavi altına alınan Ökten\'in, sol bacağındaki fibula (baldır) kemiği alınıp göğüs ön duvar kemiğine uygun bir şekilde kesilip, metal plakalarla desteklenerek göğüs kafesi bölgesine yerleştirildi.  
5 çocuk babası memur emeklisi Muzaffer Ökten, kalp yetmezliği ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle 7 ay önce gittiği özel bir hastanede açık kalp ameliyatı oldu. Ameliyattan sonra Ökten’in ameliyat bölgesinde enfeksiyon meydana geldi. Vücutta oluşan iltihabın dışarıya akması üzerine Ökten, bu kez başka bir hastaneye gitti.  Burada tedavi altına alınan Ökten’in göğüs ön duvarındaki kemiğin tamamen enfeksiyon kaptığı tespit edildi.
AYAKTAKİ FİBULA KEMİĞİ ÇIKARTILIP GÖĞSÜNE TAKILDI
Muzaffer Ökten\'in, sol bacağındaki fibula (baldır) kemiği alınıp göğüs ön duvar kemiğine uygun bir şekilde kesilip, metal plakalarla desteklenerek göğüs kafesi bölgesine yerleştirildi.  Eski sağlığına kavuştuğunu belirten Muzaffer Ökten, \"Kalp ameliyatının ardından enfeksiyon başladı. Bunun için ilaç tedavisi oldum. Ama son zamanlar çok kanama yaptı. Kanamayı durduramadık. Doktor bey bir kontrol etti. Bu kemiklerin temizlenmesi lazım dedi. Bizde olursa olsun dedik. Ameliyattan sonra iyiyim. Kendi ihtiyaçlarımı gidebiliyorumö diye konuştu.
Ameliyatı gerçekleştiren Özel Medova Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op.Dr. Serdar Özkan, şunları söyledi:
\"Muzaffer bey, yaklaşık 7 ay önce kalp kapak replasmanı  yapılan bir hastamız . Ameliyattan sonra, ameliyat bölgesinde enfeksiyon gelişmesi nedeniyle dışarıya doğru ciltten bir iltihap akıntısı  şikayetiyle bize geldi.  Şikayetleri yaklaşık 6 ay devam eden hastamızın yaptığımız tetkiklerde göğüs ön duvarındaki kemiğin tamamen enfekte olduğunu tespit etmemiz sonucunda ameliyata karar verdik. Ameliyatta bu enfekte, iltihaplı kemik tamamen çıkartıldı. Kemiği çıkarttığımız yere ayaktan aldığımız kemik parçasını metal plaklarla göğüs ön duvarına yerleştirerek ameliyatı tamamladık. Bu ameliyat teknik olarak dünyada yapılan ilk vaka. Daha önce yapılmış bu tür vakalar var, ancak ameliyat tekniği olarak ilk kez bu teknikle bir ameliyat gerçekleştirildi. Ameliyat yaklaşık 1 ay önce tamamlandı. Hastamı tedavisi tamamlanıp taburcu ettik. Şu anda hastanın iyileşme süreci halen devam etmekte.  Sağlığına kavuştuö  

ÖLÜM RİSKİ YÜKSEK 
Doktor Özkan, bu tip rahatsızlıklarda hastaların ölüm riskinin yüksek olduğunu belirterek, \"Hastamızda olduğu gibi enfeksiyon kapma olasılığı  nadir görülen bir tablodur. Ancak nadir görülmesine rağmen hastalığa bağlı ölüm oranı yüksektir. Yükse 80’lere varacak kadar yüksektir. Hastamızın ek hastalıkları şeker, kalp yetmezliği, hipertansiyon, kalp ritim bozukluğu gibi durumlarında olması bu tür riskleri daha da artırmaktadır. Biz bütün riskleri göze alarak hastamızın yaşam kalitesini düzeltmek maksadıyla bu ameliyatı gerçekleştirdik. Ameliyat başka şekillerle de yapılabilirdi. Hasta için en uygun olanı kendi kemiğini kullanarak yapmaktı. Çünkü kadavradan kemik almak gibi bir imkanımız mevcut değildi. Kullanılabilir en uygun kemikte bacakta bulunan fibula ismi verilen kemikti. Bu kemiği ortopedi doktorumuzla birlikte çıkarttıktan sonra enfekte olan çıkartılmış kemiğin yerine o kemiği modifiye ederek metal plaklar eşliğinde yerleştirdik. Şu anda hastamızın iyileşme süreci sağlıklı bir şekilde devam etmektedir.\" dedi. 

Görüntü Dökümü 
-------------------
- Hasta Ökten ve doktordan detay
- Ökten röp.
- Dr. Özkan röp.
- Fibula kemiğinin fotoğrafları 

Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA (DHA)

=======================================

(ÖZEL) Tavsiyeyle başladığı istiridye mantarı üretimi, işi oldu

AYDIN\'ın Efeler ilçesinde, 41 yaşındaki Nilüfer Özbaş, arkadaş tavsiyesiyle tanışıp çok sevdiği istiridye mantarının üreticisi oldu. 6 yıl önce 20 metrekarede üretime başlayan, talep fazla olunca 100 metrekareye çıkaran Özbaş, farklı çeşitleri de üretmeyi hedeflediğini söyledi.
Elektrik dağım şirketinde çalışan eşinin görevi nedeniyle uzun yıllar Denizli\'de kalan, daha sonra memleketi Muğla\'nın Dalama ilçesine dönen evli ve 2 çocuk annesi Nilüfer Özbaş, arkadaş tavsiyesiyle tattığı ve çok sevdiği istiridye mantarını üretmeye başladı. 6 yılda her yıl büyümeye devem eden üretiminde talep fazla olunca, farklı çeşitlere de yöneldi.
\"İSTRİDYE MANTARINI ÇOK SEVİYORUZ\"
Bir arkadaşının tavsiyesiyle yediği istiridye mantarını beğendiğini söyleyen Nilüfer Özbaş, \"Sürekli o arkadaştan mantar almaya başladık. Daha sonra eşimin görevi Aydın\'a çıkınca ben de kendi arazimizde çiftçiliğe başlamaya karar verdim. Ne yapabilirim, değişik bir şey yapmalıyım diye düşünürken, mantarcılığa başladım. 6 yıl önce 20 metrekareyle başladım. İşler iyi gidince 50 metrekareye çıkardık. Şu anda da 100 metrekarede mantar üretimine devam ediyorum. İstiridye mantarına gerçekten son yıllarda çok fazla talep olmaya başladı. Girişimcilerin bu işle uğraşması da çok güzel. Ama çok sayıda kişi bu işi yapmaya başlayınca, ben de değişik çeşitlere yöneliyorum. Çok eziyetli bir iş. Ürettiğim mantarı pazarda müşterilerine ve lokantalara satıyorum. Kilosu toptan 8 TL civarında ama perakendede bu fiyatlar 17 TL\'ye kadar çıkıyor. Zaten tadı çok nefis, bir tadan müşteri ikinci bir kez mutlaka istiyor\" dedi. 
 
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- İstiridye Mantarı üretim yerinden görüntü
- Nilüfer Özbaş\'ın konuşması

Haber- Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)

=============================================

Sevgilisini, bebeğini boğmaya çalıştığı iddiasıyla öldüren kadının, bebeği de öldü

KONYA\'da 9 aylık bebeğini boğmaya çalıştığı iddiasıyla sevgilisi 34 yaşındaki Ümit Göker\'i, 7 yerinden bıçaklayarak öldüren Azerbaycan uyruklu 27 yaşındaki Aysel Eshme\'nin, hastanede tedavi gören  oğlu Emir Ayaz, yapılan tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi. Minik Emir Ayaz\'ın, düşmeye bağlı beyin kanaması sonucu öldüğü öğrenildi. 
Olay, geçtiğimiz Cuma günü saat 16.15 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Bosna Hersek Mahallesi kampüs yolunda meydana geldi. Bir barda çalışan Aysel Eshme, sanayide esnaflık yapan eşi  38 yaşındaki M.E.\'den 2 yıl önce boşanmasına rağmen birlikte yaşamaya devam etti. Eshme, 9 ay önce bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Aysel Eshme, yaklaşık 2 ay önce ise M.E.\'yi terk edip, evli ve 2 çocuk babası Ümit Göker ile ilişki yaşamaya başladı.
Eshme, geçtiğimiz Perşembe günü akşam, boşandığı eşinden olan 9 aylık Emir Ayaz\'ı,  birlikte yaşadığı sevgilisi Göker\'e bırakarak çalıştığı bara gitti. Ümit Göker, gece saatlerinde bebeğin kanepeden düştüğünü öne  sürerek Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ne götürdü. Hayati tehlikesi bulunan minik bebek burada tedavi altına alındı.
ÇORBA YAPARKEN DÜŞMÜŞ
Doktorların bebeğin durumdan şüphelenip hastane polisine bildirmesi üzerine Göker, gözaltına alındı. Polis merkezine götürülen Göker, burada verdiği ifadesinde, \"Aysel işe gittiği için bebeğe ben baktım. Banyo yaptırdıktan sonra kanepenin üzerine yatırdım. Ben çorba yapmak için mutfağa girdim. Çıktığımda yere düşmüştü. Nasıl düştüğünü görmedim.\" dediği öğrenildi. Göker, polis merkezindeki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. 
7 YERİNDEN BIÇAKLADI
Aysel Eshme, eski eşi M.E. ile birlikte polis merkezine giderek Göker\'in durumu hakkında bilgi aldı. Eshme, ardından hastanedeki çocuğunu görmek için yaya olarak yola çıktı, bu sırada Ümit Göker, telefonla kendisini aradı. Görüşmenin ardından Göker, otomobille Aysel Eshme ve eski eşi M.E.\'nin yanına geldi. Konuşmak için otomobilden inen Göker ile Eshme arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Aysel Eshme, yanında taşıdığı bıçakla Göker\'i yaklaşık 50 metre kovalayıp, 7 yerinden bıçaklayarak ağır yaraladı. Ambulansla Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ne kaldırılan Ümit Göker, yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı.
\"ÇOCUĞUMU BATTANİYEYLE BOĞMUŞ\"
Olay sonrası gözaltına alınan Aysel Eshme, sağlık kontrolünden geçirildi. Eshme, basın mensuplarının \'Neden öldürdünüz?\' sorusuna gözyaşları içerisinde, \"Çocuğumu battaniyeyle boğmuş. Doktorlar nefessiz kaldığını, beynine oksijen gitmediğini söyledi. Onun için yaptım. Pişmanım\" yanıtını verdi.
ÇOCUĞUNUN ÖLDÜĞÜNDEN HABERSİZ
Polisteki sorgusunun ardından adliyeye sevk edilen  Aysel Eshme, adliyeye girerken, \"Evladım hastanede yatıyor. Sülalesi dua etsin, çocuğum gözlerini açsın\" diye konuştu. Eshme\'nin bu konuşmasının hemen öncesinde 9 aylık bebeği tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Beyin Cerrahi Servisi\'nde tedavi gören bebeğin, düşmeye bağlı beyin kanaması sonucu öldüğü öğrenildi.

Görüntü Dökümü
-------------------------
- Şüphelinin sağlık kontrolüne getirilmesi (Arşiv) 
- Adliyeye sevk edilmesi (Arşiv) 
- Olay yerinden detay (Arşıv) 
- Ölen Emir Ayaz\'ın fotoğrafı 

Haber- kamera: Tolga YANIK KONYA (DHA)

===========================================

Yanan otomobilde 2 ceset bulundu
 
KÜTAHYA\'nın Aslanapa ilçesi yakınlarında henüz belirlenemeyen bir nedenle yanan otomobilde 2 kişinin cesedi bulundu.
Olay Aslanapa ilçesine bağlı Örenköy yakınlarında meydana geldi. Dün saat 21.30 sıralarında Örenköy- Aslıhanlar köyü yolunda yanmış  otomobili görenler durumu jandarmaya bildirdi. Gelen jandarma ve itfaiye ekipleri, tamamen yanmış olan 43 RE 791 plakalın aracın sürücü koltuğu ile yanındaki koltukta 2 kişinin yanmış ve tanınmayacak halde olan cesetleri ile karşılaştı. Jandarma ekiplerinin incelemesinin ardından cesetler otopsi için Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.
Yanan otomobilin Aslıhanlar köyünde oturan B.Ç. adlı kişiye ait olduğu öğrenilirken, jandarma ekipleri olayla ilgili çok yönlü soruşturmanın sürdüğünü bildirdi.

Görüntü Dökümü
FOTOĞRAFLI

Haber-Kamera: ASLANAPA (Kütahya), (DHA)- 

=============================================

Cephanelik eve polis baskını

ADANA\'da polisin operasyon yaptığı evde, 3 tabanca, 2 av tüfeği, çok sayıda mermi ve çelik yelek ele geçirildi.
Seyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme Ve Soruşturma Büro Amirliğine bağlı ekipler, Yeşilyuva mahallesine bulunan bir eve operasyon yaptı. Evde yapılan aramada, 3 tabanca, 2 av tüfeği, 11 şarjör, 78 fişek ve çelik yelek ele geçirildi. Olayla ilgili Halil İbrahim A. (34) gözaltına alındı. Polis, ele geçirilen silahların herhangi bir olayda kullanılıp kullanılmadığını araştırıyor.

Görüntü  Dökümü
-----------------------
- Zanlıların adli tıp biriminden çıkışı
- Zanlıların polis aracına binişi
- Polis otosunun gidişi
- Yakalanan silah ve mühimmatlar

Haber-Kamera:Çağlar ÖZTÜRK / ADANA,(DHA) 

==============================================

Sadaka kutusunu çaldı

ADANA\'da, sadaka kutusu çalan 23 yaşındaki Özgür G., tutuklandı.
Olay merkez Seyhan ilçesindeki Mücahitler Caddesi\'nde bulunan lokantada meydana geldi. İş yeri sahibi Bedran Nadir\'in bir anlık dalgınlığından faydalanan Özgür G., tezgah üzerindeki sadaka kutusunu çaldı. Hırsızın kaçtığını gören bir vatandaş, Bedran Nadir\'i uyardı. Hırsızı kovalayan iş yeri sahibi yakalayamadı. İhbar üzerine gelen polis, iş yerinin güvenlik kamerası kayıtlarından hırsızın Özgür G. olduğunu belirledi. Hırsızlıktan çok sayıda suç kaydı bulunan Özgür G., kısa sürede yakalanarak sevk edildiği adliyede tutuklandı.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- İşyeri sahibinin darabayı indirmesi
- İşyeri sahibinin içeri girmesi
- Hırsızın sadaka kutusunu çalması
- İşyeri sahibinin hırsızın peşinden koşması

Haber:Çağlar ÖZTÜRK - Kamera: ADANA,(DHA)

=================================================

Aç ve yorgun mavi turnaya halk sahip çıktı
 
ERZURUM\'un Oltu ilçesinde bir kahvenin önüne düşen aç ve yorgun mavi turnaya çevredekiler sahip çıktı. İşyeri sahibi Ahmet Arslan turnayı kahveye alarak karnını doyurdu.
Çarşıbaşı Mahallesi\'ndeki kahvede oturanlar aç ve yorgun turna için adeta seferber oldu. Kahveden çıkıp yaralı turnayı alarak sobanın yanına getiren ve karnın doyuran işyeri sahibi Arslan\'ın bilgi vermesi üzerine gelen Doğa Koruma ve Milli Parklar ekipleri göçmen kuşu alarak tedavisinin yapılması için Kafkas Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Yaban Hayatı Koruma, Kurtarma, Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi\'ne götürdü. Oltulular, ilk kez bir mavi turnayı bu kadar yakından gördüklerini söyledi. Mavi turnaya müşterileri ile birlikte şefkat elini uzatan Arslan, şöyle dedi: \"Camın önünde oturan müşteriler kahvenin önüne gökyüzünden bir şeyin düştüğünü görünce önce korktu. Sonra bunun bir kuş olduğunu görünce hemen yanına gittik. Çok bitkin bir haldeydi. Bizden kaçacak hali bile yoktu. Hemen kahveye alıp sobanın yanına koyduk. Sonra su ve yem verip karnını doyurduk. Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğüne haber verdik. Sağ olsunlar gelip turnayı teslim aldılar. İnşallah iyileşir.\" 
Milli Parklar görevlileri, halka duyarlılığından dolayı teşekkür ederek turnayı teslim aldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Duvardibindeki turna
-Turna kahvehane içerisinde su içerken 
-Turnanın milli park görevlilerine teslimi 
-Röpörtajlar

Haber-Kamera: Murat AYDIN / OLTU (ERZURUM), (DHA)


==============================================

Engelli gençler için piyano hediye ettiler 

MUĞLA\'nın Bodrum ilçesinde düzenlenen Uluslararası Deniz Festivali The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi üyeleri, Bodrum Dans Kulübü\'nün engelli öğrencileri için elektro duvar piyanosu hediye etti. 
The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi üyelerinin bu yıl 29\'uncusunu düzenledikleri  yarışlardan elde ettikleri gelir ve toplanan bağışlarla alınan piyanonun teslimi için Bodrum Dans Kulübü\'nde tören düzenlendi. Törene The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Üyesi Ali Çakır ve Bodrum Dans Kulübü yönetim kurulu başkanı Fatih Özvezneci ile öğrenciler katıldı. Festival komitesi olarak her yıl farklı sosyal sorumluluk projeleri yaptıklarını belirten The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Üyesi Ali Çakır, \"Bu sene de hedeflerimizin içinde Bodrum Dans Kulübü\'nün engelli kardeşlerimizle ilgili proje yaptığını duyduk. Projenin biri onlarla dans etmekti diğerinde de müzik dersleri verilen engelililerin ihtiyacı olduğunu öğrendiğimiz ikinci bir piyanoyu sağlamaktı. Bunu da The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi\'nin sosyal sorumluluk projesi ile başardık. Piyanoyu kendilerine hediye etmek istiyoruz\" dedi.
Bodrum Dans Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Özvezneci de, \"Bodrum Dans Kulübü olarak bu yıl engellilerle ilgili dans projemizi başlattık ve şimdi sıra müzik projemizi başlatmaya geldi. Bununla ilgili bir piyano arayışımız vardı bunu The Bodrum Cup imkanları ile sağladıkları için organizasyon komitesine çok teşekkür ediyoruz. Projemizi de aynı anda başlatmış olduk.  Şu an 3 engelli gencimiz piyanoyu kullanıyorlar. Bodrum\'da yaşayan engelli gençlerimizin bu sorunlarına The Bodrum Cup\'ın bu yaklaşımı bizi gerçekten çok mutlu etti\" dedi.
Düzenlenen törenin ardından konuşma güçlüğü çeken engelli genç Arca Kayacan, yeni piyanoyla eğitimlere başladı. Engelli gençlerin haftada 2 saat bireysel olarak eğitmen Serhan Kandemir ve Bahar Can\'dan eğitim alacağı belirtildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Üyesi Ali Çakır ile röp.
-Bodrum Dans Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Özvezneci ile röp.
-Piyano tesim töreninden görüntü
-Engelli Arca Kayacan\'ın piyano eğitiminden görüntü
-Genel ve detay görüntüler

Haber: Hülya ELTEŞ -Kamera: Nilüfer DEMİR / BODRUM (Muğla) , (DHA)

==============================================