Şeker komasından ölen Dilara\'nın babası konuştu
ZONGULDAK-DÜZCE, (DHA) - ZONGULDAK\'ın Devrek ilçesine bağlı Eğerci köyünde şeker komasına girerek hayatını kaybeden 18 yaşındaki Dilara Kilcioğlu\'nun babasıYıldıray Kilcioğlu(45), kızını yaşatmak için tüm imkanlarını seferber ettiğini söyledi. Diğer kızının da şeker hastası olduğunu belirten Yıldıray Kilcioğlu, \"Kimseye muhtaç olmadan gece de ek iş yaparak çocuklarım için mücadele ettim. Asgari ücretle çalışıyorum ama onları kimseye muhtaç etmedim\" dedi. Dilara\'nın doktoru Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu\'da paylaşımını şeker hastası çocukların ailelerinin yaşadığı sorunları dile getirmek için yaptığını söyledi.
Devrek\'in Eğerci köyünde yaşayan Dilara Kilcioğlu, bir süredir diyabet rahatsızlığı nedeniyle Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Merkezi\'nde tedavi görüyordu. Önceki gün gece evinde rahatsızlanan ve şeker komasına girdiği tespit edilen Dilara Kilcioğlu, kaldırıldığı Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi\'nde hayatını kaybetti. Dilara Kilcioğlu, dün öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası aile mezarlığında toprağa verildi. Dilara Kilcioğlu\'nun babası Yıldıray, annesi Nevin ve ablası Duygu Denk, köydeki evlerinde taziyeleri kabul etti. Aile ve Sosyal Politikalar Devrek İlçe Müdürlüğü görevlileri de ailenin evine gelerek görüşme yaptı. Yıldıray Kilcioğlu kızı Duygu Denk ile birlikte kızı Dilara\'nın mezarını ziyaret etti. Duygu Denk, babasına sarılarak mezar başında gözyaşı döktü.
ÖLMEDEN 2 GÜN ÖNCE ÖZEL HASTANEDEN TABURCU EDİLMİŞ
Yildiray Kilcioğlu, kızı Dilara\'nın 8 yıl önce ablası Duygu Denk\'in ise 1 yıl sonra şeker hastalığına yakalandığını söyledi. Marangoz atölyesinde asgari ücretle çalıştığını ifade eden Yıldıray Kilcioğlu, eşiyle birlikte kızlarının sağlığına kavuşması için mücadele ettiklerini belirtti. Her aile gibi maddi sıkıntılar çektiklerini, ancak kızının maddi imkansızlık nedeniyle ölmediğini ifade eden Yıldıray Kilcioğlu, şöyle dedi:
\"Kızımın tüm tedavilerini yaptırdım. 1 yıl bir sıkıntı yaşadım. O zamanda bütün kontrollerini burada yaptırdım. Düzce\'de kontrole gittiğimde doktorumuz yakından ilgilendi. Kimseye muhtaç olmadan gece de ek iş yaparak çocuklarım için mücadele ettim. Asgari ücretle çalışıyorum ama onları kimseye muhtaç etmedim. Tüm köyün işine koşarım, yardımına koşarım. Kızım geçen cuma günü Devrek Devlet Hastanesi\'ne kaldırıldı. Kızımı yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı için Ereğli\'de özel hastaneye sevk ettiler. Sevk edildiği hastanenin yoğun bakım doktoru, \'bu şekilde olduğunu bilseydim bu hastayı buraya kabul etmezdim.\' dedi. Durumu iyi olduğunu 24 saat müşahede altında tutacağını söyledi. Kızım bana \'Buradan beni alın iyiyim\' dedi. Oradan çıktık taburcu olduk. Bir şeyi yok dendi. Bana kağıt imzalatarak kızımı taburcu ettiler. Sonra eve geldik. Kızım gece yine fenalaştı. Sabah 6.30\'da yine Devrek hastanesine gittik. Doktorlar müdahale etti. Böbreklerin çalışmadığını söyledi. Kan gazının yükselmesi nedeniyle şeker komasına girdi kızım. Bizi üniversite hastanesine sevk ettiler. Komaya girince kalbi durdu. Aradan bir saat geçince vefat ettiğini öğrendik.\"
\'ÇOCUKLARIM İÇİN GECE EK İŞLERDE ÇALIŞTIM\'
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu\'nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla ilgili olarak Kilcioğlu, \"Düzce\'deki doktorun bir paylaşımı oldu. Doktorumuz bütün tedavisi boyunca bizle çok ilgilendi. Doktorun paylaşımında maddiyatı öne çıkardılar. Alakası yok. Doktor hastalar için kamp düzenliyordu. Ben o kamplara bile çocuklarımı götürüyordum. Doktor kampta benden ücret almıyordu. Ben gündüz ve gece çalışıyordum. Niçin çalışıyordum? Çocuklarım için çalışıyordum. Kalorifer yakıyordum. Kızım şeker hastası her an para lazım olabilir diye. Evden telefon gelince korkuyla açardım, kızım fenalaştı mı diye. Doktorum iki çocuğu asgari ücretle tedavi ettirmek zor onu söylüyordu. Ben sadece 1 sene gidemedim. Ama bunda da burada ki hastanede tüm tahlilleri yaptırıyordum. Devletten istediğim bu tür hastalar takip edilsin. Nasıl yaşıyorlar, ne yapıyorlar takip edilsin. Kontrolleri sağlık ocağında oluyorsa sonuçları doktoruna iletilsin. Ailelere daha çok destek olunsun.\" dedi.
DOKTORU KONUŞTU
Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, Dilara\'nın ölümünün kendisinde büyük bir acı bıraktığını söyledi. Dilara\'nın durumunun sadece kendi ailesine özgü bir durum olmadığını ifade eden Prof. Dr. Arslanoğlu, şöyle konuştu:
\"Bu durum kesinlikle bu aileye özgü bir durum değil. Ailemiz evet yüksek gelirli olmayan ama işsiz olmayan, en azından ve kendince kontrollerini yaptırmaya çalışan bir aile. Ama diyabet çok ileri merkezlerde uzman ekipler tarafından takibi gereken bir hastalıktır. Dolayısı ile bu uzman diyabetli çocuk ekipleri bazı merkezlerde toplanmıştır. Ailelerimiz işte orada benim bahsettiğim normal çocuklar, diğer çocuklar, normal yaşamsal gerekler nedeniyle kontrollerini en iyi şekilde yaptıramıyorlar. Bu sadece bu ailemiz için söz konusu değil, diyebilirim ki hastalarımızın yüzde 90\'nı ideal kontrollerin dışında. Bunu ne kadaar tekrar tekrar söylesekte yaşam koşulları bunun önüne geçiyor.\"
\'UZAKTAKİ AİLENİN HASTANEYE GELME MASRAFI 500 LİRA\'
Hastalar için ne yapılabileceğinin konuşulması gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Arslanoğlu, \"Buna karşı örneği bir sosyal güvence paketi varsa bu hastaların insülini, stripleri karşılanıyorsa, hastanede ki tahlilleri karşılanıyorsa bunların ya yerlerinde ziyaret edilerek bakımlarının yapılması yada hastaneye ileri merkezlere ulaşımlarının karşılanması bu paketin içerisinde yer almalıdır. Uzakta bir ailenin hastaneye gelmesinin masrafı 500 lira. İki kişi geldi yol parası verdi, hastanede yemek yedi, akşam döndü bu 500 lira. Düşünebiliyor musunuz? O zaman bu nasıl ötelenir. 3 ayda bir bunu düzenli yapmayı nasıl başarabilirler. Ortalama bir aile bile aynı durumla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle sosyal güvencenin bunu bir paket içerisine alması gerekir.\" dedi.
Prof. Dr. Arslanoğlu, Dilara\'nın hastaneye getirildikten sonra tedavisini yapan diyabet ekibiyle irtibata geçilmemesinin eksiklik olduğunu söyleyerek, \"Bu çocuk fenalaştığı anda 3-4 gün geçmiş. 3-4 sağlık kuruluşuna başvurmuş. Bazılarında iyileşti denerek eve gönderilmiş. Onları o an ki müdahaleleri konusunda asla eleştirmiyorum. O an ki durumuna göre gerekenleri yapmışlardır. Ama eksik olan ne? Hemen diyabet ekibi ile bağlantıya geçmeleri gerekiyordu. Çünkü hastanın o anda ki şikayetlerine göre bazı gereklilikler yapılmış ama diyabet ekibinin toparlayıcı etkisi olmadığı için olay iyi yönetilememiş ve hasta büyük ihtimalle su kaybından böbrekleri iflas ederek hayatını kaybetmiş. Bu iki nokta çok önemli. Hem hastalara toplum olarak devlet olarak, Sağlık Bakanlığı, SGK olarak destek olacağız bir paket içinde kontrollerinin zorunlu yapılması, hatta hastanın bunu istemesi değil yerinde tüberküloz hastalarına yapıldığı gibi yerinde denetimli tedavi şeklinde 3 ayı dolan bir hastanın hemoglobin A1C\'sine baktırmama lüksü olmamalıdır. Baktırdıktan sonra doktoru ile görüşmeme lüksü olmamalıdır. Bu hastanın kendisine bırakılmamalıdır. Bu bizim toplumumuzun sorumluluğudur.\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Ailesinin mezar ziyareti
-Duygu Denk\'in ağlaması
-Mezardan ayrılmaları
-Yıldıray Kilcioğlu ile röp.
-Dilara\'nın fotoğrafları
Süre: (10.06) Boyut: (1.10 GB)
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Tezcan SOLMAZ/ZONGULDAK-DÜZCE,(DHA)
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
================
ABD\'den gelip, eski eşinin kocasını öldürdüğü anın görüntüleri ortaya çıktı
AMERİKA Birleşik Devletleri\'nden (ABD) gelip Konya\'da eski eşinin kocası Hüseyin Alşahin\'i (30), kendi kızını göstermediği için tabancayla vurup öldüren Halil İbrahim K.\'nın (30) olay yerine 2 tabancayla gittiği, birinin ateş almaması üzerine diğer tabancayla Alşahin\'i vurduğu ortaya çıktı. Gözaltında iken Alşahin\'in öldüğünü öğrenen Halil İbrahim K.\'nin, Alşahin için dua ettiği öğrenildi.
Olay, dün saat 16.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Horozluhan Mahallesi Hastürk Sokak\'ta meydana geldi. ABD\'de yaşayan Halil İbrahim K. iddiaya göre, boşandığı M.A.\'nın eşi Hüseyin Alşahin ile telefonda tartıştı. Tartışmanın ardından Halil İbrahim K., 18 Ekim günü New York şehrinden İstanbul\'a geldi. Burada asker arkadaşıyla buluşan Halil İbrahim K., arkadaşına daha önce sipariş verdiği 4 bin 200 lira değerinde iki adet ruhsatsız tabancayı teslim aldı. Halil İbrahim K.\'nin bir gün İstanbul\'da kaldıktan sonra feribotla Bursa\'ya gitti. Burada da bir yakınını gören Halil İbrahim K.\'nin, kullandığı telefon hattını orada bırakıp, kiralık araçla Konya\'ya geldi. Konya\'da kendi ailesiyle görüşmeyen ve sadece birkaç akrabasıyla görüşen Halil İbrahim K., iddiaya göre cinayet için bir süre plan yaptı. Yanına aldığı iki tabanca ve bir rambo bıçağıyla dün Alşahin\'in iş yerine giden Halil İbrahim K., Alşahin\'i vurarak ağır yaraladı. Ambulansla Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi\'ne kaldırılan Alşahin, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olaydan sonra polis merkezine gidip teslim olan Halil İbrahim K., gözaltına alındı.
KESİN DÖNÜŞ YAPTIM
Olayla ilgili soruşturmayı yürüten Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Halil İbrahim K.\'nin 2015 yılında boşanma davası sürerken Amerika Birleşik Devletleri\'ne giderek oraya yerleştiğini tespit etti. Kaya\'nın Konya\'da yakın akrabalarıyla görüştüğünü belirleyen polis, yakınlarıyla temasa geçip ifadelerine başvurdu. Yakınları ise ifadelerinde Halil İbrahim K.\'nin kendilerine cinayet işleyeceğinden bahsetmediğini ileri sürerken, yakınlarına \"Kesin dönüş yaptım. Ailemin bundan haberi olmasın. Onlara sürpriz yapacağım\"dediği öğrenildi.
KIZIMI GÖSTERMİYORLARDI
Halil İbrahim K.\'nin polisteki sorgusunda kızı H.L.K.\'nın (5), kendisine gösterilmediğini ileri sürekek, \"Eski eşimle bir yakınımızın vasıtasıyla tanıştık. 2013 yılında H.L. adını verdiğimiz kızımız dünyaya geldi. Daha sonra eşimle anlaşmazlıklar yaşadık ve eşim boşanma davası açtı. Ben boşanma davası devam ederken, psikolojim iyi değildi. 2015 yılında vekalet vererek Amerika\'ya gidip oraya yerleştim. Kızımla bazen internet üzerinden görüşüyorduk. Bazen ailem gidip çocuğumun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlardı. Bir gün Hüseyin Alşahin, bana ağza alınmayacak küferler etti. Kızımla ilgili kötü sözler söyleyip, bana \'Senin kanın akıtıp, içeceğim\' dedi. Bende ona \'Seninde kızın var, böyle sözler konuşma\' dedim. Kızımı görememem ve Hüseyin\'in bu lafları söylemesi beni çok üzmüştü. Kızımı göstermeleri için birçok kez ailemi ve akrabalarımı da gönderdim; ama göstermediler\"dedi.
ASKER ARKADAŞINA SİLAH SİPARİŞİ VERMİŞ
ABD\'de iken İstanbul\'da yaşayan asker arkadaşına silah siparişi verdiğini de belirten Halil İbrahim K.,\"Türkiye\'ye gelmeden önce İstanbul\'daki asker arkadaşımı aradım. Ona silah bulmasını söyledim. Bir süre sonra beni arayıp iki tane silah bulduğunu söyledi. 4 bin 200 lira ona havale yaptım ve silahları almasını söyledi. 18 Ekim\'de İstanbul\'a gidip silahları teslim aldım. İstanbul ve Bursa\'nın ardından da Konya\'ya geldim.\"dedi.
KIZI, ANNEME GİTMEK İSTİYORUM DEYİNCE ÜZÜLMÜŞ
Konya\'ya geldikten sonra akrabalarını devreye sokup kızını görmeye çalıştığını belirten Halil İbrahim K., \"Olay günü akrabaları devreye sokup ortak bir evde kızımı görmek istedim. İki taraftanın da yakınları vardı. Ben kızımı görmek istediğimi söylediğimde kızım, \'Ben anneme gitmek istiyorum\' deyip bana soğuK davrandı. Bu beni çok üzdü ve etkiledi. Bir odaya geçip, kamufulajımı giyip evden çıktım.\"dedi.
AMACIM VURMAK DEĞİL KONUŞMAKTI
Hazırlandıktan sonra Hüseyin Alşahin\'in iş yerine gittiğini belirten Halil İbrahim K., \" Tabancalarından birinin ağzına mermiyi verdim; ama ateş almadı. Daha sonra diğerini çıkartıp Hüseyin\'in bacağına sıktım. Hüseyin içeri doğru kaçınca bende peşinden gidip, bacaklarına doğru iki el daha ateş ettim. Hüseyin yere düştü. Ben ona bakarak, \"Söylediğin şeylere değdi mi?\' dedim. Ofisten çıkarken babasıyla karşılaştım. Babası beni görünce arabanın arkasına saklandı. Aracın camlarından birbirimize baktık. Ona, \'Değdi mi? Kapınıza o kadar adam gönderdim. Ona da kıydın, banada kıydın\"dedim. Sonra arabayla polise gidip teslim oldum. Çantadaki tineri bir akrabamdan aldım. Lazım olur diye tineri yanıma aldım. Ben oraya konuşmak amaçlı gittim. İlk vardığım da, ona, gel konuşalım, dedim\" diye konuştu.
ARKASINDAN DUA ETMİŞ
Polisteki sorgusunda Hüseyin Alşahin\'in öldüğünü öğrenen Halil İbrahim K.\'nin Alşahin için dua ettiği öğrenildi. İş yerinin güvenlik kamera görüntülerinde Halil İbrahim K.\'nin iş yerinin önüne geldiği, çevredeki bir kişiye Hüseyin Alşahin\'i sorduğu, daha sonra işyerine girdiği, iş yerinden çıktıktan sonra bir kişiye silah doğrulttuğu, bazı vatandaşların Kaya\'ya yakalamaya çalışması ve Kaya\'nın geldiği otomobille olay yerinden çıktığı görülüyor.
Halil İbrahim K.\'nin yapılan sorgulamanın ardından \'kasten adam öldürme\' suçundan adliyeye sevk edilecek.
Görüntü dökümü:
------------------------------
- Güvenlik kamera görüntüleri
- Şüphelinin adliyeye sevk edilmesi
- Olay yerinden detaylar
Haber-Kamera: Tolga YANIK KONYA (DHA)
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
======================
Babasından kalan ahşap evi kamyonla taşıyıp, evinin üzerine monte etti
Esra AKSU/ERFELEK (Sinop), (DHA)- SİNOP\'un Erfelek ilçesinde Erdoğan Kalyoncu, babasından kalan tek katlı ahşap evi, vinç yardımıyla yüklediği kamyonla kendi arazisine taşıdı. Kalyoncu, 1,5 kilometre uzaklıktaki arazisine taşıdığı baba yadigârı evi, tek katlı inşaat halindeki evin üzerine kurdu.
İlçede bir süre önce yaşamını yitiren babasından kalan tek katlı ahşap evi korumak isteyen Erdoğan Kalyoncu, evi kendi arazisine taşıma kararı aldı. Kalyoncu, ilçe merkezindeki ahşap evi temelinden ayırıp, vinç yardımıyla kamyona yükledi. Ahşap evin yüklendiği kamyon, çevredeki vatandaşlar ve sürücülerin şaşkın bakışları arasında yaklaşık 1,5 kilometre taşınarak Erfelek Mahallesi\'ndeki araziye getirildi. Ahşap ev, yine vinç yardımıyla Kalyoncu\'nun arazisinde tek katlı inşaat halindeki evin üzerine monte edildi.
Erdoğan Kalyoncu, ev \'baba yadigârı\' olduğu için bu zahmete katlandığını belirterek, \"Babamdan kalan bu yadigâr evi yaşatmak istedim\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------
EV, taşınması ve röportaj
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
=====================
2 KARDEŞİN ÖLÜMÜ DAVASINDA KEŞİF RAPORU; PANZER \'ASLİ\', KULLANAN \'TALİ\' KUSURLU
ŞIRNAK\'ın Silopi ilçesinde, manevra yaparken bir eve çarpıp 7 yaşındaki Muhammed ile 6 yaşındaki Furkan Yıldırım adlı kardeşlerin ölümüne neden olan zırhlı aracın sürücüsü polis memuru Ömer Yeğit ve kendisini görevlendiren amiri Murat Maden\'in tutuksuz yargılandığı davada, olay yerinde yapılan keşif raporu mahkemeye sunuldu. Raporda, panzerde el freninin bulunmadığı, sanık polis Ömer Yeğit\'in \'yapacak bir şeyinin olmadığı\' belirtilerek, Panzerin \'asil\', kullananın ve onu görevlendiren amirin ise \'tali\' kusurlu olduğu tespit edildi.
Silopi ilçesi Karşıyaka Mahallesi\'nde 3 Mayıs 2017 tarihinde manevra yaparken kullandığı panzerin bir evin duvarını yıkıp uyuyan Muhammed ve Furkan Yıldırım kardeşlerin ölümüne neden olduğu iddiasıyla zırhlı aracın sürücüsü polis memuru Ömer Yeğit ve onu görevlendiren amiri Murat Maden hakkında açılan davanın duruşması için olay yerinde yapılan keşif sonrası hazırlanan bilirkişi keşif raporu, Cizre 2\'nci Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.
4 kişilik bilirkişinin heyetinin hazırladığı 5 sayfalık keşif raporunda, olaya neden olan panzerin el freninin bulunmadığı belirtildi. Bu durumda yargılan sanık polis Ömer Yeğit\'in \'yapacak bir şeyinin olmadığı\' belirtilerek, Panzerin \'asil\'; kullananın ve onu görevlendiren amirin ise \'tali\' kusurlu olduğu tespiti yapıldı.
Cizre 2\'nci Ağır Ceza Mahkemesi\'nde görülen ve 2 polisin yargılandığı davanın 17 Ekim 2017 tarihindeki ilk duruşmasında tutuklu polis Ömer Yeğit tahliye edilmişti.
Yıldırım ailesinin avukatları, mahkemeye başvurarak, talimatı sadece emniyet amiri sanık Murat Maden\'in vermediğini, kendisinin de talimatı ilçe emniyet müdüründen aldığını ve ilçe emniyet müdürünün de sanık olarak yargılanmasını istemişti. Mahkemenin bu konuda şimdiye kadar bir karar vermediği belirtildi.
Görüntü Dökümü
------------------
Olayla ilgili ARŞİV görüntü
Ferit ASLAN/ŞIRNAK, (DHA)-
=====================================================
UÇAK KARGOYLA DAHA UCUZA İHRACAT
BATI Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Başkanı Hakkı Bahar\'ın girişimiyle ihracat için Turkish Cargo ile kargo anlaşması yapıldı. Rusya\'ya ihraç edilecek tüm ürünlerdeki fiyatlar genel kargolarda 1 tonun üzerindeyse 55 dolar, bozulabilir kargolarda ise 1 tona kadar 65 dolar, 1 tonun üzerinde ise 60 dolar olarak belirlendi.
Antalya\'da 20 gün önce gerçekleştirilen ve ihracat rakamlarının açıklandığı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) toplantısının ardından BAİB Başkanı Hakkı Bahar, uzun süredir üzerinde çalıştığı projeyi sonuçlandırdı. BAİB ile THY\'ye ait Turkish Cargo arasında yapılan anlaşma gereği Antalya-Rusya arasında uçak kargo kullanılarak ihracatın yolu açıldı.
Projenin başlangıcından itibaren gelinen süreci anlatan Başkan Bahar, BAİB seçimlerinin ardından Turkish Cargo\'nun kendilerini ziyarete geldiğini, ziyarete gelenler arasında üniversiteden arkadaşlarının olduğunu ve projenin fitilini bu görüşmede ateşlediklerini söyledi. İhracat için neler yapılabileceği konusunda görüşmeler yapmak için hemen bir proje hazırladıklarını aktaran Bahar, Antalya\'dan Rusya\'daki Vnukovo Havalimanı\'na basitleştirilmiş gümrük hattının aktif olmadığını öğrendiğini anlattı.
Vnukovo Havalimanı\'nın yöneticilerini tatil yaptıkları Nis\'te bularak pasif durumdaki gümrük hattını aktifleştirmek için görüşmeler yaptıklarını kaydeden Bahar, “Duyduk ki yöneticiler Nis\'te tatildelermiş. Hemen gittik. Görüşmeler sonrasında aktif hale getirdik. Sonrasında Turkish Cargo ile protokolü imzaladık. Genel kargolarda 1 tonun üzerindeyse 55 dolar, bozulabilir kargolarda ise 1 tona kadar 65 dolar, 1 tonun üzerinde ise 60 dolar olarak belirlendi\" dedi.
Yaş sebze meyve, çiçek, otomobil parçası dahil olmak üzere tüm ürünlerin bu kapsamda ihraç edilebileceğini ifade eden Bahar, sözleşmenin 2019 Ocak ayına kadar süreceğini ancak bu sözleşmenin sürekli yenilenmesinin de yine kendi ellerinde olduğunu ifade etti.
Uzakdoğu için de çalışma içerisinde olduklarını belirten BAİB Başkanı Hakkı Bahar, uçak kargo gelişmelerinin sektörde bir merak uyandırdığını, ancak bu tarz bir kültür olmadığı için yavaş yavaş hareketlendiğini söyledi. Alışkanlıkları bir anda değiştirmenin kolay olmadığını aktaran Hakkı Bahar, fiyatların BAİB\'e özel olduğunu, uçak kargodan yararlanmak isteyenlerde BAİB üyeliği arandığını söyledi.
Görüntü Dökümü
---------------
- Polis ekiplerinden detay,
- İtfaiyeden detay
- Kadının falezlerden otururkenki hali
- Kadının ağlayarak polislerle konuşması
- Polisin \'çekmeyin\' demesi ve kadının polis kepiyle birlikte ekip otosuna binmesi
- Ekip otosunun gidişi
Haber-Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)
===============================================
BU KENT ENERJİSİNİ GÜNEŞTEN ALIYOR
TÜRKİYE\'nin en kalabalık 6\'ıncı kenti olan Adana\'da vatandaşlar, sıcak su ihtiyaçlarını güneş enerjisi panellerinden sağlıyor.
Bin lira ile 3 bin lira arasında fiyatlara taktırılan güneş enerjisi panellerini kullanan vatandaşlar, günde yaklaşık 15 kilovat elektrik tasarrufu sağlıyor. Türkiye\'nin güneş haritasına göre Akdeniz\'den başlayan ve İç Anadolu\'ya kadar uzanan bir bölgede güneşin verimliliğinin yüksek olduğunu Adanalılar ise sıcak su ihtiyaçlarını bu sistemlerden karşılıyor. Yazın ortalama 150 litre suyu 2 saatte 80 dereceye kadar ısıtan bu sistemler ise, genellikle binaların çatılarına kuruluyor. Çatıları dolduran bu güneş enerjileri ise, ilginç görüntüler oluşturuyor.
TASARRUFA BÜYÜK KATKI
Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Mak, Akdeniz\'de yılın 300 gününün güneş ile geçirildiğini ve su ısıtma temini için kullanılan güneş enerjisi sistemlerinin enerji tasarrufuna ciddi katkısı olduğunu söyledi. Kentte her binanın üzerinde çok miktarda su ısıtma sistemlerinin yer aldığını anlatan Mak, şöyle konuştu:
\"Bunların çalışma sistemi sadece güneşe dayalı sıcak su elde etmekte kullanılıyor. Su ısıtan güneş enerjisi sistemlerinin yaklaşık 150 litre sıcak su haznesine sahip. Güneş cam borulara değdiği zaman camlar mercek görevi yapıyor. İçerisinde dönen suyu ısıtıp hazneye iletiyor. 2 saatlik bir zaman içerisinde suyun sıcaklığını yaklaşık olarak 80 santigrat dereceye kadar ulaştırıyor. Biz güneş ile yapılan aynı işi elektrik enerjisi ile yapacak olsak 4 bin 400 vat enerji harcayacaktık. Bu da çevreye zarardır. Bir tesiste 3 depo kullanıldığını düşünürsek, bu rakam 13.2 kilovat yapar. Bunu satın alınan enerjinin kilovat saati ile çarptığımızda 8 lira gibi ücrete denk gelmekte. Bunu lokal bazlı ve kent bazlı düşündüğünüzde rakam yüksek. Kentimizde ne kadar çok konut olduğunu düşünün ve konutlarda hemen hemen güneş enerjisi sistemi kullanmayan kalmadı. Bunların hepsini değerlendirdiğimizde güçlü bir enerji tasarrufu yapmış oluyoruz. Kent için bu bir kazanımdır\" dedi.
TARLADA ELEKTRİK ÜRETİMİ
Bitkisel olmayan topraklara enerji panelleri yerleştirmelerinin yoğunlaşmaya başladığını kaydeden Mak, sözlerini şöyle sürdürdü:
\"Tarlalarda 1 megavata kadar üretimler yapılıyor. Bitkisel olmayan topraklara enerji panelleri konularak elektrik enerjisi elde ediliyor. Yıllık daha fazla güneş alan bölgelerde bu paneller daha fazla yer alıyor. Sabahtan akşama kadar gören paneller, elektrik üretimi konusunda çok başarılı. Ancak bu üretimleri dağıtacak sağlam hatlara ihtiyaç var. Bununla ilgili olarak da gelişen teknolojide yeni sistemler yer alıyor. Bu panellerin artmasını temenni ediyoruz.\"
Görüntü Dökümü
-----------------------
- Dron ile çekilen güneş eneji panelleri
- Kentin genel görünümü
SÜRE:02\'23\" BOYUT:265 MB
Habar-Kamera:Çağlar ÖZTÜRK-Akif ÖZDEMİR/ADANA,(DHA)
======================================
BOLU\'DA 6 FETÖ ŞÜPHELİSİ ADLİYEDE
BOLU merkezli 11 ile yapılan FETÖ/PDY operasyonlarında gözaltına alınan 13 şüpheliden 6\'sı adliyeye sevk edildi.
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, 17 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Bolu Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Bolu, Adana, Bursa, İstanbul, Zonguldak, Gaziantep, Düzce, Sakarya, Ankara, Kocaeli ve Balıkesir\'de eş zamanlı olarak operasyon düzenlendi. Şüphelilerden 13\'ü yakalanarak gözaltına alındıktan sonra Bolu\'ya getirildi. 4 şüpheliyi ise arama çalışmaları devam ediyor. Gözaltındaki 13 kişiden işlemleri tamamlanan Z.Ş., Y.A., T.B., C.Ç., E.A. ve M.Y. adliyeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü
---------------------
-Şüphelilerin adliyeye getirilmesi
-Detaylar
Süre: 00.48-Boyut: 90.9 MB
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,(DHA)
======================================================