(geniş haber)
1- ERDOĞAN: DÜN VURDUK, GERİSİ GELECEKTİR
* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
-\"Fırat\'ın doğusunda dün akşam itibariyle Irak\'ta operasyonlarımızı yaptık. Ve sürekli sınırlarımıza tehdit oluşturan Sincar\'da ve Mahmur\'un etekleri Karaçar\'da buralardaki atılan adımlara karşı operasyonumuzu yaptık. Durduk mu? Yok, bunun gerisi gelecektir\"
\"Türkiye, Fırat\'ın doğusundaki terör bataklığına müdahale konusunda yeteri kadar zaman kaybetmiştir. Bundan sonra tek bir günlük gecikmeye dahi tahammülümüz yoktur\"
Haber: Gülseli KENARLI -Kamera: Güven USTA/ İSTANBUL DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üye-Gözlemci Devletlerin Anayasa Mahkemeleri 1. Yargı Konferansı\'na katıldı. Dolmabahçe Sarayı\'ndaki konferansa Erdoğan\'ın yanı sıra, TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konferansta konuştu. Erdoğan sözlerine makamında şehit edilen Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ve dün Ankara\'da gerçekleşen tren kazasında hayatını kaybedenlere Allah\'tan rahmet dileyerek başladı.
\"DÜNYADA GÜÇLÜ OLANLAR, MAALESEF ADALETLİ DEĞİL\"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, \"Filozoflar adaletin sadece erdemlilere, fazilet sahiplerine mahsus bir özellik olduğunu söyler. Aynı şekilde vicdanlarda karşılığı olmayan adaleti, sadece kanunlarla ve kolluk gücüyle sağlamak mümkün değildir. Adaleti sadece zayıfların hak arama yolu olarak görmenin sonu, güçlülerin adaletsizliklerini haklı çıkarmaya kadar varır. Halbuki adalet asıl güçlüde olursa anlamlıdır. Güçlülerin erdemli, erdemlilerin güçlü olmadığı bir dünyada yaşadığımızı kabul etmek durumundayız. Bugün dünyada güçlü olanlar, maalesef adaletli değil, sadece kendi çıkarlarını daha ileriye taşımanın peşindedir. Tarih bize adalet çizgisinden sapan toplumların ve devletlerin yıkılışının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Geçmişte dünyanın önemli bir bölümünde hükümran olmayı başarmış nice güçlü liderin ardından inşa ettiği her şeyin yıkılıp gitmesinin sırrı, adalete dayalı bir düzen kuramamış olmasıdır\" dedi.
CEMAL KAŞIKÇI\'NIN ÖLDÜRÜLMESİ
Erdoğan, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu\'nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı hakkında \"Cemal Kaşıkçı\'nın İstanbul\'umuzda, hemen şuracıkta, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu\'nda öldürülmesi, bir kenara atılacak konu değildir. Aslında konu her yönüyle açık. Bunun failinin kim olduğu da bana göre belli. Zira İstanbul\'umuza gönderilen 15 kişinin içinde olduğu çok açık, net. Olayın işlendiği, operasyonun yapıldığı yer de belli. Tabii biz bize gönderilen yetkililere şunu sorduk, Bu 15\'in içinde fail var. Bu faili siz biliyorsunuz ve siz bu faili çıkarmakta da mahirsiniz. Verdikleri cevap, \'şu anda 18 kişiyi biz tutukladık\' daha sonra bunu 22\'ye çıkardılar. Peki şimdi faili de ortaya çıkar. Önceleri bu suçu buraya yıkmanın gayreti içine girmişlerdi. Ne dediler? Dediler ki Cemal Kaşıkçı, oradaki nikah muamelesini yaptı ve çıktı. Halbuki yalan, dışarıda nişanlısı var. Bu sıradan bir insan değil, Düşünce dünyasında yeri olan, kalemi olan bir insan. Oradan çıkıp da nişanlısını almadan ayrılıp gitmesi mümkün mü? Değil. Tabi daha sonra biz bunu demek istemedik. İleri gittiler ve dışişleri bakanları şu ifadeyi kullandı. \'Yerli işbirlikçilerle bunu yaptık.\' Peki kimdir bu yerli işbirlikçi bunu söyleyin. Bize bunu söylemedikleri gibi ben böyle bir ifade kullanmadım diyerek yine yalan söylediler. Çok daha enteresanı, biz ses kayıtlarından şunu da öğrenmiş olduk. Gelenlerin içinde şu andaki veliaht prensinin en yakınında olanlar bu işin aktif rol üstlenicisi. Aldığı talimatı yerine getirenler orada. Her şey şu anda gün yüzüne çıkıyor. Suudi Arabistan\'ın talebi üzerine başsavcıları Türkiye\'ye gelerek buradaki başsavcımızla görüştü. Görüştüler ama ipe un serdi. Suudi savcının en ufak bir bilgiyi, belgeyi İstanbul Başsavcıma vermedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Suudi savcıya gerekli olan her bilgiyi verdi. Çünkü fail ortada. Bunu biliyorlar. Yardım, yataklık yapan, onlar da yanında. Cuma gününde bir grup buraya geliyor, pazartesi gecesi ve salı ikinci grup geliyor ve operasyonu tamamlıyorlar, işi bitirip gidiyorlar. Ama başsavcıda buradan 5 valiz kuru yemişle gidiyor. Çünkü dert başta\" diye konuştu.
\"BÜTÜN ÇIPLAKLIĞIYLA ARTIK İŞ ORTAYA ÇIKIYOR\"
Erdoğan, \"Bu arada enteresan olan şey şu; İslam dünyasında bazı kesimlerin ve ülkelerin ne yazık ki Doların veya Riyalin kurbanı olanlar bu olaylar karşısında hakkı ve hakikati adalet çerçevesi içerisinde söylemediler. Batı dünyasında da aynı şekilde birçok baronlar, onlar da bunu söyleyemiyor. Niye? Dolarlar gelecek. Bundan dolayı. Şimdi petrol zengini olan bu ülke ne yazık ki hala kararını vermedi, veremedi. Fakat hak yerini bulacak. İşte dün Amerikan Senatosu\'ndaki gelişmeleri duydunuz ve daha gelişerek devam edecek. Neden, zira biz Amerikalılara, istihbarat örgütüne, yetkililerine bütün bilgileri verdik. İngilizler istedi, onlara da verdik. Almanlar istedi, onlara da verdik. Suudi Arabistan\'a verdik, Fransızlara verdik. Dedik ki kim isterse hepsine bunu vermeye hazırız. Neden, adalet mülkün esasıdır. Adalet yerini bulsun diye verdik. uluslararası hukukta da suçun işlendiği yer burası olduğu için, dedik ki verin biz yargılayalım. Bakın vermiyorlar. Dışişleri bakanı açıklama yapıyor, \'Vatandaşlarımızı veremeyiz.\' diye. Şu ifadeye bak. Zerre kadar adalet anlayışı olsa, \'Ne demek, tabi ki veririz, buyurun siz yargılayın\' diyebilirdi. Neden diyemiyorlar? Çünkü bu işin sıçrayacağı yer neresi olduğu ortaya çıkıyor. BM\'de Amerika\'nın daimi temsilcisi Nikki Haley, açıklama yaptı ve açıkça isim verdi. Bu da bir şeyi gösteriyor. Bütün çıplaklığıyla artık iş ortaya çıkıyor. Bizim temennimi de bu işin gerçek manada ortaya çıkmasıdır. Bırakmak yok ki adalet yerini bulsun\" dedi.
\"DURDUK MU? YOK, BUNUN GERİSİ GELECEKTİR\"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, \"Fırat\'ın doğusunda dün akşam itibariyle Irak\'ta operasyonlarımızı yaptık. Ve sürekli sınırlarımıza tehdit oluşturan Sincar\'da ve Mahmur\'un etekleri Karaçar\'da buralardaki atılan adımlara karşı operasyonumuzu yaptık. Durduk mu? Yok, bunun gerisi gelecektir. Çünkü oradan bize bir tehdit varsa ki var; bu tehdidin cevabı da anında verilecektir. Bu terör örgütlerini ya yok edecekler, onlar etmiyorsa biz yok edeceğiz. Dünkü kalleş saldırı aldığımız kararın ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir. Sınırlarımıza yığılan teröristlerin eninde sonunda bizi hedef alacağı gerçeğini bu olay ispatlamıştır. Suriye\'nin kuzeyine, malum Amerika\'nın 22 üssü var orada. Silah gönderiliyor, araç gereç gönderiliyor. Buradaki PKK, YPD, YPG bunlara geliyor\" şeklinde konuştu.
\"BUNDAN SONRA TEK BİR GÜNLÜK GECİKMEYE DAHİ TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR\"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, \"Cambaza bak cambaza\" oyunu haline getirdikleri Münbiç hikâyesiyle bizim dikkatimizi dağıtmaya, kararlılığımızı bozmaya çalışıyorlar. Suriye\'de attığımız adımlarla sadece kendi ülkemizin güvenliğini sağlamakla kalmıyoruz. Ümmetin ve tüm insanlığın izzetini de koruyoruz. Türkiye, Fırat\'ın doğusundaki terör bataklığına müdahale konusunda yeteri kadar zaman kaybetmiştir. Bundan sonra tek bir günlük gecikmeye dahi tahammülümüz yoktur\" dedi.
Görüntü Dökümü:
-----------------
- Erdoğan\'ın konuşması
- Detaylar
===========================
(havadan görüntüyle)
2- ARNAVUTKÖY\'DE FABRİKA YANGINI KONTROL ALTINA ALINDI
Haber-Kamera: Alper KORKMAZ-Taylan ERGÜN-İstanbul DHA
Arnavutköy\'de sünger fabrikasında çıkan yangın kontrol altına alındı.
Abdullah Gül Caddesi\'nde bulunan sünger üretimi yapan bir fabrikada saat 10.30 sıralarında henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede fabrikayı kaplarken, olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yangın yaklaşık 1,5 saatlik çalışma sonucu kontrol altına alındı.
İBB\'den yapılan açıklamada, \"Arnavutköy Hicret Mahallesi\'ndeki fabrikada çıkan yangın, İBB İtfaiyesi\'nin (43 araç, 122 personel) müdahalesi sonucu söndürülmüştür. Soğutma ve duman tahliyesi devam etmektedir. Yaralı ve can kaybı yoktur\" denildi.
Görüntü Dökümü:
-------------------
-Fabrikadan görüntüler
-Yangının havadan görüntüleri
DHA FEED
=============================
(ek görüntüyle)
3 - KANLICA\'DA OTOMOBİL DENİZE UÇTU; SÜRÜCÜ BÖYLE KURTARILDI
Haber-Kamera: Ramazan EĞRİ - Gamze ŞİMŞEK/ İSTANBUL, (DHA) BEYKOZ Kanlıca\'da bir otomobil denize uçtu. Yakın bir restoranın valesi tarafından denizden çıkarılan kadın sürücü, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Olay saat 11.00 sıralarında Halide Edip Adıvar Caddesi\'nde meydana geldi. Sahil yolunda ilerleyen bir kadın sürücü, aracını döndürmek isterken iddialara göre, fren yerine gaza basınca denize uçtu. Olayı gören vatandaşlar ve cadde üzerindeki bir restoranın valesi olan Hasan Hüseyin Erdoğan tarafından araçtan çıkartılan kadın, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Deniz polisi ve sahil güvenliğin denize düşen aracı arama çalışmaları devam ediyor. Olay yerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi\'ne ait çekici istendi.
Olayın görgü tanıklarından Halil Kayacı, \"Otobüs durağından geldi buraya düştü. Tekrar gaza basarak oradan denize düştü. Arabanın camı açıktı. Köşkün oraya kadar geldi. Kolunu bir defa dışarı çıkartabildi. Geldim bağırdım \'Biiriniz denize atlayın\' diye. Kalp hastasıyım atlayamam. Köşkün oraya 2 metre kala genç bir delikanlı geldi, denize atladı. Gitti bayanı camdan çıkarttı. Bayanın şuuru yerinde değildi ama nefes alıyordu. Belki su yutmuştur, diye ayaklarını yukarıya kaldırdım. Kadını denizden çıkarttıktan 2 dakika sonra araba battı\" dedi.
Kadının denizden çıkartılma anları vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntülerde genç adamın sürücüyü yüzerek kıyıya getirmesi ve vatandaşların iple onları denizden çıkartmaya çalışması görülüyor.
Görüntü Dökümü:
----------
-Suya düşen otomobil
-Kadının kurtarılması
-Kadının sedyedeki görüntüsü
-Kurtarma çalışmaları
-Görgü tanıkları ile röp.
-Detaylar
=========================
4 - İSTANBUL\'DA TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINA 3 OPERASYON
Çağatay KENARLI, İstanbul DHA
İstanbul\'da 3 farklı operasyonda Grek, Helenistik, Roma, Bizans ve İslami dönemlerine ait bin 313 sikke, metal ve toprak 156 farklı obje, kaçak kazı yapmaya yarayan hilti, jeneratör, kazma ve küreğinde aralarında olduğu çok sayıda malzeme ele geçirildi. Operasyonlar kapsamında 8 kişi gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, geçtiğimiz hafta Başakşehir\'de bulunan mağaralar, Beykoz\'da bir otomobilde ve Ataşehir\'de bir eve operasyon düzenledi. Yapılan 3 farklı operasyonda çok sayıda tarihi eser ve tarihi eser kaçakçılığına yönelik malzeme ele geçirildi.
SOSYAL MEDYADA DEFİNECİLİĞİ ÖZENDİRİYORDU
Polis ekiplerinin düzenlediği ilk operasyon Ataşehir Örnek Mahallesi\'nde bulunan bir eve yönelik oldu. Kaçakçılık polisleri sosyal medya üzerinden kaçakçılığı özendirici ve definecilikle ilgili paylaşımlar yapan K.T.\'nin adresi belirleyerek baskın düzenledi. Yapılan baskında çeşitli dönemlere ait 344 sikke, farklı renklerde 100 boncuk tanesi, 2 alan tarama cihazı ve cihazla birlikte kullanılan 15 parçası, 7 bronz obje, 2 metal anahtar, hayvan figürlü metal terazi, metal ve toprak kap, 31 tane çeşitli boylarda kırılmış seramik parçası, av tüfeği ve fişekleri ele geçirildi.
TARİHİ MAĞARADA DEFİNECİLERE BASKIN
Kaçakçılık polisler, Başakşehir Ziya Gökalp Mahallesi\'nde bulunan tarihi mağara ve mezar odalarında defineciler tarafından kaçak kazı yapıldığı bilgisi üzerine düzenlediği operasyonda 4 kişiyi suçüstü yakalayarak gözaltına aldı. Polis ekipleri yaptığı baskında N.B., O.K., E.T. ve E.M. yakalayarak gözaltına alındı. Yapılan aramalarda jeneratör, dalgıç pompa, 15 metre su hortumu, kazma, kürek, tırmık, hitli, 20 metre uzunluğunda elektrik kablosu, vantilatör ve çeşitli el aletleri ele geçirildi.
DURDURULAN OTOMOBİLDEN SİKKELER ÇIKTI
Beykoz Kavacılık Mahallesi\'nde yol uygulaması yapan polis ekipleri bir otomobilin durumundan şüphelenerek durdurdu. Otomobilde kaçak tarihi eserleri bulan polis ekipleri durumu Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerine bildirdi. Polis ekipleri bu sırada otomobilde bulunan 3 şüpheliyi gözaltına alındı. Kaçakçılık polisleri otomobilde yaptığı aramalarda Grek, Helenistik, Roma, Bizans ve İslami döneme ait 969 sikke, çeşitli şekillerde olan 11 obje ele geçirildi.
3 TUTUKLU, 1 ADLİ KONTROL, 4 KİŞİ SERBEST BIRAKILDI
Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüphelilerden Başakşehir\'de suçüstü yapılarak gözaltına alınan N.B., O.K., E.T. ve E.M. savcılığın talimatı üzerine haklarında soruşturma başlatılarak emniyetten serbest bırakıldı. 4 şüpheli ise işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. Beykoz\'da otomobil\'de gözaltına alınan S.D., A.B. ve A.B. çıkartıldıkları mahkeme tarafından tutuklanırken, Ataşehir\'de gözaltına alınan K.T. çıkartıldığı mahkeme tarafından yurt dışı çıkış yasağı konularak adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü
---------
-Sergiden görüntü
-Ele geçirilen kazma ve kürekler
-Hilti\'den görüntü
-Alan tarama cihazı
-Tarihi sikkeler
-Metal kap
-Kırılmış seramik parçaları
-Genel ve detaylar
=============================
5-BEYLİKDÜZÜ\'NDEKİ TEKNE FACİASI DAVASINDA TANIKLAR DİNLENDİ
Haber:Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA)
Beylikdüzü\'nde denize açıldıktan sonra alabora olan ve 2 kişinin öldüğü tekne faciasına ilişkin açılan davada teknenin sahibi olduğu iddia edilen tutuksuz sanık Yılmaz Badur (44) batan teknenin hayatını kaybeden İlyas Bostancı ve Hüseyin Karaman\'a ait olduğunu savunarak, \"Kazanın olduğu tarihte ölenlerin hiçbirisi benim çalışanım değildi\" dedi.
Müşteki İbrahim Karaman ise \"Kardeşim Hüseyin ve İlyas\'ın teknesi yoktu. Kardeşim Hüseyin, Yılmaz Badur\'un yanında eleman olarak çalışıyordu. Gece 24:00\'de midyeye çıkarlar, sabah 06:00 gibi işleri biterdi, İlyas da tıpkı Hüseyin gibi Yılmaz Badur\'un yanında çalışırdı. Haftalık olarak Yılmaz\'dan ya 600 ya da 700 TL para alırlardı. Sigortaları yoktu\" diye konuştu. Güvenlik bot kaptanı \"tanık\" Turgay Sorhun da olay günü ölen İlyas Bostancı\'nın telsizden \'\"atıyoruz, batıyoruz\" diye bağırdığını belirterek, sanık Yılmaz\'ın da başka bir tekne ile olay yerine geldiğini anlattı.
İDDİANAMEDE OLAY ANLATILDI
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı\'nca hazırlanan iddianameye göre Beylikdüzü\'nde 29 Aralık 2016 tarihinde meydana gelen olay şöyle oldu: Ambarlı Limanı açıklarında saat 05.30 sıralarında bir tekne suya gömüldü. Teknede bulunan İlyas Bostancı (37) ve Hüseyin Karaman (32) hayatını kaybetti. İlyas Bostancı\'nın cesedi olay günü, Hüseyin Karaman\'ın cesedi ise bir ay sonra bulundu. Hüseyin Karaman\'ın yakınları Hüseyin ve İlyas\'ın Yılmaz Badur\'un yanında çalıştıklarını, olay günü de yine Yılmaz Badur ile birlikte avlanmak için tekne ile açıldıklarında kazanın meydana geldiğini, gerekli tedbirlerin alınmadığından dolayı kazanın meydana geldiğini, şikayetçi olduklarını iddia etti. Soruşturma başlatan savcılık teknenin Badur\'a ait olduğunu değerlendirerek, bilirkişi raporu aldırdı.
Bilirkişi raporunda iş kazasının oluşumunda kasıt unsuru bulunmadığı ancak kazanın özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranma sebebiyle meydana geldiği, olayın öngörülebilir ve alınacak önlemlerle önlenebilir nitelikte bir kaza olduğu kaydedildi. Bilirkişi, işveren Yılmaz Badur\'un olayın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, ölen Hüseyin Karaman ve İlyas Bostancı\'nın tali kusurlu olduğu belirtildi. İddianamede şüpheli Yılmaz Badur\'un \"Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma\" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
ATILI SUÇLAMAYI KABUL ETMİYORUM, BERAATİMİ İSTİYORUM
Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi\'nde görülen duruşmada Yılmaz Badur hakkındaki suçlamayı reddederek, \"Polisteki ifademde batan tekne kendimize ait olduğu şeklinde beyanım zapta geçilmiştir, bu beyanım zühulden kaynaklanmaktadır. Batan tekne İlyas Bostancı ve Hüseyin Karaman\'a aittir, benim bu konudaki ifadem alındığı zaman zapta hatalı geçilmiştir. Beraatimi istiyorum\" dedi.
\"ÖLENLERİN HİÇBİRİSİ BENİM ÇALIŞANIM DEĞİLDİ\"
Soru üzerine Badur, \"Biz tekneyi ölenlerle birlikte ortak kiralamadık, şu anda bu tekneyi ben kullanmıyorum, olay gününde meteoroloji tarafından denize çıkılmasın diye limanlara yapılmış ve bize tebliğ edilmiş herhangi bir uyarı yoktur, haberlerde ve gazetelerde rüzgarın sert olacağına yönelik haberler okudum, ancak denize çıkılmaya mani olacak şekilde bir hava muhalefeti haberi almadım, o gün denizde çok tekne vardı, rüzgar sertti ancak denize çıkılmasına mani bir hal yoktu, 12. ay ile 1. ay arasında bizim denize çıkmak konusunda bir ara yasağımız vardır. O ara yasakta hem teknenin eksik belgeleri tamamlanır, yakıt defteri ve teknenin muayenesi yapılır. O yasak zamanında bu işlerle biz ilgileniriz. Bu nedenle olaydan önce o ara yasak zamanı olduğu için kendi teknemle denize açılmadım. Kazanın olduğu tarihte ölenlerin hiçbirisi benim çalışanım değildi\" diye cevap verdi.
\"KARDEŞİM HÜSEYİN\'İN TEKNESİ YOKTU\"
Müşteki İbrahim Karaman, olayı halasından duyunca sahile geldiğini ve havanın aşırı soğuk ve yağmurlu olduğunu belirterek, \"Kardeşim Hüseyin ve İlyas\'ın teknesi yoktu. Kardeşim Hüseyin, Yılmaz Badur\'un yanında eleman olarak çalışıyordu. Gece 24:00\'de midyeye çıkarlar, sabah 06:00 gibi işleri biterdi, İlyas da tıpkı Hüseyin gibi Yılmaz Badur\'un yanında çalışırdı. Haftalık olarak Yılmaz\'dan ya 600 ya da 700 TL para alırlardı. Sigortaları yoktu\" ifadelerini kullandı.
\"BATAN TEKNE SANIK YILMAZ\'A AİTTİR\"
Müşteki Ziynet İmir \"Batan tekne abim Hüseyin\'e ait değildir, İlyas Bostancı\'ya da ait değildir, sanık Yılmaz\'a aittir, hatta o tekneyi kendileri yaptılar. Olaydan sonra sanık annemi çok fazla aradı, eşimi de aradı, eşim telefonda kendisi ile görüştü ancak annem hiçbir zaman telefonlarına cevap vermedi\" diye konuştu.
TANIKLAR DİNLENDİ
Duruşmada 9 kişi tanık sıfatıyla dinlendi. Tanık Aytaç Saydam limanda kooperatif başkanı olduğunu kaydederek, \"Sanık bizim üyemizdir. Rahmetlileri tanıyordum. Kaza yapan tekneyi biliyorum. Bu tekneyi rahmetliler Hüseyin ve İlyas kullanıyordu. Bana gelip, \'Başkanım bu tekneyi kullanıyoruz. Bize yer verebilir misiniz? dediler. Ben de evrak vermelerini söyledim. Onlar da \'evrak yok\' dediler. Ben de \'Evrak yoksa barınamazsınız\' dedim. Onlarda limanın yanında boş bir cep vardı. Bizim sorumluluk alanımız dışında olduğu için barındılar\" diye konuştu.
Diğer tanık Turgay Sorhun güvenlik bot kaptanı olduğunu, olay günü ölen İlyas Bostancı\'nın telsizden \'batıyoruz\", \"batıyoruz\" diye bağırdığını belirterek, \"Biz olay yerine giderken Yılmaz olay yerine gitmişti. Yılmaz, İlyas\'ı denizden çıkarıp bize vermişti. Olay günü Yılmaz\'ın üzerinde balık elbisesi yoktu diye hatırlıyorum. Yılmaz bey teknede değildi. Olay yerinde başka bir tekne daha vardı. Sanık Yılmaz bu tekne ile gelmişti\" dedi. Bir tanık teknenin ölen Hüseyin Karaman\'a ait olduğunu söylerken bir tanık da havanın kötü olduğunu, başka bir tanık da ölenlerin sanık Yılmaz Badur\'un çalışanı olduğunu söyledi. Diğer tanıkların dinlenmesi için duruşma 2019 yılının Mart ayına ertelendi.
Görüntü Dökümü:(ARŞİV)
----------------------
-Olaya ilişkin arşiv görüntüler
=============================
6 - BAŞAKŞEHİR\'DE DEMİR HIRSIZLARI KAMERADA
Çağatay KENARLI, İstanbul DHA
Başakşehir\'de 6 bin liralık demir malzeme çalan 2 kişi güvenlik kamerasına yansıdı.
Başakşehir Ziya Gökalp Mahallesi Hürriyet Caddesi\'ne bulunan bir işyerinden pazartesi günü 6 bin lira değerinde demir malzeme çalındı. Güvenlik kamerasına yansıyan olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri 6 bin lira değerindeki demirin çalınarak bir kamyonete yüklendiğini belirledi. Polis ekipleri yaptığı çalışmalarda olayın ertesi günü aynı kamyonetin Hürriyet Caddesi\'nde olduğunu belirleyerek kamyoneti durdurdu. Ekipler kamyonette bulunan S.Y. ile Azerbaycan uyruklu H.C. gözaltına alındı. Şüphelilerden Azerbaycan uyruklu H.C. savcılık talimatıyla emniyetten serbest bırakılırken, S.Y. ise sevk edildiği adliyede savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü
-----
(Polis Kamerası)
-Şüphelinin demirleri kamyonete yüklemesi
-S.Y.\'nin adliyeye sevk edilmesi