MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 31 Mart yerel seçimlerinde Edirne Belediye Başkanı seçilen CHP'li Recep Gürkan'la ilgili, "15 Temmuz gecesi hainlerin lehine kadeh kaldıran şahsın Edirne’ye belediye başkanı olmasını, sırf sandıktan çıktı diye, ahlaken kabul edemeyiz" dedi.
Bahçeli, "Milli bekaya, milli ruha, milli şuura ters ve şaşı bakanlar belki sandıktan çıkmışlardır, ama milli vicdanda mahkum olmaktan da kurtulamamışlardır. Ne yapalım, seçildi diyerek Komünist şarlatanlığa göz mü yumalım? Ne diyelim, varsın Tunceli’de Dersim olsun kepazeliğine sessiz mi kalalım?" diye konuştu.
Bahçeli, partisi ile Antalya'da seçimi değerlendirdi.
Bahçeli'nin seçim değerlendirmesi şöyle:
" - Belediye Başkanlarımız ile İl Başkanlarımızın ortak katılımlarıyla gerçekleştirdiğimiz iki günlük toplantı sürecinin kapanış oturumunda sizlere hitap etmekten mutluluk duyuyorum.
Burada, hem 31 Mart seçimlerinin muhasebesi hem de geleceğin stratejik müzakeresi yapılmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin teşkilatları diri ve sağlamdır.
“MHP ve Cumhur İttifakı 31 Mart’tan büyük bir başarıyla çıkmıştır”
Seçim sonuçlarının iki gün süresince değerlendirilmesi partimiz adına önemli bir kazanımdır. Sürekli ifade ettiğim üzere, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı 31 Mart’tan büyük bir başarıyla çıkmıştır.İstikrarlı yükselişimiz 31 Mart’ta da devam etmiştir.
AK Partiyle kurduğumuz ittifak 24 Haziran’dan sonra 31 Mart’ta da mümeyyiz vasfını göstermiştir.
Çünkü niyetimiz halistir. İttifakımızın hamuru temizdir.
“CHP’nin ulaştığı sonuçlar abartılmamalıdır”
31 Mart seçimlerinde özellikle üç büyük şehirde CHP’nin başını çektiği sorunlu ve şüpheli ittifakın sonuç alması elbette tüm yönleriyle analiz edilmelidir. Kötümserliğe gerek yoktur, karamsarlığa geçit yoktur.
Önemle ifade etmek isterim ki; İstanbul, Ankara, İzmir Büyükşehir Belediyelerinin CHP’nin yönetimine geçmesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne güvensizlik olarak görülmemelidir. Kaldı ki CHP’nin ulaştığı sonuçlar abartılmamalıdır. Nitekim ittifak halinde aldıkları oy oranı Cumhur İttifakı’nın çok gerisindedir. Milletimizin verdiği karara kuşkusuz riayet eder, saygı duyarız.
Sandığa yansıyan hür, tertemiz ve şaibesiz iradeye sonuna kadar sadakat gösteririz. Hiç kimse bize demokrasi ahkamı kesmesin, demokrasi bilirkişiliği yapmasında, demokrasi dersi vermeye çalışmasın. Biz göreceğimizi gördük.
“Sırf sandıktan çıktı diye kabul edemeyiz”
15 Temmuz gecesi hainlerin lehine kadeh kaldıran şahsın Edirne’ye belediye başkanı olmasını, sırf sandıktan çıktı diye, ahlaken kabul edemeyiz.
TKP’den Tunceli Belediye Başkanı olan şahsın Dersim dayatmasına hoşgörü gösteremeyiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına gölge düşürme izansızlığına duyarsız kalamayız.
Milli bekaya, milli ruha, milli şuura ters ve şaşı bakanlar belki sandıktan çıkmışlardır, ama milli vicdanda mahkum olmaktan da kurtulamamışlardır. Ne yapalım, seçildi diyerek Komünist şarlatanlığa göz mü yumalım? Ne diyelim, varsın Tunceli’de Dersim olsun kepazeliğine sessiz mi kalalım?
Biz bu aziz vatanı sandıkta değil savaş meydanlarında kurtardık.
31 Mart’ta PKK CHP’nin lehine çalışmadı mı? 31 Mart’ta FETÖ karanlık propagandasıyla zilletin yanında durmadı mı?
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yıkımını hedefleyen iç ve dış odaklar CHP’nin taşeronluğuna umut bağlamadı mı?
“Saraçhane’deki konuşma yetmedi mi?”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına onca usulsüzlük, onca haksızlık, onca sandık hileleriyle seçilen şahsın Saraçhane’deki konuşmasında selamladığı iç ve dış odaklar hala mı tehdidin anlaşılmasına yetmedi? Terörist Demirtaş övgüleri yakın tehlikenin işareti sayılmayacak mı?
FETÖ’cüler kimi kutladı? PKK’lılar kimin için sevindi? İki gün önce CHP’nin destekçisi PKK’lı teröristler dört vatan evladını Türkiye-Irak sınırında şehit etmedi mi?
“Artık normalleşme zamanıdır” diyerek gizemli mesajlar veren, “Hiddetle yola çıkanlar kaybedecek” sözünü dillendirip Ahmet Yesevi istismarıyla kahinlik yapan siyasi eskiler içinden çıktıkları partileriyle hesaplaşmak için CHP’yi siper olarak kullanmadılar mı?
Neymiş, 30 km ötesini görebilen dürbünleri varmış da, önceden olacakları öngörüyorlarmış.
“Acizlerin elinde dürbün varsa bizde de teleskop var”
Bir metre önünü görmekten acizlerin ellerinde dürbün varsa, bizde de teleskop vardır. Bu sayede siyasetin kara deliklerini görmekle kalmıyoruz, maksatlarını da deşifre ediyoruz.
Kızgın demiri soğutalım soğutmasına, ama demlenen ihanetin, demir alan melanetin ısınan tuzak ve tertiplerini de ağırdan almayalım.
Kimseyi dışlamayalım, kimseyi öteki görmeyelim, buna varız, bugüne kadar söylediklerimiz ise bunlardır.
Ortak akıl, ortak vicdan, ortak vizyon, ortak değerler vazgeçemeyeceğimiz milli ilke ve inançlarımızdır.
Bunlara diyecek bir şey olmayacaktır. Fakat aklı kiralık, vicdanı karanlık, değerleri bulanık olan çevrelerle sırf arıza çıkarmasınlar bahanesiyle Türkiye ortak paydasında nasıl buluşacağız? Bunu nasıl başaracağız?
“Ülkemizin karşı karşıya kaldığı komplo çok boyutludur”
Ülkemizin bugünkü şartlarında karşı karşıya olduğumuz komplo çok boyutludur. Maruz kaldığımız kuşatma çok ortaklıdır.
Kendilerine milliyetçi diyen, nasıl ve hangi yollardan kuruldukları belli olan, misyonları yalnızca MHP’yi engellemek üzerine bina edilen
Atatürk’ün partisinin Türkiye muhaliflerinin çatı kuruluşu, Türk düşmanlarının ana karargâhı, HDP’nin ana kucağı haline gelmesi vahim bir senaryonun varlığına çok net işarettir. Bu senaryonun makul ve mantıki hiçbir yanı görülemeyecektir.
Normal şartlarda birbirine selam veremeyecek olanlar hem cumhurun hem de Cumhuriyet’in karşısında zillet mevziisine girmişlerdir.
Hatırlarsınız, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında kurulmak istenen yüzde 60’lık blok MHP’nin müdahale ve mücadelesiyle etkisiz hale getirilmişti.
PKK ve FETÖ’nün iktidara yuvalanma teşebbüsleri sonuçsuz bırakılmıştı. Ne var ki CHP buna dünden teşneydi.
İçimizdeki malum ve devşirilmiş isimler buna dünden tamam diyordu. Büyük tehlike iktidar maskesiyle örtülüyordu. Çok şükür başaramadılar, sonuca ulaşamadılar. Oyunları kaynağında bozduk. Şer oyuncuları şoka uğrattık.
Çin Malı Başbakanlık tekliflerini milli beka uğruna elimizin tersiyle ittik.
MHP’yi ikna edemeyen iç ve dış odaklar ihanete çanak tutup partimizi bölmek istediler.
Ama inanç ve ülkülerimizin duvarlarına çarpıp bozguna uğramaktan da kurtulamadılar.
Gelin görün ki, yine vazgeçmediler, yine zalim hedeflerinden dönmediler.
“İçimizden kopardıkları siyasi defolara parti kurdurdular”
İçimizden kopardıkları siyasi defolara parti kurdurdular.15 Temmuz’da darbeye teşebbüs edip FETÖ eliyle işgali denediler.
Çok şükür muvaffak olamadılar, milletin şamarını enselerine yediler.
Yüzde 60’lık blok 16 Nisan’da hayır blokuna dönüştü, 24 Haziran ve 31 Mart’ta Zillet İttifakı olup karşımıza dikildi.
Zillet denklemi ilk önce 7 Haziran sonrası takviye ve temin edilmişti.
“Bilinmelidir ki, zilletin bedeli çok ağır olacaktır”
Bu gidişle FETÖ, kaybettiği mevzileri yerel yönetimler üzerinden tekrar kazanacaktır. Bundan sonra Antalya’da hainler daha fazla cirit atacaktır.
Karşımızdaki operasyon küreseldir, mazisi iki asra dayanmaktadır.
Bize göre tüm hesaplar 2023’e göre yapılmıştır.
“Cumhur İttifakı ayakta kalamazsa Türkiye’nin boğazına sarılacaklar”
Eğer Cumhur İttifakı ayakta kalamazsa, bundan sonra yerel yönetimler kanalıyla palazlanan PKK’lılar, FETÖ’cüler, geziciler, çukurcular, Sorosçular, teslimiyetçiler daha da güçlenerek Türkiye’nin boğazına sarılacaklardır. Hesap kirlidir. Hesap karanlıktır. Hesap vandaldır. Bunu görmek, bunu bilmek lazımdır.
İstanbul’daki seçimlere şaibe karıştırılması uzun vadeli pis bir senaryonun ilk etabıdır. Sandığa gölge düşürülmesi, Büyükçekmece ve Maltepe’de yaşanan sahtekarlıklar şiddetli bir dalganın ilk habercileridir. Gelişmelere milli beka zaviyesinden bakmak çok mühimdir.
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın sürekli mazbata vurgusu yapması, seçimin ertesinde Anıtkabir ziyareti, her gün televizyonlardan dedikodu yayması üzerinde özenle çalışılmış sinsi bir hazırlığın eseridir.
“YSK, İstanbul’da vebale ortak olamaz”
Bu nedenle YSK İstanbul’daki sandık yolsuzluklarına bigane kalamaz, vebale ortak olamaz, Türkiye’nin kaderiyle oynayamaz.
Olağanüstü itiraza konu olan, üç valiz dolusu belgeyle tevsik edilmiş iddiaların tam ve eksiksiz incelenip adalet ve hakkaniyete uygun şekilde sonuçlandırılması YSK’nın tarihi görevidir.Bizim merakımız YSK’nın bu kadar ağır bir yükün altından nasıl kalkacağıdır? YSK herhangi bir şekilde meşru ve hukuki bir destek alacak mıdır?
İçişleri ve Adalet Bakanlıklarıyla birlikte MİT ve emniyet birimleri lazım gelen bilgileri paylaşıp olağanüstü itiraz sürecinin sağlıklı ve vicdanen isabetli bir netice vermesine katkı sunacaklar mıdır?
Varsayalım ki, FETÖ’cüler tespit edildi.
Buna rağmen YSK seçim yenileme kararı almazsa, 15 Temmuz’da şehit düşen 251 vatan evladının yüzüne Mahkemeyi Kübra’da nasıl bakılacaktır?
2 bin 193 gazinin hakkını hukukunu kim koruyacaktır? Hatta 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün isim değişikliği gündeme getirilecek midir?
“İstanbul’da seçim tekrarı beka meselesidir”
YSK’nın 7 asil 4 yedek üyesi zillete göz yumamaz. İstanbul’da seçim tekrarı beka meselesidir. Ne İstanbul ne de Türkiye sokakta bulunmuştur.Nice bedeller ödeyerek devletimizi kurduk.
Nice badirelerden geçerek vatanımızı kurtardık. Nitekim Türkiye düşmanlarına çalınmış oylarla hiçbir vatan köşesini veremeyiz, vermemeliyiz.
Büyükşehir Belediyelerin imkanlarıyla şöhret, makam ve para sahibi olmak için kollarını sıvayanlara sessiz kalmak, tepkisiz durmak, hukuk ihlallerine, adalet ihmallerine kulak tıkamak biliniz ki, Türkiye’yi ateşe atmak demektir.
“Mesele az yedim, çok yedim meselesi değildir”
Mesele şu kadar belediye senin, bu kadar belediye benim meselesi değildir. Mesele az yedim, çok kazandım meselesi hiç değildir.
Türkiye’yi dört bir koldan kıstırmak, sonrasında yıkmak, bu olmuyorsa tamamen bağımlı ve sömürge artığı bir ülke haline getirmek için çok şer ve melanet bir cephe oluşturulmuştur.
“İBB Başkanı’nın verileri araştırması iyi niyetli bulunamaz”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, koltuğuna oturur oturmaz belediyenin ve bağlı kuruluşlarının elektronik veri tabanı ve altyapılarında inceleme ve araştırma yaptırmaya kalkışması iyi niyetli ve safiyane bir idari tasarruf olarak görülemez.
“Bu telaş niyedir, bu acelecilik neye yorulmalıdır?”
Zannedersiniz, her şey bitmiş, geriye kala kala veri tabanını incelemek kalmıştır. Bu telaş niyedir, bu acelecilik neye yorulmalıdır?
Bir nevi kozmik oda operasyonunu andıran bu girişimin İstanbul 4.İdare Mahkemesi tarafından durdurulması isabetli olsa da, zorlama ve dayatmalar anlaşılan son bulmayacaktır.
“Veri tabanının kimlerin eline geçeceği meçhuldür”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi veri tabanının kimlerin eline geçeceği meçhuldür. Patlıcan meraklısı olanların musakkayı küçümsemeleri meselenin bir diğer tuhaf ve tutarsız yanıdır.
“İstanbul’da bir şeyler olmuş, olmaya da devam etmektedir”
İstanbul’da bir şeyler olmuş, olmaya da devam etmektedir. Bu gelişmeler karşısında Türkiye ittifakından bahsetmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır. Ülke bazlı, coğrafya tabanlı siyasi bir ittifak olmaz, olamaz. 82 milyon Türk vatandaşının inancı birdir, irfanı birdir, acısı birdir, ahlakı birdir, anısı birdir, adı birdir.
Bizim ittifakımız cumhurladır. Bizim ittifakımız vatan ve millet sevgisinde erimiş AK Partili kardeşlerimledir. Milli beka mücadelesinde siyasi görüş ayrılıklarımızı elbette kenara itmeliyiz. Biteviye söylediğimiz de budur.
"Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ittifakıyla neyi kastettiğini bilemeyiz"
Cumhur İttifakı siyasi kaygı ve gayelerle kurulmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ittifakıyla neyi kastettiğini elbette bilemeyiz.
Ancak konunun başta gazeteler ve televizyonlar olmak üzere, her zeminde, özellikle zillet ittifakı tarafından istismar edildiğini de görüyor ve çok yakından takip ediyoruz.
Bizim bildiğimiz Cumhur İttifakı’dır. Bizim inandığımız milli birlik ve beraberliktir. Bizim amacımız milli bekayı sonsuza kadar yaşatmaktır. Öncelikli gündemimiz Cumhur İttifakı’na yönelik sabotajlara asla fırsat vermemektir.
Birer birer gün yüzüne çıkan sabotajcıların aradıkları imkanı fikri veya siyasi muhtevada sunmamak ikinci gündem konumuz olmalıdır.
Ekonomideki yapısal sorunlara odaklanmak asıldır. Milli güvenliğimizi yakından etkileyen çetrefilleşmiş sorunlara kafa yormak esastır.
Buna diyecek bir şeyimiz yoktur. Seçim tartışmaları artık hukukun konusudur. Ama görüşlerimizi paylaşmak en doğal hakkımızdır.
Yanlışa yanlış demek ahlak ve adamlığımızın alametifarikasıdır. Haine hain demek cesaretimizin nam ve şerefidir.
Haksızlığa direnmek görevimiz, haysiyetsiz akınlara göğsümüzü germek mayamızın ve meşrebimizin soylu gereğidir.
Uluslararası ilişkilerimiz milli kazanımlara, tarihi çıkar ve egemenlik haklarımıza uygun olmalıdır. Terörle mücadele tavizsiz sürdürülmelidir.
Bölgesel ve küresel çemberi yarmak için kenetlenmeliyiz, kucaklaşmalıyız, bir ve beraber olmalıyız.
“İnancım odur ki, Cumhur İttifakı varsa, umutlar bitmemiştir”
Cumhur İttifakı varsa, çare mutlaka yeşerecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, alnımız açık, yüzümüz pak, mazimiz tertemiz, sözümüz senettir.
Hepiniz çoluk çocuğunuzun rızkından keserek siyaset yapıyorsunuz. Kimseden sakladığımız, kapatacağımız ahlaksızlıklarımız da yoktur. Nasıl görünüyorsak öyle oluruz, ne biliyorsak onu söyleriz.
Biz 50 yıl önce yola, Hakka sığınarak çıktık. Çok şükür ki, namusumuzla, şerefimizle bugünlere geldik.
Biz 50 yıldır meydanlardayız. Varsın medya göstermesin. 50 yıldır salonlardayız. Varsın bilen bilsin, bilmeyen düz gitsin.
İşte Cumhur İttifakı 2023 Lider Ülke Türkiye’yi inşa etmek için seferde.
Ancak hedefimiz belki de hayat boyu sürecek bir mücadele ile irademizi geliştirmek ve noksanlarımızı tamamlamak olmalıdır.
Bizleri yolumuzdan alıkoyacak, şahsiyetimizi kırılmaya uğratacak engelleri bertaraf etmek mecburiyetindeyiz. Başka yol ve çare de kalmamıştır. 31 Mart seçimlerindeki başarınızdan dolayı hepinizi bir kez daha ayrı ayrı tebrik ediyorum.