T24 Haber Merkezi
İstanbul'da, 112 Acil Servisi’nde çalışan ambulans şoförleri ile ortak hareket ederek, bebek hastaları anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine gönderip haksız kazanç edindikleri ve 12 bebeğin ölümüne neden oldukları ortaya çıkan 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame tamamlandı. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran iddianamede, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin eski Koruma Müdürü Murat Mantuş'un da sanık olarak yer aldığı ortaya çıktı.
TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi
İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, soruşturmayı yürüten savcıyı makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in, sosyal medya hesabında çok sayıda siyasetçiyle fotoğraflarını paylaştığının görülmesi, "olayın siyasi ayağı var mı?" sorularını da beraberinde getirdi.
6 yıl Bahçeli'nin koruma müdürlüğünü yapmış
Gazete Pencere'den Tolga Balcı'nın haberine göre; 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 1997 ile 2003 yılları arasında MHP lideri Devlet Bahçeli'nin koruma müdürlüğünü yapan TRG hastanesi Genel Müdürü Murat Mantuş’un da sanık olarak yer aldığı ortaya çıktı. Polis Akademisi’nden mezun olduktan sonra Bahçeli'nin koruma müdürlüğünü yapan Mantuş'un, çetenin lideri olduğu öne sürülen doktor Fırat Sarı ile yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları da iddianameye girdi.
Murat Mantuş, iddianameye göre; "ihmali davranışla kasten adam öldürme", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlamasıyla yargılanıyor. Savcılığın hazırladığı iddianameye göre; Murat Mantuş'un, yöneticiliğini yaptığı hastanede doktorsuz şekilde yoğun bakım çalıştırdığı ve bu ihmali nedeni ile bebek Kadan'ın hayatını kaybettiği ve ihmali davranışının bebek Kadan'ın ölümüne sebep olduğu vurgulanıyor.
İddianamede Mantuş’un, görevini ihmal edip ihmalli davranışla kasten öldürme suçunu işlediği, böylelikle müdürü olduğu hastanenin yenidoğan yoğun bakım servisinde usulsüz epikriz yazımı, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynama yaptığı ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği ifade edildi.
Bahçeli'nin Özel Kalem Müdür Yardımcısı Bilal Aydın'ın paylaşımı
Bebeklerin akciğer grafikleri üzerinde oynamış
Ayrıca iddianamenin Murat Mantuş'a ayrılan bölümünde, "Mantuş’un talimatı ile hastanede çalışanların hastalara ait tedavi evraklarını usulsüz şekilde doldurduklarını, yenidoğan ünitesinde tedavi gören bebeklere ait akciğer grafikleri üzerinde oynama yaparak SGK'ya daha fazla maliyet gösterip para alabilmek adına entübe grafiklerini normal hastaların grafikleri olarak eklediklerini, bunun talimatını çalışanlara Murat Mantuş ve Fırat Sarı'nın verdiğini, denetimler yüzünden Murat Mantuş'un Fırat Sarı'ya senet imzalattığını beyan ettiği, Enes Kaan Bölükbaş'ın savcılık ifadesinde hastanede prim usulü çalıştığı için maaşı ile birlikte para yattığını, bu paraları bazen Murat Mantuş'a götürdüğünü beyan ettiği" iddia edildi.
Tapelerdeki korkunç gerçek
TRG hastanesi Genel Müdürü Murat Mantuş ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede Mantuş’un, yoğun bakımda hayatını kaybeden ve gerekli tedavi uygulansa yaşayabileceği bizzat yine tapelere yansıyan konuşmalardan anlaşılan Suriyeli bebek hakkında aileye açıklama yapan Dursun Eryılmaz’ın aileye kurumun menfaatine olmayan bir açıklama yaptığını söylediği iddia edildi. Mantuş, örgüt lideri Fırat Sarı’dan Doktor Dursun Eryılmaz’ı uyarmasını istediği de tapelere yansıdı.
Konuşma ise şöyle:
FIRAT SARI : alo
MURAT MANTUŞ : fırat kardeş bişey ricam etcem sana
FIRAT SARI : tabi abi buyur abi
MURAT MANTUŞ : şu dursun hoca ailelerle çok muhatap olmasın abi
FIRAT SARI : aynen aynen abi
MURAT MANTUŞ : geçen biliyosun bi tane bi sıkıntılı bi çocuğumuz olmuştu
FIRAT SARI : he he aynen haberim var ... figen hanımın yanına ben gitmek istedim ama müsait
değildi
MURAT MANTUŞ : ama şimdi bak demiş ki bunu demiş eğer demiş ıı sizin demiş kadın
doğumcunuz demiş tespit etseydi demiş belki demiş anne karnındayken demiş şey yapardık falan
FIRAT SARI : uff
MURAT MANTUŞ : şimdi böyle bişey yok abi şimdi hocam bak yanımda daha önceden iki sefer
demiş ki bak sizin bu demiş bu çocuğunuzun şeyi var yani bunu bi detayı ultrasona ikinci derece
ultrasona götürün yani çocuğunuza baktırın dosyasında var bi takım tetkikler istedik aile bunu
yaptırmamış he yaptırsaydı nolurdu zaten bu tip çocuklar yani yaşamıyo biliyosun yani
FIRAT SARI : yine yaşamayacaktı aynen aynen evet
MURAT MANTUŞ : daha önceden tespit edilebilirdi şu olurdu bu olurdu
FIRAT SARI : yine yaşamayacaktı evet
MURAT MANTUŞ : bak kardeşim dursunun bu şekilde bizim kurumu yani kuruma zarar bu
ondan sonra
FIRAT SARI : ben figen hoca orada mı abi
MURAT MANTUŞ : efendim
FIRAT SARI : şey doktor hanım orda dimi yanınızda
MURAT MANTUŞ : yanımda yanımda figen hanım yanımda yani bak
FIRAT SARI : bende yani ben yanına gittim konuşmak istedim ıı müsait değildi çok özür ben
onu
MURAT MANTUŞ : yani bak o a diyo ki
FIRAT SARI : aynen bende
MURAT MANTUŞ : şimdi ben diyo aileye ben beni diyo aileye doğramışlar diyo şimdi bende
aileyi çağırdım diyo bunları söylesem diyo dursun bey napıcak diyo
FIRAT SARI : evet
MURAT MANTUŞ : yani anladın mı
FIRAT SARI : yo yo çok haklı abi figen hanım çok haklı ben zaten konuştum haberi var
MURAT MANTUŞ : yani bunu dursunu bi uyar kardeşim yani böyle bi
FIRAT SARI : tamam abi haberi var zaten ben
MURAT MANTUŞ : kurumun menfaatine olmayan bi açıklama yapmış kendisi
FIRAT SARI : gerek yok he he
MURAT MANTUŞ : yani orda doğrusunu söylese yeterli bizim için olur mu bak yani
FIRAT SARI : tabi tabi abi gerek yok yani
MURAT MANTUŞ : doğrusunu söylese yeterli diyorum
FIRAT SARI : tamam
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi |