DEVA Partisi Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Başkanı Candan Karlıtekin, ülkedeki yoğun kar yağışları sonucu oluşan mağduriyetleri değerlendirdi. Karlıtekin, meteoroloji tahminleri olmasına rağmen yetkilileri, hazırlıksız olduklarını söyleyerek eleştirdi.
Karlıtekin, “Ülkemizi etkisi altına alan yoğun kar yağışı ve çetin hava koşulları, afetlere yeterince hazır olmadığımızı bir kez daha tüm açıklığıyla ortaya koymuştur. Afet yönetiminde eşgüdümün önemi ortadayken merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki çekişmelerin telafisi mümkün olmayacak hasarlara neden olduğunu son olayda da deneyimlemiş olduk. Riski yönetme, azaltma ve nihayet afete müdahalenin başarısı için ‘yerinden yönetimi’ en kritik unsur olarak görmekteyiz. Bu bağlamda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Karayolları ekipleriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin eşgüdüm halinde hizmet yarışı yapacağı yere suçlama yarışına girmelerini büyük bir üzüntüyle karşılamaktayız" dedi.
Karlıtekin, şöyle devam etti:
"En hafif tabiriyle iş bilmezlik"
“Ülkemizin zorlayıcı hava koşullarının etkisi altına gireceği günler öncesinden biliniyorken, gerekli hazırlıkların yapılamamış, tedbirlerin bir türlü alınamamış, müdahalelerin zamanında ve yeterince yapılamamış olması en hafif tabiriyle iş bilmezliktir. Belediyeler meteoroloji tahminlerine göre tedbir almakta gecikmiş, valilikler ise pazar günü akşamı “özel araçla yola çıkmama” kararı vermesi gerekirken büyük bir ihmale sebep olmuştur. İstanbul özelinde afetin yaşandığı akşam saat 19:30’da AVM’lerin derhal kapatılması emri insanların sığınacağı bu mahallerin aynı anda ve acilen devre dışı kalmasıyla sonuçlanmış ve on binlerce insanın birden yollara dökülmesine sebebiyet vermiştir.”
"Kritik bir dönemece girdiğimizi göstermiştir"
“Afet tehlike ve risklerine karşı hazırlıklı olunmadığı gerçeği, bu defa da meteorolojik bir afet üzerinden görülmüş, muhtemel Marmara Depremi düşünüldüğünde ise yetki sahiplerinin artık sorumluluk bilincini edinmeleri için kritik bir dönemece girdiğimizi göstermiştir. Oysaki böyle bir afet meydana gelmeden çok önce, olası senaryolara göre gerekli hazırlıklar yapılmış olmalıydı. Rol alacak paydaşların görev ve sorumlulukları belirlenmiş, kaynak ve hizmetler önceden planlanmış, etkin müdahale için gerekli kapasite öncesinden oluşturulmuş olmalıydı. Halkın hangi koşullarda nasıl ve ne şekilde uyarılacağı önceden belirlenmeliydi. Afet ve acil durumlarda görev alacak kurum ve kuruluşlara ait rolleri ve sorumlulukları tanımlayan Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde hemen devreye alınmalı, anılan plan oluşturulmuş kapasite ve süreçler dâhilinde çalıştırılmalıydı.”
"Ön alıcı afet politikaları benimsenmedikçe bu tablo tekrar edecektir"
“Yaşadığımız bu olumsuz tablolar, afet yönetim sistemimizin bütüncül yaklaşımdan uzak; afet anı, öncesi ve sonrasına ilişkin kurumsal, yasal, teknik ve uygulama sorunları ile malul olunduğunu göstermektedir. Devletin vazifesi afet olmadan evvel tedbir almak, vatandaşını korumak ve yerel yönetimleri yerinden yönetim ilkesi ışığında hızlı ve yerinden müdahale için güçlendirmektir. Ön alıcı afet politikaları benimsenmedikçe, her afette yaşadığımız bu tablo maalesef kendisini tekrar edecektir.”
"Bütünleşik ve uluslararası normlara uygun bir afet risk yönetim anlayışını hâkim kılacağız"
“Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, afetlerin yerinden yönetim anlayışını merkezine alan, kamu, özel sektör, üniversite, medya ve sivil toplumun güçlü katılımını sağlayan bütünleşik ve uluslararası normlara uygun bir afet risk yönetim anlayışını hâkim kılacağız. Afetler konusuna, kalkınma politikaları çerçevesinde daha fazla yer vereceğiz. Bütçenin önceliğini deprem, sel felaketleri ve orman yangınları başta olmak üzere afet riskini azaltma konusuna verecek, bu yönde yeterli kaynak ayrılmasını sağlayacağız. Ülkemize sözümüz var, Türkiye’de artık afetlerin DEVA’sı var.”