İngiltere'de otizmli bir kişi, kendisine duygusal destek sağlayan kedisini içeri almayı reddeden dev süpermarket zinciri Sainsbury'yi dava etmeye hazırlanıyor.
Londralı tasarımcı ve yazar Ian Fenn, günlük hayatında sürekli yanında olan kedisi Chloe'ye markete giriş izni verilmemesinin, özgürlüğünü sınırladığını söylüyor.
Ian Fenn kedisinin yanında olmasının kendisini sakinleştirdiğini söylese de süpermarket, kedilerin, köpeklerden farklı olarak gıda maddelerine hijyenik tehdit oluşturduğunu savunuyor.
Eğer yargıçlar Fenn'in davasını haklı bulursa bu hukuki açıdan emsal bir karar olabilir.
Sainsbury ise çevre sağlığı görevlileriyle birlikte, Ian ve kedisinin dükkana güvenli bir şekilde nasıl girebileceği üzerinde çalıştığını açıkladı.
Yıllardır kalabalık ve gürültülü yerlerde aşırı heyecan ve panik yaşayan Ian'a yakınlarda otizm teşhisi kondu.
Kedisi Chloe ile birlikte olduğu zaman stresli ortamlarda bile sakin kalabildiğini farkeden Ian, kediyi eğiterek her yere yanında götürmeye başladı.
Ian ve Chloe ile Londra'nın güneyinde bir pub'da buluştuk. Chloe, Ian'ın yanına konan ona ayırılmış özel minderde oturuyor ve dikkatle çevrede biralarını yudumlayanları izliyordu.
Chloe üzerinde "Çalışan kedi" yazılı bir yelek giyiyor ve arada sırada Ian'ın verdiği ödül mamalarını kıtırdatıyor. Birlikte olduğumuz bir saat boyunca arada bir başını çevirip baktıysa da minderinden hiç ayrılmadı.
Pub dışında ise ya Ian'ın omuzunda oturuyor ya da tasmasıyla onun yanında yürüyor.
Ian, "Chloe yanımdayken hayatımın daha iyileştiğini fark ettim. Normal olarak kalabalık ortamlarda aşırı çevre etkisinden stres olup içime kapanırım. Ama Chloe olunca dikkatimi ona odaklıyorum" diyor.
"Hayatıma bir düzen getiriyor. Sabahları beni uyandırıyor. Yatma zamanım geldiği zaman hatırlatıyor. Bu ilişki hakkındaki duygularını bilmek zor ama artık bir ekip olduğumuzu hissediyorum" diye ekliyor.
Chloe bu yıl 30'dan fazla lokanta ve puba, bir çok kamusal etkinliğe, hastaneye gitmiş ve çok kereler otobüs ve trenlere Ian'la birlikte binmiş. Ian gideceği yere önceden kedisiyle geleceğini bildiriyor. Ama Chloe her yerde kabul görmüyor.
Mart ayında ikili Sainsbury'nin eve yakın şubesine gittiklerinde içeri birlikte giremeyecekleri, kedinin dışarda kalması gerektiği söylenmiş.
Ian "Çok moralim bozuldu. Artık niçin orada olduğumu, ne almaya gittiğimi hatırlayamayacak kadar kafam karışmıştı. Bu kendime güvenime büyük darbe oldu. Tekrar dışarı çıkmak için cesaretimi toplayabilmem haftalar aldı" diyor.
Ian şikayette bulununca süpermarket ona, sadece rehber köpeklerin dükkana alındığını bildirdi.
Chloe'nin sorun yaratmayabileceğini ama bu konudaki prensip değiştirilirse, diğer müşterilerin getireceği kedilerin ortalığı birbirine katabileceği kaydedildi.
İşte tam da burada konu karmaşık bir hukuki sürecin konusu olmaya başlıyor, çünkü duygusal destek sağlayan hayvanlarla ilgili yasalar çok açık değil.
Ian'a göre Chloe, yeterli eğitimden geçmiş bir destek hayvanı. Destek hayvanı terimi hukukta, bir konuda yardıma ihtiyaç duyan insanlara yardımcı olan hayvanlar için kullanılıyor.
İngiltere'deki 2010 tarihli Eşit Haklar Yasası'na göre, iş yeri sahipleri özürlü kişilerin dezavantajlı bir durumda kalmamasını sağlamak için makul önlemleri almakla yükümlü. 'Özürlülük' kategorisi İngiltere'de otizmi de kapsıyor çünkü bu insanların günlük yaşamlarını etkilediği bilinen bir özellik.
Sainsbury süpermarket zinciri, bu konudaki açıklamasında "İnsanların çalışmaktan ve alışveriş yapmaktan zevk aldığı kapsayıcı satış mağazaları olmak istiyoruz ve bazı çalışma arkadaşlarımızın ve müşterilerimizin dükkanlarda desteğe ihtiyaç duyduğunu anlıyoruz. Fakat aynı zamanda, güvenlik en önemli önceliğimiz ve çalışma arkadaşlarımız, yüksek gıda temizliği standartlarını sürdürmek ile müşterilerimizi desteklemek arasında bir denge bulmak üzere eğitim görüyorlar" diyor ve sürdürüyor:
"Yerel çevre sağlığı dairesi ile temastayız ve müşterimizin dükkanımızı bu konuda ödün vermeden ziyaret etmesinin yolunu bulup bulamayacağımızı inceliyoruz."
Ian ise süpermarket zincirinin tavrının makul olduğu görüşüne katılmıyor ve bu nedenle konuyu yargıya götürmeye hazırlanıyor.
"Birinin süpermarkette kedisiyle dolaşması alışılmış bir şey değil, kabul ediyorum. Ama ben dikkat çekmek istemiyorum. Sadece normal hayatımı sürdürmek istiyorum. O yüzden birisi 'Yapamazsın çünkü sana yardım eden bir kedin var' dediğinde bu gerçekten moralimi bozuyor.
Eşi görülmemiş bir dava
Ian'ı mahkemede İngiltere'nin önde gelen engelli hakları uzmanı hukukçularından Chris Fry temsil edecek.
"Burada temel ve vazgeçilmez ilke, hizmet sağlayıcıların, engelli müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için makul önlemleri almakla yükümlü olduklarıdır. Rehber köpekler konusundaki düzenlemeler ya da engelli müşterilere yardım sağlanmasının bu makul önlemler arasında olduğu uzun zamandır kabul görüyor. Fakat bu ülkede şimdiye kadar köpekten başka bir destek hayvanı konusu gündeme gelmedi" diyor.
Aslında İngiltere'de atlar ve midilliler destek hayvanı olarak eğitiliyor ama bu konu ABD'de daha hararetli tartışılıyor.
Bundan dört yıl önce Amerikan havayolu şirketleri, uçuşlarda yolcu yanında gidecek 751 bin duygusal destek hayvanı başvurusu aldıklarını bildiriyorlar.
Başvurular arasında bir at ve bir hindi de var.
Hatta bir yolcunun duygusal destek hayvanı olan tavus kuşunu uçağa almasına izin verilmeyince ulusal medyada hararetli bir tartışma başlamıştı.
Sonunda ABD hükümeti yasayı köpekler dışındaki duygusal destek hayvanlarının uçağa alınmaması yönünde karara bağladı.
ABD'de yasal durum böyle fakat Ian'ın avukatı, İngiltere'de de engellilerin eşitliği ve hakları konusundaki toplumsal kabullerdeki ilerlemelere paralel olarak hukuki bir sürecin yaşanması gerektiğini düşünüyor.