Hatay'da 6 Şubat depremlerinde 36 kişinin yaşamını yitirdiği Zekiye Kırat Apartmanı ile ilgili görülen davada tutuklu sanık bulunmuyor. Müşteki avukatlarından Erdem Eren, müteahhidin 7 gün içeride kalarak tahliye edilmesine tepki göstererek, "Kendisinin kanser olduğu bir doktor raporuyla mahkemeye iletildi ve tahliye kararı verildi. Sağlığa ilişkin mazeret durumlarında Adli Tıp Kurumu'ndan bir rapor getirilmesi veyahut Adalet Bakanlığı'nın kabul ettiği bir hastaneden heyet raporu getirilmesi gerekir. Tek doktorlu raporla tahliye kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Yargılama uzatılmak ve sonuçsuz bırakılmak isteniyor. İnsanlar adalet bekliyor ama gecikmiş adaletle adalet olmaz" dedi.
Hatay'ın Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi'ndeki Zekiye Kırat Apartmanı, 6 Şubat günü saat 4.17'de 7,7 büyüklüğündeki ilk depremle yerle bir oldu. Enkaz yığınına dönen binada 36 kişi yaşamını yitirdi. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, Zekiye Kırat Apartmanı'nın yıkılmasıyla ilgili müteahhit Abdussamet Yılmaz, yapı denetim şirketi yetkilisi Cafer Tacettin Güler, şantiye şefi E.Y., uygulama denetçisi inşaat mühendisi T.T., proje ve uygulama denetçisi mimar A.K., inşaat mühendisi B.B. ve kontrol elemanı mimar M.K. hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis istemiyle dava açtı.
İddianamede yer alan bilirkişi raporunda binanın yapımına 2014 yılında başlandığı belirtildi. Raporda, "Binadan alınan bir adet perde ve bir adet kolon numunesi için beton basınç dayanımının 2007 yılında yayınlanan deprem yönetmeliği şartını sağlamadığı", "binadan alınan donatı çubuklarının belirtilen kriterleri sağlamadığı, dolayısıyla donatı için elde edilen malzeme dayanımı değerlerinin kabul edilebilir düzeyde olmadığı" tespiti yer aldı. Raporda, "Söz konusu binada projelendirme, yapım ve iş bitimi aşamalarında deprem bölgelerinde yapılacak binalar hakkında yönetmelik esaslarına yeterince uyulmadığı görülmüştür" denildi.
İki tutuklu sanıkta tahliye edildi
Dosya kapsamında 1 Mart 2023 tarihinde tutuklanan müteahhit Abdussamet Yılmaz, "kanser hastası" olduğu gerekçesiyle 9 Mart 2023 tarihinde; 1 Aralık 2023 tarihinde tutuklanan yapı denetim şirketi yetkilisi Cafer Tacettin Güler, "tutuklulukta geçirdiği süre ve mevcut delil durumu" gerekçesiyle 7 Haziran 2024 tarihinde tahliye edildi. 2 tutuklu sanığın tahliye edilmesi sonucu dosya kapsamında tutuklu sanık bulunmuyor.
"Sanıkların tahliye edilmesi hukuka aykırıdır"
Müşteki avukatlarından Erdem Eren, süreci değerlendirdi. Avukat Eren, sanıkların tahliye edilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek, şöyle konuştu:
"Zekiye Kırat Apartmanı davasında iki ana sanık (müteahhit, yapı denetim şirketi yetkilisi) ve başka sanıklar (mimarlar, mühendisler) vardı. Şu anki durumda hiçbir sanık tutuklu olarak yargılanmamakta hatta duruşmalardan vareste tutuldu. Artık sanıkların duruşmalara katılmasına bile gerek görülmüyor. Hukuk dışı bir durumla karşı karşıyayız. Neden? Yargılamanın ilk başında sanıklardan müteahhit olan kişi tutuklu olarak yargılanıyordu. Tutukluluğu sadece 7 gün sürdü. Çünkü kendisinin kanser olduğu, bir doktor raporuyla mahkemeye iletildi ve tahliye kararı verildi. Bu durum hukuka aykırıdır. Sağlığa ilişkin mazeret durumlarında Adli Tıp Kurumu'ndan bir rapor getirilmesi veyahut Adalet Bakanlığı'nın kabul ettiği bir hastaneden heyet raporu getirilmesi gerekir. Tek doktorlu raporla tahliye kararı verilmesi hukuka aykırıdır.
Sanıklardan yapı denetim firması yetkilisi de 6-7 ay kadar tutuklu kaldı. Son celsede dosyadaki 'mevcut delil durumu' dikkate alınarak onun hakkında da tahliye kararı verildi. Dosyada hiçbir şekilde sanıklar lehine bir delil yok. Bütün deliller sanıklar aleyhinde toplanmışken, savcılık aşamasında Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden alınan kusur raporu da sanıkların kusurlu olduğunu açıkça göstermişken, bütün tanık beyanları da bunları gösterirken mahkeme heyetinin delil durumuna dayanarak tahliye kararı vermesi de hukuka aykırıdır. Kabul etmek mümkün değildir."
"Sanıklar 'olası kast'tan yargılansın"
Eren, Zekiye Kırat Apartmanı davasındaki sanıkların "olası kastla öldürme" suçundan yargılanması gerektiğini belirterek, "Sanıkların eyleminin olası kast kapsamında değerlendirmesi gerekiyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden heyetin hazırladığı bilirkişi raporunda 'malzeme dayanımının yeterli olmadığı' vurgulanıyor. Malzeme dayanımının olmadığı bir yerde ve anında binanın yıkıldığı bir yerde sanıkların kusurlarının çok ağır olduğu ortadır. Olası kastta aynı bilinçle taksirdeki gibi bir öngörü vardır. Ama bilinçli taksirle bu öngörünün karşısında sanık veya şahıs bu sonucun oluşmaması için elinden geleni yapar. Olası kastta ise bir kayıtsızlık hali vardır, ne olursa olsun durumu vardır. İşte bizim durumumuzda budur" diye konuştu.
Hatay'ın 1. derece deprem bölgesinde olduğunu vurgulayan Eren, "Deprem yönetmelikleri de deprem haritasına göre düzenlenmektedir. Deprem yönetmeliklerinde o inşaatların nasıl yapılacağı, hangi matematikle, hangi esaslara göre yapılacağı açıkça söylenir. 1. derece deprem bölgesi Hatay'daki Zekiye Kırat Apartmanı inşaatının yeterli düzeyde özen gösterilmediği, yeterli esaslarda yapılmadığı, dayanıksız malzemelerin kullanıldığı göz önünde bulundurulsa bu kayıtsızlık halidir. Bu da sanıkların eyleminin olası kast olduğunu bizlere göstermektedir" dedi.
"İdarenin de bir sorumluluğu var mı yok mu?"
Kamu görevlileri hakkında bir ilerleme olmadığını söyleyen Eren, şöyle konuştu:
"Mahkeme heyeti, savcılığa kamu görevlileriyle ilgili suç duyurusunda bulunuldu mu diye yazı yazdı. Henüz bir cevap alınmadı. Belediye çalışanlarının veya herhangi bir bakanlık çalışanlarının bir sorumluluğu var mı yok mu hala onu bekliyoruz. Biz belediyenin veya devletin diğer ilgili kurumlarının sorumlu olup olmadığının soruşturulması için kusur bilirkişisine bu görevin de verilmesini istedik. Acaba burada zeminde mi bir şey var? Bunun da soruşturulmasını istedik. Ama mahkeme heyeti bunu hiçbir şekilde ciddiye almadı. Sonradan değerlendireceğini söyleyerek durumu erteledi. Burada araştırılması gereken sadece sanıkların kusurunun olup olmaması değil. İdarenin de bir sorumluluğu var mı yok mu?
Zekiye Kırat Apartmanı bulunduğu bölgedeki en yeni apartman olmasına rağmen tek yıkılan binadır. Diğer bütün binalar ayaktayken Zekiye Kırat Apartmanı hiçbir şekilde depreme direnç gösteremeyerek yıkılmıştır. Zeminde mi bir kusur var, malzemede bir kusur var bunların topyekûn değerlendirilmesi gerekir. Diğer yandan birçok tanık anlatımına göre depremden hemen sonra zeminden su fışkırdığına dair beyanlar var. Bütün bunlar değerlendirildiğinde kusurun derecesi, boyutları ve sorumlulukların kimlere ait olduğu kapsamlı olarak araştırılmalı. Bina tamamen yıkıldığı için o araştırma yüzeysel yapılmak durumunda kalıyor. Keşifli bilirkişi heyeti istememize rağmen o da kabul edilmedi. Sadece dosyanın bilirkişiye gönderilme kararı alındı. Bu karardan da 1,5 ay geçti ama hala dosya bilirkişiye gitmedi. Mahkeme heyeti bir karar alıyor ama kendi kalemi nedense uygulamıyor. Mahkeme kendi verdiği karara saygı duymuyor."
"İnsanlar adalet bekliyor"
Eren, yargılamanın uzatılmak ve sonuçsuz bırakılmak istendiğini öne sürerek, "Yargı açıkçası gerçek kusuru ortaya çıkarmak istemiyor. Bir sürü canı yanmış insan var. Burada mahkemenin yapması gereken kusurlu kimse o cezayı vermek. Ama gördüğümüz aylardır dosyanın kusur bilirkişine gitmemesi. Bu çok acı bir şey. İnsanlar adalet bekliyor ama gecikmiş adalette adalet olmaz" dedi.
Zekiye Kırat Apartmanı'nın bir sonraki duruşması 7 Şubat 2025 tarihinde görülecek. (ANKA)