Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 'milli cüzdan' diye bir hayalin peşinden koştuklarını, bu konuda Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom üst yöneticileriyle görüştüklerini söyledi.
Habertürk'ten Yavuz Barlas'ın haberine göre, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, çağdaşlaşma ve çağın gereklerini yakalamanın ancak teknolojiyle mümkün olduğunu belirterek “Bizim burada geri kalmamız asla düşünülemez. Biz artık bir teknoloji şirketi olduğumuzu görüyoruz. Teknolojiden ayrıldığımız ölçüde yok olma gibi bir riskimiz var” dedi.
Denizbank, bankacılık yönetimi alanında önde gelen kurumlardan Bank Administration Institute (BAI) tarafından düzenlenen Bankacılık İnovasyonu Ödülleri 2016’da, “Dünyanın En İnovatif Bankası” ödülünü kazandı. Chicago’daki ödül töreninin ardından Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 2014’te kazandıkları “Dünyanın En İnovatif Bankası” ödülünü tekrarlamanın, banka için tarihi bir başarı anlamı taşıdığını ifade etti.
Ateş, “milli cüzdan” diye bir hayalin peşinden koştuklarını, bu konuda Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom üst yöneticileriyle görüştüklerini söyledi. Konuya ilişkin PTT ve İBB gibi kuruluşlarla da temasta olunduğunu bildiren Ateş, şunları kaydetti:
"Teknolojiyi bedava veririz"
“Diyoruz ki ‘Teknolojimizi bedava verelim’. Karşılığında da, sistemin parçası olmak dışında, herhangi bir şey talep etmiyoruz. Sadece bu sistemi bir processor (işlemci) işletsin ve bu sistem Türkiye’nin sistemi olsun. Çünkü şimdi yabancı ödeme sistemleri giriyor. Kredi kartlarında, diğer ödeme cüzdanlarında ‘Kim nereden ne almış, ne ödüyor?’ gibi tüm bilgilerin kaydı var. Bu nedenle Türkiye olarak bizim bunu yapmamız lazım. Korelilerin ‘Kakao’ diye yaptıkları milli cüzdanı, bizim Türkiye’de hayata geçirmemiz lazım. Bu gecikiyor. Bu konuda en üst düzeyde yetkililere bilgi verdim, mektup yazdım. Bu cüzdanla insanlar maça da gidecek, alışverişini de yapacak, otobüsüne de binecek, sinemasına da gidecek, para transferini de yapacak. Hatta nüfusumuzun yüzde 42’sinin banka hesabı yok, bu banka hesabı olmayanlar da ATM’den para yükleyip para transferi yapabilecek. Herkesin cep telefonunda bütün bu işlemlerin hepsini yapabileceği bir uygulama olsun. İdealimiz bu... Bizim vereceğimiz şey teknoloji, yani yazılım olacak. Bunun karşılığında hiçbir talebimiz yok. Beş kuruş kazanmayacağız. Türkiye’nin milli sistemi olsun, biz teknolojimizi vermeye hazırız.”
"Türkiye'yi yanlış tanıyor ve yanlış değerlendiriyorlar"
Denizbank Genel Müdürü Ateş, şu anda Türkiye’nin önünde bir sürü zorluk bulunduğuna işaret ederek “Yatırım derecesini devam ettirmek, büyümeyi yüzde 5 civarına getirmek, enflasyon ve işsizliği yüzde 10’lardan yüzde 5’lere düşürmek ve cari açığı düşük seviyede sürdürmek ekonomik açıdan bazı zorunluluklar...” dedi.
Komşularla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi, Suriye’deki çatışmalar, göçmen sorunu, Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi ve terörle mücadelenin de sorunlar arasında yer aldığını anlatan Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zorlukları aşabilmek ancak reformlarla olabiliyor. Yabancı yatırımcılara bu sunumu yapmamdaki amaç, özellikle Türkiye’de dünyada olmadık işler oluyor. Son kalkışma da onun bir örneği. Dolayısıyla insanların bunları anlama kabiliyeti sınırlı. Uzun yıllardır hiçbir ülkede görülmeyen şeyler. Çok acı bir tecrübe tabii. Onun için bir taraftan bu dünyaya ters gelen olaylar yapıladursun, dünyanın da pek beceremediği başarılarımız da var. Bu ülke bunu beceriyor, 80 milyon nüfus bunu gerçekleştiriyor, bu da bir gerçek. Bunu da dilimiz döndüğünce ortaya koymayı arzu ettik. Çünkü son 15-20 yılda yapılan hakikaten önemli reformlar var. Derdimizi her ortamda anlatmamız lazım. Türkiye’yi yanlış tanıyor ve yanlış değerlendiriyorlar. Yanlışlarımız yok demiyorum ama olan biten hiçbir şeyi de görmüyorlar.”
Ateş, Denizbank olarak, internet tabanlı bankacılık sistemini kullandıklarını ve iştirakleri Intertech şirketi aracılığıyla 23’ü yerli, 20’si yabancı 43 finansal kuruma kendi teknolojilerini sattıklarını anlattı. Türkiye’de teknolojisini satan tek banka olduklarını belirten Ateş, “Bu sistemi rekabet içinde bulunduğumuz bankalara da satıyoruz ve bunu bir rekabet unsuru olarak değil, ekosistem yaratmak olarak görüyoruz. Şu anda bizim sistemimizi kullanan 43 banka var. İnşallah, çokuluslu büyük bir banka da yolda... İsmini anlaşmayı imzalayınca açıklayacağız.” şeklinde konuştu. ‘BENİM OLSUN KÜÇÜK OLSUN OLMAZ’ Ateş, Intertech’te 150’si outsource (taşeron), 850’si tam zamanlı bin yazılımcının çalıştığını belirterek şöyle devam etti: “Şu anda Intertech’i satma gibi bir düşüncemiz yok ama ileride olmayacak diye bir şey de yok. Bugün bu şirketi kaldırın Silikon Vadisi’ne koyun, multi milyar dolarlar seviyesine ulaşacağını düşünüyorum. Bunu neden yapmıyoruz? Ben zamanı gelsin diye bekliyorum. Türkiye’de şimdiye kadar, Denizbank dışında teknolojisini paylaşan ikinci bir şirket yok. Herkes kendine yapıyor. Türklerin öyle bir davranış biçimi var. ‘Her şey benim olsun, küçük olsun’ diye düşünülüyor. Teknoloji de dahil her şeyi paylaşabilmek lazım.”
"Intertech'i Silikon Vadisi'ne koyun multi milyarlık olur"
Ateş, Denizbank olarak, internet tabanlı bankacılık sistemini kullandıklarını ve iştirakleri Intertech şirketi aracılığıyla 23’ü yerli, 20’si yabancı 43 finansal kuruma kendi teknolojilerini sattıklarını anlattı. Türkiye’de teknolojisini satan tek banka olduklarını belirten Ateş, “Bu sistemi rekabet içinde bulunduğumuz bankalara da satıyoruz ve bunu bir rekabet unsuru olarak değil, ekosistem yaratmak olarak görüyoruz. Şu anda bizim sistemimizi kullanan 43 banka var. İnşallah, çokuluslu büyük bir banka da yolda... İsmini anlaşmayı imzalayınca açıklayacağız.” şeklinde konuştu.
"Benim olsun küçük olsun olmaz"
Ateş, Intertech’te 150’si outsource (taşeron), 850’si tam zamanlı bin yazılımcının çalıştığını belirterek şöyle devam etti: “Şu anda Intertech’i satma gibi bir düşüncemiz yok ama ileride olmayacak diye bir şey de yok. Bugün bu şirketi kaldırın Silikon Vadisi’ne koyun, multi milyar dolarlar seviyesine ulaşacağını düşünüyorum. Bunu neden yapmıyoruz? Ben zamanı gelsin diye bekliyorum. Türkiye’de şimdiye kadar, Denizbank dışında teknolojisini paylaşan ikinci bir şirket yok. Herkes kendine yapıyor. Türklerin öyle bir davranış biçimi var. ‘Her şey benim olsun, küçük olsun’ diye düşünülüyor. Teknoloji de dahil her şeyi paylaşabilmek lazım.”
"Fintech'ler öğle yemeğini yiyor, bari akşam yemeğini onlara kaptırmayalım"
Ateş, gelişen teknolojinin bankacılık sektörüne etkisine ilişkin “Bankacı ve şube sayısı sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada azalıyor. Çünkü hepsi ulaşılabilirlikle ilgili... Teknoloji, bankacılığı sizin cebinize koyduğu zaman niye bankaya gidip gelesiniz? Özellikle ABD’de muazzam sayıda fintech dediğimiz kuruluş var. ABD’li Wells Fargo’nun CEO’sunun bir sözü var dünyaya mal olmuş, ‘Fintech’ler bizim öğle yemeğimizi yiyor. Bari akşam yemeğini kaptırmayalım’. Bunlar kredi kartı vermeye, mevduat toplamaya ve kredi vermeye de başladı. Bankaların dışındaki kuruluşlar muazzam bankacılık yapmaya başladı. Şu anda Türkiye’ye gelmedi. Çünkü Rusya ve Avrupa’daki birçok ülke gibi Türkiye’de de regülatörler bu tip firmalara izin vermiyor. Şubeleşme konusunda biz banka olarak büyük şehirlerde daha fazla şubeleşmek yerine, daha çok ATM’lerle yayılmaya çalışıyoruz. Sadece kırsal alanda tarım faaliyeti yapan şubelerimizi artırmaya çalışıyoruz. 10 binin üzerinde nüfusu olan her ilçede varız.”
"Şehit ve gazi borçları silindi"
Denizbank Genel Müdürü Ateş, “FETÖ operasyonu kapsamında kayyum atanan şirketlerde kredi borç tutarı 5 milyar lira diye söylendi. Bizim etkilendiğimiz oran bankacılık payımızın çok altında çıktı. O yüzden büyük kaybımız yok. ‘Amiral Battı’da, amiralimiz ayakta duruyor. Brüt rakam 250 milyon lira civarında ama bunlar batmış değil. Önemli bölümü kanunla TMSF yönetimine alındı. Ancak şu çok enteresan, gazi ve şehitlerin yüzde 17 borcu bizde çıktı, onların hepsini sildik. Bankacılık payımızın üzerinde bir oran çıktı, gereğini de yaptık. Şehit ve gazilerin kredi kartı, kredi borçlarının tamamını sildik.”
"Dış dünya önemli ama temizlikte gereği yapılmalı"
Hakan Ateş son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
* Olağanüstü halin ilanihaye devamı beklenemez. Çünkü bu dış dünyayla entegrasyonda sıkıntı yaratıyor ama şunu da itiraf etmek gerekir; devletin varlığına kastedenlere bir temizlik, bir şey yapılması gerekiyorsa, onun da gereği yapılmalı.
* Bu kadar jeopolitik riskin olduğu bir coğrafyada ‘risk primi yoktur’ denilemez. Önemli olan o risk priminin azaltılması. Ben Türkiye’nin mukavim olduğu konusunda kesinlikle ikna olmuş durumdayım.
* Deutsche Bank’ı görüyorsunuz. Bizim bankacılık sistemimizde ‘şu banka patlar’ diye bir şey yok. Mümkün değil, yakından izleniyoruz. Türk bankacılığı son derece zarif ve sadedir. Kumarbaz bankacılığı yapmıyoruz. Onun için bize böyle ilgi var.
* Fitch’te de yatırım yapılabilir seviyedeki notun kaybedilmesi durumunda sendikasyonlar 15-25 baz puan pahalılaşır. Alacağınız krediler daha az ve daha kısa süreli olur. Ama Türkiye ‘yatırım yapılabilir’ ülke notunu hak ediyor.