Gündem

Deniz Baykal: Mitingde bazı gazeteciler alkışlatılmamalıydı

"AKP’liler anayasa değişikliği için boş kağıda imza atıyor"

06 Aralık 2016 03:55

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun düzenlediği mitingde tutuklu gazeteciler ile ilgili kısımda aralarında Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan’ın da bulunduğu bazı isimleri alkışlatması ile ilgili olarak değerlendirmede bulundu. Kılıçdaroğlu’nun partinin gazetecilerin tutuksuz yargılanması konusundaki ilkeleri çerçevesinde hareket ettiğini düşündüğünü ifade eden Baykal, buna rağmen “Ergenekon mimarlarının alkışlatılmamalıydı” ifadesini kullandı.

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, tutuklandıktan sonra eşine destek ziyaretinde bulunduğu Ahmet Türk hakkında "Teröre teslim olmak zorunda bırakılmış. Kimden bahsediyorum? Ahmet Türk terörden hazetmesede sesini çıkaramamış. Yanına eş başkan vermişler. Yanındaki olmadık işlere karışıyor. Ahmet Türk, kızıyor, küsüyor" dedi. 

CNN Türk’te yayınlanan Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan'ın konuğu olan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, başkanlık sisteminin Türkiye'de uygulanamayacağını söyledi. Baykal, "böyle bir şey olamaz, bu ciddiyetsiz bir iştir. Gerçekten olamaz bir şeydir. Hiç bir ülkede böyle bir model yoktur" dedi. Baykal ayrıca, AKP'lilerin boş kağıda imza attığını söyledi.

Baykal'ın konuyla ilgili yaptığı yorum şu şekilde:

“Sabahleyin Cumhurbaşkanımız, MGK'yı toplayacak. Öğlen bakanlar kurulunu, öğleden sonrada AKP MKYK'ya gidecek, oradan AYM'ye gidecek ve üyelerin yarısını kendisini tayin edecek. Böyle bir şey olamaz, bu ciddiyetsiz bir iştir. Gerçekten olamaz bir şeydir. Hiç bir ülkede böyle bir model yoktur” dedi.

Baykal, “Daha anlaşma oldu mu, olmadı mı bilmiyoruz ama AK Partili milletvekilleri boş kağıda imza atıyorlar” dedi.

"Ergenekon sürecinin mimarları konumunda olan gazeteciler alkışlatılmamalıydı"

Böyle bir konunun karşımıza çıkması üzüntücü verici. Keşke olmasaydı. Anlamaya çalışınca bakıyorum sayın genel başkanın bir basın özgürlüğü demokrasiyi tutuksuz yargılama konusundaki duyarlılığı nedeniyle bunu söylediğini anlamaya çalışıyorum. Elbette gazetecilerin tutuksuz yargılanması konusundaki ilkemiz elbette önemli bir konu bunu savunmamız gerekir. Eğer düşünce özgürlüğü ile ilgili bir basın özgürlüğü ile ilgili bir yargılama söz konusu ise. Bunu savunuyoruz. Ama buradaki ince mesele şu tabii. Ne yazık ki iktidar bunu bir önlem olarak değil bir cezalandırma olarak kullanıyor. Ama Bu sürece bir direnç var toplumda bunları doğal karşılamak şazım. Bunlara karşı toplumda bir direnç var.

O nedenle ben sayın genel başkanın ben orada gazetecilere yönelik bir ölçüsüz tutuklama hesapsız etkisizleştirme çabasına bir direnç gösterme çabasını görüyorum bunu anlıyorum buna da saygı duyuyorum.

Ama hiç olmazsa bir kısmının yani bu Ergenekon sürecinin mimarları konumunda olan. O bavulla getirilmiş uydurma delilleri getirip herkesin inanmasını sağlayan camilerin bombalanacağını filan anlatan ve bunu hiçbir inandırıcı delil olmadan bizzat kamuoyuna kendileri aktararak bir büyük komplonun aktif unsuru olarak görev yapmış olanlar. Orada bir ödüllendirilmesini toplumun bir saygı değer bir hedef olarak alkışlanmasını haklı bulmak mümkün değil tabii. Sayın Genel Başkan dikkat etmeden, bir ayrım yapmadan ve toplumun bu duyarlılığı göstereceğini de muhtemelen dikkate almadan bunu yapmıştır. Bunu büyütüp böyle içinden çıkılmaz bir olay haline getirmemek lazım. Yanlış olabilir, bunu toparlamak lazım. 

Böyle yol kazaları bizim başımıza çok iş açıyor. Bizim inandırıcılığımızı, güvenirliğimizi, tutarlılığımızı böyle kazalardan sonra tekrar inşa etmek için çok çaba sarfetmemiz gerekiyor. O çabaya rağmen de birşey eksik kalıyor. Bu ciddi bir sorundur, bu partinin önündeki bir konudur. Bunu hep beraber değerlendirmeliyiz.

Yeni CHP değil, zaten başımıza işi büyük ölçüde onlar açtı, gerçek CHP kimliğini ortaya çıkarmamız lazım."