Gündem

Demokrasi İçin Birlik'ten bekçi düzenlemesine tepki: İktidarın bekası için kullanılacak

"Sayısı 500 bini bulan bir iç güvenlik ordusu"

08 Haziran 2020 12:03

Bekçilere geniş yetkiler tanındığı gerekçesiyle eleştirilerin odağında olan düzenlemeye bir tepki de Demokrasi İçin Birlik'ten geldi. Teklifin anayasaya aykırı olduğunu belirterek bekçilere tanınan gözaltı ve kimlik sorma, zor ve silah kullanma yetkilerini eleştirdi.

''Yoksulların Adalet ve Eşitlik Çığlığı Zor'la Susturulamaz'' başlığıyla yayımladığı açıklamada DİB, ''Bu yeni kolluk gücüyle birlikte, İçişleri Bakanlığına bağlı, ülke kaynaklarını sınırsızca yutacak, sayısı beş yüz bini bulan bir iç güvenlik ordusu, iktidarın bekası için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

 Demokrasi İçin Birlik'in açıklaması şu şekilde:

 ''ABD’de bir siyahinin, George Floyd’un, polis tarafından boğularak öldürülmesinin ardından bütün dünyada yankılanan protesto gösterileri sürüyor. Gösterilerin ardında, kapitalizmin kalesi ABD’de salgının dayanılmaz hale getirdiği  ekonomik krizin, gelir adaletsizliğinin, işsizlik ve yoksullaşmanın, ırkçılığın derin izleri var. Amerikan Merkez Bankası, ABD Nüfus Sayım İdaresi, ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu gibi resmi kurumların verileri ve Koronavirus kaynaklı ölümlere ilişkin veriler, siyahlarla beyazlar arasındaki gelir ve servet dağılımı, sağlık ve sağlıklı beslenmeye erişim alanındaki büyük eşitsizlikleri ortaya koyuyor. Meksika’da ise, polisin bir inşaat işçisini işkenceyle öldürmesinin ardından, halk sokağa döküldü. İsyanlar yayılıyor.

 ''Kapitalizmin salgın krizine çözümü, toplumu denetim altına almak''

 2019 yılı sonları Hongkong’dan, İran’a, Gine’den, Şili’ye neoliberal politikalara karşı küresel isyanlara sahne olmuştu. Korona virüs salgını, neoliberalizmin yoksulların daha da yoksullaşmasına, sürekli artan güvencesiz istihdam kaybına, doğanın ve emeğin sınırsız sömürüsüne dayanan yüzünü gözler önüne serdi.  Bütün dünyada itiraz ve isyan büyüdükçe dijital teknolojiler ve güvenlik politikalarıyla toplumu denetim altına alma ve otoriterleşme eğilimleri de artıyor. 

Türkiye de salgına ağır ekonomik kriz şartlarında yakalandı. Halk desteği zayıflayan ve işsizlik ve yoksulluk karşısında üretecek çözümü olmayan tek adam rejimi, Meclisin açıldığı ilk gün Genel Kurula, artacak toplumsal muhalefeti boğmakta kullanılacak yeni bekçi yasasını getirdi. 

 ''İktidarın bekası için kullanılacak"

 Anayasaya aykırı bekçi yasası, bekçilere, devletin ahlak polisliği yapması ve bireylerin yaşam tarzına müdahale etmesine yol açacak geniş ve keyfiliğe açık yetkiler veriyor. 

Çarşı ve mahalle bekçilerine, “Kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi amacıyla önleyici tedbir alma”, göz altı ve kimlik sorma yetkisi tanınıyor. Bunun yanı sıra, bekçiler, Polis Vazife ve Salâhiyeti Kanunu’nun tartışmalı 16’ıncı maddesinde belirtilen, zor ve silah kullanma yetkisine sahip olacak. Yasanın bu maddesi iktidarın cezasızlık politikasıyla birlikte hesabı sorulamayan sayısız yaşam hakkı ihlaline neden oldu. Bu yeni kolluk gücüyle birlikte, İçişleri Bakanlığına bağlı, ülke kaynaklarını sınırsızca yutacak, sayısı beş yüz bini bulan bir iç güvenlik ordusu, iktidarın bekası için kullanılacak.

 ''Meclis ve meclis dışı muhalefetin ortak mücadelesi hayati önemde''

Tek adam rejimi tarafından etkisizleştirilen ve virüs salgını boyunca kapalı tutulan Meclis açılır açılmaz bir CHP’li iki HDP’li milletvekilinin milletvekilliği düşürüldü. HDP milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğlu tutuklandı. Kamu yararını gözettikleri, hukuksuzluğa, doğa ve kent kıyımına karşı çıktıkları için iktidarın hedefe koyduğu meslek odalarının etkisizleştirilmesi, iktidarın seçimi kazanmasını garantileyecek seçim yasası değişikliği ve çocuk tecavüzünü meşrulaştıracak yasalar kapıda. Bütün bu gelişmeler, yalnızca Meclis içinde ve seçim ittifaklarına dayanın bir mücadele tarzı ile  demokratik hak ve özgürlüklere yöneltilen anayasa ve hukuk dışı saldırıların göğüslenemeyeceğini ortaya koyuyor. 

Meclisteki ve Meclis dışındaki demokrasi güçlerinin, artan işsizlik ve yoksulluğa karşı halkçı bir seçenek etrafında ortak bir mücadele hattı oluşturması acil önem taşıyor.  Hayatın başka türlü de sürebileceği konusunda farklı olasılıkların görünür hale geldiği bu tarihi eşikte, neo liberalizme karşı küresel isyanlardan ilham alan, yoksulların ve emekçilerin sesi olacak bu mücadele hattı, halkın susturulamayan, susturulamayacak itirazının akacağı o büyük mecrayı yaratacak.''