Cumhurbşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İmralı görüşmeleriyle ilgili doğru bilgi verilmediği yönündeki iddiasına açıklık getiren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Hiçbir şeyden bilgisi olmadığı gibi anlaşılmasın. Detayları belki de bilmiyordu, kafasında belli bir süreç beklentisi oluşturdular. Düşünce yapısına, demokrasiye, Kürt sorununun çözüm perspektifine bakıldığında detayları bilseydi daha erken bitirirdi süreci. Kürt sorununun çözümünden PKK'nın silahları bırakmasını anlıyor, başka hiçbir şey anlamıyor. Kürtlerin hakları ile ilgili ya da Türkiye'nin demokrasi sorunları ile ilgili kafasında hiçbir proje olmadığı ortaya çıktı" dedi.
Syriza heyetini TBMM'de kabul eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, heyeti Türkiye'de görmekten ve meclis grubunda ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirterek, "Bizler gibi Yunanistan halkı da zor günlerden geçiyor. Syriza tam da bu zor günlerde ciddi bir sorumluluk üstlendi ve sadece Yunanistan'da değil, dünyanın genelinde büyük bir heyecan yarattı. Sol adına, yoksullar adına Syriza'nın yarattığı umudun başarıya dönüşmesini arzuluyoruz. Yunanistan ve Türkiye toplumu arasında çok daha iyi ilişkiler kurulması gerekiyor. Bunun için Syriza'nın hükümet olması büyük bir avantaj gibi görünüyor. Hem Sayın Çipras'ın hem partisinin sorunların çözümü konusundaki cesur yaklaşımları, Türkiye-Yunanistan arasındaki Kıbrıs sorunu başta olmak üzere birçok sorunun çözümüne faydalı olacaktır. HDP olarak Syriza ile kurumsal daha iyi ilişkiler geliştirmeyi arzuluyoruz" dedi.
"Erdoğan, İmralı görüşmelerini daha detaylı bilse süreci daha erken bitirirdi"
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Demirtaş, ABD'de yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a İmralı ile ilgili görüşmelere yönelik doğru bilgi verilmediği yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Kendi heyetinin kendisini çok kapsamlı bilgilendirmediğini düşünüyorum. İmralı'daki görüşmelere biz bizzat katılıyorduk, bizim avantajımız buydu. Bütün detayları ile konuya hakim oluyorduk. Konu kendisine kısa, özet ve kendisinin hoşuna gideceği şekilde aktarılıyordu. Hiçbir şeyden bilgisi olmadığı gibi anlaşılmasın. Detayları belki de bilmiyordu, kafasında belli bir süreç beklentisi oluşturdular. Farklı olsaydı tutumu değişir miydi bunu bilmiyorum. Düşünce yapısına, demokrasiye, Kürt sorununun çözüm perspektifine bakıldığında detayları bilseydi daha erken bitirirdi süreci. Kürt sorununun çözümünden PKK'nın silahları bırakmasını anlıyor, başka hiçbir şey anlamıyor. Kürtlerin hakları ile ilgili ya da Türkiye'nin demokrasi sorunları ile ilgili kafasında hiçbir proje olmadığı ortaya çıktı. Kendi heyeti de İmralı'da ve Ankara'da yaptığımız tartışmaların detaylarını kendisine aktarmamış olacaklar ki 'ne müzakeresi' demeye başladı. Dolmabahçe mutabakatındaki 10 temel ilkeye 'bunlar nereden çıktı' demeye başladı. Oysa o tartışma süreçlerinin hepsi bizlerin katkısıyla ve bilgimiz dahilinde oluşturulmuş süreçlerdi."
"Öcalan aylardır tecrit altında tutuluyor, görüşlerini öğrenme imkanımız yok"
Demirtaş, başkanlık sistemi konusunda Öcalan ve HDP arasında bir görüş ayrılığı olup olmadığı sorusuna, "Öcalan aylardır tecrit altında tutuluyor. Kendi görüşlerini öğrenme imkanımız yok. Ama o günkü tartışmalara dair biz farklı görüşte değildik. Kendisi demokratik bir sistemin desteklenebileceğini belirtti. Baskıcı bir sisteme karşı direniş içinde olacaklarını belirtti. Bugün biz de farklı bir şey söylemiyoruz. Tek adam sistemi, diktatörlük, ismine 'başkanlık' da deseler, 'partili Cumhurbaşkanı' da deseler biz baskıcı tek adam sistemine karşıyız, bu konuda Öcalan ile farklı düşünmedik hiçbir zaman" cevabını verdi.
"Figen Hanım'la görev değişikliğine açığız ama örgütümüz bunu istemiyor"
Demirtaş, HDP Eş Genel Başkanlığından ayrılacağı yönündeki söylentilere şu şekilde cevap verdi:
"Partide böyle bir tartışma yok. Görev değişimi konusunda Figen Hanım da ben de tartışmaya açık olduğumuzu belirttik. Partimiz bunu tartışmıyor. Partimiz ikimizin de görevde kalması konusunda ısrarcı davranıyorlar. HDP çok iyi bir noktaya geldi ama Türkiye kötü bir noktaya gidiyor. Türkiye için daha iyi ne yapabiliriz HDP'de bu tartışılıyor. Hatırlanırsa 1 Kasım için AKP'nin seçim sloganı 'İstikrar için tek başına iktidar' idi. 1 Kasım'dan bu yana Türkiye istikrar yüzü görmüyor. İçeride ve dışarıda sadece istikrarsızlık var. Artık HDP Türkiye için çok daha önemli bir parti ve siyasi harekete dönüşmüş oldu. Biz Eş Genel Başkanlığı değil, bu partiyi daha fazla ne kadar büyütebiliriz bunu tartışıyoruz.”
"Çok sayıda diyalog kanalı varken, savaşta ısrar etmek AKP tarzı çılgınlıktır"
Türkiye'nin Musul'a asker göndermesine değinen Demirtaş, bunların hepsinin gerilimi ve savaşı esas alan dış politika hamleleri olduğunu bildirdi. Türkiye'nin Davutoğlu yönetiminde giderek savaşa sürüklenen ülke durumuna geldiğini ileri süren Demirtaş şöyle devam etti:
"Başından beri Davutoğlu hükümeti savaşçı bir politika izlemiştir. Suriye'de ve içeride bu şekilde davranmıştır. AKP Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklemekte kararlıdır. Musul'daki askerin varlığı da Suriye'deki iç savaşa Türkiye'nin dahli de Rus uçağının düşürülmesi de budur. Biz bu politikaları yanlış görüyoruz. Çok sayıda diyalog kanalı varken, savaşta ısrar etmek AKP tarzı çılgınlıktır. Kürt sorunu dahil şu anda Kürt sorunu ile ilgili diyalog kanalları sonuna kadar açık ama bunu kullanmıyor, her gün içeride ve dışarıda operasyon yapıyor. Suriye'de Kürtlerle ilgili diyalog kanalları açık ama bunu yapmıyor. Bu Musul için de geçerlidir. Orada Türkiye'nin diyalog kanalı üzerinden işbirliği yapabileceği güçler var, onu yapmak yerine doğrudan asker bulundurarak savaş ve gerilim politikası yürütüyor."
"Hükümet devletçi, biz halkçıyız; baskıda ısrar ederlerse biz de direnişte ısrar ederiz"
Demirtaş, ABD ziyaretinde çözüm sürecinde diyaloğun devam etmesinin dile getirildiğinin anımsatılması üzerine, "AB üyesi devletler de bu konuda ısrarcıdır. Dünyanın tamamına yakını Türkiye'de müzakere isterken AKP savaş istiyor. Başbakan 'O hendekleri kazanları hendeklere gömene kadar devam edeceğiz' diyor. Bu çılgınlık politikasıdır. Her gün katliam yaşayan bir ülkeye dönüştük. Ankara, Suruç, Diyarbakır katliamların daha failleri bile bulunamadı. Suruç katilleri serbest, katledilenler tutuklanıyor. Türkiye'nin istikrarı bu. Yeniden müzakere masasına dönülmesi lazım. Trafikte ters yolda giden tek araç AKP'nin aracı. Hükümet baskıda ısrar ederse biz de direnişte ısrar ederiz" dedi.
'Çatışmalar devam ederse HDP nasıl bir politika yürütecek?' sorusu üzerine Demirtaş şunları söyledi:
"Bu baskı politikasında asla hükümetin yanında olmayız. Sokağa çıkma yasağı gibi faşizan uygulamalarda biz halkın tarafındayız. Hükümet savaş yanlısı biz barış yanlısıyız. Hükümet devletçi, biz halkçıyız. Hükümet baskıda ısrar ederse biz de direnişte ısrar ederiz. Hükümet müzakere yolunu seçerse HDP desteklemeye hazır. Biz her ikisine de hazırız. Halk haklıdır, hükümet haklı değildir. Bu zulmü durduracağız."