T24 Haber Merkezi
DEM Parti'nin İstanbul adayı Meral Danış Beştaş, katıldığı canlı yayında, 'Seçimlere birkaç gün kala CHP adayı İmamoğlu'na destek için yarıştan çekileceği' iddialarına yanıt verdi. "Ne kadar oy alırsam alayım adaylıktan çekilmeyeceğim" diyen Beştaş, "Çekileceğim yarışa da girmem. Son güne kadar çalışmamızı yürüteceğiz" ifadelerini kullandı. Ayrıca Beştaş, kent uzlaşısı ile ilgili olarak, "Kent uzlaşısı kapanmış bir konu. Listeler verildikten sonra kapandı" dedi.
Habertürk'ün ‘HDP ambargosu’nu ikinci kez kaldırmasıyla Beştaş, Habertürk TV canlı yayınına katılarak kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Daha önce ‘Kamu kuruluşu değiliz’ diyerek dönemin HDP’sine ambargo uyguladığını açıkça ifade eden Habertürk, bu uygulamayı geçen cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde olduğu gibi bu yerel seçimler öncesinde de kaldırdı. Kanal, bu ambargoyu 31 Mart Yerel Seçimleri öncesi ikinci kez kaldırmıştı.
Habertürk'ün aktardığına göre Beştaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Aslolan seçime kendi kimliğimizle girmek"
"Biz bir siyasi parti olarak tabii ki seçimlere gireriz. Bu bütün seçimler için söz konusu. Şu anda Meclis'in üçüncü büyük partisiyiz. Her ne kadar kayyım atansa da kazandığımız belediyelerimiz var. Meşru ve doğal olanı her partinin seçimlere girmesidir. Bu biraz da Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili çokça konuşuldu. İttifaklar zorunlu hale geldi. Biz 2019'da bir defaya mahsus karar aldık. O her zaman ilelebet karar değil neticede. Demokrasinin önünü açmak için karar aldık. Kaybettirmek, kazandırmak üzerine bir stratejik yaklaşımdı. Dönemsel atmosferi, siyasal durumu, mevcut tıkanıklığı, kurullarımızın çok yoğun tartışmalarıyla böyle bir karar aldık. Bugün bir parti olarak seçime girme karar aldık. Aslolan partilerin yarışmasıdır. O bir istisnaydı. O dönem için stratejik karar aldık. Bu döneme gelince sonuçta kararımız bu. Normale döndük tırnak içinde söylüyorum. Aslolan kendi kimliğimizle girmek.
"Kürtler seçim döneminde tartışılıyor"
Çokça bizsiz biz tartışılıyor. Şimdi yasal kıskaçtan dolayı ismimiz değişti. DEM Parti her gün kesintisiz yaygın medya tarafından konuşuluyor. En fazla 'DEM Parti kime kazandıracak, kime kaybettirecek, iktidarla mı anlaştı?' gibi çokça büyük ve yaygın tartışma var. Politik olarak rahatsız edici yönü şu; seçim dönemlerinde partimiz daha çok konuşulur olur. Seçim dönemi bitince varolan baskılar, hukuksuzluklar, tutuklu olan arkadaşlarımız, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak... Kışanak şu anda Kandıra Cezaevi'nde. 7 yıllık azami tutukluluk süresini çoktan geçirdi ama Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı kampanyasını yürütemiyor. Mesela kayyıma karşı güçlü destek ve dayanışma görmediğimizi söylemiştim. DEM Parti tabii ki Türkiye'nin partisi. En çok oyu Kürtlerden alıyor. Kürtler seçim döneminde tartışılıyor. En çok Kürtlerin oyu önemseniyor. Kime oy verecekler meselesi... Sadece seçim dönemlerinde değil, DEM Parti'nin politikasının, yol haritasının, Türkiye toplumu için nasıl bir model öngördüğünü anlatmak istiyoruz. Biz neticede bir iddia ile geldik İstanbul'a. Büyükşehir belediye başkanlığına eş başkanla listelerle giriyor ve mücadele ediyoruz.
"Eğer gerçekten birilerine kazandırmak isteseydik aday çıkarmazdık"
Bir kere Başak Demirtaş'ın aday olmaması meselesini kamuoyuyla paylaştık. Selahattin Başkan da uzun metin yazdı. Konuya dair görüşlerini ifade etti. Başak da neticede partimizle mutabakat halinde aday olmayacağını ifade etti. Bu tek taraflı alınan karar değil. Sevgili Başak, Selahattin Bey bizim dostlarımız ve yoldaşlarımız. Aynı partideyiz. Aday olabileceğini açıkladığında kamuoyundaki tartışmaları bir hatırlayalım derim. Hakikaten siyasetin dibini gördük. Korkunç linçlemeler, eleştiriler, başka başka saldırılar gündeme geldi. Siyaset, ticaret gibi görüldü. Hiçbir arkadaşımızı tırnak içinde söylüyorum malzeme ettirmeyiz. Selahattin Demirtaş'ın tahliye olması için eşini aday gösteriyoruze kadar gitti. Biz herkesin özgür olduğu Türkiye hayaliyle bir şeyler yapıyoruz. Bu meseleden partimizin bilgisi vardı. Oturuldu uzun uzun konuşuldu, karşılıklı ortaklaşıldı. Eğer gerçekten birilerini kazandırmak isteseydik aday çıkarmazdık.
Söz konusu olan Başak ya da Meral değil. Biz kazanmak için yola çıkıyoruz. 'Oy oranları belli, nasıl olsa kazanamayacaksınız' denilebilir. Bizim için siyaset illa İBB koltuğuna oturmak değil. Bizim için kazanmak şu anda sizinle konuşmak. Bugün Hacıahmet'e gittik, kucaklaştık. Bizim için kazanmak Türkiye'ye hakikati anlatmak. Bu nedenle bu adaylık oldu. Bu soruya en net yanıtı şöyle verebilirim; sevgili Başak'la benim kıyaslanmam kötü bir şey. Gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim, İstanbul seçmeni o pusulada Başak Demirtaş'ı görse de Meral Danış Beştaş'ı da görse mührü basacak. Bizim aramızda ayırım yok. Bu tartışmaları yürütenlere bunu söylemek istiyorum.
"Kürt seçmen diye ayırmak bile ayrımcılık"
Bir kere kimsenin aracısı değiliz. Kendi seçmenlerimizle, hedef kitlelerimizle de, bize oy vermemiş milyonlara da hitap etmek istiyoruz. İzmir, Adana, Bursa'da bütün büyükşehirlerde adaylarımız var. 'Kürt seçmenle aramıza kimse giremez' meselesi değil sorun. Zaten arada kimse olmamalı. Hepimiz seçmene doğrudan temas etmeliyiz. Kürt seçmenlerini bence, zamanında insan haklarına çalışmış birisi olarak söyleyeyim, bir kere Kürt seçmen diye ayırmak bile ayrımcılık. İnsanlık politik tercihleriyle tartışmalı. Doğru, Kürtler ayrımcılığa uğruyor, talepleri ve dertleri var. Biz Meclis'te 3 cümle Kürtçe konuşamıyoruz. Kürtler ne istiyor? Bunu tartışmak lazım. Tersine seçim döneminde 'Kürt seçmen nasıl oy verecek?' bunu tartışıyoruz.
"Muhafazakâr seçmende iktidara büyük tepki var, Burcu Köksal ırkçı söylemde bulundu"
Ben dördüncü hafta İstanbul'dayım. Sahadayız. Hakikaten herhangi bir kayışı gözlemlemedim. Seçmenlerimizle uzun uzun konuşabiliyoruz. Hakikaten Türkiye siyasetini izleyen, kimin ne amaçladığını bilen bir yerden bu sorular soruluyor. Çokça yayın yapan kanal var. Biz kazanmak için yola çıktık. Biz kendi oyumuzu istiyoruz. O kayışı önlemek için sonuçta bir kampanya yürütüyoruz. Kayış olma ihtimalini tırnak içinde söylüyorum, neticede bu dayanışmayı, toplumsal kesimlerle nüfusla temas ederken tabii ki oy ve destek istiyoruz. Muhafazakâr seçmende iktidara büyük tepki var. Erzurum'da da, Diyarbakır'da da, Mardin'de de görüyorum. Dini hassasiyetler açısından Kürtlere yapılanlar zulüm olarak görülüyor. Burcu Köksal bölücü, ırkçı söylemde bulundu. Bu tepkileri görüyoruz. Kürtlerin de politik tercihlerini yaparken kendilerine yaklaşımı dikkate aldıkları gibi kendileri de bunları gözlüyorlar.
Neticede biz en yüksek oyu almak için girdik seçimlere. Doğrusu hayatın kendisi baskı uyguluyor zaten. Bu çalışmalar, tartışmalar. Özel olarak bu konuda etkilenme halimin olduğunu söyleyemem. Olmazsa olmaz 'Prestijimiz için şu kadar oy almalıyız'dan ziyade yapabileceğimiz en yoğun ve yaygın çalışmayı yapmak. Mümkünse İstanbul'un her yerine kendimizi ifade etmek. Bu konuda oy olarak geri dönüşleri alabilmek oy olarak, söz olarak, destek olarak. Hedefimiz bu.
"Hiçbir zaman DEM seçmeninin oyu tahmin edilemez"
Anket çalışması yaptırmadık, ileriki günlerde düşünebiliriz. Bütün anket firmaları bize çalışıyor. Hiçbir zaman DEM seçmenin oyu tahmin edilemez. DEM Parti üzerinden maalesef 4 Kasım 2016'dan beri kesintisiz baskı politikasıyla karşı karşıyayız. 2019'da Demirtaş Edirne'de. 2023'de, 14-28 Mayıs'ta Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak Kandıra'da. İlk defa Anayasa değişikliğiyle bu parlamentoda milletvekilleri tutuklandı, siyasi davalarla. Onların içeride kalmaması gerekiyor. Seçmen bunu görüyor. Başka motivasyonlarla da hareket edebilirler. Biz barış siyaseti yürütüyoruz. Şu anda binlerce insan cezaevinde. Aslında zigzag, biraz da tutarsızlık demeyim de, yerel seçimlerin bir etkeni oluyor. Bölgede muhtarlar bile etkiliyor. Muhtarlar oyu kendi köyüne taşıyor. Sonuçta İstanbul'daki yaşamını kolaylaştırmak açısından tercih değişebilir.
"Bu seçim sadece İstanbul seçimi değil"
Yerel seçimlerde oy oranları değişir. Aday farkı, hitap ettiği kitle değişebilir. Ankara buna örnektir. Bu doğasında var. İstanbul seçmeni neticede bazı konularda farklı düşünüyor olabilir. Bu seçimde şunu söylemek istiyorum. Bu seçim sadece İstanbul seçimi değil. Biz bu seçimde yürüttüğümüz politika açısından çok güçlü şekilde varlığımızı ortaya koyuyoruz. Barış siyaseti yürütüyoruz. Demokratikleşmenin olması için varlığımız çok önemlidir. Kürtlerin yaşadığı şehirlerde çok önemli bir şey var; seçmen taşıma. Muhalefet de yanımızda durmuyor. İktidar taşıdı da. Siirt'te 8 bin oy taşınmış. Demem o ki, yapılanlar karşısında İstanbul, Diyarbakır, Siirt'te de her yerde oyumuzu kendimize verelim.
"Bu seçimde hiç kimseyle ittifak yok"
Kent uzlaşısı partiler arasında olmuyor. Daha çok yerelden bize akan talepler. Mesela Adana, Mersin. Esenyurt, Mersin için söyleyeyim. Yerel yapılarda STK'lar, kadın yapıları diyorlar ki, 'Burada uzlaşalım, belediye meclis üyeliklerinde uzlaşalım.' Bu konuda öneriler çıkıyor. Bizim partiden de adaylar var, diyelim CHP'den de var. İki partiyle ilgisi olmayan ama belediye meclisinde yer almak isteyenler var. Burada altını çizerek söylüyoruz, ittifak değil diyoruz. Bizim bu seçimde hiç kimseyle ittifak yok. Olsa gönül rahatlığıyla söyleriz. 2019'da ittifaksız bir şekilde desteğimizi ilan ettik? İktidara karşı kazanabilecek muhalefet gücü olarak ilan ettik. Şu anda böyle bir ilanımız var mı? Biz adayız. Ben bir adayım. Gece gündüz çalışıyoruz sokaklarda. Oy almak ve seçmenimizi konsolide etmek için. Kent uzlaşısı, demokrasi ittifakı gibi geçmişte çok yaptık. 14-28 Mayıs'ta Özgürlük İttifakı olarak girdik. Biz dostlarla, STK'larla, demokratik dinamiklerle birlikte yürümeyi çok önemsiyoruz.
"Başka bir partiye oy istemedim, istemem de"
Esenyurt halkı bizim seçmen ve bütün Esenyurtlulara çağrı yapıyorum, büyükşehirde bize verin. Bizim ilçe örgütü bunun için çalışıyor şu anda. Büyükşehirde yarışıyoruz. Ben sadece kendi çalışmamızı yürütüyorum. Adayımız olmadığı ilçeler var. Esenyurt'a mitinge gittim. Başka bir partiye oy istemedim, istemem de. Ben büyükşehir belediyesi eş başkan adayıyım. Kendime oy istiyorum. Uzlaşı gereği bizim partiden belediye meclis üyesi olanlar o çalışmayı yürütecekler tabii ki.
"Ankara'da bir kent uzlaşısı yok"
Esenyurt dışında stratejik denklem yok. O listelerde kim var, kim yok bilmiyorum. Bizim aday çıkardığımız ilçeler burada. Buralarda ve diğer bütün ilçelerde çok yoğun İBB çalışmasını güçlü yürütüyoruz. Çünkü bu yarışta varız. Esenyurt'ta kent uzlaşısının başarıya uzlaşmasını isteriz tabii ki. Mersin'de yine bunu isteriz. Burada bir pazarlık yok. Olsa niye aday çıkaralım? Niye yarışalım? Neticede İzmir'de de görüşmeler oldu. Sonuçta bir neticeye ulaşmadığımız için adayımız var. Ankara gözümüzün önünde, İstanbul'da da böyle. Biraz da gücü bölmeme, büyükşehire yoğunlaşma. Bir yanlış anlaşılma olmuş, Ankara'da bir kent uzlaşısı yok.
"Kent uzlaşısı konusu listeler verildikten sonra kapandı"
Kent uzlaşısı kapanmış bir konu. Listeler verildikten sonra kapandı. Adaylıktan çekilmeyeceğim. Bu konuşuluyor. İşin kötü tarafı zaman zaman istisna da olsa halk arasından da soruluyor. Televizyonda tartışıldığı için. 'Son üç gün, son hafta çekilecekmiş' gibi bir heyula dolaşıyor. Çekileceğim bir yarışa girmem. Ne kadar oy alırsak alalım, son güne kadar çalışmamızı yürüteceğiz. Sandıkların başında olacağız. Tabii ki bu konuda bütün seçmenlerimizden de destek bekliyoruz.
İstanbul'a dair bildirgemizde çok çalıştık. Prof. Naci Görür'le bir araya geldik. Tabii ki dirençli kent. Bu konuda çözüm yöntemlerini yazdık. Deprem, ulaşım, kentsel dönüşüm... Biz yerinden dönüşümü savunan bir partiyiz. İstanbul'u hakikaten dert ediniyoruz. İstanbul'daki sorunlar bizim sorunlarımız. İstanbul'da tek kadın adayım ben. Eş başkan adayıyım. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe. Ve İstanbul'u İstanbullularla yönetmek. 17 Mart'ta Yenikapı'da Nevroz Bayramı'nı kutlayacağız. Herkesi davet ediyorum.