T24 - Uluslararası denetim, vergi ve kurumsal finansman kuruluşu Deloitte’un kısa adı BOTAŞ olan Boru Hatları ile Taşımacılık A.Ş'de uzun yıllar yöneticilik yapan uzman Erdinç Özen ile birlikte hazırladığı rapora göre, Türkiye’nin gaz alım anlaşmalarına yönelik arz çeşitliliği yaratılması amacıyla uzun vadeli strateji oluşturmasını İran, Türkmenistan ve Irak gibi ülkelerin durumunun belirsizliği engelleyebilir. Raporda, 2012'de önemli gelişmeler olacağı belirtiliyor.
"Türkiye doğal gaz piyasası; beklentiler, gelişmeler 2012" başlıklı raporunu yayımlayan Deloitte Türkiye, bu raporunda doğal gaz piyasasını çok geniş bir açıdan ele alıyor. Rapor, doğal gaz piyasasında 2001 yılından bu yana olan gelişmelere, doğal gaz sektörüne ilişkin risklere, sektör liberalizasyonu için atılması gereken adımlara ve arz-talep projeksiyonlarına dikkat çekiyor.
Bu projeksiyonların başında 2035 yılında Çin’in AB ile birlikte en büyük doğal gaz ithalatçısı olacağı öngörüsü geliyor. Ayrıca boru hattı ile ithalatta kısa dönemde Rusya, Türkmenistan ve Kazakistan’ın ön plana çıkacağının belirtildiği raporda, uzun vadede ise İran’ın ön plana çıkabileceğine dikkat çekiliyor.
Raporda öne çıkan bir diğer unsur ise bölgeler arası doğal gaz ticaretinde LNG’nin en büyük paya sahip olduğu. LNG ticaretinin 2020 yılı itibarı ile 540 bcm’e ulaşacağı tahminin yer aldığı raporda, Çin, Hindistan ve Japonya’dan gelecek olan taleplerin LNG ticaretini daha da arttıracağı öngörülüyor. Türkiye’nin gaz alım anlaşmalarına yönelik uzun vadeli strateji oluşturmasının önünde ise İran, Türkmenistan ve Irak gibi ülkelerin durumunun belirsizliği bir engel oluşturuyor.
LNG’ye olan talep, üretici ülkeler lehine artıyor
2014 yılı sonuna gelindiğinde, yürürlükte olan uzun dönemli kontratların sağladığı arz imkanı yıllık 47,8 bcm olup (2011 yılı sonu itibarı ile sona eren BOTAŞ’ın 6 bcm’lik Rus batı hattı kontratının özel sektör kuruluşlarınca devralınacağı varsayılmıştır), bu yıl itibarı ile sona eren Cezayir ile 4 bcm’lik LNG alım kontratının uzatılıp uzatılmayacağı belirsizliğini koruyor. Dünyada LNG’ye olan talebin üretici ülkeler lehine arttığı ve Türkiye’nin uygun fiyat koşulları ile bu kontratı devam ettirme şansının riskli olduğu görülüyor.
EPDK’nın 2012 yılı doğal gaz talep tahmini yıllık %10’luk artışla 48,5 bcm seviyesinde
2015 yılı talep düzeyi için BOTAŞ’ın tahmini 49,8 bcm olarak yer alıyor. 2011 yılında doğal gaz tüketimi yıllık bazda %15’lik artarak 43,8 bcm olarak gerçekleşti. Rekor seviyedeki bu gerçekleşme dikkate alındığında 2015 yılında tüketimin BOTAŞ tahminin üzerinde gerçekleşmesi oldukça olası gözüküyor.
Evsel tüketicilerin sayısında önümüzdeki dönemde de önemli artışlar olacağı, doğal gaz yakıtlı elektrik üretim tesislerinden 2012, 2013 yılları itibarı ile toplam tahmini 3.000 MW civarında bir ilave kapasitenin devreye gireceği, sonraki döneme ilişkin de halen yatırım kararı kesinleşen önemli bir kapasite artışı, sanayi üretiminde beklenen artışlar, refah düzeyinin artması ile birlikte kişi başına elektrik tüketimininde artacağı dikkate alındığında, talep artışı açısından sürpriz bir sonuç beklenmiyor.
Çalışmalara göre mevcut kontratların arz/talep dengesi açısından yetersiz kaldığı sonucu ortaya çıkıyor. Ocak 2012’de arz kaynaklarında yaşanan kesintilerin de güçlendirdiği arz sıkıntısı, arz/talep dengesine dikkati çekiyor. Her ne kadar talebin artış hızı belirleyici olacaksa da belli senaryolar değerlendirildiğinde Deloitte tarafından yapılan analiz çalışmaları da benzer sonuçları ortaya koyuyor.
Kış döneminde gaz arzında yetersizlik muhtemel bir risk olarak ortaya çıkıyor
Bu tespitler ışığında, önümüzdeki birkaç yıllık dönem dikkate alındığında, BOTAŞ’ın Tuzgölü Yeraltı Depolama Tesisi’nin inşası ile TPAO’ya ait Silivri ve Değirmenköy Yeraltı Depolama tesislerinin depolama ve günlük çekiş miktarlarının artırılmasına yönelik yatırımların tamamlanmasına kadar kış dönemlerinde gaz arzında yetersizlik muhtemel bir risk olarak ortaya çıkıyor. Depolamaya ilişkin yatırımların tamamlanma hedefleri 2016 yılı olarak belirlenmekle birlikte bu tür büyük ölçekli yatırımlarda gecikmeler her zaman karşı karşıya kalınan bir risk olarak görülüyor.
Bu çerçevede kısa vadede alım kontratlarına dair günlük azami taahhüt miktarları üzerinde gaz alım imkanlarının araştırılması, TPAO’nun yeraltı depolama tesislerinden geri üretim miktarının maksimize edilebilmesi için çalışmaların öncelikli olarak ele alınması ve elektrik sektörü tarafında doğal gaz yakıtlı elektrik santrallerinin kış dönemlerinde tam yükte çalıştırılmasına ihtiyaç göstermeyecek düzenlemelere (alternatif yakıta geçiş, ithalat gibi) gidilmesi alınabilecek tedbirler arasında sayılabilir.
Hareketlilik 2012’de de devam edecek
Doğal gaz sektöründe son aylarda yaşanmaya başlanan hareketliliğin 2012’de devam edeceği öngörülen rapora göre, Doğal Gaz Piyasası Kanunu’nun sektör liberalizasyonuna ilişkin etkin bir yol haritası ortaya koyacak şekilde tadil edilmesi beklentisinin biran önce yerine getirilmesi gerekiyor.
Etkin piyasa yerinin olmazsa olmazı tedarik zincirinin her adımında maliyet bazlı fiyatlandırma yapısının tesis edilmesi ise dikkat çekilen bir diğer konu. Ayrıca piyasa faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla depolama tesislerine ilişkin yatırımların hayata geçirilmesi ile liberalizasyon açısından atılması gereken en önemli adımlardan biri BOTAŞ’ın ayrıştırılarak sistem işletmecisinin bağımsızlığını kazanması da rapordaki öneriler arasında yer alıyor.