Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye sınırında meydana gelen olayların, Suriye'deki krizin Türkiye'yi ne kadar etkileyebileceğini gösterdiğini belirterek, "Derhal ve süratle BM Güvenlik Konseyi, eğer BM Güvenlik Konseyi olmanın gereğini yapacaksa, an bu andır" dedi.
Davutoğlu, MÜSİAD Konya Şubesi, Konya Sanayi Odası, Konya Ticaret Borsası ve Konya Ticaret Odası tarafından Ankara'da düzenlenen "Konyalı Bürokratlar ile 8. Geleneksel İftar Buluşması"na katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, Suriye sınırındaki Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde meydana gelen olaylara değinen Davutoğlu, Suriye'deki krizde bazen Türkiye'nin sınırına kadar gelen çatışmalar yaşandığını belirterek, Resulayn'daki çatışmalarda seken ve Ceylanpınar'a yansıyan atış sırasında hayatını kaybeden gence Allah'tan rahmet diledi.
Davutoğlu, "Bu, Suriye'deki krizin bizim vatandaşlarımızı ve bizi de ne kadar etkileyebileceğini gösteren çarpıcı bir tablo. Bir kez daha uluslararası topluma çağrıda bulunuyoruz; derhal ve süratle BM Güvenlik Konseyi, eğer BM Güvenlik Konseyi olmanın gereğini yapacaksa, an bu andır. Suriye'deki bu acımasız katliama dur demenin vakti çoktan gelip geçmiştir. Yoksa, başta BM Güvenlik Konseyi'nin misyonu olmak üzere birçok uluslararası misyonun anlamı kaybolur" diye konuştu.
'Ülkemizi türbülansa sokmak istediler'
Davutoğlu, çözüm sürecine de değinerek, Türkiye'nin otuz yıldır belki de en huzurlu yazı ve ramazanı yaşamak için hazırlandığını, çözüm sürecinin 30 yıldır ülkenin ayağına takılmak istenen pranganın kırılması anlamına geldiğini söyledi. Türkiye'nin böyle güzel bir döneme hazırlandığı günlerde yaşananlara dikkati çeken Davutoğlu, mayıs ayında ülkenin bir türbülansa sokulmak istendiğini, bir çevre meselesiymiş gibi lanse edilerek gösterilere başlandığını ifade etti.
Davutoğlu, "Böyle bir kaygıdan hareket ettikleri intibaını vererek ülkemizi öyle bir türbülansa sokmak istediler ki, bu türbülansa sokma çabasında dışarıda uluslararası medya öyle bir kampanya yürüttü ki, sanki on yıldır başarıdan başarıya koşan ekonomimiz, on yıldır hiç sarsılmayan siyasi istikrarımız ve hele hele bu sene iç barış ve huzur anlamında daha da kenetlenmiş olan o birlik beraberliğimiz bir sıkıntıya, bir krize, bir kaosa düşecekmiş gibi bir intiba yayılarak bu ülkenin algısını olumsuz yönde dışarıya yansıtmak istediler, ama başarılı olamadılar, olamayacaklar" diye konuştu.
Demokratik ülkelerde gösteri ve muhalefet etme hakkının her zaman bulunduğunu, her türlü görüşün barışçıl yolla ve kanunlar ışığında, hukuk devleti ve kamu düzeni eşliğinde ortaya konabileceğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Hükümetler, iktidarlar olarak sorumluluğumuz müsamaha göstermektir ve aynı zamanda bu haklara herkesin riayet etmesini sağlamak üzere tedbir almaktır, ama bu hakkı kullanırken, bu hakkı kullanımın ötesine geçerek vandalizm yapmak bu ülkenin on yıldır, başta Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün devlet erkanıyla gece gündüz çalışarak inşa ettiğimiz yeni Türkiye imajını yerle bir etmeye çalışmak kimsenin haddi değil" dedi.
Ramazanda farklı kanaatlere sahip dostlarla ve komşularla kucaklaşma çağrısında da bulunan Davutoğlu, "Gelin farklı düşünsek bile, farklı siyasi görüşlere sahip olsak bile, farklı anlayışları benimsesek bile bu ülkeye zarar verecek bu faaliyetler karşısında beraber olalım. Görüş ayrılıklarımızı, parti farklılıklarımızı, siyasi ihtilaflarımızı her zaman demokratik bir şekilde dile getirelim ama bu farklılık üzerinde bu ülke hakkında oyun oynamak isteyenlere, tuzak kurmak isteyenlere fırsat vermeyelim. Hepimiz aynı geminin içindeyiz ve bu gemi emin olunuz, uluslararası ilişkiler anlamında Hz. Nuh'un gemisi gibi derman ve sığınak arayanların sığındığı bir gemidir" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, bugün başı sıkışanların, ellerinden tutacak merhamet ve güç sahibi bir devlet olarak Türkiye'yi gördüklerini vurgulayan Davutoğlu, "Bundan sonra Türkiye'nin kaderi aynı zamanda bütün bir gönül coğrafyamızdaki her bir kardeşimizin kaderiyle özdeşleşmiştir" dedi.
Konyalı bürokratların iki yıl önce düzenlediği iftar yemeğinde Somali'nin gündemde olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Şimdi Türkiye'nin merhametini, şefkatini ve kudretini görmek isteyenler Somali'ye gitsinler, Mogadişu'da iki yıl içinde Türkiye'nin neleri Somalili kardeşlerimizle paylaştığını görsünler" ifadesini kullandı.
Geçen yıl da Myanmar'da yaşananları konuştuklarını anımsatan Davutoğlu, "Büyük bir heyetle Arakan'a Rohingya Müslümanlarının acılarına merhem olmak için giden ilk uçak da bizim uçağımızdı. Gurur duyduk, iftihar ediyoruz ve bundan sonra da nerede bir mazlum varsa ramazanın hakkı için ve Allah'ın huzurunda söz vererek diyoruz ki, biz orada olacağız" diye konuştu.
"İki sene önce Somali'de, geçen sene Myanmar'da çarpan kalbimiz bugün, geçen iki senede olduğu gibi, Suriyeli kardeşlerimizle, Mısırlı kardeşlerimizle çarpıyor" diyen Davutoğlu, bu ramazanın ilk iftarını ailesiyle birlikte Nizip kampında Suriyelilerle yaptığını belirtti. Bugün 200 bin Suriyelinin kamplarda, yaklaşık 300 bininin de Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde misafir edildiğini kaydeden Davutoğlu, "Şu anda biz burada bu şartlarda güzel bir iftar sofrasında buluşmuşken, Humus hava bombardımanı altında" dedi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buna tahammül göstermek mümkün mü, buna sessiz kalmak, bu acılar karşısında Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmak mümkün mü? Onlar da biliyorlar ve takdir ediyorlar ki, bütün bu acılarda Türk kardeşleri yanlarında oldular, olacaklar, olmaya devam edeceğiz. Onların yanlarında olmayanlar utansın. Yüz bin kişinin ölmesi, milyonlarca kişinin yerinden yurdundan edilmesi, on binlerce çocuğun yetim, on binlerce hanımın dul ve sahipsiz kalması karşısında sessiz kalan uluslararası toplum utansın. Biz tarihi görevimizi yapmış olmanın huzuru içinde tarihin kaydına adımızı Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak yazdırmak istiyoruz."
'Seçilmiş kişilerin ve kurumların yanındayız'
Mısır'daki gelişmelere de değinen Davutoğlu, Mısır gibi İslam dünyasının ve bölgenin en önemli ülkesinin ramazana büyük gerilimlerle girdiğine işaret ederek, "Biz ilkeli bir tavırla, yine hangi görüşe sahip olursa olsun, hangi partiden ya da kökenden gelmiş olursa olsun, sadece ve sadece seçilmiş kişilerin ve kurumların yanındayız. Mısır halkının iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini söyledik, söylemeye devam edeceğiz" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin her zaman evrensel ilkelerin ve temel değerlerin takipçisi olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Somali'deki açlara elimizi uzatırken, Suriye'de yerinden edilmiş kardeşlerimize bağrımızı açarken, Myanmar'a kimsenin ulaşamadığı diyara ulaşıp onlarla kucaklaşırken, Gazze'de, Filistin'de dökülen her gözyaşının acısını yüreğimizde hissederken, bugün Mısır'da, geçen hafta bir pazartesi sabahı şehit edilen 52 kardeşimizin acısını yüreğimizde hissederken, hangi taraftan olursa olsun her bir Mısırlının canını, malını aziz bilerek, onların gördüğü zararları yüreğimizde hissederken, aslında tek bir şey yapmak istiyoruz, ramazanın ruhuna uygun davranmak. Ramazan sadece aç kalma günleri değildir. Ramazan, bedenimizi açlıkla terbiye ederken, ruhumuzu arındırma, zihnimizi bütün fitne, fesat ve gıybetlerden arındırma ve sadece Allah rızası için her bir insana, her bir Adem oğluna, Havva kızına, dünyanın neresinde olursa olsun sahip çıkma iradesini tekrar tekrar taahhüden teyit ettiğimiz bir aydır."