Gündem

Davutoğlu: OHAL, olağanüstü psikolojiye dönüşmemeli

Eski Başbakan Davutoğlu, OHAL için 'zaruret' dedi, fakat uygulamanın 'olağanüstü psikolojiye' yol açması durumunda 'yeni bir darbe peşindekilerin iştahını kabartacağını' söyledi.

12 Ocak 2017 19:42

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM'de 15 Temmuz darbe girişimini soruşturmak için kurulan komisyonun sorularını yanıtladı.

Kendisine iletilen 25 soruyu 71 sayfalık bir makale ile yazılı olarak yanıtlayan Davutoğlu, darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hâlin (OHAL) doğru olduğunu söylerken bir uyarıda da bulundu:

"Ancak bu uygulama toplumda bir olağanüstü psikolojiye de dönüşmemelidir.

"Toplumda hayatın normal akışını etkileyen tedirginliğe ve belirsizliğe yol açan her olağanüstü hâl psikolojisi yeni bir darbe kalkışması planlamak için uygun zaman kollayan darbecilerin iştahını kabartır.

"Olağanüstü hâl uygulamaları kaosu engelleyecek seri karar alma yeteneğini artırmalı, ama kendisi hayatın normal akışını etkileyecek sonuçlar doğurmamalıdır.

"Muhtemel darbe teşebbüslerine karşı en etkili panzehir süratle normalleşmektir."

AKP Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeler sonucu Fethullah Gülen'i Türkiye'ye getirerek kontrol altına almayı istediklerini söyledi.

Bu değerlendirmenin ardından Erdoğan'ın izni ve talimatı sonucunda Eylül 2013'te ABD'de Fethullah Gülen'le bir görüşme gerçekleştirdiğini anlatan Davutoğlu, bu görüşmede "muhatabına somut mesajları doğrudan ilettiklerini" ve Erdoğan ile gerçekleştirdikleri istişare kapsamında "açık bir şekilde gerekli uyarılarda bulunduklarını" belirtti.

Davutoğlu, görüşmede Gülen'in samimi olmadığı ve zaman kazanmaya çalışır bir intiba verdiği izlenimini edindiğini ve bunu Erdoğan'la da paylaştığını ifade etti.

Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin PKK ile yürüttüğü Oslo görüşmelerinin de 2011 yılında Gülen yapılanması ve arkasındaki uluslararası odaklar tarafından basına sızdırıldığını söyledi.

Davutoğlu'na göre Gülencilerin bürokrasiye sızma çabalarının "başlangıçta tam olarak teşhis edilememesinin" nedeni ise "gerektiğinde İslami yaşantıdan vazgeçebilen bu yapıyı filtreleyemeyerek örgütsel bağlantıları olmayan mütedeyyin bürokratlarla uğraşan, irtica söylemi üzerinden İslami yaşantıyı tehdit olarak görev vesayetçi anlayıştı".

Mayıs 2016'da görevinden istifa eden eski başbakan, Gülen yapılanmasıyla ilgili kanaatlerinin yıllar içinde dört aşamadan geçtiğini söyledi. Bunlardan birincisinin 12 Eylül'ü "hayırlı bir gelişme" olarak tanımlamaları, ikincisinin 28 Şubat dönemindeki davranışları olduğunu söyleyen Davutoğlu, Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ile düşüncelerinin somut şüpheye dönüştüğünü belirtti:

"Bu yapı, bürokratik uzantıları üzerinden teşebbüs ettiği bu cüretkar hamleyle, hükümetimizin varlığından ve yürüttüğü politikalardan rahatız olan uluslararası aktörler adına, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, AK Parti hükümetine ve demokratik sivil siyasete parmak sallamaktaydı."

Davutoğlu, Gülen yapılanmasına dair kanaatlerini etkileyen diğer iki dönüm noktasının da 17-25 Aralık soruşturmaları ve 15 Temmuz'daki darbe girişimi olduğunu söyledi.

Vesayetçi eğilimler içine girdiğinden kuşkulandıkları Gülen yapılanmasının insan kaynağı devşirme merkezi olarak kullandığı dershaneleri kapatma kararı aldıklarını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin yurtdışında çok sayıda temsilcilik açmasının bu ülkelerde aktif olan Gülencilerin tekel konumunu bozduğu için rahatsızlık yarattığını ifade etti.

"FETÖ'nün PKK ile Kuzey Irak'ta temas kurarak ülkemizi zaafa uğratmaya çalıştığı istihbarat raporlarına yansımış bir husustur" diyen Davutoğlu, Gülencilerin Türkiye'yi uluslararası alanda yalnızlaştırarak önceden planladıkları darbeye uluslararası meşruiyet kazandırmak istediğini bugünden geriye bakınca gördüğünü aktardı.

Rusya'la yaşanan uçak krizine de değinen Ahmet Davutoğlu, angajman kurallarının önceden diğer ülkelere belirtildiğini, uçağın ilk uyarıldığı ve düşürüldüğü an arasında geçen 5 dakikada ek bir talimat verilmesinin imkansız olduğunu söylerken şu ifadeleri kullandı:

"Bu olayda uçağı düşüren pilotun FETÖ/PDY ile irtibatlı olup olmadığı hususuna gelince, angajman kuralları konusunda talimat veren bir Başbakanın, Genelkurmay Başkanı ya da Hava Kuvvetleri komutanının bu angajman kurallarının hangi askerimiz tarafından nerede ve ne zaman uygulanacağı konusunda öngörmesi mümkün değildir.

"Bugün bu pilot hakkında da yargı süreci işlemektedir.

"Sayın Genelkurbay Başkanımız daha sonraki görüşmemizde pilotun geçmişini ve ilişkilerini araştırdıklarını ve somut bir irtibat tespit edilemediğini bildirmiştir."

Davutoğlu'nun yanıtlarından dikkat çeken diğer kısımlar şöyle:

"Fethullahçı yapılanma, AK Parti iktidarının bütün toplum kesimlerine sağlamış olduğu özgürlük alanlarını istismar ederek toplumun diğer kesimleri aleyhine etki alanını genişletmiştir.

"Devleti ele geçirme ve devlet gücünü denetimsiz kullanma hevesine dayalı vesayetçi siyasi kültür kökten değişmedikçe, ülkemizin bu tür tehditlere karşı karşıya kalmasını engellemek güçtür.

"Darbeci zihniyet, devleti kamunun ortak mülkiyeti olarak değil, kendilerinin müstakbel mülkiyeti olarak görür ve eğer başarılı olursa devleti bir araç gibi kullanarak toplumu kendi ideolojisi çerçevesinde şekillendirmeye çalışır. Mütekebbir ve zorba devlet anlayışı devletin kamunun ortak mülkü olduğu anlayışından sapılmasıyla ortaya çıkar ve bir kesimin toplumun geri kalanına hükmetmesiyle kendini gösterir. 15 Temmuz'da millet kaderine sahip çıkarak, devletin kimsenin elinde kullanılacak bir güç değil, kamunun ortak mülkü olduğunu göstermiştir. Şimdi yapılması gereken milletin gösterdiği bu istikamette yürüyerek devletin her inançtan, etnik ve mezhebi kökenden ve toplumsal kesimden oluşan kamunun ortak mülkü olduğunu gösterecek şekilde sabırla, basiretle, tecrübeyle ve en önemlisi ortak akılla yeniden tanzim edilmesidir.

"Bu tecrübeden hareketle bürokrasiye giriş şartlarının tamamıyla rasyonel süreçlerle ve ehliyet ve liyakat esasları üzerinden tanzim edilmesi ve her türlü nepotizmden, ayrımcılıktan ve kayırmacılıktan arındırılması sağlanmalıdır."