Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Hiç lamı cimi yok, bir daha söylüyorum. Ekonomi bilen, matematik bilen herkesin anlayacağı dille söylüyorum, yine 128 milyar dolar bu damat tarafından buharlaştı. Maalesef bugün ailelerini siyasetin içine sokanlar, onları düşünmekten devleti düşünemez hale geldiler. Sonra da onların eleştirilmemesini istiyorlar. " dedi.
Davutoğlu, Muğla’da Fethiye ilçe kongresinde konuştu. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak için "Damat sıfatı başarısının önüne geçti" açıklamasına tepki gösterdi. Albayrak'ın önce milletvekiliğine, ardından da bakan olarak göreve getirilmemesi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı uyardığını belirten Davutoğlu, "Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı’na sormak isterim, iyi mi oldu. Kim kazandı. Şimdi çıkıp ailenizi savunmak adına, bu kez Türkiye’nin hazinesini tüketen, Merkez Bankası’nın rezervlerini negatife indiren bir bakanı savunmak zorunda kalıyorsunuz. Yazık olmadı mı memlekete" diye konuştu.
Davutoğlu’nun açıklamalarından bazı satır başları şu şekilde:
"Cumhurbaşkanı diyor ki, Hazine ve Maliye Bakanı çok başarılıymış, ama önündeki damat sıfatı yüzünden bunlar anlaşılamamış. Güler misiniz, ağlar mısınız?
Ben Başbakanlığı bıraktığım 2016'da Merkez Bankası'nın 118 milyar dolar rezervi vardı. 86 milyar dolar da yükümlülükleri ve borcu vardı. 32 milyar dolar net rezervimiz vardı. Peki damat ne yaptı? Damadın göreve geldiği Temmuz 2018'den ayrıldığı Kasım 2020'ye kadar brüt döviz rezervimiz 85 milyar dolara indi, Merkez Bankası borçları ve yükümlülükleri ise 133 milyar dolar. Yani eksi 48 milyar dolara düştü net rezervimiz. 32 milyar dolar net rezervimizi harcadı damat bakan. Ayrıca 63 milyar dolar ek borç yükledi. Toplamda 95 milyar dolarlık bir açığa sebebiyet verdi. Bir de ihracatçıların getirdiği dövizleri kullandı. Toplamda 128 milyar dolar bu damat tarafından buharlaştırıldı. Peki damat gitti şimdi ne durumdayız? 45 milyar dolar eksideyiz."
"Derdimiz senin damadınla değil; Türkiye'yi iflas ettiren bakanla"
Dünyanın her yerinde böyle bir Hazine ve Maliye Bakanı'ndan değil damat ne olursa olsun bunun hesabı sorulur. Cumhurbaşkanı "aileme saldırı" diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, aileni bahis konusu yapmayacak idiysen damadını Hazine ve Maliye Bakanı yapmayacaktın. Bizim derdimiz senin damadınla değil, Merkez Bankası'nı iflas ettiren bir Hazine ve Maliye Bakanı ile.
Erdoğan'a soruyorum: İyi mi oldu?
Berat Albayrak'ın ilk milletvekili olması için Sayın Cumhurbaşkanı ilk konuyu açtığında ben neredeyse kendisine yalvardım, "sizin bir yakınınızın siyasete girmesi herkese zarar verir, yapmayın" dedim. Sırf bunun için o zaman AK Parti Genel Başkanı olarak kural koydurdum, hiçbir milletvekilinin, belediye başkanının, il başkanının birinci ve ikinci derece akrabası milletvekili adayı olamayacak diye. O uygulansaydı kimse kimsenin ailesine akrabasına karışmazdı. Dinletemedim. Sonra Berat Albayrak bakan yapılmak istendiğinde yine yalvardım. Özellikle kaynak tüketen bakanlıklara getirmeyin, gereksiz spekülasyon olur dedim. Ama yine dinletemedim. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'na sormak istiyorum: İyi mi oldu? Kim kazandı? Şimdi çıkıp ailenizi savunmak adına Türkiye'nin Hazinesini tüketen, Merkez Bankası'nın rezervlerini negatife indiren bir bakanı savunmak durumunda kalıyorsunuz. Yazık olmadı mı bu memlekete? Ne gerek vardı?
"Aile siyasete girdi mi dokunulmazlığı kalkar"
Ailelerini siyasetin içine sokanlar onları düşünmekten devleti düşünemez hale geldiler sonra da onların eleştirilmemesini istiyorlar. Hayır, sokaktaki Fethiyeli esnafın, Mardinli çiftçinin feryadının sebebi olanlara söyleyecek sözümüz hep vardır bundan kaçınmayız. Tekrar söylüyorum, temiz siyaset adına bütün siyasetçiler ailelerini siyasetin ve devletin içinden çeksinler ve herkes de ailelere saygı göstersin. Ama aile siyasete girdi mi o dokunulmazlık kalkar. Siyaset ve devlet hayatında herkes hesap sorulabilirdir.
"Otoriter yolsuzluk düzenini sonlandıracağız"
Cumhurbaşkanı üç önemli bakanlığı, Eğitim, Sağlık, Kültür ve Turizm Bakanlıklarını aynı alanda büyük şirketleri olan, okulları, hastaneleri, otelleri olan üç isme emanet etti. Burada alınan kararların objektifliği konusunda insanlara teminat verebilir misiniz? Nitekim Kültür ve Turizm Bakanı'nın Kissebükü'de daha önce kendisinin bile içine sinmediğini ifade ettiği 95 dönümlük araziye yakın zamanda 25 dönüm daha eklendi. Arkadaşlar, bu olmaz. Önemli bir kamu kuruluşunun başındaki birisi o kamu kuruluşuyla iş yapan bir konsorsiyumun başına geçti, sonra da oradan ayrılıp Bakan oldu. İşte biz bu düzene son vereceğiz. Bu otoriter yolsuzluk düzenini sonlandıracağız. O zaman bunları söylediğimizde Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki, ilçe başkanı bile bulamazsınız. İşte ilçe başkanı da bulduk, il başkanı da bulduk. Menfaati, kişisel çıkarı, zenginleşmek için kimse bizim kapımızdan içeri giremez. Girerlerse de kapının önüne koyarız.