Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile birlikte düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriye sorununda üzerine düşen görevi yapmadığını iddia ederek, "Türkiye ve Yunanistan olarak dünyaya dönüp başımıza bu sorunu nasıl açtınız diye BM GK’ya sormamız lazım. Alamadıkları önlemler sebebiyle hem milyonlarca insan hem de Türkiye ve Yunanistan etkilendi. Soruyu doğru yerlere sormak lazım. Türkiye’ye çözüm için çağrıda bulunmak, bütün uluslararası kurumların çöktüğü bir durumda yükü Türkiye’ye yüklemek değildir. Bu bizim meselemiz değil, bu, Türkiye ve Yunanistan’ın mültecilerle birlikte mağdur olduğu bir meseledir" dedi.
Türkiye ve Yunanistan'ın mülteci krizinde ortak bir kaderi taşıdığını söyleyen Davutoğlu, "Avrupa, Türkiye ve Yunanistan'ı suçluyor ama kimse evrensel hukuk söz konusu olduğunda bu hakların yükümlülüğünü Türkliye üstlensin diyemez. Asıl mesele Suriye sorunudur mülteci sorunu değil, dolayısıyla bugün dünya gündemini meşgul eden ve Aylan bebeğin cansız bedeninde kendisini gösteren sorun Türkiye ve Yunanistan sorunu değildir" diye konuştu.
"Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlu ilişkilerden mutlu olanlar çıkabilir"
Davutoğlu'nun açıklamasının satır başları şöyle:
Birbirlerini üzmeden bizleri de üzmeden galip ve mağlup olmadan maç bitti 0-0.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlu ilişkilerden mutlu olanlar çıkabilir ama bizler Atina'da ve Ankara'da sorumlu devlet adamları olarak Türkiye ve Yunanistan arasında kalıcı bir dostluğu inşa etmekte yükümlüyüz
Samimi bir şekilde var olan sorunları konuşmamız önemli, çok güzel bir diyalog imkanı oldu. 4 ana sütun üzerinde ilişkilerimiz için aynı kahveyi aynı tarihi paylaşan iki komşu ülke olarak turizmde, ticarette, yatırımlarda, enerjide ve ulaşımda iki ülkeyi birbirine entegre hale getireceğiz. İzmir’den Selanik’e feribotta seyahat edebiliriz. İstanbul'dan Atina'ya hızlı trenle gidebiliriz.
Şubat ayının ilk haftasında Türkiye’de yeniden toplantı yapacağız. Şimdiye kadar intikal eden sorunları karşılıklı konuşmamız; azınlıklar, Ege sorunları, Kıbrıs hangisi olursa olsun evrensel insan hakları ve geçmişteki yük çerçevesinde konuşabiliriz.
"Kıbrıs'taki müzakerelere pozitif yaklaşacağız"
İki halkı komşu kılan tüm güzel durumları öne alacağız. Türkiye ve Yunanistan'daki seçimler, daha önce buluşmamızı engellemişti ama şimdi bu durumu düzelteceğiz. Türkiye ve Yunanistan olarak Kıbrıs'taki müzakerelere pozitif yaklaşacağız.
AB sürecimizi Yunanistan destekledi. Akdenizin ve Güneydoğu Akdeniz'in gücünü Avrupa da artıracağız komşu ülke olarak. Bölgesel sorunlarda, Balkanlar'da bir huzur barış bölgesi olması için 90’lı yıllarda yaşanan sorunların yeniden yaşanmaması için adımlar atacağız.
"Asıl mesele Suriye sorunudur mülteci sorunu değil"
Mülteci krizinde ortak bir kaderi paylaşıyoruz Yunanistan ile. Avrupa, Türkiye ve Yunanistan'ı suçluyor ama kimse evrensel hukuk söz konusu olduğunda bu hakların yükümlülüğünü Türkliye üstlensin diyemez. Asıl mesele Suriye sorunudur mülteci sorunu değil, dolayısıyla bugün dünya gündemini meşgul eden ve Aylan bebeğin cansız bedeninde kendisini gösteren sorun Türkiye ve Yunanistan sorunu değildir.
Ne Suriye ne de Yunanistan mülteciler konusunda sorumlu değildir. Tüm dünya bundan sorumludur. İki ülke de Suriye mağdurudur. Bu kriz oradaki zalim rejim ve terörist grupların baskısı sebebiyle oluyor. Komşu iki ülke olarak Suriye sorunun mağdurlarıyız. Ege'de alınabilecek tedbirleri ele alıyoruz düzenli bir istişare olacak. İkili mekanizma ve çalışma grubu da oluşturacağız.
Soru-cevap
Davutoğlu, ortak basın açıklaması sonrasında düzenlenen soru-cevap bölümünde de şunları söyledi:
(John Kerry'nin Suriye sınırında 'ortak operasyon' açıklaması) Biz her zaman Türkiye’yi tehdit eden bir durum olursa kendi güvenliğini korumak üzere gereken önlemi alır dedik. Bugün de sınırda güvenliğimize tehdit olan sadece DEAŞ değil, bütün terör örgütlerinin riskleri olduğu aşikar. Bazen bu tehditleri koalisyonla birlikte, bazen de tek taraflı gerekli tedbiri alır ve bu adımları atar. Suriye krizi çözülmeden, meselelerle baş etmek mümkün değil. Bu bağlamda bizden gelecek açıklamalar esas teşkil eder. Şu anda atıldığı ya da atılmak üzere olduğu gibi bir kanaat oluşması doğru değil.
(Mülteci sorunu) Çipras’ın da vurguladığı gibi kökenine inmemiz lazım. BM GK görevini yapmadığı için 4 yıldır milyonlarca insan aç ve susuz yollara döküldü ve çaba içinde. Türkiye ve Yunanistan olarak dünyaya dönüp başımıza bu sorunu nasıl açtınız diye BM GK’ya sormamız lazım. Alamadıkları önlemler sebebiyle hem milyonlarca insan hem de Türkiye ve Yunanistan ettkilendi. Soruyu doğru yerlere sormak lazım. Türkiye’ye çözüm için çağrıda bulunmak, bütün uluslararası kurumların çöktüğü bir durumda yükü Türkiye’ye yüklemek değildir. Bu bizim meselemiz değil, bu, Türkiye ve Yunanistan’ın mültecilerle birlikte mağdur olduğu bir meseledir.