Gündem

'Davutoğlu, Hakan Fidan’ı Dışişleri Bakanlığı'na getirmek istediğinde Erdoğan yine karşı çıkmıştı'

Abdulkadir Selvi Hakan Fidan'ın istifasına karşı çıkan Erdoğan'ın tavrını yorumladı

11 Şubat 2015 10:09

Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında krize yol açan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın istifasına ilişkin olarak, "Ahmet Davutoğlu, 62. Hükümeti kurarken,  Dışişleri Bakanlığına Hakan Fidan’ı getirmek istemişti. Erdoğan o zaman da Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na karşı çıkmıştı" dedi.

Ankara kulislerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrının, “kırgınlık” olarak nitelendirildiğini söyleyen Selvi, "Keşke bunlar bir yol kazasına meydan verilmeden yapılsaydı. Hakan Fidan olayının yıpratıcı bir hal aldığı görülüp, uhulet ve suhuletle hareket edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Selvi'nin Yeni Şafak'ta "Fidan’ın siyasi yürüyüşü" başlığıyla yayımlanan (11 Şubat 2015) yazısı şöyle: 

 

Fidan’ın siyasi yürüyüşü

 

“Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü. İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim. Terör mücadelesinde başarılı olmamız lâzım... Gayretlerinden çok çok memnunum. Gerek öncesi, gerek sonrasında ve şimdi ülkeme çok şeyler kazandırdı. Müsteşar Yardımcılığı ve TİKA’nın başında olduğu zaman da iyiydi. İyi yetişmiş bir bürokrattır. İnsan kıyma makinesi değiliz. Bu insan takdir edilmesi gerekirken, bunu yemeye çalışan bazı mahfiller olmuştur.” 

Bu sözler Başbakan Erdoğan’a aitti.

7 Şubat MİT krizinden sonra söylemişti Erdoğan bu sözleri.

OSLO görüşmelerinin servis edildiği, 7 Şubat’ta aç kurtların Hakan Fidan’ı parçalamak için harekete geçtiği sırada Erdoğan kapı gibi arkasında durmuştu.

“MİT sıradan bir kurum değildir. Sıradan bir insanı da kolay kolay getiremeyiz oraya. Çok sık eleyip ondan sonra burası gelinebilen bir makamdır. MİT’in başında son derece güvenilir bir kişi olmalıdır. Nitekim ben oraya son derece güvenilen, hatta sır küpüm olarak görebileceğim birini getirmiştim. Ben kendisine açık ve net olarak ‘ayrılmanı doğru bulmuyorum’ dedim. Kendileri artık yorulduklarını söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek maalesef böyle bir adım atmayı kendileri için uygun buldular ve bu adımı attılar.”

Bu sözler de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait.

Hakan Fidan’ın milletvekili adaylığı için görevinden istifa etmesi üzerine söyledi bunları.

İki ayrı Erdoğan yok.

İki ayrı Hakan Fidan’da yok.

Ama iki ayrı değerlendirme var.

Hakan Fidan sıradan bir bürokrat değildi. MİT Müsteşarıydı. Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek isteyenler önce onu hedef almışlardı. Çünkü, Hakan Fidan, Erdoğan’ın en güvendiği isimlerden biri ve sır küpüydü. O nedenle Ameliyat masasına yatmadan önce, kendisine karşı siyasi ameliyat yapmak isteyenlere karşı MİT Müsteşarını kurban vermedi.

Çünkü biliyordu ki asıl kurban alınmak istenen kendisiydi.

Hakan Fidan, Recep Tayyip Erdoğan açısından sadece bir MİT müsteşarı değildi. Sadece sır küpü de değildi. İslam dünyasında Batılı istihbarat örgütleri adına operasyon yapan MİT’in, millileşmesi demekti.

Darbe dönemlerinde başbakana bilgi vermeyen ancak darbeci askerlerle birlikte iş tutan MİT’in, Başbakan’a bağlı olması demekti. MİT Müsteşarı henüz atanmadan önce İsrail,  Hakan Fidan aleyhinde yıpratıcı bir kampanyaya girmişti. Bu MİT’le MOSSAD’ın ne kadar içli-dışlı çalıştığının bir göstergesiydi. Hakan Fidan’a kadar bölgede başka istihbarat kuruluşları adına operasyonlar yapan MİT, Hakan Fidan’la birlikte sahada aktif oldu ama Batılı istihbarat örgütleri adına değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerine göre istihbarat yaptı.

Erdoğan, Hakan Fidan’ın şahsında aradığı MİT Müsteşarını bulmuştu. Milli, operasyonel ve güvenilir bir isim.

O nedenle Genelkurmay’dan devralınan GES Komutanlığı’na bağlı dinleme merkezi polis istihbarata değil, MİT’e devretti.

Hakan Fidan kendisine verilen görevlerin hepsinin üstesinden geldi.

Milletvekili adaylığı konusunda görüştüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ”aday olma” demesine rağmen Hakan Fidan’ın aday olması hangi anlama geliyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fidan’ın adaylığına karşı çıkmasını nasıl değerlendirmeli?

Kulisleri yokluyorum. Erdoğan’ı da Fidan’ı da yakından tanıyan isimlerle konuşuyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrını, “kırgınlık” olarak nitelendiriyorlar.

Hakan Fidan çok önemli projeleri yürütüyordu.

Çözüm sürecinin en önemli isimlerinden biriydi. Çözüm süreci kritik bir aşamaya geldi ama henüz sonuçlanmadı.

Paralel yapıyla mücadelenin ise henüz başındayız.

Öte yandan Hakan Fidan’la birlikte özellikle de Ortadoğu’da sahada önemli bir aktör olmaya çalışan bir MİT var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, hayati derecede önemli süreçlerin kritik aşamaya geldiği bir sırada Hakan Fidan’ın siyaseti tercih etmesi nedeniyle kırgın olduğu söyleniyor.

Ahmet Davutoğlu, 62. Hükümeti kurarken,  Dışişleri Bakanlığına Hakan Fidan’ı getirmek istemişti. Erdoğan yukarıdaki gerekçelerle o zaman da Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na karşı çıkmıştı.

MİT Müsteşarı da olsa o da etten kemikten yaratılmış bir insan.

Hakan Fidan fırtınalı geçen 5 yıllık MİT müsteşarlığı döneminde yoruldu. Eğer milletvekili adayı yapılmasa yine de MİT Müsteşarlığı’ndan ayrılır mıydı diye düşünmeden edemiyorum.

Bu kadar önemli bir görevden sonra Hakan Fidan’a elbette ki istifa et, evine git denilemezdi.

Hizmetine, birikimine, uygun bir pozisyonun kendisine sunulması gerekiyordu.

Vefa ve kadirşinaslık adına.

Ayrıca Hakan Fidan etkili bir operasyonel güce sahip, iyi yetişmiş bir isim. O nedenle tek gerekçenin, ”Yorgunluk” olduğunu sanmıyorum. Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde MİT, başta Ortadoğu olmak üzere dış politikamızın sahadaki en önemli ayaklarından biri olmuştu. Başbakan Davutoğlu, Hakan Fidan’ı yanında siyaset arkadaşı olarak görmek istiyordu. Hakan Fidan da Davutoğlu kabinesinde yer alıp, ona siyasi mücadelesine omuz vermeyi amaçlıyordu. Davutoğlu ve Fidan’ın birlikte siyaset yapma arzularının bu kararın alınmasında etkili olduğuna inanıyorum. Davutoğlu ve Fidan birlikte siyaset yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha güçlü destek olma arzularının bu süreçte etkili olduğuna inanıyorum.

Dışişleri Bakanı olarak yer alabileceği bir kabinede MİT’in yapılanmasından, çözüm sürecine kadar siyasi karar merciinde olmayı arzu edebilir.

Keşke bunlar bir yol kazasına meydan verilmeden yapılsaydı.

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider kolay bulunmuyor. Ahmet Davutoğlu ve Hakan Fidan gibi değerler kolay yetişmiyor. Hakan Fidan olayının yıpratıcı bir hal aldığı görülüp, uhulet ve suhuletle hareket edilmesi gerekiyor.

Unutmayalım “Sitem sevgiden doğar”