Gündem

DAVUTOĞLU: GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMADIĞI AÇIK  İSTANBUL (A.A)

23 Aralık 2010 17:06
-DAVUTOĞLU: GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMADIĞI AÇIK  İSTANBUL (A.A) - 23.12.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Pınar Karşıyaka basketbol takımının Kıbrıs Rum Kesimi'nde Apoel ile karşılaşmasının ardından saldırıya uğramasıyla ilgili olarak, "Olayların kısa sürede bu kadar büyümesi gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmadığını açık bir şekilde gösteriyor. Görünen o ki, barış kültürü hala Kıbrıs Rum yönetimine gerektiği kadar yerleşmemiş" dedi. Davutoğlu, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi kapsamında basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Kıbrıs Rum Kesiminde Pınar Karşıyaka takımının saldırıya uğramasının sonrasında Rum kesiminden de resmi tepkilerin geldiğini ve oyuncuların geç müdahale edildiğini söylediklerini ifade eden bir gazetecinin, "Tepkiler çerçevesinde siz Rum kesiminin gösterdiği hassasiyeti yeterli buluyor musunuz?" yönündeki sorusunu Davutoğlu, şöyle yanıtladı: "Olayların kısa sürede bu kadar büyümesi, gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmadığını açık bir şekilde gösteriyor. Bizim müdahalemiz ise hemen anında olmuştur. Bizzat ben kafile yetkilileriyle telefonla görüştüm. Sporcularımızın sağlık durumlarıyla ilgili güvenlikle ilgili tedbir almak için uluslararası girişimlerde bulunduk. Sayın Başbakanımızı bilgilendirdik. Her düzeyde çok yoğun bir temas içinde olduk. Birleşmiş Milletler'i harekete geçirdik.  Tabii sportif faaliyetler kardeşliğin, barışın egemen olması gereken faaliyetler... Dünyanın her yerinde ve Kıbrıs Rum kesiminde de artık bu kültürün yerleşmiş olmasını beklerdik. Ama görünen o ki, bu barış kültürü hala Kıbrıs Rum yönetimine gerektiği kadar yerleşmemiş. Güvenliği bu şekilde ihmal eden bir ortamın oluşması, Kıbrıs Rum yönetiminin çağdaş standartlar bağlamında da bu standartlara ulaşamadığını gösteriyor. New York'ta da Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlerde bulunmuştuk. Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu affedilebilir bir durum değildir. Kıbrıs Rum yönetiminden holiganları ve şiddeti kınayan açıklamalar olmuştur. Ancak bu açıklamalar dışında da tedbir alınmasını beklerdik. Ve bundan sonra da tabii, bu tutumların uluslararası alanda gerek sportif, gerek uluslararası spor kuruluşlarında, gerekse diğer makamlar nezdinde takibini sürdüreceğiz." Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak ile Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın dün sporcuları karşıladığını dile getiren Davutoğlu, "Biz hükümet olarak her zaman bu tür durumlarda sporcularımızın, vatandaşlarımızın yanında olacağız" dedi. Davutoğlu, olayın ardından hem BM hem de AB nezdinde çok etkin bir şekilde anında müdahale ettiklerini belirterek, "O gece bir kulağımız Washington'daydı, diğer kulağımız da Lefkoşa'daydı. Her ikisini de takip ettik. Hamdolsun sporcularımız sağ salim ülkemize dönmüşlerdir. Hamdolsun ki Washington'da bizi üzecek bir gelişme yaşanmamıştır. Kararlı bir şekilde olayların takip edilmesi suretiyle nasıl olumlu sonuçlar alınacağının güzel bir göstergesi olmuştur. Bundan sonra da bunları yakinen takip etmeye devam edeceğiz" diye konuştu. -"TÜRKİYE'NİN EVSAHİPLİĞİ KONUSUNDA MUTABIK KALDIK"- Davutoğlu, bir gazetecinin "Türkiye ocak ayının sonunda İran konusunda evsahipliği yapacak. Ev sahipliğinden çok arabuluculuk gibi bir konu gündeme geldi mi?" yönündeki sorusuna, müzakerelerin 5+1 ile İran arasında yürütüleceğini ve geçen sene Tahran Deklarasyonunda durumun farklı olduğunu söyledi. Orada müzakere sürecine Türkiye'nin müdahil olması için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun resmi talebi olduğunu hatırlatan Davutoğlu, iki tarafın da Türkiye'nin katkısını istediğini, o çerçevede Tahran Anlaşmasına giden süreçte olumlu yönde aktif bir müdahalede bulunduklarını dile getirdi. Bakan Davutoğlu, "Bu sefer iki taraf Türkiye'nin evsahipliğinde mutabık kaldık. Biz evsahipliği yapacağız. Ancak tabii İstanbul'un güzelliğini bu evsahipliğine zemin teşkil etmesi dışında, Türkiye'nin özel konumunun da bu evsahipliğinde hissesi vardır. İki taraf, hangi konuda olursa olsun mutabık bir biçimde Türkiye'nin desteğini isterse biz bu desteği vermeye her zaman hazırız" diye konuştu. Bu toplantıların Cenevre'de olumlu bir havada başladığını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu olumlu havanın devamı doğrultusunda da ön hazırlıkların yapılması bağlamında, dün Salihi ile görüştüm. Birkaç gün önce de İran'ın nükleer başmüzakerecisi Said Celili'nin yardımcısı Ali Bageri ile görüşmüştüm. Zaten Cenevre toplantısı sonrasında AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile kapsamlı bir telefon görüşmemiz olmuştu. Tekrar görüşmelerimiz sürecek.  Bizim bütün hedefimiz çok açıktır. Dünyanın nükleer tehditlerden arındırılması, bölgemizin arındırılması ve nükleer teknolojinin barışçıl kullanımı suretiyle bütün bu gerilim alanlarının düşmesini istiyoruz. İnşallah İstanbul toplantısı, böyle bir şeye vesile olur. İstanbul, barış diyarıdır. Tarihte de böyle anılır. İnşallah İstanbul'un bu atmosferinden bu müzakereler de payını alır. Biz elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ama rolümüz açık, burada evsahibiyiz. Taraflar talep ettiğinde her türlü desteği veririz." -ERMENİSTAN İLE AZERBAYCAN İLİŞKİLER DE NORMALLEŞMELİ- Türkiye ile ABD arasında çok yoğun ve pozitif gündemi olan ilişkiler bulunduğunu ve bu konulara yoğunlaştıklarını, bölgede küresel alanda birlikte gerçekleştirecekleri model ortaklığın yol açacağı pozitif gelişmeleri konuştuklarını ifade eden Davutoğlu, "Bu tür negatif girişimleri engellemek yerine yine aynı şekilde ümit ederiz ki, Türkiye-Ermeni ilişkileri barışçıl bir çerçevede gerçekleşir. Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerine barışçıl yollarla çözüm bulunur ve barış egemen olur. Bu dönemin işaretleri bunlardır. Tekrar bu aklıselimin egemen olması dolayısıyla memnuniyetimi ifade ediyorum ve önümüzdeki günlerde, aylarda, yıllarda da daima aklıselim ile davranılması konusundaki ümidimi bir kez daha teyiden vurgulamak istiyorum" diye konuştu. "Türkiye'ye yönelik bu baskılar, Türkiye'nin Karabağ konusundaki tutumunu değiştirecek mi?" şeklindeki bir soru üzerine, bu alanda da ilkesel bir tutum benimsediklerini kaydeden Davutoğlu, "Türkiye, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ilkesi temelinde Karabağ sorununa bir çözüm bulunmasını savunmaktadır ve bu uluslararası ilişkiler normudur. Aynı şekilde Türkiye, bu çözüm çerçevesinde güney Kafkasya'ya barış ve huzurun gelmesini istemektedir. Ermenistan'la ilişkilerini normalleştirmek arzusundadır. Sadece Türkiye ile Ermenistan arasında değil, Ermenistan ile Azerbaycan arasında da ilişkilerin normalleştirilmesini istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Davutoğlu, bunların uluslararası normlara uygun bir şekilde yürütülmesi gereğinin altını çizerek, üçüncü taraflar üzerinden de nerede olursa olsun baskıya, şantaja, tarihi yanlış yorumlara dayalı yöntemlerin uygulanmaması gerektiğini söyledi. Ermenistan'la protokollere yönelik bir soruya verdiği yanıtta Davutoğlu, bu protokolleri, iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi ve Güney Kafkasya'ya barışın egemen kılınması perspektifiyle imzaladıklarını dile getirdi.