Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 21 ay önce Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Şam’da yaptığı görüşmeyle ilgili olarak “Baş başa görüşmede ‘Seçimde destek vereceğiz, yeter ki, askeri çek, siyasi sürecin önünü aç’ dedim. Başbakan ise Esad ile son telefon görüşmesinde ‘Ramazan günü bırak halk sokağa çıksın, en kötü plastik mermi kullan’ dedi. Ama uyarılarımızı dinlemedi” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu önceki gün İstanbul’da bir grup gazeteciyle buluşmasında hükümetin Suriye politikasına getirilen eleştirilere yanıt verdi.
Cansu Çamlıbel’in Hürriyet’teki haberine göre, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyaretinde Ankara’nın ABD çizgisine kaydığına yönelik yorumlara karşı “Senkronizyon sağladık” ifadesini kullandı. Davutoğlu, Suriye’de siyasi çözüm için ilk ve en çok uğraşan tarafın Türkiye olduğunu anlatırken Beşar Esad ile 21 ay önce yaptığı son görüşmenin perde arkasına dair ilginç detaylar verdi.
Davutoğlu, özetle şöyle anlattı:
‘Yüzüne bakmadım’
“10 ay uğraştık. Son gidişimde (8 Ağustos 2011) büyük risk alarak gittim. O fotoğraf karesini hatırlarsanız yüzüne bakmadan konuştum. Çünkü oraya gittiğim saatlerde Humus’ta, Hama’da Sayın Başbakan’ın ve benim aleyhime sloganlar atılıyordu. O son görüşmede halkın sesine kulak vermesi ve 8. Maddeyi değiştirmesi gerektiğini anlattım. Başbaşa geçirdiğimiz 3 saatte, ‘Seçimde size destek vereceğiz yeter ki, askeri çek, siyasi sürecin önünü aç’ dedim. Reformları içeren 14 maddelik metni hemen bir hafta sonra açıklasın istedim. 2 hafta sonra açıklamaya söz verdi. Mutabık kalınca ben o zamanki Şam Büyükelçimiz Ömer Önhon’u çağırdım. O da yardımcısı Buteyna Şaban’ı. İkisine 14 maddeyi yazdırdık. O metin devletin arşivindedir.”
‘Plastik mermi kullan’
“Benim o gidişimden sonra Başbakan Erdoğan, Esad’a son telefon görüşmesinde ‘Ramazan günü bırak halk sokağa çıksın, en kötü plastik mermi kullan’ dedi. Bu uyarılarımızın hiçbirini dinlemedi. Sanki biz bunları hiç yapmamış, en baştan Suriye muhalefetini desteklemişiz gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Benim Suriye muhalefeti ile ilk görüşme tarihim 10 Ekim 2011. Esad rejimi krizde dördüncü aşama olan hava operasyonlarını arttırdığından beri bizim de muhalefete desteğimiz arttı.”
‘Problemi annesi’
“Öngöremediğim tek şey şu; Beşar Esad’ın bu kadar gaddarlaşabileceğini, barbarlaşabileceğini düşünmemiştim. İnsani noktalarda durdurabileceğimiz kanaatini hep taşıdım. Kendi halkına karşı Scud, kimyasal silah kullanacak noktaya gitmeden durdurulabilir diye düşünmüştüm. General Tlas’a şunu söyledim: Beşar’ın problemi annesinin yaşıyor olması. Annesi ona babasını hatırlatıyor. ‘Ben olsam Hama gibi yapar bastırırdım’ diyen bir hayalet adeta. Tlas da buna katıldı, ‘Aynen öyle. Her akşam aile meclisi toplanır’ dedi.
‘Cenevre kriterimiz’
Bizim açımızdan Cenevre 2’nin başarı kriteri Türkiye’deki bütün mültecilerin heybelerini alıp ülkelerine dönmeleridir. Hafta içinde çıkan Amman Bildirisi, 11 ülkenin pozisyonlarının tam anlamıyla konsolide olmasıdır. Tam bir mutabakattır, biz Cenevre’ye bu mutabakatla geliyoruz demektir. (Yarın) AB Dışişleri Bakanları toplanacak ve yüzde 90 muhalafete dönük silah ambargosu kalkacak. Ben de akşam yemeğine katılacağım.
‘El Nusra’yı El Kaide gibi görüyoruz’
Washington görüşmesinde pozisyonlar netleşti. Biz onlara hep söyledik; El Nusra oradaki bataklığın bir sonucu. Ama devamlı ondan bahsetmek büyütme etkisi yapıyor. Başta 500-600 kişilik kontrol edilebilecek bir grupken bugün 5000-6000 kişi oldular. Yani terör örgütü ilan etmeleri faydadan çok zarar getirdi. Yoksa biz El Nusra’yı El Kaide’yi nasıl görüyorsak öyle görürüz.
‘Suriye’de son durum’
Suriyeli muhalifler İstanbul toplantısında, liberal aktivist Michel Kilo ile Katar destekli Mustafa el Sabbah’ın koalisyona alınması için uzlaşmayı dün de sağlayamadı. Reuters’a konuşan bir muhalif, “En başa döndük” dedi. Esad güçleri ile Hizbullah milislerinin, Lübnan sınırında bulunan stratejik öneme sahip Kuseyr kasabasına saldırısı dün ağır topçu ateşiyle sürdü, 24 kişi öldü. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, dün ilk kez milislerinin Suriye’de Esad güçleri ile birlikte çatıştıklarını kabul etti. Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalamayacaklarını kaydeden Nasrallah, “Size hep zafer vaat ettim. Bugün de (Suriye’de) zafer vaat ediyorum” diye konuştu.