Ekonomi

Davos ne kazandırıyor?

Dünyanın zenginleriyle muktedirleri 48. Dünya Ekonomik Forumu için Davos'ta buluşuyor. Donald Trump dâhil çok sayıda politikacının katılacak olması, zirvede siyasi konuların öne çıkacağını gösteriyor.

23 Ocak 2018 13:21

Dünya Ekonomik Forumu'nun düzenlediği Davos zirvesinin sloganı, "Parçalanan Dünyada Ortak Gelecek Oluşturmak". İlk bakışta kendini popülizm ve milliyetçiliğe karşı sınırlama gayreti gibi görünüyor. Nihayetinde Davos'ta bir araya gelen dünya ekonomisinin kaptanları sınır tanımadan iş yapabilmeyi yeğliyorlar.

Ancak Dünya Ekonomik Forumu da başarısını kesin pozisyon almasına borçlu. Bu yılki Davos zirvesinde de ‘milliyetçiler' söz alacak. Salı günkü açılış konuşmasını, kendisini Hindu milliyetçisi olarak tanımlayan Hindistan Başbakanı Narendra Modri yapacak. Cuma günkü kapanışa da ‘önce Amerika' himayeciliğini savunan ABD Başkanı Donald Trump katılacak.

Çelişki bunun neresinde?

Dünya Ekonomik Forumu'nu başlatan Klaus Schwab Davos buluşmalarının değerleriyle çelişki görmediğini, aksine Davos'un küresel işbirliğinde karşıt görüşlü elitleri buluşturma yeri olduğunu söylüyor. Schwab "Burada ticaret, çevre, terörle mücadele, vergi sistemleri ve rekabet gücü görüşüldüğünden, ABD Başkanının katılacak olması son derece önemli” diyor.

Geçen yılki zirvede, ülke ekonomisini dış rekabetten koruyucu uygulamalara önem veren Çin Devlet Başkanı Şi Cinping serbest dünya ticaretinin savunuculuğunu yapmıştı.

Donald Trump da Davos'ta toplanan elitlere politikalarının ‘dünyanın durumunu iyileştirme' sloganına neden uygun olduğunu anlatma fırsatını bulacak.

Harcamalar el yakıyor

Trump'ın heyetinde sekiz bakan da yer alacak. Davos seferinin maliyeti hakkında resmi açıklama yapılmıyor. Bir İsviçre gazetesi Amerikan heyetinin İsviçre turunun 40 milyon dolara mal olacağını yazdı. Bill Clinton 2000 yılındaki Davos zirvesine bin 500 kişilik bir ‘orduyla' gelmişti.

Buluşmaya katılacak olan 70'in üzerindeki devlet ve hükümet başkanı arasında Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Britanya Başbakanı Theresa May ve Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker de bulunuyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun başkanı Borge Brende Avrupa zirve buluşmasının Davos'a taşınacağını söylüyor.

70 devlet ve hükümet lideri

Afrika, Ortadoğu ve Latin Amerika hükümet liderlerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Greenpeace ve Oxfam da dâhil olmak üzere 40'ın üzerinde uluslararası kuruluşun temsilcileri de Davos'ta boy gösterecekler.

Yüzlerce görüşmenin yapılacağı bu yılki buluşmada açık ve yarı açık toplantıların yanı sıra ilk kez olmak üzere kapalı toplantılar da yapılacak. "Diplomatik oturum" olarak adlandırılan bu buluşmalarda Suriye, Kore, Ortadoğu ve Afrika Boynuzu gibi kriz bölgelerinin durumu ele alınacak.

Küreselleşmenin dezavantajları

Dünya para ve iktidar elitlerinin yıllık buluşması olarak da adlandırılan Davos zirvesi aynı zamanda küreselleşmenin getirdiği problemlerin de ele alındığı bir forum yerine geçiyor. Çevre kirliliği, refah dağılımındaki eşitsizlik, iş güvencesizliği ve sosyal sigortaların geleceği de Davos gündeminde yer alıyor. Buluşmaya katılacak 3 bin elit arasında 12'si Nobel ödülü olmak üzere çok sayıda bilim insanı da bulunuyor.

Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu Schwab küresel sistemlerin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve Davos buluşmalarıyla bu tehlikenin savuşturulup dünyadaki durumun iyileştirilmesine çalışıldığını söylüyor.

Schwab durumun ciddiyetinden söz etmekle birlikte olumsuz gelişmelerden kimin ve neyin sorumlu olduğuna değinmeyip, kritik gelişmelerin Davos buluşmalarının önemini arttırdığını belirtiyor. Devlet liderlerinin resmi ziyaretlerin gerektirdiği protokol ve formalitelerden uzak bir ortamda rahatça buluşup konuşabildikleri bir yer olması da İsviçre'nin ünlü kayak merkezlerinden Davos'un cazibesini artırıyor.

Andreas Becker

© Deutsche Welle Türkçe