Gündem

Dargeçit belgeseli ve davası: “Hakikat, adalet ve yüzleşmeye hepimizin ihtiyacı var”

“Yargı sisteminin ne kadar siyasallaştığını göstermesi açısından dikkat çekici”

04 Aralık 2024 00:00
Ceren Bala Teke

Eski HDP ve DBP eş genel başkanlarından Sebahat Tuncel, kamuoyunda “Dargeçit JİTEM Davası” olarak bilinen ve tüm sanıkların beraat ettiği davayı anlatan “Dargeçit” belgeselini değerlendirdi. Hakikat, adalet ve yüzleşmeye herkesin ihtiyacı olduğunu belirten Tuncel, “Gerçekliği de görmek gerekir. Hazni Doğan işkence görüyor. Kardeşinin kemiklerini kendi buluyor ama aynı zamanda örgüt üyeliğinden cezaevinde. Bu bizim kaderimiz değil. Değiştirmemiz gerekiyor” dedi.

Yerel mahkeme aşaması beraatle “Dargeçit JİTEM Davası” 2025 yılında zaman aşımına uğrayacak. Yönetmen Berke Baş, Hafıza Merkezi iş birliğiyle davanın “Dargeçit” adıyla belgeselini çekti. Belgeselin tanıtımı “Zamansız suçların zamanaşımı olmaz” sloganıyla yapıldı.

Eski HDP ve DBP eş genel başkanlarından Sebahat Tuncel, belgeseli ve davayı şöyle değerlendirdi:

“Belgeseli izleyince Kürtler açısından iki tablo geldi aklıma. Birinci olarak yargılayanlar ve yargılananlar açısı var. Daha önce Temizöz davasına da gittim. Orada da beraat kararı çıktı. Ne yazık ki Kürt’ün tanıklığı hiçbir zaman kabul edilmedi. Dargeçit davasında da dikkatimi çeken en temel şey o. Bu kadar somut delil varken aslında kabul edilmemesi genel bir kural. Cezasızlık Türkiye’de genel bir sorun. Kobani dosyasında da hem gizli hem açık tanıklar vardı. Bir sürü tanıklar getirdiler ve aleyhimize konuşturuldular. Gizli tanık zaten gizli dinlenir ilginçtir ki onlar da gizlendi. Asıl sorun da bu. Davaların çoğundan beraat ettiler. Katiller ödüllendirildi.”

“Bu bizim kaderimiz değil”

Dargeçit’te kaybettiği abisinin kemiklerini bir kuyudan kendisi çıkaran Hazni Doğan’ı örnek gösteren Tuncel, “Hakikat, adalet ve yüzleşmeye hepimizin ihtiyacı var. Gerçekliği de görmek gerekir. Hazni Doğan işkence görüyor. Kardeşinin kemiklerini kendi buluyor ama aynı zamanda örgüt üyeliğinden cezaevinde. Trajik. Bu bizim kaderimiz değil. Değiştirmemiz gerekiyor” dedi.

“Yargı sisteminin ne kadar siyasallaştığını göstermesi açısından dikkat çekici”

Davalardan beraat çıkmasını ve “tanıklık” krizini “yargının siyasallaşması” olarak yorumlayan Tuncel, şöyle konuştu:

“Tanıklık olayı da çok sıcak. Selahattin Başkan’ın dosyasında kaybolan mercek var. Bir yandan gizli tanık üreterek ceza veriliyor, Kürtler cezalandırılıyor. Kürtlerin tanıklıkları da yok sayılıyor. Çocukları ellerinden alınmış, işkence görmüşler. Bu kadar somutken bunların yok sayılması aslında Türkiye’deki yargı sisteminin ne kadar siyasallaştığını, siyasal iktidar tarafından araçsallaştırıldığını göstermesi açısından dikkat çekici. Bu çalışmalarla bir sorgulama başlayabilir.”

“Gerçek anlamda yüzleşme ile bu iş olur”

“İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz” düzenlemesine rağmen Madımak’ta da sanıkların beraat ettiğini hatırlatan Tuncel, “Çok uzun süredir Türkiye’de konuşamıyoruz. Savaşı, çatışmaları, Kürt sorununu konuşamıyoruz. Konuşan herkes terörist ilan ediliyor. Türkiye’de de tabii başka bir atmosfer var. Bir yandan çözüm tartışılıyor bir yandan ise hala baskı politikaları devrede. Türkiye’de demokratik siyaset, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü açısından bu tip çalışmalara ihtiyaç var. Dünyada da böyle örnekler var. Gerçek anlamda yüzleşme ile bu iş olur. Umarım bu dosya 2025’te zaman aşımına uğramaz. ‘İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz’ diye bir karar da alındı ama ne yazık ki Sivas davası zaman aşımına uğradı. Hepimize görev düşüyor. Sonucu belli aslında. Biz bunu biliyoruz ama bunu kabul etmemek gerekir” ifadelerini kullandı.