Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, YSK, Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne götüren 16 Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumu sırasında, “mühürsüz oy zarfı ve pusulalarını yasanın açık hükmüne karşın geçerli sayan” bir karara imza attı. İstanbul Barosu, avukat Atilla Özen aracılığıyla YSK üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcılık, YSK’nin Danıştay kökenli olanlarının dosyasını Danıştay’a, Yargıtay kökenli olanlarınkini ise Yargıtay’a götürdü.
,Ancak Danıştay Genel Sekreterlik Bürosu, 2 Ekim 2017’de, “Danıştay meslek mensupları hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. İstanbul Barosu, idari işlem niteliğindeki bu kararın iptali istemiyle Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. “Esas”a girmeyen 5. İdare Mahkemesi, davayı “ehliyet” yönünden reddetti. Baro, kararı istinafa taşıdı.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdare Dava Dairesi ise “baronun dava açma ehliyeti olduğuna” hükmederek, idare mahkemesinin kararını kaldırdı. 21 Mart’ta verilen karar, baroya yeni tebliğ edildi. Dava konusu işlemin baronun menfaatini etkilemekte olduğu hususunun açık olduğu vurgulanan kararda, “Bu durumda; davacının şikâyeti üzerine tesis edilen idari işlemin iptalini istemekte meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi ve ehliyeti bulunduğundan, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, ehliyet yönünden davanın reddi yolunda verilen istinafa konu mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır” değerlendirmesi yapıldı.