T24 - Kitapları dünyada 130 milyondan fazla satan Dan Brown, dün (10 Aralık 2009) Türkiye'ydi. Brown'ın kitaplarından son beş yılda 700 binlik bir satış grafiği yakalayan Altın Kitaplar ise 50'nci yılını bu başarısıyla kutladı.
Referans gazetesi yazarı Gökçe Aytulu'nun haberine göre gizli tarikatlar, şifreler ve Vatikan denince akla gelen ilk isim Dan Brown... "Da Vinci Şifresi" ve "Melekler ve Şeytanlar" kitabı dünyada 130 milyondan fazla satan Amerikalı yazar dün son kitabı "Kayıp Sembol"ün tanıtımı için Türkiye'deydi. Türkçe baskısı dün piyasaya sürülen Kayıp Sembol, orjinal dili İngilizcede üç ayda 6,5 milyonluk bir satış rakamına ulaştı. Kitabın Türkçe baskısının ve Dan Brown'un Türkiye ziyaretinin arkasındaysa Altın Kitaplar bulunuyor.
Önceki akşam 50'nci yaşını kutlayan Altın Kitaplar, Türkiye'de çok satanlar konusunda bir başarı örneği. Yayın hayatına Cronin'in "Mağlup Olmayacaksın" kitabıyla başlayan yayın evi 50 yıllık süreçte, Agatha Christie'den Robert Ludlum'a çok satan 5 bin kitabı Türkçe olarak yayınladı. 1959'da Aziz Bozkurt ve Fethi Ul tarafından kurulan Altın Kitaplar bugün Batu Bozkurt ve Erden Heper tarafından yönetiliyor.
Matbaadaki kuyruk
Altın Kitaplar'ın Dan Brown'u keşif serüveni de ilginç. 2003 yılında Publisher's Weekly dergisinde henüz ABD'de yayınlanmayan Da Vinci Şifresi'nin özetini gören editöryal ekip, kitabın çok satacağını düşünerek Türkçe yayın haklarını satın alır. Henüz ABD'de bile ünlü bir yazar olmayan Dan Brown'ın kitabı sadece 1500 dolar karşılığında Altın Kitaplar'dan Türkçe olarak Kasım 2004'te yayımlanır.
Erden Heper, o dönemde Da Vinci Şifresi'ne standart kitap uygulaması yaptıklarını söylüyor. Türkçede 30 bin adet basılan kitap ABD'de birden bire şöhret olunca Türkiye'de de yok satar. Heper, 2004 yılındaki Da Vinci Şifresi çılgınlığını şöyle anlatıyor: "Kitabın baskısı tükenince 25'er binlik baskılar yapmaya başladık. İnsanlar matbaaya gelip basılan kitapları satın alıyordu. İlk kez böyle bir şeye şahit oluyorduk."
5 yılda 700 bin sattı
Dünya çapında 90 milyon satış rakamına ulaşan Da Vinci Şifresi Türkiye'de 350 bin sattı. Kitabın getirdiği şöhretle birlikte Dan Brown'ın daha önce yazdığı, Dijital Kale, Melekler ve Şeytanlar, İhanet Noktası isimli kitapları da Türkçeye çevrildi. Altın Kitaplar, Dan Brown'u erken keşfetmenin getirisini dünyada pek çok kitabevine kıyasla çok düşük bir telif ücretine karşılık 5 yılda toplam 700 bine yakın satış rakamıyla aldı.
Kayıp Sembol için Brown'a İspanya'da 1,5 milyon dolarlık bir telif ücreti ödenirken Erden Heper Türkiye'deki rakamın 1 milyon doların altında olduğunu belirtiyor. Kitap, ilk aşamada 150 bin basılmış. Bu, Ahmet Altan'ın kitapçılar dışındaki (benzin istasyonları, market gibi) mecralarda satılan ve 500 bin adetlik ilk baskısıyla rekor kıran En Uzun Gece kitabı ayrı tutulduğunda oldukça önemli bir rakam. Bu yıl Elif Şafak'ın 300 binin üzerinde bir satış rakamı elde edilen Aşk isimli romanının ardından Kayıp Sembol'ün kriz sürecinde yayıncılık sektörüne rahat bir nefes aldıracağı düşünülüyor.
Brown ile Langdon ne kadar benziyor
*Tüvit ceketiyle maceradan maceraya atılan akademisyen Robert Langdon'ın yaratıcısı Dan Brown dün, fotoğraflarındaki haliyle basının karşısına çıktı. Tıpkı diğer fotoğraflarından aşina olduğumuz şekilde ceketinin altına bir gömlek ve onun üzerine bir kazak giymişti.
*Brown'un son üç kitabında kullanmaktan vazgeçmediği akademisyen Robert Langdon gibi ciddi konuların ortasında espri yapmayı sevdiğini anladık. Aynı zamanda spor ve disiplin konusunda da Langdon'la benzer bir noktada olduğunu gördük.
*Brown, her sabah (ya da gece) dörtte kalktığını, sadece bir masa ve buzdolabının bulunduğu, internetten, telefondan, televizyondan arındırılmış bir odada öğlen 12'ye kadar yazı yazdığını söyledi. Bu yazma sürecinde saat başı ayağa kalkıp egzersiz yapıyormuş.
*Brown yazdığı yazıların ancak 10'da birini romanlarına koyuyormuş. Toplantıda, "iyi bir yazar yazmadıkları sayesinde ünlü olur" dedi.
*En sevdiği yazarların Shakespear ve Steinbeck olduğunu söyledi. Robert Ludlum'ın ilk eserlerini de seviyormuş. "Zamanımın büyük bölümünü akademik kitaplar alıyor" dedi. Umberto Eco'dan hiç bahsetmedi.
*Kitabında geçen İstanbul'daki hapishaneyi hatırlattığımda Geceyarısı Ekspresi'ne atıfta bulundu. Hapishanenin, kitabında yazıp da gitmediği tek yer olduğunu söyledi. Böylece Türk okuyucular için yeni bir tartışma malzemesi daha çıktı.
*"Bir roman yazacak olsanız Türkiye'de kullanacağınız en gizemli yer neresi olurdu?" diye sordu. Konsensus şeklindeki "Ayasofya" cevabına şaşırdı.