Yanlarında kadın olmadığı için gece kulübüne alınmayan iki arkadaş, cinsiyet ayrımcılığı davası açtı. Yerel mahkeme davayı reddedince temyize gittiler. Son kararı Yargıtay verecek.
Burcu Karakaş'ın Milliyet'teki haberine göre; Burak Cop (32) ile Engin Ader (34), 15 Şubat 2011 Salı günü Taksim’de akşam yemeği yedikten sonra Asmalımescit’e eğlenmeye gitti. İddiaya göre, iki arkadaş “damsız” olmaları sebebiyle Otto ve Faces adlı mekanların kapısından da geri çevrildi. Olayın ardından iki genç ayrı ayrı söz konusu barlara “onur kırıcı muameleyle karşılaştıkları” iddiasıyla 4 bin 500 TL’lik manevi tazminat davası açtı.
Mahkemeler iki davayı da reddetti. İki dosyanın avukatlığını yapan Neha Çaylan, Engin Ader’in ardından gerekçeli kararı henüz eline ulaşan İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Burak Cop dosyasını da temyiz etmeye hazırlanıyor.
'Anayasa’ya aykırı'
Avukat Çaylan dava dilekçesinde, müvekkillerine cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını iddia ederek, “Damsız girilmez” diyerek eğlence yerine alınmamanın Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesini ihlal ettiğini savundu. Dilekçede şu ifadeler yer aldı: “Eşitlik ilkesine göre cinsiyet ayrımcılığı yasaktır. Müvekkilimin mekana alınmayışının sebebi öncelikle erkek olması ve yanında kadın olmayışıdır. Bu anlayış hem kadın hem de erkek açısından aşağılayıcı bir durum yaratmaktadır. Zira erkek tek başınayken adeta zararlı ve rahatsız edici bir unsur olarak kabul edilmektedir. Erkek bu haliyle sosyal hayatın bir bölümünden yasaklı görülmektedir. Kadın ise ‘dam’ olarak sıfatlandırılıp erkeğin eklentisi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca kadın erkekler tarafından korunması gereken bir varlık düzeyine indirgenmektedir. Bu anlayışa göre kadın, yalnız erkeklerin olduğu bir barda eğlenemez. Bu bakış açısının temeli kadınların yalnız başlarına evden çıkmalarına izin vermeyen anlayışla aynıdır.”
‘Cinsiyet ayrımcılığı yok’
Davalı şirketler cevap dilekçelerinde, işletme kapasitesinin üzerinde kişinin girmesini engellemek için kapıda müşteri girişinin engellenebildiğini, müşterilerin güvenliği amacıyla seçici davranabildiklerini, cinsiyet ayrımcılığının konuyla alakası olmadığını savunarak davaların reddini talep etti.
Engin Ader’in dosyasına bakan İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesi gerekçeli kararında, “Her ne kadar mekana alınmama nedeni hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunsa da davacının iddiaları çerçevesinde mekana girişin engellenmesinin cinsiyet ayrımcılığı olarak değerlendirilemeyeceği, davalı tarafın savunmasına göre mekan doluluğuna binaen müşteri giriş trafiğinin dengelenmesinin hizmet sunumu açısından haklılık içerdiği” belirtildi.
Burak Cop’un dosyasına bakan İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi ise gerekçeli kararında, “Davacının iddia ettiği gibi müşterilere kötü davranılması, aşağılanması bu şekilde bir işletme politikasının seçilmiş olması kazanç kaybına neden olacağı için hayatın olağan akışına aykırıdır. Dosyadaki bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde davacının duymuş olduğu manevi acıyı tam olarak ispatlayamamaktadır” ifadelerine yer verdi.
İki dosyanın avukatlığını yapan Neha Çaylan, Engin Ader’in davasını temyize götürdü. Çaylan, gerekçeli kararı henüz eline ulaşan Burak Cop dosyasını da temyiz etmeye hazırlanıyor.
‘Emsal olsun istedik’
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Engin Ader, Milliyet’e ilgili olarak şunları anlattı: “Asmalımescit’te iki mekandan da benzer nedenlerle geri çevrildik. İlk mekan ‘Çift değilsiniz’ dedi. Ardından uğradığımız diğer mekan da ‘Damsız almıyoruz’ diyerek geri çevirdi. Hakaret ya da fiziksel tartışma olmadı. Uzun süre İngiltere’de yaşadım. Sadece bir kez bir bara alınmadım, o da kıyafet sebebiyleydi.
Erkek arkadaşlarıyla dışarı çıkma geleneği olan bir insanım. Yurt dışında karşılaşmadığım kapıdan çevrilme durumu Türkiye’de çok kez başıma