Zaman gazetesinin haberine göre, 12 askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı. 21 Ekim 2007'deki saldırı sırasında Dağlıca'da tabur komutanı olan eski Albay Onur Dirik'in Van Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde üç komutanla ilgili ciddi suçlamalarda bulunduğu öğrenildi. Bu isimler, Yüksekova 3. Taktik Tümen Komutanı Tümgeneral Yurdaer Olcan, 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Süleyman Yüksel ve 3. Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Metin Yerlikaya.
Onur Dirik, sorgu esnasında söylediklerinin yanı sıra savcılığa teslim ettiği 34 sayfalık yazılı ifadesinde de çarpıcı itiraflarda bulunuyor. Dağlıca olayı öncesi ve sonrasına yönelik yeni bilgi ve iddialara yer veren Dirik, üç komutanın da askerlik doğasına aykırı ihmallerinin olduğunu dile getiriyor. Dirik'in özellikle Yurdaer Olcan hakkındaki sözleri dikkat çekici. 3'üncü Motorlu Piyade Taburu'nun Çukurca'dan Dağlıca'ya taşınması esnasında Tümgeneral Olcan'ın kendisine "Ben sizi oraya aslında yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek saldırmaya teşebbüs ettiklerinde böylece onlarla temas sağlanmış olacak ve onları imha edeceğiz." dediğini anlatıyor. Dirik, ayrıca saldırının gerçekleştiği esnada Olcan'ın, "Ben o adama (Onur Dirik) Kobra değil toplu iğne dahi göndermem." dediğini ileri sürüyor.
Onur Dirik'in savcılığa verdiği yazılı ifadesindeki en ciddi iddialardan biri Yurdaer Olcan ile ilgili. İfadesinde 3'üncü Motorlu Piyade Taburu'nun Çukurca'dan Dağlıca'ya taşınması esnasında Olcan'ın kendisine söylediği sözleri ve yaşanan diyalogları Dirik şöyle anlatıyor: "Şubat-Mart 2007 döneminde Dağlıca intikal planını kendisine ısrarla arz ederek tasvibini çalıştığım Tümen Komutanı beni sadece 3-5 dakika ayaküstü dinlemiş ve bu görüşmede bana odasında bulunan son derece yetersiz detaydaki 1/1.000.000 ölçekli kabartma harita üzerinden; alınması gereken tedbirlere ilişkin tavsiyelerde bulunmuştur. Bu görüşme sırasında Tümen Komutanı bana gayet açık ve net bir şekilde, 'Ben sizi oraya aslında yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek saldırmaya teşebbüs ettiklerinde böylece onlarla temas sağlanmış olacak ve onları imha edeceğiz.' şeklinde bir ifade sarf etmiştir." Dağlıca 3. Motorlu Piyade Taburu, 21 Ekim 2007'de teröristlerin saldırısına uğradı. Baskında 12 asker şehit düştü, 8 asker de kaçırıldı. Saldırının üzerinden 4 yıl geçti. İhmal ve ihanet iddiaları şehit ailelerinin suç duyurusu üzerine yargıya taşındı. Dağlıca saldırısı sonrası adı sıkça ön plana çıkan dönemin Tabur Komutanı eski Albay Onur Dirik, 1 ve 2 Aralık'ta Van Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 14 saat ifade vermişti.
Özdemir ile Cağaloğlu'nda buluşmuş
Dirik'e Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir ile yaptıkları görüşme ve Çukurca'ya ait paylaştığı fotoğrafların da sorulduğu öğrenildi. Dirik, Özdemir'i gazeteci olması nedeniyle tanıdığını belirtiyor. Yazılarını okuduğu Özdemir ile Cağaoğlu'nda buluştuğunu belirten Dirik, uzun aralıkları bu şahısla internetten haberleştiklerini ifade ediyor. Çukurca'ya atandığı sırada Özdemir'in kendisini aradığını söyleyen Dirik, görev yaptığı yer ile ilgili bilgi vermek için Çukurca ilçesinde bulunan dağlık bölgeye ait manzara fotoğraflarını gönderdiğini savunuyor. Dirik, basında yer aldığı gibi Özdemir'e Dağlıca bölgesindeki askerî stratejik yerlere ait fotoğraflar göndermediğini söylüyor. Ayrıca saldırıdan 2 ay sonra askerlere dağıtılmak üzere Ergün Poyraz'ın "Musa'nın Çocukları" adlı çok sayıda kitabın tabura Tugay Komutanı Yüksel tarafından gönderildiğini anlatan Dirik, bu kitapları askerlere dağıtmayıp kalorifer kazanında yaktığını ifade ediyor. Dirik, üst komutanlar tarafından tabura yönelik bir saldırı olacağına yönelik bir istihbarat bilgisinin kendisine iletilmediğini ve herhangi bir tedbirin alınması yönünde bir bilginin gönderilmediğini söyledi.
Savcı, Dirik'e Ergenekon'u sordu
Onur Dirik'e savcılık sorgusunda Ergenekon davasının tu- tuksuz sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir ile yaptığı görüşmeler ve Çukurca'ya ait paylaştığı fotoğrafların da sorulduğu öğrenildi. Dirik, Özdemir'e Dağlıca bölgesindeki askerî stratejik yerlere ait fotoğraflar göndermediğini söylüyor. Ancak yazılarını okuduğu Özdemir ile Cağaloğlu'nda buluştuğunu ve bu şahısla uzun aralıklarla internetten haberleştiğini ifade ediyor.
'Olayları fazla dramatize etme, ifadeni ona göre ver'
Onur Dirik, Dağlıca saldırısından birkaç gün sonra tabura olay yerini incelemek için gelen Tuğgeneral Süleyman Yüksel'le arasında geçen diyaloğu ise şöyle anlatıyor: "İdari tahkikat heyetine ifade vermek üzere Tuğgeneral Yüksel'in yanından ayrılırken "Unutma bak sen istikbal bekleyen bir kurmay subaysın, ifadeni ona göre ver. Olayları fazla dramatize etme." şeklinde bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmemiştir.
Ayrıca yazılı ifadenin devamında Tuğgeneral Yüksel'in küçük çapta olsa da çatışmaların devam ettiği Dağlıca'da tabur komutanının odasına çekilerek, saatlerce bilgisayarda uçak simülatör oyunu oynadığı ve o günlerde yeni kullanılmaya başlanan Facebook isimli sosyal paylaşım sitesi ile ilgilendiği belirtiliyor. Dirik'in ifadesine göre, saldırıdan yaklaşık bir ay sonra tabur tarafından sınır bölgesinde teröristlerin kullandıkları ağır silahları Kuzey Irak'tan getirdikleri kamyonetlerle taşımaya yönelik hareketlilik içerisinde oldukları tespit ediliyor. Bunun üzerine keşif amaçlı Tugay Komutanlığı'ndan helikopter istediklerini, Tuğgeneral Yüksel ile arasında geçen diyaloğu şöyle anlatıyor: "Beni adeta talebi yaptığıma pişman etmiş ve orada o kişilerle görev yaptığıma isyan noktasına getirmiştir. Bana Tuğgeneral Yüksel, 'Irak içerisinde görülen araçlardan bize ne? Kobra istemeye ne gerek var? Bir Kobra'nın uçuş maliyetinin ne kadar olduğunu biliyor musun? O Kobralar orada uçarken arıza yapıp düşerse ne olacak? Kobra isteyeceğine neden kendin gidip bakmıyorsun? (En az 10 saatlik intikal mesafesinden bahsediyoruz)' şeklinde hâlâ anlam veremediğim bazı sorular sormuştur."
Tehdit değerlendirmelerini dikkate almadı
Dönemin Alay Komutanı Metin Yerlikaya'nın Dağlıca Taburu'na en fazla 2,5 ayda bir geldiğini ifade eden Dirik, Yerlikaya'ya kendileri tarafından gönderilen saldırıdan bir ay öncesine ait tehdit değerlendirmelerinin dikkate alınmadığını savunuyor. Saldırının olduğu gece 23.30'da en son çektiği tehdit değerlendirmesinde bir saldırının gerçekleşeceğinden bahseden Dirik, Yerlikaya'nın bu değerlendirmeyi de ciddiye almayarak küçük birkaç gurubun saldırısıymış gibi algıladığını aktarıyor. Çatışma başlayınca destek amaçlı helikopter istediğini belirten Dirik, Yerlikaya'nın bu isteği Tümen Komutanı Olcan'a kendisinin münasip bir dille aktarmasını söylediğini ifade ediyor.