T24 - 85 yaşında hayatını kaybeden eski Başbakanlardan ve SP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı bugün yüzbinler uğurladı. Vefatının ardından yapılan Erbakan'ın politikalarına ilişkin eleştiriler birçok kesim tarafından 'ölünün ardından konuşulmaz' denilerek doğru bulunmazken, Erbakan konuşulmaya ve tartışılmaya devam ediyor. Cumhuriyet yazarı Oktay Akbal köşesinde bugün Erbakan'a yer vererek, "Erbakan kişilikli bir insandı. Ucuzluklardan, sahteliklerden uzak bir politikacıydı. Öyle de anılacak" diyerek Milli Görüş'ün Lideri'ni övdü.
Oktay Akbal'ın Necmettin Erbakan'ın vefatı üzerine yazdığı, Cumhuriyet gazetesinde "Erbakan'ın Ardından" başlığıyla yayımlanan bugünkü (1 Mart 2011) yazısı şöyle:
“Rektörler, başı kapalı kızları kapıdan karşılayıp buyur edecek” diyordu. “Kanlı mı kansız mı olacak?” diyordu. Milli Görüş diye savunduğu koyu muhafazakâr çizgiyi savunuyor, değişik adlarla kurduğu partilerde gençlerini yetiştiriyor, günün birinde onların iktidara geleceğine ve Türkiye’yi bir İslam devleti haline getireceklerine inanıyordu...
Öyle de oldu! Dizi dibinden ayrılmayan, en sadık gençlerden biri olan Tayyip Erdoğan, önce Erbakan’ın partisinin il başkanı, sonra belediye başkanı derken, Türkiye’nin Başbakanı oldu.
***
Büyüğünün yolundan ayrılır gibi yaptı, ama ayrılmadı! Demokrasi diye diye demokrasinin Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerle güçlendirdiği bir ülkeyi, sekiz yılda tanınmaz bir biçime sokmayı başardı. Aydınları, gazetecileri, bilginleri, çağdaş uygarlığın çizgisindeki insanları bir bir suçlayıp hapislere atılmalarını sağladı. “Ben Ergenekon savcısıyım” diyerek... Ülkenin zenginliklerini sata sata, ABD’nin istediği bir Başbakan olmayı da gururla duyura duyura!..
***
Necmettin Erbakan bir yargıcın oğluydu. Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir hukuk adamının oğlu... Teknik Üniversite’yi bitirdi, alanında başarılı bir Prof. Dr. oldu. Yetmedi. İçinde yanan dindarlık ateşini, gerçek bir demokrasi karşıtı olarak yaygınlaştırmak amacı ile partiler kurdu. Başbakan bile oldu!
Refah Partisi’ydi onunki. Yetiştirdiği gençlerinki ise Adalet ve Kalkınma... Daha ilk gün, “Bizim Çocuklar bu işi başaramaz” demişti. Sanki sekiz yıl sonunda bir çıkmaza gireceklerini önceden biliyormuş gibi...
En önemli özelliği yabancı güçlere boyun eğmemesiydi. Amerika’ya, Avrupa’ya yani dış sömürüye karşı oluşu... Tam bağımsızlıktan yana olması... Milli Görüş dediği de bunun kanıtıydı. Birkaç kez Başbakan Yardımcılığı yaptı, bir yıl süreyle Başbakan oldu. Ama yetiştirdiği çocukların yaptığını yapmadı, ulusal değerlerimizi ona buna peşkeş çekmedi.
“Ağır sanayiyi kurmak gerekiyor” görüşünü savunduğu için ülkenin fabrikalarını, bankalarını, önemli yapıtlarını satmaya kalkmadı.
Necmettin Erbakan son dakikaya kadar liderliğini korudu. Seçimlerde de söz sahibi olmak istiyordu. Seksen beş yaşında bir lider olarak, yetiştirdiği gençlerden, Gül’lerden, Tayyip’lerden, Arınç’lardan iktidarı geri almak çabasındaydı.
***
Ben bu geçen uzun yıllar boyunca Erbakan’ı çok eleştirenlerdenim. Atatürk Cumhuriyeti’ne karşıtlığını birçok yazımda en ağır biçimde suçlayanlardanım. Ama böyle ağır eleştirilere karşı şimdiki bazı politikacılar gibi dava açmaya kalkmadı.
Kişilikli bir insandı. Ucuzluklardan, sahteliklerden uzak bir politikacıydı. Öyle de anılacak. Sevenlerine, yakınlarına başsağlığı dileyerek...