Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Said Nursi'nin öğrencilerinden olan ve 86 yaşında Koronavirüs nedeniyle ölen Hüsnü Bayramoğlu'nun cenazesine ilişkin kaleme aldığı yazısında, "Biz Hüsnü Bayramoğlu’nun cenazesindeki kuralsızlığı eleştiriyorduk. Fakat Nurcu camiadan konuştuğum kişilerin gözü başka detaylardaydı. Peki, Nurcu camianın gözüne takılan neydi? Yakın dönemde vefat eden tarikat liderlerinin cenazelerine, koronaya rağmen eleştirileri göğüsleyip, başta Erdoğan olmak üzere, devlet erkânı geniş bir şekilde katılmıştı. Ancak Bayramoğlu’nun cenazesinde, Nurcuların elinde büyüyen Süleyman Soylu hariç, pek kritik isim yoktu. Bir kısmı tweet atmakla yetinmişti" dedi.
Terkoğlu, "Bayramoğlu’nun cenazesinde okunan vasiyetinde 'Erdoğan’ı ve hükümet’i destekleyin' çağrısı vardı ama.... Nurcu camiadan duyduklarımla, Erdoğan’ın sosyal medya hesabına baktım. Hüsnü Bayramoğlu için atılmış bir tweet, yayımlanmış bir taziye mesajı bulamadım. Oysa geçen ocak ayında, Hüsnü Bayramoğlu, Erdoğan ile telefon konuşmasının görüntüsünü, sosyal medya hesabından paylaşmıştı. Bir insan, bir telefon konuşmasını neden kameraya alır? Neden bunu yayımlar? 'Bakın Cumhurbaşkanı’yla görüşebiliyorum' demek için mi? Yanıtını bilmiyorum ama Bayramoğlu, o konuşmada, Erdoğan’dan randevu talep etmişti. 'Nurcu kulisler'de konuşulanlara göre bir zamanlar Saray’da ağırlanan Bayramoğlu’nun o talebi de gerçekleşmedi" ifadelerini kullandı.
Terkoğlu, yazısına şöyle devam etti:
Yaşamının özetine bakıldığında 'Said-i Nursi’nin şoförü' olarak anılan bir kişi. 'Hiçbir ilmi eğitimi' olmadığı halde Said Nursi’nin Risalelerini ezberlemekle, Nursi ile yoldaşlık etmekle kutsanan bir şahıs. Fethullah Gülen’i Nurculuk Dairesi’ne imzaladığı mutabakatla dahil eden, yıllarca sırtını okşayan, Gülen eleştirildiğinde Said Nursi’nin talebesi olarak 'Gülen Nurcudur' diye bildiri yazan bir vâris. FETÖ lideri gözden düşünce 'biz varız' diye öne çıkan, Ayasofya açılışında Genelkurmay Başkanı’yla fotoğraf çektiren, İçişleri Bakanı’na şemsiye tutturan, Saray’da Cumhurbaşkanı tarafından ağırlanan, Milli Savunma Bakanı’yla poz veren bir cemaat lideri. Said Nursi’nin 'Ayasofya’nın açılmasını ben göremeyeceğim Hüsnü görecek, ben kabrimden seyredeceğim' dediğini iddia ederek keramet uyduran, kendini de merkeze koyan bir kariyer sahibi. Diyanet’in gayri resmi Tarikatlar Raporu’nda bile eleştirilen, Said Nursi’yi 'ahir zamanda beklenen ve özel görevlendirilen bir zat' olarak takdim eden, kendisini de onun vârisi olarak en öne yerleştiren inancın savunucusu. Devleti yönetenlerin hürmetini Nurculuk içindeki post kavgasında güç kazanmaya tahvil eden, bu sayede FETÖ’den soruşturulan bazı isimleri hüsnü şehadet ile temize çıkaran, KHK ile kapatılan kimi dernekleri açtıran güçlü insan.
Hüsnü Bayramoğlu bu dünyadan göçtü gitti. Ardında Nurculuğun Meşveretçiler kolunu yönetecek 16 kişilik bir 'ağabeyler konseyi' bıraktı. Bu yazıyı yazarken takipçileri sosyal medyada müritlerini uçurmaya devam ediyordu. Zira bazıları, koronadan ölen Bayramoğlu’nun aşı olduğunu hatırlatıyor, gece odasına doktor kılığında gizlice giren bir ismin onu öldürdüğünü iddia ediyorlardı. Bayramoğlu’nun adının başına 'şehit' ifadesi eklenmişti. Nurculuk efsaneleri büyümeye, yürümeye devam ediyordu. Hüsnü Bayramoğlu’nun vefatının hemen ardından, onun hedefindeki Tahşiyeciler Grubu’na kurulan kumpasın Yargıtay tarafından onanması da 'Tanrı’nın sopası' ya da 'tesadüfi' olarak kayda düştü.
İnsanlık ve elbette onun değerleri bir hastalıkla sınanıyor. Güneş batmayan imparatorluğun prensinin tabutu bile yurttaşlarına saygıdan 30 kişiyle kaldırılıyor. 'Kendine Müslüman'ların 'paralel inancı'nı, Hüsnü Bayramoğlu’nun cenazesinden bahsetmeden nasıl anlatabilirdik?