Koronavirüs salgını gerekçesiyle bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına sınırlama getirilirken, 30 Ağustos'a yönelik kısıtlama eleştirilerin odağı oldu.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Ahmet Tan, "Anıtkabir korkusu" başlıklı yazısında bayramların kısıtlanmasının nihai hedefini "Cumhuriyet değerlerini belleklerden silme siyaseti" olarak yorumladı.
"Kurtuluş Savaşı'mızdan daha milli, yerli, hatta daha İslami ne var tarihimizde?" diye yazan Ahmet Tan, Yahya Kemal'in "Büyük Taarruz" şiirini hatırlatarak "Reyiz’in ezberinde değilse çok ayıp! “İslam” var, “ezan” var, “Rabb” var! “Türk” neyse de sonunda “zafer” var" diye yazdı.
Sosyal medyaya ilişkin son düzenleme ve milli bayramların sınırlanması arasında bağ kuran Ahmet Tan şöyle yazdı:
"Geçen ayki sosyal medya yasası ile vatandaşlara “Unutulma Hakkı” sağlandı.
Kullanıcılar kendilerini rahatsız eden içerik ve görüntülerin arama motorlarından tümüyle silinmesini isteyebilecekler.
Adı “Unutulma Hakkı” ama aslında “Unutturma Hakkı”.
En temel hak olan “yaşama hakkı”nı tehdit eden konulara kulak tıkayan iktidar durup dururken “unutulma”yı neden “hak” olarak ilan etti ki?
Çünkü, yolun sonu görünüyor. Artık varlığını sürdürmesi, 18 yıldır yaptıklarının unutulması ile mümkün.
***
“Eski Türkiye” dedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin üstüne kendince çarpı işareti koydu.
2023’e varınca da Cumhuriyet sıfırlanacak, kendi Türkiye’leri başlayacak.
Hazırlıklar bunun için.
Unutulma hakkı ile niyet kendi torunları dahil gelecek kuşakların, öğrenmesini önlemek olmalı:
“Dön de bitsin artık bu hasret” videolarını, “Çocuğu bile yok, aile nedir bilmez, o Bahçeli” ile “Rüşvetçilere kol kanat gerenden, evdeki paralarını sıfırlarken haysiyeti sıfıra düşürenden Cumhurbaşkanı olmaz” kayıtlarını unutturmak.
Ama bu hedefe ulaşmak, ulusal bayramlara kısıtlama ve yasak koymak kadar kolay değil.
Dijital dünya okyanuslardan öte uçsuz bucaksız bir âlem. O görüntülerin de milyonlarca mecrada, sitede milyonlarca kopyası var.
***
Bayramları kısıtlamanın, yasak koymanın nihai hedefi “toplumsal hafıza” üzerinde de tahakküm kurmak. Aşama aşama yürütülen bir Cumhuriyet değerlerini belleklerden silme siyasetinin bir parçası.
Bu sosyal medyaya getirilen “unutulma hakkı”na paralel ve sinsi sinsi yürütülen bir politika.
949 yıl önceki Malazgirt Zaferi de elbette çok önemli. Van Gölü kıyısında cümbür cemaat, tıkış tıkış 1071’i kutladıktan sonra, on binlerce metrekarelik açıklık ve ferahlıktaki Anıtkabir ziyaretine “asgari katılım” ve “kısa süre” şartı getirmek bu mekândan korkulduğunun kanıtı.
Anıtkabir bu milletin en kutsal en güçlü “hafıza mekânı”dır. Ulusun manevi birliğinin ortaklaşa hissedildiği bir merkezdir.
Geçmişi güncel tutmakta geçen zamanı yaşanan gerçekliğe bağlamaktadır.
Çankaya Köşkü de öyle idi. Oraya kilit vurularak manen yok edildi. Kısıtlama ve yasaklarla sıra Anıtkabir’e gelmiş görünüyor."