İngiliz Times gazetesi, Suriye'de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü karşısında kayıpların arttığı bir dönemde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koalisyondaki müttefiklerini eleştirdiğini yazıyor.
Gazetenin iç sayfalarındaki haber, Times'ın İstanbul'daki muhabiri Hannah Lucinda Smith'in imzasını taşıyor.
Haberde Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde IŞİD'in sert direnişi ile karşılaşmasının ardından sınıra tanklar ve ağır silahlar yığdığı, yaşanan son gelişmelerden hava desteğinin yetersiz bulduğu ABD liderliğindeki koalisyonu sorumlu tuttuğu belirtiliyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın dün Ankara'da düzenlediği basın toplantısında, "Her seferinde DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'ye birtakım eleştiriler getiren çevrelerin, Azez-Cerablus hattı, Dabık ve El Bab noktasında yürütülen operasyonlara gerekli desteği vermemesi kabul edilemez. El Bab'da uluslararası koalisyonun üzerine düşeni yapması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz" demişti.
Times'taki haberde ise koalisyon güçlerinin Suriye çapında IŞİD'e karşı hava saldırıları düzenledikleri ancak El Bab'a yönelik ilerleyişe destek vermekten büyük oranda kaçındıkları kaydediliyor.
Haberden bazı satırlar şöyle:
"ABD Türkiye'yi, Suriye macerasında desteklemekte tereddüt ediyor. Çünkü bölgenin yakınında Pentagon'un (Amerikan Savunma Bakanlığı) silahlandırdığı ve özel güçleriyle desteklediği, Kürtlerin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) var.
"Türkiye, SDG'nin, El Bab'ın 30 mil (yaklaşık 50 kilometre) doğusundaki Menbiç'teki mevzilerinden çekilmesinde ısrarlı. ABD de bu talebi destekliyor. Ancak SDG çekilmekte tereddüt eder görünüyor.
"Ankara, SDG'deki Kürt birliklerini PKK'yla bağlantılı terörist bir grup olarak görüyor...Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türk güçlerinin El Bab'ın alınması sonrası Menbiç'e yöneleceklerini doğruladı. Erdoğan ayrıca Kürtlere açık destek vermekten vazgeçmesini sağlayarak ABD'nin Suriye'deki politikasını değiştirmesi yolunda Donald Trump'a baskı yapmaya çalışacağının da sinyalini verdi."
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazar günü yaptığı bir konuşmada, "Şimdi El Bab'dayız. Ve El Bab dört bir yanından kuşatılmış vaziyette. İnşallah orada da işimiz bitti bitiyor. Ama şimdi sırada Menbiç var. Sonra, yeni dönemde ABD ile el ele verebilirsek Rakka var" demişti.
Türkiye'nin Ağustos ayında başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı ile Suriye'de Kürt koridorunu önleyecek bir bölge yaratmaya çalıştığını vurgulayan Times, Ankara ile Washington arasındaki ağız dalaşının önümüzdeki haftalarda başlaması beklenen Rakka operasyonunu tehdit ettiğini vurguluyor.
Times, ABD'nin operasyona Kürtlerin öncülüğündeki güçlerin önderlik etmesini istediğini, Türkiye'nin ise buna karşı çıktığına dikkat çekiyor.
Gazetedeki haber, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun dün Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'u telefonla araması ve iki bakanın Halep'teki ateşkesin Suriye'nin diğer bölgelerinde de uygulanması ihtimalini tartıştıklarının bildirilmesi ile noktalanmış.
Guardian ve Daily Telegraph gazeteleri ise Cumhuriyet gazetesinin kantinini işleten Şenol Buran'ın, 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' iddiasıyla İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmasına sayfalarında kısaca yer vermiş.
Şenol Buran, bir polisin "Erdoğan buraya gelse çay bile vermem" dediğini iddia etmesi sonrası tutuklanmıştı.
Guardian, Reuters ajansından aktardığı haberinde, Cumuriyet'in, Türkiye'de hükümeti eleştiren çok az sayıda gazeteden biri olduğunu aktarıyor.
Gerek Guardian gerekse de Daily Telegraph'ın dikkat çektikleri nokta ise Türkiye'de 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan yargılananların 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabildikleri.
Guardian, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatlarının bugüne dek 1800'den fazla kişi hakkında dava açtıkların belirtiyor. Bu kişiler arasında karikatüristler, eski bir Türkiye güzeli (Merve Büyüksaraç) ve okul çağındaki bazı çocuklar olduğunu da ekleyerek...
Yine Guardian ve Daily Telegraph'ın ilk sayfalarında dikkat çeken bir haber ise BBC siyaset editörü Laura Kuenssberg'in, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ile ilgili olarak yaptığı bir açıklama.
Guardian'daki haberin başlığı, "BBC siyaset editörü, 'Kraliçe Brexit'i destekledi' diyor".
Laura Kuenssberg dün BBC Radyosu'nun en önemli siyaset programı olarak görülen Today'de, İngiltere'deki Avrupa Birliği (AB) referandumu öncesi bir kaynağının kendisine, Kraliçe İkinci Elizabeth'in, ülkesinin birlikten ayrılmasını (Brexit) destekleyici yorumlar yaptığını söylediğini açıklamıştı.
Guardian, Kuenssberg'in sözlerinin, Kraliçe'nin Brexit'i destekleyip desteklemediği yönündeki tartışmaları alevlendirdiğini belirtiyor.
İngiltere'nin en çok satan gazetesi Sun, 9 Mart'ta "Kraliçe Brexit'i destekliyor" manşetiyle çıkmıştı. Gazetenin manşeti 23 Haziran'da yapılan ve Brexit kararı ile sonuçlanan referandum öncesi çok tartışılmış, Buckingham Sarayı 'yanıltıcı' olduğu gerekçesiyle Bağımsız Basın Standartları Örgütü'ne şikayet etmişti. Örgüt de incelemesi sonrası gazeteyi hatalı bulmuştu.
Kuenssberg, sadece bir kaynaktan geldiği gerekçesiyle iddiayı BBC bültenlerine taşımadığını söylüyor.
Daily Telegraph ise BBC siyaset editörünün, kendisine 'Kraliçe'nin Brexit'i desteklediğini özel bir öğle yemeğinde söylediği' bilgisinin veridiğini açıklamasını taşımış sayfalarına.
Sun gazetesi ise iki kaynağa dayandırdığını iddia ettiği haberinde, Kraliçe'nin görüşlerini geçmişte Windsor Sarayı'ndaki bir öğle yemeği sırasında Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'e söylediğini öne sürmüş, Clegg ise iddiayı yalanlamış ve haberle ilgili olarak yemekte bulunanlardan dönemin Adalet Bakanı Michael Gove'u suçlamıştı.
Bugünkü İngiliz gazetelerinin tümünün ilk sayfalarında ise aynı isim var: Pazar günü 53 yaşında ölen ve ünlü İngiliz şarkıcı George Michael.
George Michael'la ilgili tüm haber ve yorumlarda "küresel bir müzik yıldızı" olarak nitelendirilen sanatçının olağanüstü yaşamından bahsediliyor.
Eşcinsel aktivist yönünün yanı sıra Michael'ın vurgulanan bir diğer özelliği de "gizli bir yardımsever" olması.
i gazetesinin bugünkü manşeti, "George Michael'ın yardım kuruluşlarına aktardığı gizli milyonlar'
Gazete, Noel günü kalp krizi geçirerek ölen yıldızın cömertliğinin ölümünden sonra anlaşıldığını belirtiyor.
Michael yaşamı boyunca, çocuklara ve gençlere yönelik yardım kuruluşu Childline'a 'milyonlarca sterlin' bağış yapmış. Bir televizyon programında tüp bebek tedavisi için paraya ihtiyacı olduğunu söyleyen bir kadına ertesi gün gizlice 15 bin sterlin bağışlamış. Bazı radyo programları üzerinden düzenli olarak yardım kampanyalarına katılmış. HIV'le mücadeleye yönelik faaliyetleriyle bilinen The Terrence Higgins Vakfı'na düzenli olarak katkıda bulunmuş. Evsizlerin barındığı bir evde gönüllü olarak çalışmış. 2011'de Viyana'da tedavi gördüğün hastanenin personeline de 1000 konser bileti dağıtmış.