Yılın ilk kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın gündeme dair açıklamalarda bulundu. Putin ile görüşme, İdlib, Libya, Kanal İstanbul ve öğrenci protestolarına değinen Kalın, devam eden Libya tezkeresi ve Libya'daki çatışmalarla ilgili "Libya'da önceliğimiz ateşkes ilan edilmesidir. Hafter'in Nisan ayındaki pozisyonuna geri dönmesi gerekir" dedi.
Kalın'ın açıklamalarından satır başları:
"3 Ocak'ta meydana gelen Kasım Süleymani'nin ve mühendisinin öldürülmesiyle ilgili başlayan süreci yakından takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ilk saatlerden itibaren yoğun bir diplomasi trafiğini başlattılar. Devlet ve hükümet başkanlarıyla yoğun diplomasi görüşmeleri oldu. Yarın ülkemizi ziyaret edecek olan sayın Putin'le bu konu başta olmak üzere gündem başlıkları ele alınacak. Biz bütün taraflara sükunet ve itidal tavsiyesinde bulunduk. Bölgemiz gerçekten savaşlardan, çatışmalardan, özellikle dış müdahalelerden vekalet savaşlarından yoruldu. Şu anda tarafların ABD olsun, İran tarafının olsun pozisyonlarının giderek keskinleştiğini maalesef örüyoruz. Bunu minimize etmek için sükunet çağrımız devam edecek.
“İdlib meselesi yarın masaya yatırılacak”
"Özellikle İdlib'deki kritik durum masaya yatırıldı. Rusya destekli rejim saldırıları yoğun bir şekilde devam ediyor. geçen sene vardığımız Astana ve İstanbul mutabakatına aykırı bir uygulama ve ihlali anlamına geliyor. Orada Rusya Federasyonu'nun hava desteği olmadan rejimin karada bir ilerleme sağlamasının mümkün olmadığı açık bir gerçek. Ülkemize dönük olarak harekete geçmiş olan onbinlerce İdlib meselesi yarın konuşulacak.
“Libya'da önceliğimiz ateşkesin ilan edilmesidir”
"Libya'da yaşanan hadiseler, dün sabah askeri okula yapılan saldırı çağrılarımızın ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Nisan ayında imzalanan anlaşmayı ihlal eden Hafter tarafı saldırılarını pervasız bir şeklide devam ediyor. Burada özellikle Türkiye'nin Libya hükümetiyle yaptığı anlaşmaya itiraz edenler öncelikle burada saldırgan tarafın kim olduğu, anlaşmaları kimin öldürdüğünü açık bir şekilde ortaya koymaları ve kınamaları gerekir. Peki çözüm nedir dediğimizde, BM şemsiyesi altında yürütülen faaliyetler sahada nasıl gerçekleştirecek sorumuza cevabının olmadığını anlıyoruz. Türkiye'nin barışçıl girişimleri, diplomasinin ve siyasetin önünü açacak atılacak adımlar eleştiri konusu olabiliyor. Süreci yakından takip etmeye devam edeceğiz. Libya'da önceliğimiz ateşkes ilan edilmesidir. Hafter'in Nisan ayındaki pozisyonuna geri dönmesi gerekir.
“Türk Akım'dan biz de gaz alacağız”
"Sayın Putin'in yarın ülkemize yapacağı ziyaret bir diğer önemli konu. Enerji haritalarında önemli değişikliğe işaret eden Türk Akımı yarın fiilen ve resmen başlatılmış olacak. İki boru hattı var. Bu sadece Avrupa'ya gitmeyecek, aynı zamanda biz de gaz alacağız. Başka ülkenin devlet ve hükümet başkanları da gelecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Putin'le görüşmesi olacak. Daha sonra konuk devlet ve hükümet başkanlarına sayın Cumhurbaşkanımız akşam yemeği ikramı olacak.
“Bu pozitif hamle 2020'de de devam edecektir”
"2019 yılında ihracat artışında Türkiye dünyada 7. sıraya yükseldi. Nominal değer anlamında 5. sırada bulunuyor. Bu Türk ekonomisinin toparlanması ve pozitif hamle yapma sürecininin göstergesi. 2020'de de bu olumlu trendin devam edeceğini ifade edebiliriz. Bakanlarımız bu konuda çalışmalarını detaylı şekilde yapmışlardı.
“Yerli otomobili sabırsızlıkla bekliyoruz”
"İnsanımızın yerli otomobili ve biz de dahil olmak üzere sabırsızlıkla bekliyoruz. Türk ekonomisi, teknolojisini A'dan Z'ye dönüştürecek devrim niteliğinde bir hayal gerçekleşmiş olacaktır.
“Kanal İstanbul öncelikli çalışmalarımız arasında”
"Kanal İstanbul'la ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu da öncelikli çalışmalarımız arasında yer alıyor.
Putin ile görüşme
"Sayın Putin'in Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmesi yarın Türk Akımı programından önce olacak. Sayın Putin'in Suriye ziyareti kendi tasarrufudur, biz ona bir şey diyemeyiz. Kendisinin gözlemleri varsa yarın Cumhurbaşkanımızla paylaşacaktır. Sadece insani anlamda mültecilere yardımcı olmuyoruz, aynı zamanda sınır güvenliğimizi de sağlıyoruz. Daha önce DEAŞ, PKK terör örgütleri cirit atmakta idi, bunlar önlenmiş durumda. Burada biz farklı paydaşlarla Rusya, ABD, Avrupa ve Arap ülkeleriyle her zaman işbirliği ve diyalogtan yana olduk. Esed rejimi konusunda bizim pozisyonumuz açık. Biz Esed'in kendisinin Suriye'yi demokratik, çoğulcu, barışçıl bir yere taşıyacak bir lider olma vasfının kaybettiğini görüyoruz. Bu konuda Rusya ile anlaşamadığımız bir sır değil. Suriye'deki siyasi süreci devam ettirmek adına İdlib mutabakatını ve Astana sürecini hayata geçirmek adına Rusya Federasyonu ile görüşmelerimiz devam ediyoruz. Yarın sayın Putin'le yapılacak görüşmede İdlib meselesi, Astana süreci önemli olacak.
Darbe girişimi
"17-25 Aralık darbe girişiminin ne amaçla kimler tarafından yapıldığı herkesin malumu. Bu hain terör örgütüyle mücadelemiz devam ediyor. Bunların niyetleri bellidir, kurdukları kumpaslar ortada. Bizim açımızdan 17-25'i yapan irade her ne ise 15 Temmuz'da yapılanlarla aralarında hiçbir fark nedir. Başka türlü manalara gelecek değerlendirmeleri biraz da bu açıdan akılda tutmak gerekir. 17-25 başarısızlığa ulaştığı için 15 Temmuz yapıldı. Bu millet bu darbeyli püskürttü, bu gerçeği hiçbir zaman akıldan çıkartmayalım.
"Türkiye hem ABD hem İran'la konuşabilen birkaç ülkeden biri"
"Sayın Cumhurbaşkanımız İran ve Irak Cumhurbaşkanı ile öncelikli görüşmeler yaptı. Burada telefon görüşmesi durumu değerlendirmek, iki liderin görüş alışverişi çerçevesinde gerçekleşen bir görüşme. Sayın Cumhurbaşkanımız sayın Ruhani'ye de aynı telkinlerde bulundu. Bu saldırının birtakım sonuçlarının olacağını herkes görüyor bu bir sır değil. Bunların orta ve uzun vadede bölgeyi ateşe verecek çabalar haline gelmemesi gerekiyor. Bu adımlardan sarfı nazar edilmesi gerekir. İtidal çağrımız hiçbir şey olmamış gibi hareket edelim demek değildir. Bizim bu noktada arabulucu olalım gibi beklenti, talep ve iddiamız yok. Türkiye burada hem ABD hem İran'la konuşabilen birkaç ülkeden biri, belki de en önemlisi. Sayın Cumhurbaşkanımız fikirlerini bundan sonra da dile getirmeye devam edecek. Kendisinin bundan sonra da önemli rol oynayacağı aşikar.
İstanbul Üniversitesi'ndeki öğrenci protestoları
"Orada istemediğimiz, üzüldüğümüz hadiseler yaşandı. Yemek fiyatları ekonomik düzenlemeyle ilgiliydi. O arada zaman kaybı olduğu anlaşılıyor. Şu anda sorun çözüldü. Eski uygulama nasıl idiyse, yanlış hatırlamıyorsam 3,5 lira ödeyerek yemek yeme imkanları olacak. Üniversite bu konuda gerekli sübvansiyonu sağlayacak. Bir üniversiteli arkadaşımız da intihar etti, kendisine tekrar Allah'tan rahmet diliyor, ailesine başsağlığı diliyorum. Çok hazin bir olay, bu konuyla ilişkilendirdi. Daha sonra ailesi de açıklama yaptı, kızlarının başka sorunlar yaşadığını, kendilerinin ekonomik sıkıntılar yaşadığını, İstanbul Valiliği'nden ciddi destek aldıklarını açıkladılar. Onlar da üzülmüşler, hayatını kaybeden kızlarının böyle bir siyasi polemik konusu haline gelmesinden üzüntü duyduklarını kaydettiler. İnsan onuru, hayatı sözkonusu olduğunda burada hiçbir siyasi mülahazanın meşrulaştırmayacağını aklımızdan çıkartmayalım.