Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası Suriye'de yürütülen Barış Pınarı Harekâtı'na ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın, "Trump, telefon görüşmesinde ateşkesten bahsetmişti, Cumhurbaşkanı'mız terörle mücadele eden bir ülkeyle ateşkes yapılmayacağını net bir şekilde ifade etmişti. Hedeflerine ulaşana kadar harekât devam edecektir" dedi.
Kalın, harekâta Batı ülkelerinden gelen 'IŞİD' eleştirilere ilişkin, "DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'nin müdahalesinin zaafa yol açacağını iddia edenlerin dönüp bu gerçeğe bakmaları gerekir. DEAŞ'lı esirleri Batı dünyasına karşı şantaj ve pazarlık unsuru olarak kullanılmaktadır. DEAŞ'lı mahpusların salıverilmesinde bunu gördük. Bir gece ansızın PYD'lilerin oraya gidip 'hadi serbestsiniz' diyerek onları nasıl bıraktıklarını gördük. DEAŞ'lı esirlerin ne olacağı konusunda kaynak ülkelerin sorumluluk alması gerekmektedir. Bunun faturasının, sorumluluğunun sadece Türkiye'ye verilmesi kabul edilebilir değildir" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'le göürşmesine ilişkin bugün iki farklı açıklama yapılmasına da değinen Kalın, "Sky News muhabirinin soruyu karışık sormasından dolayı ABD Başkan Yardımcı'sıyla görüşülmeyecekmiş gibi anlaşıldı. Yarın sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkan Yardımcısını kabul etmesi planlanmaktadır" açıklamasında bulundu.
Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Harekât planlandığı şekilde devam etmekte ve hamdolsun 8. gününde planlanıldığından daha da başarılar elde etmiştir. Bunun karşısında duranlar yıllardır PKK terör örgütünü ve onun Suriye uzantılarını destekleyen, finansal olarak besleyen çevrelerdir. PKK uluslararası güçlerin kullandığı bir maşadır. DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bu örgütün desteklenmesi, palazlanması son dönem skandallarından birisidir. Şu anda gürültü kopanlar Barış Pınarı Harekâtı'nı lekelemeye çalışanlar aslında Suriye'de piyonları mevzi kaybettikleri için bu kadar sinirli, öfkeli ve panik halindeler. PKK'nın kaybetmesini adeta Kürtlerin kaybetmesi gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Terör örgütü kendi örgüt gündemini Kürt kardeşlerimizin meselesi gibi dayatmaktadır. Kürt kardeşlerimizi bu terör örgütünü net şekilde ayrıştırdığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
"DEAŞ'lı esirler Batı dünyasına karşı şantaj ve pazarlık unsuru olarak kullanılmaktadır"
"Yenilgiyi Kürtlerin bir kaybı, sivillerin hedef alınması, insani krizin ortaya gibi gerekçelerle izah etmeye çalışanlar bilerek ya da bilmeyerek terör örgütüne arka çıkmaktadırlar. Barış Pınarı Harekâtı DEAŞ'la mücadeleyi zaafa uğratmayacaktır. Fırat Kalkanı Harekâtı'nda 3 binden fazla DEAŞ'lı teröristi etkisiz hale getirilmiştir. DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'nin müdahalesinin zaafa yol açacağını iddia edenlerin dönüp bu gerçeğe bakmaları gerekir. DEAŞ'lı esirleri Batı dünyasına karşı şantaj ve pazarlık unsuru olarak kullanılmaktadır. DEAŞ'lı mahpusların salıverilmesinde bunu gördük. Bir gece ansızın PYD'lilerin oraya gidip 'hadi serbestsiniz' diyerek onları nasıl bıraktıklarını gördük. Bu konu üzerinde ısrarla durulması gereken konudur. Bu DEAŞ'lıları kimlerin neden bıraktığı hesabını sormak hakkımızdır.
"NATO üyelerinin terör örgütünü müttefik görmesi akıl tutulmasıdır"
"Batılı dostlarımızın NATO üyelerinin adeta terör örgütünü müttefik görmesi bir akıl tutulmasıdır. Bunu da muhataplarımıza yüzlerine ifade ettik. ABD'lilere bu güne kadar silahlandırdığınız kişiler Esed'le ittifak yaptığında ne düşünüyorsunuz? Bu soruların cevabını talep etmek en doğal hakkımızdır. Barış Planı harekâtı aynı anda birçok planı bozmuştur. DEAŞ'la mücadele konusunda bu sorumluluğun sadece Türkiye'ye ait olmadığını, bunun uluslararası bir sorun olduğunu ayrıca ifade etmek isteriz. DEAŞ'la mücadele Türkiye'nin sorumluluğuymuş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Biz askeri, diplomatik, siyasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Sorumluluğu Türkiye'ye yıkmaya çalışmak asla kabul edilemez. DEAŞ terör örgütüne mensup olduğu için vatandaşlarını kendi ülkelerine almak istemeyen Avrupalı ülkeler, bu işi başka ülkelere fatura etmek istiyorlar.
"DEAŞ'lı esirler konusunda kaynak ülkelerin sorumluluk alması gerekiyor"
"DEAŞ'lı esirlerin ne olacağı konusunda kaynak ülkelerin sorumluluk alması gerekmektedir. Gözümüzün önünde bir hukuk skandalı yaşanıyor. Avrupalı ülkeler, bu mahkumları başkasına fatura etmeye çalışıyorlar. Bunun faturasının, sorumluluğunun sadece Türkiye'ye verilmesi kabul edilebilir değildir.
"Mülteci konusunu rakamlara indiren Avrupalı ülkelerin nasıl bir sınav verdiğini ve sınıfta kaldığını gördük. Biz 3,6 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Yaklaşık 3 milyon Suriyeli'ye de Suriye tarafında yardım ediyoruz. Bu Suriye nüfusunun 3'te 1'ine tekabül ediyor. Barış Planı Harekâtı'nın insani krize neden olacağını söyleyen ülkelerde kaç Suriyeli var? Bunu sormak hakkımız.
"Demografik yapıyı değiştiren PYD/YPG'dir"
"Barış Pınarı Harekâtı'nın amacı sınır bölgelerimizi terörden desteklemek, Suriyeli mültecilerin güvenli bölge haline getirdiğimiz bu şehirlere, köylere geri dönmelerini sağlamaktır. Bunu da gönüllülük esasıyla yapmak, mültecilerin olumlu ve güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini sağlamaktır.
"Barış Planı Harekâtı'nın demografik yapıyı değiştirdiği söyleniyor. Oradaki demografik yapıyı değiştiren PYD/YPG'dir. Arap halkı göçe zorlayıp evlerini işgal edenler ABD'nin silahlandırdığı, finansal olarak güçlendirdiği PYD/YPG'dir. Barış Planı Harekâtı değildir. Barış Planı Harekâtı'nın en büyük hedeflerinden biri toplumsal yapının asli yapısına geri dönmesidir.
"Sayın Cumhurbaşkanı dört yıldır feryat figan halde..."
"Bu kadar mülteciye ev sahipliği yapmış bir ülkenin mültecileri evlerine dönerken zora sokacak bir eylem içinde olması düşünülemez. Terör unsurlarının temizlenmesiyle Barış Planı Harekâtı hedeflerine ulaşmış olacaktır. 'Kaç gün sürecek, nereye kadar gideceksiniz' sorularının cevabı da burada yatıyor.
"Sayın Cumhurbaşkanı dört yıldır feryat figan halde bu ülkenin teröristlerden temizlenmesi gerektiğini anlatıyor. Bu konuda dünyanın bir şey yapmayacağını hep beraber gördük.
"Hedeflerine ulaşana kadar harekât devam edecektir"
"İnsani kriz çıkacak gibi söylemlerle bu harekâtın hızını kesmeye çalışıyorlar. Harekât planlandığı şekilde, temposunu ve ritmini askeri uzmanlarımızın belirlediği çerçevede uygulandı ve uygulanmaya devam edecek. Barış Planı Harekâtı'nın bundan sonra da çokça konuşulacağını görüyoruz. Hedeflerine ulaşana kadar harekât devam edecektir.
"Ruslarla Suriye konusunu uzun süredir konuşuyoruz. Astana sürecinde çok önemli yürüttüğümüz süreç var. Rus tarafı bu konudaki hassasiyetimizi iyi bilmektedir. Orada ABD bayrağı yerine Rus bayrağının geçip YPG/PYD'yi himayesine alması bizim için kabul edilebilir bir şey değildir. Ruslarla bizim bu konuda, dün akşam sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Putin'in görüşmesi oldu. Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, etnik sosyolojik dengeleri açısından PYD/YPG tahakkümünün sonlanmasının zamanı gelmiştir. Artık bu rahatlığı bulamayacaklardır. Türkiye bu konuda son derece kararlıdır. Bu Amerikalıların çekilme süreci, Münbiç, Kobani gibi konuları önümüzdeki günlerde konuşmaya devam edeceğiz. Yarın ve öbür gün Ruslarla konuşmaya devam edeceğiz.
"Nasıl ABD Meksika sınırını güvence altına almak için birtakım tedbirler alıyorsa..."
Bize zaman zaman ABD’de çok büyük bir kamuoyu baskısı var denen durumu biz not ediyoruz. Ama Türkiye’de de biz kamuoyu baskısı var. Nasıl ABD Meksika sınırını güvence altına almak için birtakım tedbirler alıyorsa, aynı şekilde bizim de sınırlarımızı korumak en doğal hakkımızdır. DEAŞ'la mücadele ediyor bahanesiyle terör örgütüne silah vermenin, Meksika sınırında uyuşturucu ile mücadele ediyor diye bir örgütü silah vermesiyle aynıdır. ABD bu hataları çok yaptılar. Şu anda maalesef PYD/YPG politikasında sıkışmış kalmış durumdalar. Bizim önerimiz, ABD yardımı, desteği gelmeden önce Suriye'de YPG/PYD gibi silahlı güç yoktu. Esed'e ilişkilerimizin iyi olduğu, katliamlar başlamadığı önceki dönemde Suriye Kürtlerinin hakkını, hukukunu gözetmesi konusunda ilk uyarıları yapan sayın Cumhurbaşkanımızdı.
"Cumhurbaşkanı, ABD Başkan Yardımcısı'nı kabul edecek"
"Sky News muhabirinin soruyu karışık sormasından dolayı ABD Başkan Yardımcı'sıyla görüşülmeyecekmiş gibi anlaşıldı. Orada kastedilen bugün görüşülen heyetti, onlarla da biz görüştük. ABD Başkan Yardımcısı'nın bu çerçevede Türkiye'ye geldiğini biliyoruz. Yarın sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkan Yardımcısını kabul etmesi planlanmaktadır.
"Esad rejimiyle resmi olarak görüşme temasımız yok"
"Bizim Esad rejimiyle resmi olarak görüşme temasımız yok. Bir mesaj iletmemiz gerektiğinde, özellikle askerlerimizin can güvenliği söz konusu olduğunda bunu Ruslar ve İranlılar üzerinden iletiyoruz. Esad konusunda pozisyonumuz bellidir. Sayın Cumhurbaşkanımız da pek çok vesile ile ifade etmiştir. Bu konuda bir değişiklik yok. ABD'li O'Brien ile görüşmemiz oldu. 6 Ekim akşamı sayın Cumhurbaşkanımız sayın Trump'la yaptığı telefon görüşmesinde açıkça bugüne kadar güvenli bölge konusunda birçok görüşme yapmamıza rağmen sonuç alınmadığını, oyalama taktiğinin devam ettiğini ifade ettiler. Ondan sonra da 9 Ekim'de harekât başladı. Biz bu görüşlerimizi Amerikalı muhataplarımıza açık şekilde ifade ettik. Obama döneminden kalma yanlış politikanın Trump döneminde devam edilmesinin yanlış olduğunu ifade ettik.
"İncirlik Üssü'nün kapatılması gündemde değil"
"İncirlik Üssü'nün kapatılması gündemde değil. Kongre farklı yaptırımlar geçirebilir. Bunlar bizim varoluşsal ulusal problemlerimizi kendi imkanlarımızla çözme konusunda engel olmayacaktır. Bu tür yaptırımlara misliyle karşılık veririz. Onların bu konuda bir çalışması varsa Türkiye de karşılıksız bırakmayacaktır. Biz bu tür hamleleri dikkate almayacağımızı, ülkemizin çıkarları için sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğimizi açıkça ifade etmek isteriz.
"Cumhurbaşkanı, terör örgütüyle ateşkes yapılmayacağını net bir şekilde ifade etmişti"
"Ruslarla temasımız devam ediyor, görüşmeye de devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı'mızın Putin'le görüşmesinin tarihi bende, şimdilik paylaşmayacağım. Sn. Trump, telefon görüşmesinde ateşkesten bahsetmişti, Cumhurbaşkanı'mız terörle mücadele eden bir ülke olarak terör örgütüyle ateşkes yapılmayacağını net bir şekilde ifade etmişti. Biz de Amerikalı mevkidaşlarımıza aynı konuyu net bir şekilde ifade ettik."