Gündem

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun'dan dezenformasyon yasası açıklaması: Bu düzenlemeden, kamu düzenini bozmaya çalışanlar rahatsız olur

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, düzenlemeyle basın özgürlüğü, ifade hürriyeti ve kişilik haklarının korunduğunu savundu

01 Haziran 2022 13:03

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AKP ve MHP tarafından hazırlanan, basına ve sosyal medyaya yönelik yeni yaptırımlar içeren kanun teklifine ilişkin, “Bu düzenlemeden, dezenformasyon yapanlar, kişilik haklarına saldıranlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, yalan ve çarpıtılmış bilgilerle kamu düzenini bozmaya çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, haber özgürlüğünü ipotek altına almaya çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, ancak siyaset sahnesini ve toplumsal huzuru zehirlemeye çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeye karşı en çok sesi çıkanların, en çok yalan ve dezenformasyon üretenler ve yayanlar olduğunu göreceksiniz” dedi.

Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda bugün düzenlenen ‘Türk Basın Tarihini Yeniden Düşünmek Sempozyumu’na konuştu. Altun, şunları söyledi:

“Medya özgürlüğü ve ifade hürriyeti de geçmişte olmadığı kadar bugün genişletilmiştir. Bu gerçeğe rağmen basın özgürlüğü, ifade hürriyeti gibi kavramlar, içeride ve dışarıda ülkemiz aleyhine çarpıtılmış ve istismar edilmiş yaklaşımlarla Türkiye aleyhtarlığının bir malzemesi olarak kullanılmaya çalışılmaktadır.

Bir kısım basının, yerli ve milli çizgide durmak yerine bugün hâlâ müstemleke zihniyetin adeta borazanlığını yaptığını görüyoruz. Bu tip yayın politikalarının kamu yararının önüne geçmesi, medyanın demokratik sistemlerde oynadığı kritik rolü zayıflatan bir unsura dönüşmüştür.

“Denetim ve kontrol mekanizmasının olmadığı sosyal ağlar kolaylıkla suistimal ediliyorlar”

Sosyal medya merkezli enformasyonun da dezenformasyonun da kısa zamanda geniş kitlelere yayılması, bizi dijital kuşatmayla karşı karşıya getiriyor. Yanlış, eksik, hatalı, kurmaca, yanıltıcı haberler, sosyal medyayı devasa bir yankı odasına çeviriyor. Yankı odalarında bu düşünceler sorgulanmadan kabul ediliyor.

Denetim ve kontrol mekanizmasının olmadığı sosyal ağlar, kolaylıkla etki ajanları ve terör örgütleri tarafından suiistimal ediliyorlar. Ne yazık ki sosyal medya platformları da bunlara göz göre göre müsaade ediyor.

“Bu düzenlemeye karşı çıkanlar dezenformasyon üreten ve yayanlar”

İftira, hakaret, karalama, itibar suikastlarını her mecrada engellemek durumundayız, engellemeliyiz. Geldiğimiz noktada temiz bir medya, temiz bir sosyal medya konusunda dünya genelinde bir ihtiyacın belirdiği ortadır. Bizim vatandaşlarımız da haklarının korunmasını, özgürlüklerinin garanti altına almasını devletinden bekliyor.

Yalan haber ve dezenformasyonla kamu düzenini bozmak, kişilik hakkına saldırmak suç kabul edilmelidir ve bu suç hukuki çerçevede karşılıksız bırakılmamalıdır. Dezenformasyonla mücadele kapsamında yasal altyapı ve idari tedbirler güçlendirilmelidir. Bugünlerde TBMM’de bu konuyla ilgili bir çalışma olduğu hepimizin malumudur. Meclis’imizdeki bu çalışmadan memnuniyet duyuyoruz. Bu düzenlemeden, dezenformasyon yapanlar, kişilik haklarına saldıranlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, yalan ve çarpıtılmış bilgilerle kamu düzenini bozmaya çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, haber özgürlüğünü ipotek altına almaya çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, ancak siyaset sahnesini ve toplumsal huzuru zehirlemeye çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeye karşı en çok sesi çıkanların, en çok yalan ve dezenformasyon üretenler ve yayanlar olduğunu göreceksiniz. Yasa teklifi etrafında yapılan tartışmalar, esasen kimin demokrasinin yanında, kimin karşısında yer aldığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

“Düzenlemeyle basın özgürlüğü, ifade hürriyeti ve kişilik hakları korunuyor”

Bu düzenlemeyle temel hak ve özgürlüklerden asla taviz verilmiyor, demokratik haklar zedelenmiyor. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve kişilik hakları en geniş şekilde korunuyor. Yapılacak değişikliklerle internet haber siteleri ve çalışanlarının haklarına dair de ilerici adımlar atıldığın görüyoruz. İnternet haber sitelerinin de resmi ilan ve reklamları yayınlayarak süreli yayınların faydalanabileceği imkanlardan faydalanması öngörülüyor.

Büyük veri, veri bilimi, veri madenciliği, yapay zekâ, algoritmalar, sponsorlu reklamlar, mikro hedefleme, post-truth yani hakikat ötesi çağın en etkili enstrümanları olarak karşımızda duruyor. Bugün geldiğimiz noktada bu unsurları da tartışmak zorundayız. Hiç kuşkusuz 21. yüzyıl siyaset paradigmasına baktığımızda, devletlerin bağımsızlığı dijital bağımsızlıktan geçmektedir. Siber egemenlik, bugünün en hayati uluslararası ilişkiler kavramlarından birine dönüşmüş durumdadır. Dijital medya alanında geleceğe hazırlanarak, tanımlanan değil tanımlayan ülke şiarını tüm medya enstrümanlarıyla hayata geçirmeliyiz. Ülkemiz bölgesel güce, küresel aktöre dönüştüğü dönemde Türk basını da bu vizyonu içselleştirilerek hareket etmelidir.”