Gündem

Cumhurbaşkanı: Terörü kınamak bir namus borcudur

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Halkımız, 12 Haziran seçimlerinde yüksek katılım oranıyla siyaset kurumunu

01 Ekim 2011 03:00
T24 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM 24. Dönem ikinci yasama yılının başlaması nedeniyle Genel Kurulda yaptığı konuşmaya, 12 Haziran seçimlerinde ilk kez veya yeniden seçilen milletvekillerini tebrik ederek, yeni yasama yılının, ülke ve millet için hayırlı ve verimli olması dileğinde bulunarak başladı. 

Cumhurbaşkanı Gül, ''Halkımız, 12 Haziran seçimlerinde yüksek katılım oranıyla siyaset kurumunu onurlandırmış, siyasetin tüm renk ve eğilimlerinin büyük ölçüde Mecliste temsil edilmesini sağlamıştır. Yüce Meclise istisnasız bütün sorunların üzerine cesur bir şekilde gitme gücü vermiştir'' dedi. Bugüne kadar Mecliste Cumhurbaşkanı olarak yaptığı bütün konuşmalarda TBMM'nin anlam ve önemi üzerinde durduğunu hatırlatan Gül, ''TBMM'nin temsil ettiği değerlerin hatırlatılması, hem demokrasimizin niteliklerinin korunması yolunda bugüne kadar sergilenen çabalara sahip çıkmamızı, hem de Meclisin önünde duran sorunlara büyük bir özgüvenle yaklaşmasını sağlayacaktır'' dedi. 

Konuşmasında artan terör olaylarına da değinen Cumhurbaşkanı, ‘’ ‘’Devletin bütünlüğüne dönük saldırılar bir hak arayışı olarak sunulamaz…Son saldırılar utanç verici saldırılardır. Teröristleri herkesin şiddetle telin etmesi insanlığa karşı bir namus borcudur’ dedi.

Suriye yönetimini de eleştiren Cumhurbaşkanı Gül, ‘’  ’Suriye bölgedeki gelişmeleri doğru tahlil etmekte geç kaldı. Suriye yönetimine artık güvenimiz kalmamıştır’’ dedi. 


'Yeni anayasada vizyon ve yazım çok önemlidir'

"12 Haziran seçimleri halkımızın özlemlerini yansıtan bir tablo ortaya koydu. Her siyasi parti ve milletvekilleri ortak gelecek umutlarımız adına kendi tezlerini ortaya koyacak.

Bu Meclis’e 1921 ve 1924 anayasalarından sonra ilk kez bir anayasa yapma görevi verildi.
Asgari müşterek ve temel değerlerimizin neler olduğu konusunun farkındayız.  Yeni anayasa süreci kısır kavgalarla tekemmül ettirebilecek bir süreç değildir. Yeni anayasa sürecini üslup ve usul hatalarına kurban etmeyelim. Yeni anayasada vizyon ve yazım çok önemlidir. 


‘Hesap soran değil, hesap veren bir devlet anlayışı yansıtılmalı’ 

‘’Sadece hesap soran değil, hesap veren bir devlet anlayışını yansıtmalıdır. Fren ve denge sistemlerini içinde barındırmalıdır. Anayasanın taşıması gereken tek mühür milletimizin mührü olmalıdır. 

İç barışı pekiştirmenin en etkili yolu ülkemizi her açıdan birinci sınıf demokrasiye dönüştürmektir. 

Hukuk, siyasi üstünlük mücadelesinin bir aracı değildir. Bağımsız ve tarafsız bir yargı demokrasininin vazgeçilmez bir şartıdır’ 


‘Yargı haksızlığa uğrayanların umut kapısıdır’

‘’Yargı mercileri haksızlığa uğradığını düşünenlerin umut kapısıdır. Umudun yıkılması devlete güveni sarsar. Yargı mercilerinin azami özen göstermesi gerekmektedir.
Demokrasi terörle mücadelenin en etkin yoludur. Artan terör eylemleri demokrasimize de kastetmektedir. Terörle mücadele aynı zamanda demokrasiyi koruma ve yükseltme mücadelemizdir’’ 


‘Terörü kınamak bir namus borcudur’

‘’Devletin bütünlüğüne dönük saldırılar bir hak arayışı olarak sunulamaz. Terör yok edilmesi gereken bir beladır. 

Son saldırılar utanç verici saldırılardır. Teröristleri herkesin şiddetle telin etmesi insanlığa karşı bir namus borcudur.  

Kan ve şiddetle hak alma arayışında olanlar demokratik adımları terörün sonucu sayanlar yanılmaktadır.  

Terör olmasaydı demokratik standartlar ve ekonomik olarak çok daha iyi bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Tüm partilere uzlaşma ve itidal çağrısı yapmayı borç biliyorum’’  


EKONOMİ  

’Cari açıktan da kurtulabiliriz’

‘’Küresel krizlere Türkiye ekonomisi sağlam zeminler üzerinde oturmaktadır. Gelişmiş ekonomilerin notlar düşerken Türk ekonomisinin notu artıyor. 

Ekonomiyle ilgili tüm birimlerin koordinasyonunu takdirle karşılıyorum.
1 dolarlık ihracat için 82 centlik ithalat yapmak zorundayız. Bu hepimizi rahatsız ediyor.
Son 10 yılda yüksek enflasyon ve yüksek faiz sarmalından nasıl kurtulduysak cari açıktan da kurtulabiliriz.


'Suriye yönetimine artık güvenmiyoruz'

‘’Suriye bölgedeki gelişmeleri doğru tahlil etmekte geç kaldı. Suriye yönetimine artık güvenimiz kalmamıştır. Her zaman Suriye halkının yanında olacağız.  Bölgede Sünni-Şii ayrımı içten içe körükleniyor.

Bölgedeki dinamikler İsrail aleyhine gelişmektedir. İsrail işgal ettiği topraktan çekilmezse barışa ulaşamaz.

Somali’de baş gösteren açlık felaketi bütün dünyanın ortak ayıbıdır.

Tıpkı Norveç gibi müzakerelerin başarıyla tamamlanmasına izin verilmesini talep etmekteyiz.
Yarım bir yönetimin dönem başkanı olması AB’yi zaafa uğratacaktır. AB kıbrısta çözümsüzlüğün müsebbisi olacaktır."