Gündem

Erdoğan: Terör örgütü mensubu gibi hareket edenler konusunda Meclis'in ve yargının harekete geçmesi şarttır!

"Üniversiteler ve hastanelerde terör örgütünün yanında yer alanların süratle ayıklanması gerek"

06 Ocak 2016 15:06

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil bazı HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması talebine ilişkin olarak, "Dokunulmazlık, Meclis'te millete daha iyi hizmet vermek için verilmiş bir imtiyazdır. Bu istismara artık parlamento izin vermemelidir. Terör örgütü mensubu gibi hareket edenler konusunda Meclis'in ve yargının harekete geçmesi şarttır" dedi. Erdoğan, "Üniversiteler, hastaneler, okullar başta olmak üzere kamuda görev yapanlardan terör örgütünün yanında yer alanların süratle ayıklanmasına ihtiyaç vardır" ifadesini kullandı.

"Ben siyasi partilerin kapatılmasına karşıyım, gereksiz görüyorum. Düşünmeye bile gerek yok" diyen Erdoğan, "Herhangi bir siyasetçinin yaptığı hatayı kurumsal değil, şahıs olarak kendisi ödemelidir. Genel başkan da olabilir, milletvekili de olabilir, belediye meclis üyesi de olabilir; kim olursa olsun bedelini ödemelidir" diye konuştu.

Erdoğan, uluslararası krize neden olan Suudi Arabistan'daki idamlara ilişkin olarak, "47 kişi idama mahkum edilmiştir. Türkiye’de bir idam müessesi yok. Doğrudur veya yanlış ayrı bir müessese. Suudi Arabistan'daki idamlar bir iç hukuk meselesidir. Bunların kararını tasvip edip etmemek ayrı bir konu" değerlendirmesi yaptı.

Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 18. Muhtarlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:

Geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan’a resmi bir ziyaret yaptık, Mekke ve Medine’yi de ziyaret ettik. Medine’de bir gazeteci arkadaşımız Hasan Karakaya’yı kaybetmemiz neticesinde ayrıldık kutsal topraklardan. Her kula nasip olmayacak bir güzelliktir. Karakaya kardeşimiz, namazını, bir veda namazı olarak kıldı. Yaklaşık 1-1.5 saat sonra son nefesini vererek ayrı bir imtiyazla aramızdan ayrıldığına inanıyorum.

Allah’tan rahmet, Akit ailesine ve basın dünyasına baş sağlığı diliyorum. 2015 yılı hem ülkemiz, hem bölgemiz için zorlu bir yıl oldu. 2 seçime rağmen, Türkiye ekonomik istikrarını başardı.

 

"Operasyonlarda 3100’ü aşkın
terörist öldürüldü"

 

Bölgedeki gelişmeleri fırsat bilen bölücü örgüt, bazı ilçelerimizde bazı mahallelerde terör eylemlerine başladı. Güvenlik kuvvetlerimiz yerleşim yerlerinde süren terör eylemlerinde, bölgede yaşayan sivil halka zarar vermemek için müdahale ediyor. Çok kısa sürede sonuçlanacak operasyonların uzun döneme yayılmasına sebep oluyor. Tek bir vatandaşın hayatını tehlikeye atmaktansa uzamasını tercih ediyoruz.

Yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirilen operasyonlarda 3100’ü aşkın terörist öldürüldü. 300 yakında sivil kaybımız var. 

Biz bin yıldır bu topraklarda yaşamanın bedelini kesintisiz ödemiş bir milletiz. Bu coğrafyadaki 1000 yıllık hesaplaşmanın yattığını çok iyi biliyoruz. Ne yapsalar boş. Maruz kaldığımız tüm haksızlıklara rağmen işte hâlâ ayaktayız, durmaya devam edeceğiz.

 

"Şu ülke bize karşıymış, şu güç bizim aleyhimizdeymiş; hiçbiri önemli değil"

 

Üstelik sadece ayakta kalmakla yetinmiyor, büyüyor, gelişiyor, ileriye gidiyoruz. Dünkü Türkiye’yi yavaşlatmak, yolunu değiştirmek kolaydı. Bugünkü Türkiye bu tür ameliyatlar konusunda dirençlidir, sağlamdır. Ne bölgemizde oynanan oyunlar, ne de içimizde ateşi canlandırılan fitneler milleti yolundan alı koymayacaktır.

13 yılda yaşadığımız badireleri geride bıraktıysak sorunları da aşacağız. Şu ülke bize karşıymış, şu bizim aleyhimizdeymiş; hiçbiri önemli değil. Birisi kalkar Moskova’ya gider. Onun arkasında olan terör örgütüne silah yardımı yapacaklarmış; ne yaparlarsa yapsın. Ne diyorlar emirde? Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.

Eğer biz bu imana sahip olmasaydık Malazgirt'te 20-30 bin kişilik kuvvetle o dönemin en büyük askeri gücü olan Bizans ordusunun karşısına çıkamazdık. Bu inanca sahip olmasaydık 600 yıl boyunca tarihin en kudretli devletini kurup yaşatamazdık.

Kurtuluş Savaşı da aynı inancın ürünüdür. Vatan savunmasında görev yapan kişilerin de Çanakkale’deki, Dumlupınar’daki, Malazgirtte’ki ruhla savaştığını biliyorum.

Türkiye, 2023 hedefleriyle bu doğrultuda attığı adımlarla Sur’da o mukaddes gediği açmıştır. Ülkemizde yaşadıklarımızın bir bölümünün gerisinde bu gelişmeden duyulan endişenin yattığını da bilyioruz. Diyoruz ki; ne yaparsanız yapın, bizi yolumuzdan döndüremeyeceksiniz. Türkiye, sizin üst aklınızın size verdiği akıldan çok daha güçlü bir ferasete sahiptir.

Türkiye, 2023 hedeflerine de 2053, 2070 vizyonlarını da yerine getirecektir.

 

"Türkiye’de Kürt sorunu değil, terör sorunu vardır"

 

Değerli kardeşlerim, ülke ve millet olarak sıkıntılara rağmen geleceğe ümitle bakmak için çok fazla sebebimiz var. Bunun için yapmamız gereken işler vardır. Bölücü örgütün tümüyle etkisiz hale getirilmesi sadece güvenlik açıdan değil, siyasi ve sosyal değişimin sağlıklı yürümesi bakımından şarttır. Siyasi partilerin önemli bölümü iyi bir imtihan vermiyor bu konuda.

Sadece hükümete karşı olmak adına terör örgütüyle aynı safta buluşmak üzere siyasi bir anlayışla karşı karşıyayız. Hendek kazan teröristleri arkadaşı olarak gören, terör örgütünün eylemlerine billboard ilanlarıyla destek veren ana muhalefet var. 

Kardeşlerim, evleri yakılan, yıkılan o insanlar Kürt değil mi? Bu karda kışta evini barkını terk ederek başka illere veya akrabalarına gitmesi zulüm değil mi? Bu bölücü terör örgütü, onun temsilcisi konumunda olan siyasiler ne bu dünyada, ne de ebedi alemde veremeyecekler.

 

"Bizim gözümüzde hendeği kazanla,
hendeği savunanın hiçbir farkı yoktur"

 

Terör örgütü de, sırtını ona dayayan parti de bölgede çıkarı olan güçlerin oyuna dönüşmüş bir kukladan ibarettir. Türkiye’de Kürt sorunu değil, terör sorunu vardır. Kimse bize bunu yutturmaya kalkmasın.

Türkiye’de tüm etnik unsurların kendine has sorunları vardır; başımız gözümüz üstüne, bu sorunları gidermeye çalıştık. Ama Türkiye’de yatıp kalkıp da Kürt sorunu diyerek bunu yutturamazsınız. 

Türkiye’de terör sorunu vardır. Devlet ve millet olarak bu sorunun üstesinden gelecek güce sahibiz. Partilerden bu konuda hassasiyet bekliyoruz. Demokrasi ile terörün yan yana olamayacağını kabul eden her parti, Türkiye'nin verdiği mücadeleyi kayıtsız şartsız desteklemek zorundadır.

Bu şekilde davranmayan her parti taşıdığı sıfata ihanet etmiş olur. Hendeği kazanla, hendeği savunanın hiçbir farkı yoktur. Türkiyelileşmek iddiasıyla yola çıkıp, varlıklarını hendeklere endeksleyenlerin, Kandil’in şamar oğlanına dönenlerin durumunu ibretle takip ediyoruz.

Kürt kardeşlerimin adını istismar ederek bu devlete husumet besleyen kim varsa onun eteğinin altına girmenin adı siyaset değil, ihanettir.

Kürt kardeşlerime ihanettir en başta. Çünkü bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’nin gördüğü her zarar Kürt kardeşlerimin de zararıdır. Türkiye’nin her kazanımı onların da kazanımıdır. Türkiye'nin tüm değerlerine saldırmanın adı, beşinci kol faaliyetidir. 

Dünyanın hiçbir yerinde kendi ülkesine ve toplumuna karşı bu derece aleni cephe alıp da varlığına izin verilen bir siyaset anlayışı yoktur. Siz gidip ABD’de, Fransa’da, Rusya’da o ülkenin bütünlüğüne yönelik adımlar atmaya kalkın, bakın başınıza neler gelir.

Dünyaın hiçbir ülkesinde terör örgütlerini savunmanın adı siyaset değildir. Türkiye çok olgun ve gereğinden fazla müsaama göstermiştir. Ama artık, bıçak kemiğe dayandı. Şu anda yargılanıyorlar. Hem sayısı artaracak, hem de arazide dağ taş demeden silahlı kuvvetlerimiz, hepsi şu anda bir mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyorlar. 

İşte siz muhtarlarımızla bunun kararını veriyoruz. Gazi Mahallesi'nde elinde kaleşle tabut taşıyorsa birisi, bunun hesabı verilir. Bununla ilgili biliyorsunuz yasal düzenleme de yapıldı zaten. Benim mahalledir orası iyi biliyorum.

 

"Genel başkan da olabilir, milletvekili de olabilir, belediye meclis üyesi de olabilir..."

 

Ben siyasi partilerin kapatılmasına karşıyım, gereksiz görüyorum. Düşünmeye bile gerek yok. Herhangi bir siyasetçinin yaptığı hatayı kurumsal değil, şahıs olarak kendisi ödemelidir. Genel başkan da olabilir, milletvekili de olabilir, belediye meclis üyesi de olabilir; kim olursa olsun bedelini ödemelidir. Tercihini siyasetin imkanlarından yana değil, terörden, terör örgütünün eyleminden yana koyanlar bunun hesabını hukuk önünde vermeliler. 

Belediye başkanı unvanı, parti yöneticisi pozisyonu, kimseyi şayet terör örgütünün yanında saf tutmuşsa hukuk önünde hesap vermekten kurtaramaz.

Terör örgütünün diğer mensupları için hukuk neyi emrediyorsa bu kişiler için aynı yöntemler uygulanmalıdır.

Dokunulmazlık, Meclis'te millete daha iyi hizmet vermek için verilmiş bir imtiyazdır. Bu istismara artık parlamento izin vermemelidir. Terör örgütü mensubu gibi hareket edenler konusunda Meclis'in ve yargının harekete geçmesi şarttır. Geçtiklerini de biliyorum. 

Üniversiteler, hastaneler, okullar başta olmak üzere kamuda görev yapanlardan terör örgütünün yanında yer alanların süratle ayıklanmasına ihtiyaç vardır. Kimse devletin ekmeğini yiyip de bu devlete kılıç çalamaz. Milletimizin vicdanını yaralayan görüntülere daha fazla şahit olmak istemiyorum.

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe deme noktasında getirmemeliyiz milleti.

Bir diğer önemli mesele de yeni anayasa konusudur. Türkiye darbe dönemleri dışında siyasetin imkanlarıyla anayasa yapabilmenin iradesini ortaya koymalıdır. Darbe anayasaları ile yönetilen ülke, utancından kurtulmalıyız.

Dayatılan ön şartlar milletimizin arzu ettiği, Türkiye'nin değişiminin önünü açacak durumu zorlaştırıyor.

Şunu açıkça söylüyorum; burada aslolan şey şudur: Toplumsal mutabakatın sağlanması. Bu ziyaretler ne için yapılıyor? Bu milletin vekilleri olarak bir mutabakat adımı atılsın. Hatta nasip olursa şu anda kurulacak komisyonda bu adım atılırsa sonunda bir de bununla ilgili bir arama konferansı da yapılabilir. Millet ne diyor, milletin de kanaatini alıp kanaat neticesinde nihai kararı vekiller vasıtasıyla değil, asıllar kararıyla vermek bu işin en isabetlisi olacaktır.

2011 seçiminden sonra benzer bir tecrübe oldu. Daha hızlı ve daha samimi bir anayasa süreci yaşanacağına inanıyorum. Meclis’te başlatılacak çalışmaların verimli olabilmesi için her partinin kendi tekliflerini ortaya koymasında fayda görüyorum. Böylece kimin gerçekten yeni anayasa için çalıştığı kimin de sadece sistemi tıkamanın peşinde olduğu çıplaklığıyla görülmüş olur.

Üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de başkanlık sistemidir. Muhalefet partilerinin bu konuda kendi tarihleriyle çelişen tutumlarını anlamakta zorlanıyorum. Tutarlı bir politika ortaya koymak yerine, ötekiler ak diyorsa ben kara diyeyim diyorsa... Başkanlık sistemi bu milletin tarihinde var olan fiili uygulaması bulunan  yönetim tarzıdır. 

 

Erdoğan'dan Hitler açıklaması

 

"Parlamenter sistem diktatör üretmez" diyenler var. 

Hitler örneği verdim, hemen şahsıma hücum etmeye kalktılar; Almanya parlamenter sistemle yönetiliyordu ama buna rağmen Hitler gibi bir diktatör ülkenin bşaına musallat oldu. Ben bunu söyledim.

Anayasa sürecinde diğer konularla birlikte bu hususunda günlük siyasi polemiklerin dışında etraflıca tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

İşçi, memur meselesi çok önemlidir. Çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Memur istihdamında yaşanan sıkıntılar, 657’nin elden geçirilmesi gerekiyor. Tayyip Erdoğan bunu söyledi diye “istemezük” diyenler ortaya çıkacaktır. Mesele faydalı olur mu, olmaz mı? Bunun üstüne gitmek  gerekir.

Değerli kardeşlerim sizden ricam şu, özellikle İçişleri Bakanlığı'mızın dağıtmış olduğu formlara talepleri en ince hassasiyetle yazın. Oluşturulan bir ofiste takip ediliyor. Tüm ilgili bakanlıklar bu işleri kovalıyor. Onlar da bugün bu toplantımızı takip ediyorlar. Değerli kardeşlerim, bugün Cumhurbaşkanı şuna buna karışmasın diyenlerin hepsi de mevcut sistemin yol açtığını biliyorlar. Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar anayasanın şahsıma vermediği yetkiyi kullanmadım.

Hangi yetkiyi veriyor, vermiyor, bunları gayet iyi biliyorum. Gökten zembille inen bir cumhurbaşkanı değilim. Siyasetin içinde ömrümün en verimli yılları geçti. Ne yaptıysam hepsi yasalara uygundur. Sürekli şahsımı eleştirenler, yönetim sistemini tartışmalıyız teklifime de karşı çıkıyorlar. Ahlaki olmayan şekilde olan saldırıları herhalde sizler de görüyorsunuz. Acaba bu medya mesupları hiç ahlaktan nasip almadılar mı?

Yüzde 52’ye yapılan saygısızlığın ne anlama geldiğini biliyorlar mı? Bunlar, kendi isteklerinin arzularının yerine gelmeyişi sebebiyle çılgına dönüyorlar. Senin gazetenin tirajı ne? Yüzde 52’nin düşüncesine nasıl saldırabilirsin? Tabii biz bütün hukuk yollarımızı kullanacağız, kullanıyoruz.

Mevcut sistemden bu kadar memnunsanız niye beni eleştiriyorsunuz? Alternatiflerinin tartışılmasına niye karşı çıkıyorsunuz. Milletimiz bu durumlara 'bu ne perhiz, ne lahana turşusu' der. 

Yeni anayasa ve başkanlık hususlarında ben milletime, muhtarlarıma güveniyorum. Kardeşlerim, şunu iyi bilin milletin talepleri önünde kimse duramaz. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusunun milletimize mal olduğunu görüyorum.

Biz 82 vilayette araştırma yaptık. Birçok sorular sorduk; yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var mı, yok mu? Ondan sonra partiyi kurma kararı verdik. Partiyi kurmak için kurarsın. Geldiğin gibi de gidersin. Zaten partiler çöplüğü böyle oldu. Biz böyle yapmadık, dediğim gibi yaptık, 16 ay sonra da bizi iktidara getirdi millet.

Bu millet, bu ülke ,değişime yeniliğe daha iyiyi, daha güzeli aramaya kapalı olmamıştır. Her kim ki bu gerçeğe sırtını dönmüşse, tarihin tozlu raflarda yerini almıştır. Bu sistem kuruluş yıullarındaki ihityacın çok daha gerisinde, Fransız sistemini örnek alınarak karşılanmasının ürünüdür. Daha sonra Fransa, yarı başkanlığa geçerken biz parlamenter sistemi fetiş haline getiren bir zihniyete saplandık.

Ben sadece başkanlık sistemin Türkiye’nin ihtiyacını daha iyi karşılacağını ifade ediyorum. 2016 yılı inşallah önümüzün açıldığı bir yıl olacak diye düşünüyorum.

Suriye’deki dram, yeni görüntülerle tırmanarak sürüyor. Rusya’nın bombaladığı yerlede masum insanlar hayatlarını kaybediyor. Rusya, yüzde 10 itibariyle DAEŞ’i bombalarken yüzde 90 itibariyle Türkmen köylerini vuruyor. Kimse kimseyi aldatmasın. Okullar, evler, fırınlar yüzünden insanlar sefalete mahkum ediliyor.

Akdeniz ve Ege’de hayatını kaybeden masumların haberleri günlük hayatımızın parçası oldu.

Mesele İslam dünyasında bir mezhep çatışması olsun ve paramparça olsundur. Görüntülerin gerisindeki en önemli sebebin mezhep kitlesi olduğunu biliyoruz. Biz peygamber efendimizin tüm sahabelerine ve ehl-i beyt’e saygı duyan bir anlayışa sahibiz.

 

"Suudi Arabistan'daki idamlar
bir iç hukuk meselesidir"

 

Suudi Arabistan’ın yakılması yıkılması, Irak’taki büyükelçiliğinin yakılıp yıkılması asla uluslararası münasebetler açısından kabul edilemez. Biz bunu tasvip etmiyoruz demek o ülkelerin yönetimini de kurtarmz. Sen gerekli tedbirleri aldın mı acaba?

47 kişi idama mahkûm edilmiştir. Türkiye’de bir idam müessesi yok. Doğrudur veya yanlış ayrı bir müessese. Suudi Arabistan'daki idamlar bir iç hukuk meselesidir.

Bunların kararını tasvip edip etmemek ayrı bir konu. Mısır’da 1000’i aşkın idam kararı verildi. Ey dünya, bunu niye konuşmuyorsun? Halkının yüzde 52 oyuyla bir Cumhurbaşkanı’dır. Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan birisi idam edildi. Terörist miydi?