Gündem

Erdoğan'dan Marmara Üniversitesi rektörüne 'diploma' çağrısı: Arşivden çıkartın şunu, ne yapacaksanız yapın

"Üniversitenin rektörü sınıf arkadaşımızdı"

04 Haziran 2016 21:51

Doğu Afrika gezisini tamamlayarak dün akşam saatlerinde yurda dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugünkü programı kapsamında 3. konuşmasını Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin mezuniyet töreninde yaptı. Diploma tartışmalarına değinen Erdoğan, üniversitenin rektörü Mehmet Emin Arat'a çağrı yaparak "Bugünlerde diploması var mı yok mu diye tartışma başlattılar. Arşivden çıkart şunları yayınlayacak mısın ne yapacaksınız yapın da zaten benim söylediklerime inanmıyorlar belki rektör açıklarsa inanırlar. Okulumuz zaten gereken açıklamayı yaptı" dedi

Erdoğan, "Kişisel hikayem, mücadele edildiği zaman nerelere gelineceğinin örneğidir. Tayyip Erdoğan'ın Kasımpaşa'nın dar sokaklarından çıkıp ülkenin başına gelmesi eleştirilecek değil, takdir edilmesi gereken bir şeydir" ifadelerini kullandı.

3 çocuk önerisini yenileyen Erdoğan, "Ben demiyorum, Rabbim öyle istiyor" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"4 evladımın 4'ü de imam hatip mezunu. Oğullarım kat sayıyla, kızlarım hem baş örtüsü hem de kat sayıyla mücadele verdiler. Okuyamadılar Türkiye'de, niye okuyamadılar? Gittiler yurt dışında okudular. Bu ülke, 28 Şubat geçirdi. İmam hatip okullarını kapattılar, dediler ki 'Sizin bir kat sayı çarpanınız olacak. Olay baş örtüsüyle bitmiyor. Sizden olsa olsa mutfakta kap yıkayıcısı, tarlada sürücü olur. Sen avukat, doktor olmayacaksın' dediler. Aynı şeyi erkek evlatlarımız için yaptılar. İstersen Boğaziçi'ni Harvard'ı tuttur. Oraya katsayı çarpanını -2 çarpanıyla koymuş. Şimdi hamd olsun 60 binken şu an 1 milyon 200 bin imam hatip öğrencisi var.

"Bunların hepsi aşıldı, aşılıyor. Çünkü bunların üzerinde çok mazlum ahı var. O ikna odalarında, o zulmü yapanlar nerede? Soruyorum size. Hepsi kayıp. Ama o zulmettikleri haklarını aldılar ve şu anda yola devam ediyor. İşte bütün bu zor şartlardan sonra ben de siyasetin içerisinde kat ettiğim mesafeyle İstanbul gibi bir şehre belediye başkanlığı yaptım. 12 yıl başbakanlık görevinde bulundum, şu an cumhurbaşkanıyım. Evet, takdir-i ilahi ama emeğimin ürünü. Kişisel hikayem, mücadele edildiği zaman nerelere gelineceğinin örneğidir. Tayyip Erdoğan'ın Kasımpaşa'nın dar sokaklarından çıkıp ülkenin başına gelmesi eleştirilecek değil, takdir edilmesi gereken bir şeydir.

"Milletimiz 1950'de DP'ye bu yüzden sahip çıktı. Milletimiz dedi ki, "Ezan'ı böyle okutamazsınız" Menderes ve arkadaşları, atılan bu adımın hürmetine iktidar oldular. Rahmetli Özal'la birlikte Anadolu'nun ücra köşelerinden gelen isimler devlet yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar.

"Asıl devrim hiç şüphesiz 2000'li yıllarda yaşandı. Bugün Türkiye'de kriter hangi seçkin gruba mensup olduğun değil, hangi birikimine sahip olduğunuzdur.

"Bugün İlahiyat Fakültemizden mezun olan sizler de ister devam edin ister farklı bir alana yönelin. Bu fırsata sahipsiniz. Bizler, seçkincilerin ördüğü duvarları yıktık. 


"Şuanda imam hatip okullarımızda ciddi bir öğretmen açığımız var. Özellikle meslek derslerinde ciddi bir öğretmen açığımız ve bu konuda şuanda Milli Eğitim Bakanımız burada. Formasyon denilen şu belayı bir kenara koyun dedim. Nedir allah aşkına ya bizim zamanımızda hocalarımızın başında formasyon diye bir şey yoktu. Ve o zamanın hocaları, kusura bakmasınlar şimdikilerden çok daha iyiydi. Kaldıralım mı şu belayı? Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

"Marmara Üniversitesi'nin bende ayrı bir yeri vardır. Aksaray İktisat ve Ticaret diye o zaman okulumuzun adıydı. Orada başladık. Dönemin şartlarında okulumuz uzadı. 1981 yılında mezun olduk. 1982 yılında okulumuz Marmara Üniversitesi oldu. Tabi rektörümüz bizim sınıf arkadaşımızdı. Bende böyle bir köklü üniversite olan Marmara Üniversitesi'nin mezunu durumundayım. Bugünlerde diploması var mı yok mu diye tartışma başlattılar. Arşivden çıkart şunları yayınlayacak mısın ne yapacaksınız yapın da zaten benim söylediklerime inanmıyorlar belki rektör açıklarsa inanırlar. Okulumuz zaten gereken açıklamayı yaptı. 

"Bakın yine en az 3 çocuk diyorum. Ama ben demiyorum en Rabbim öyle istiyor.