Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Türkiye’nin hızlı ve etkin bir hükümet modeline geçiş yaptığı" görüşünü dile getirerek "Meclisin yeni yapısında, komisyonların yapısı da yeniden ele alınmalı, etkili bir müzakere ortamlarına dönüştürülmeli. Hatta belki Meclis’te yeni komisyonlar da kurulmalı. Örneğin, halkın kanun yapma sürecine daha aktif katılımını sağlayacak bir sivil toplum komisyonu kurulabilir. " dedi.
Star gazetesinden Selim Efe Erdem'in sorularını yanıtlayan Uçum'un açıklamaları şöyle:
Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin düzenlemeler hayata geçirirken, yeni hızlı ve etkin sisteme TBMM’nin de ayak uydurması için kendi içinde değişiklikler söz konusu mu?
Meclis iç tüzük düzenlemesini de uyumlu hale getirmek lazım. Bizim de takip edebildiğimiz kadarıyla Mecliste iç tüzük değişikliğine yönelik hazırlık yapılıyor. Burada dikkat edilmesi gereken iki boyut var: Birincisi hakikaten uzun yıllardan beri TBMM’nin temel sorunlarından biri olan yasalaşma sürecindeortaya çıkan aksaklık veya gecikmeler. İç tüzükten kaynaklanan imkanların kullanmasından dolayı, Meclis›te zaman zamançekişmeler veya hoş olmayan görüntüler ortaya çıkabiliyor. Birinci boyut, işte bu yasalaştırma sürecinin hızını artırmaya yönelik değişikliklerdir. Bu yeni sistem devreye girene kadar da etkili ve işlevli olması gereken bir değişikliktir. Ama ikinci boyutu yani Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bağlantılı olarak Meclisin yeni rolü, gücü, fonksiyonuyla bağlantılı İç tüzük değişikliği ki ve bu son derece önemli bir ihtiyaçtır . Burada tartışmayı şu zeminde yürütmek gerekir. Artık kanun teklifi verme tamamıyla milletvekillerinin, kanun yapma ise tamamıyla Meclisin tekelindedir.Yeni sistemde, hükümetin meclisten yetki kanunu alıp kanun hükmünde kanun çıkarma yetkisi de olmayacaktır. Ayrıca hükümet kanun tasarısı sunamayacak, kanunlaştırma sürecinde hükümet meclis genel kurulunda bulunamayacaktır. Meclisin bu yeni yasama gücüne uygun şekilde iç tüzüğün düzenlemesi gerekiyor. Burada da şuna dikkat etmek lazım. Cumhurbaşkanlığı sistemi, başkanlık hükümet modelidir. Demokratik başkanlık hükümet modellerinin yürürlükte olduğu ülkelere baktığınızda, çalışma şekillerinde hükümet modeliyle uyumlu bir takım özelliklerinin olması gerekir.
Meclis İç Tüzük’te değişiklik yapılmasından bahsettiniz. Bu, çok tartışılan sürelerin kısaltılması mı?
İç Tüzük tartışmasının temel gerekçesi, Meclisi Genel Kurulunda yasalaştırma sürecinde ortaya çıkan gecikmeler. Meclis başkanlığının bu konuda yaptığı tespitlere göre herhangi bir maddenin kabulü İç Tüzük’tekitüm imkanların kullanılması halinde en az 13 saati buluyor. Düşünsenize 50 maddelik bir kanunun yasalaşmasında 13 çarpı 50 deseniz haftaları, ayları alan zamanlar geçebiliyor. Oysa şu anda dünyanın içinde bulunduğu dönemde de kanunlaştırma süreçlerinde belli bir hıza, etkinlik ve verimlilik açısından ihtiyaç var. Bunun için Meclisi de anlamlı kılabilmek için bu kanunlaştırma hızının artırılması gerekiyor. Bu önemli ama yeni sistemle ilgili önerdiğimiz modelde zaten Meclis Genel Kurulu sadece karar organı olacağı ve müzakereler komisyonlara bırakılacağı için kanunlaştırmalar çok hızlı yürür.
Siyasi partilerde nasıl bir süreç gelişebilir?
Siyasi partiler hukuku açısından, milletvekili adaylıklarının belirlenmesinde de kaçınılmaz değişiklikler olacak. Çünkü yeni modelde halk tek bir oyla hem Meclisi adaletli oluşturmak hem de Meclisten istikrarlı hükümet çıkmasını garanti altına alacak şekilde bir yükün altında değil. Halk, hükümeti Cumhurbaşkanını doğrudan seçerek kuracağı için, Meclis’te de gönlüne göre adaylardan oluşan bir yapı kurabilir. O yüzden Cumhurbaşkanı bir partiden seçilebilir ama onun partisi mecliste çoğunluk olamayabilir. Siyasi davranış kültürü de değişecek. Bunu gören, siyasi partiler de halkı güçlendirecek politikalar geliştirecek. Milletvekili adaylığında da seçmen iradesinin daha fazla önde olduğu bir modele geçilebilir.
Seçim sisteminde Fransa ve İspanya mı öne çıktı?
Onlar tek seçenek değil. İki turlu dar bölge sistemi olabilir, iki turlu dar bölge sistemde en çok oyu alan iki aday değil de belli oranda oy almış adaylar arasında bir ikinci tur olabilir. Daraltılmış bölge olabilir, her il seçim bölgesi olarak korunabilir ama bazı iller duruma göre birleştirilebilir ya da küçük iller tek bir seçim bölgesi olarak korunabilir ama büyük illerde birden çok seçim bölgesi oluşturulabilir. Bunlar teknik olarak çalışılan hususlar ama hangi modelin tercih edileceğine siyasi iradelerin karar vermesi gerekir. Burada temel ilke ne olacak? Temsilde adalet ve temsil çeşitliliği! Temsilde adalet için sadece bütün sosyal kesimlerin temsili değil aynı anda sayısal adaletin de olması lazım. Artık milletvekili seçimi için bir bölgede 30 bin kişiyle vekil olurken diğer bölgede 120 bin kişiyle olmasın. En azından bu makaslar da daraltılabilsin. Sayısal adaleti, eşitlik açısından hayata geçirmek zor olabilir ama asgari bir sayısal denklik gözetilebilir. Kontenjan ve yurt dışı milletvekilliği gibi hem temsil adaletini hem temsil çeşitliliğini sağlayacak yeni modellerde tartışılmalı.
Türkiye’de, hükümet modeliyle uyumlu nasıl bir Meclis işleyişi olabilir?
Meclis Genel Kurulu, bir müzakere değil karar ortamı olmalıdır. Meclis genel kurulunda kanun teklifleri bütünsel olarak görüşülür. Partiler kanunun bütünü üzerine değerlendirme yapar, görüş bildirir. Kabul veya ret yada komisyona iade veya kısmen kabul ya da ret şeklinde karar verebilirler. Bu çok hızlandırıcı süreç, gece sabahlara kadar anlamsız faaliyetler ortadan kalkar. Meclis genel kurulu, yapısına ve fonksiyonuna uygun güce kavuşur.
Peki müzakereler nerede yapılacak?
Meclisin ilgili ihtisas komisyonlarında, örneğin Anayasa veya Adalet komisyonlarında ilgili konular müzakere edilebilir. Meclisin yeni yapısında, komisyonların yapısı da yeniden ele alınmalı, etkili bir müzakere ortamlarına dönüştürülmeli. Hatta belki Meclis’te yeni komisyonlar da kurulmalı. Örneğin, halkın kanun yapma sürecine daha aktif katılımını sağlayacak bir sivil toplum komisyonu kurulabilir. Meclis’te bulunan siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra bu komisyonda halkı, sivil toplumu temsil eden kişiler çağrılarak halkın o kanunla ilgili doğrudan görüşlerini aktaracak zeminler oluşturulabilir. Bütün kanun tekliflerindeo kanun teklifinin halkın talep ve ihtiyaçlarına ne ölçüde uygun olduğu, toplumsal talep ve ihtiyaçlara ne ölçüde uygun olduğu şeklinde değerlendirme imkanı olur. Bu ele alınıp tartışılması gereken bir konudur.
Bu biraz Türk tipi Meclis düzenlemesi olabilir diyebilir miyiz?
Benzer örnekler olabilir ama bu şekilde başka bir örneği yok. Türkiye’ye özgü geliştirilebilecek bir model. Müzakere sürecine halkın doğrudan katılabileceği bir ortam oluşuyor. Kanunlaştırmanın kendisi bir amaç değil bir araçtır. Amaç, toplumun ruhsal bedensel,ekonomik, siyasal sağlığıysa toplum kanunlaştırma süreçlerinde sadece seçilmiş temsileri vasıtasıyla değil aynı zamanda gündelik hayat içinde onların iradesini aktarabilecek kanaat önderleri ya da tüm temsilcileri vasıtasıyla kanunlaştırma süreçlerinde yer alabilmeli.
Yani Meclis çalışması açısından temel ilkenin, genel kurulun bir karar ortamına, bütünsel bir karar organına dönüştürülmesi, komisyonların müzakere ortamına çevrilmesi ve komisyon çeşitliliği sağlanması,STK ya da doğrudan temsille halkın kanunlaştırılma sürecine daha fazla katılabileceği komisyonlar oluşturulması.Bu ilkelere göre düzenlemeler gerekiyor.
Gündem dışı tartışmalar tarih mi olacak?
Gündem dışı tartışmalara ise Meclis Genel Kurulu’nun kendisi karar verir. Sözünü ettiğimiz kanunlaştırma süreci kabul edilse bile Meclisin başka görevleri de var: denetim ve sözleşmeler,ayrıca genel kurulda görüşülmesi gereken konular.Bunların nasıl ele alınacağına yeni iç tüzüğü hazırlayacak Meclis iradesi karar verir. Fakat kanunlaşma sürecinde artık başka konuların devreye girmesi ortadan kalkmalı, doğrudan karar verme egemen olmalı.
Yüzde 10 barajı kalkacaksa, her parti mecliste temsil edilebilecek mi?
600 milletvekilinden 100’ü kontenjan olabilir. 500 vekil düşük barajlı nisbi temsille seçilebilir. 100 milletvekilini de partilerin ülke genelinde aldığı oy oranında dağıtırsın. Örneğin yüzde bir oy alana 1 milletvekilliği, yüzde elli oy alana 50 milletvekili gibi. Böylece Meclis’te tüm eğilimlerin temsil edilme imkanı olur. Bu siyaseti daha fazla meşrulaştırır, marjinal siyaseti azaltır veya önler. Bu yüzden kontenjan milletvekilliği önemli. Tabii daraltılmış bölge de olabilir.
Temsilde adalet ve temsil çeşitliği temel ilke olmalı, bir baraj olacaksa da Anayasada Cumhurbaşkanı adayı göstermek için gereken yüzde 5’lik sınır, tavan sınır olarak kabul edilmeli. Ayrıca temsilde adalet için yurtdışı milletvekilliği de tartışılmalı.