T24 Haber Merkezi
Cumartesi Anneleri, 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu. Eylemde Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrah Aydınlar'ın mektubu okundu. Emrah Aydınlar, açık mektubunda, "Umut ve umutsuzluk arasında sıkışmış bir yaşam… Her sabah yeni bir haber bekleyerek, her gün aynı acıyı tekrar tekrar yaşamak…" ifadelerini kullandı.
"Kayıp zamanın içinde"
31 yıldır ağabeyi Cüneyt Aydınlar'ın akıbetini soran Emrah Aydınlar "Kayıp zamanın içinde" başlıklı mektubunda şöyle yazdı:
"Saygıdeğer Arkadaşlar, Değerli Dostlar,
Bugün, abim Cüneyt’in gözaltında kaybedilişinin 31. yılı. 1994 yılında onu bizden kopardılar. O günden beri hayatımızda hep bir eksiklik, içimizde derin ve tarifsiz bir yara var. Cüneyt sadece bizim abimiz değildi; adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir sembolüydü. Onun kaybı, hepimiz için büyük bir acı ve vicdanımızda kapanmayan bir yaradır.
Yıllardır arıyorum onu. Bir iz, bir ses, bir gölge… Zamanın içine saklanmış bir gerçek, tarihin unutturmak istediği bir yüz. Kaç yıl geçti bilmiyorum. Kaç dilek diledim, kaç kez yetkililerin kapısını aşındırdım, kaç mektup yazdım, kaç kez sesimi duyurmaya çalıştım… Ama duyan oldu mu?
Bir kaybın ardından yaşamak, yarım kalmış bir hikâyenin içinde sıkışıp kalmak gibi. Ne başı var ne sonu. Gece yatağa yattığında gözlerini kapatamazsın, çünkü kaybolan sadece sevdiklerin değil, senin de hayatındır. Umut ve umutsuzluk arasında sıkışmış bir yaşam… Her sabah yeni bir haber bekleyerek, her gün aynı acıyı tekrar tekrar yaşamak…
Ama kayıplar sadece bizim hikâyemiz değil. Bu ülkenin belleğinde, toplu mezarlarda, faili meçhullerde, soğuk devlet arşivlerinde biriken binlerce hikâye var. Bu topraklarda kaybolanlar, sadece birilerinin evladından, kardeşinden, eşinden ibaret değil; aynı zamanda adaletin kaybı, vicdanın kaybı, insanlığın kaybıdır.
Bize sabır dilediler. “Zamanla alışılır,” dediler. Ama nasıl alışır insan? Sevdiklerini bir sabah evden çıkarken son kez gördüğünü bilmeden uğurlamışsan, nasıl alışır? Onları bir daha görememek ihtimaline nasıl razı olur? Adaletin, hukukun, vicdanın gömüldüğü bir dünyada nasıl yaşar?
Bugün burada, onu anmak ve mücadelesini hatırlamak için toplandık. Ama sadece anmak yetmez. Cüneyt’in adına, hakikatin peşinde koşmaya, adalet için mücadele etmeye ve hiçbir kaybın unutulmaması için çabalamaya devam etmeliyiz. Cüneyt’in ve diğer kayıplarımızın hesabını sormak, hepimizin ortak sorumluluğudur.
Adalet geciktikçe acılar tazelenir, ama umut da direnir.
Biz unutmayacağız. Biz kaybolanları aramaktan, isimlerini anmaktan, yüzlerini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü onların sesi biziz. Çünkü kayıplar sadece anılarda değil, adalet arayışımızda yaşar. Çünkü bu ülkede kaybolan her insanın hikâyesi, hepimizin ortak hafızasında bir yara gibi durur.
Ve bir gün… Bir gün tüm kayıpların hesabı sorulduğunda, hakikat saklandığı yerden çıktığında, vicdanlar susturulmadığında, işte o zaman gerçekten bulmuş olacağız onları. O zaman belki de zamanın içindeki kayıp yüzler, yeniden görünür olacak.
Cumartesi Anneleri/ İnsanları olarak o güne kadar buradayız. Aramaktan, sormaktan, hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir acı unutulmayacak, hiçbir kayıp yok sayılmayacak!
1 Mart 2025
Emrah Aydınlar"