Cumartesi Anneleri'nin, gözaltında kaybedilen yakınları için başlattıkları eylem 884'üncü haftasını geride bıraktı. Cumartesi Anneleri bu hafta, 1995 yılından beri kendisinden haber alınamayan Rıdvan Karakoç'un akıbetini sordu.
27 yıldır hukukun işletilmediği Rıdvan Karakoç dosyasını bir kez daha kamuoyu ile paylaşan Cumartesi Anneleri, açıklamalarında, "Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı ile düzenli haberleşti. Bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı. Polis baskınları son buldu. Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları “Bizde yok” cevabı verdi" denildi.
Cumartesi Anneleri'nin 884'üncü hafta açıklamaları şöyle:
"Rıdvan Karakoç için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" Bu topraklarda yaşanan ama inkar edilen ve cezasız bırakılan gözaltında kaybetmelerin aydınlanması, bu suçun tüm örüntüleri ile birlikte açığa çıkartılması ve hakikatin ilan edilmesini talep ediyoruz. Çünkü herkes, geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin sorumlularını, bu ihlallere nelerin sebep olduğunu ve olayın nasıl gerçekleştiğini bilme hakkına sahiptir. Ancak biz bu hakkımızdan mahrumuz. Hukuktan, haklarımızdan, anayasadan yoksun bırakılmışız. Bu yüzden tüm başvurularımız sonuçsuz kalıyor. Hak talep edeni yılgınlığa sürüklemeyi amaçlayan bu koşullara rağmen hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmiyoruz. 884. haftamızda 27 yıldır hukukun işletilmediği Rıdvan Karakoç dosyasını bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. 34 yaşındaki Rıdvan Karakoç İstanbul’da yaşıyordu. Kürt siyasi partileri ile sanat ve kültür kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltındaki bir kişinin verdiği ifade doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Rıdvan Karakoç’u arayan polisler ailesinin evini gözetim altında tutuyordu. Zaman zaman da eve baskınlar düzenliyor, “Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz” diye aileyi tehdit ediyordu. Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı ile düzenli haberleşti. Bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı. Polis baskınları son buldu. Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları “Bizde yok” cevabı verdi. 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından Rıdvan Karakoç’un işkence izlerini taşıyan bedenine Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Ailesi her yerde Rıdvan’ı ararken onun cansız bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, günlerce Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra emniyette parmak izi olmasına rağmen “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü açığa çıktı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın takip ettiği dosyada Rıdvan Karakoç'u kaybedenlerin ortaya çıkarılmasına, yargılanarak cezalandırılmasına imkan verecek etkinlikte bir soruşturma yürütülmedi. Soruşturma dosyasında, 27 yıldır rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. 2016 yılında aramızdan ayrılan anne Asiye Karakoç kendilerine yaşatılanları “Devlet bizi vatandaşlıktan düşürmüş, tüm kapılarını bize kapatmış” diye ifade etmişti. 884. haftamızda bir kez daha yargı makamlarına sesleniyoruz: Rıdvan Karakoç’un gözaltında kaybedilmesi ile ilgili gerçeği ortaya çıkarma görevinizi yerine getirin. Suçtan sorumlu olan kişi ve kurumları tespit ederek cezalandırılmalarını sağlayın. Kaç yıl geçerse geçsin; Rıdvan Karakoç için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 185 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz. |