"Cumartesi Anneleri"nin 700’üncü hafta eylemine yönelik polis müdahalesi sonrası haklarında iddianame hazırlanan 46 kişinin, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na muhalefet suçundan” yargılandığı davada bugün 8 sanık dinlendi. Mahkeme, duruşmayı 12 Temmuz’a erteledi.
Cumartesi Anneleri, 23 Ağustos 2018'de eylemlerinin 700’üncü haftasında polisin müdahalesiyle karşılaşmıştı. Polis müdahalesi sırasında gözaltına alınan 46 kişi hakkında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na muhalefet ettikleri” gerekçesiyle dava açılmıştı. Sanıkların 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen davanın ilk duruşması bugün 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcıları Gülizar Biçer Karaca, Gamze Akkuş İlgezdi, Gökçe Gökçen ve Onursal Adıgüzel ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, milletvekilleri Sera Kadıgil, Ali Şeker, Turan Aydoğan, Ahmet Şık ve sinema yapımcısı Baran Seyhan da izledi.
Duruşmaya boynunda Hasan Ocak’ın fotoğrafıyla katılan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, ifadesinde şunları söyledi:
“Boynumda gördüğünüz ağabeyim Hasan Ocak’ın resmi. Onu işkenceden çıkarken gören tanıklar vardı, ama yaptığımız başvurular sonuçsuz kaldı. 58 gün sonra ağabeyimin cansız bedenine adli tıptaki bir ceset fotoğrafıyla ulaştık. O fotoğraf gözlerimden hiç silinmiyor. Tam 26 yıldır adalet istiyoruz. Sadece bir mezar istemek nasıl suç olarak görülebilir? Aklım, mantığım almıyor. 700’üncü haftada sabah saat 10.00’da oradaydım annemle birlikte. Bize eylemin yasaklandığına dair bir bildirim ulaşmadı. Hatta polisler o gün yanımıza gelip ‘Kolay gelsin, hazırlık mı yapıyorsunuz?’ diye sordu. Her hafta uzlaştığımız emniyet güçlerine ne oldu da her hafta eylem yaptığımız Galatasaray Meydanı'nı bize kapattılar?”
"Asıl şiddete uğrayan bizdik"
Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak ise savunmasında, 26 yıldır Galatasaray Meydanı’nda buluştuklarını söyleyerek, “Biz meydana gittiğimizde olay yoktu. Bir anda babaannem ve babamın polis kalkanları arasında kaldığını gördüm. Sonra yaka paça gözaltına alındı. Asıl şiddete uğrayan bizdik. Adalet bir türlü sağlanmadı. Gözaltında kaybettiklerimizin sorumlularının bulunmasını istemek suç mu?” dedi.
"Cumartesi Anneleri'nin tek derdi yakınlarının akıbetini sormak"
Sanık Deniz Koç ise “Cumartesi Anneleri’nde siyaset yapılmaz, alkış tutulmaz. Onların tek derdi yakınlarının akıbetini sormak. Oraya gitmek insani bir görevdi. Orada dağılın diye herhangi bir uyarı yapılmadı. İşlediğimiz bir suç yok. Beraatımı istiyorum” şeklinde konuştu.
"Hayri'nin seçmen kağıdı eve geldi"
Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren de mahkemedeki savunmasında, “Ağabeyim gözaltına alınmasına rağmen, gözaltına alındığının birçok tanığı olmasına rağmen devlet, ‘böyle bir kişiyi gözaltına almadık’ dedi. Annem, babam bekledi. O zamanlar gözaltı süresi 90 gündü. ‘Gözaltı süresi bitsin cezaevinde buluruz’ dediler. Gözaltı süresi bitti, cezaevinde de bulamadılar. Hayri’den haber yoktu. Umutla beklediler 40 yıl. Hayrettin Eren’den haber yok. En sonunda şuna razı geldiler, ‘kemiğini verin, bize mezar yerini verin.’ Bu 40 yıllık süreç çok uzun bir süreç. Üstüne anneme, babama işkence yapıldı, her seçim dönemi Hayri’nin seçmen kağıdı eve geldi. Askerlik dönemi celp kağıdı geldi. 90 yaşındaki babam Hayri asker kaçağı göründüğü için karakola götürüldü. Sadece biz varız sanıyorduk, ama fark ettik ki başka kayıplarda var” dedi.
"Barış olsun diye oturduk biz orada"
Faruk Eren savunmasında “100’lerce insan kaybedildi. Hasan Ocak’ın kaybedilmesi bir dönüm noktası oldu. Bu insanlar sadece gözaltında kaybedilen çocuklarının mezarlarını istiyor. 699 hafta orada durduk bir sorun çıkmadı. 700’üncü hafta büyük bir saldırıya uğradık. Yaka paça gözaltına alındık. Sonra Galatasaray Meydanı'nı yasakladılar. Bir daha Türkiye’de gözaltında insanlar kaybedilmesin, bu ülkede gerçekten barış olsun diye oturduk biz orada” diye konuştu.
Diğer sanıklar da kendilerine bir uyarı yapılmadığını belirterek beraatlerini talep etti.
Mahkeme, diğer sanıkların dinlemesi için duruşmayı 12 Temmuz’a erteledi. (ANKA)